Perşembe, Kasım 21, 2024
Ana SayfaGirişimcilikWarren Buffett Formülü: Nasıl Daha Akıllı Olunur?

Warren Buffett Formülü: Nasıl Daha Akıllı Olunur?

Çoğu insan hayatını zeka seviyesini artırma zahmetine katlanmaksızın geçirir.

Neden mi? Çünkü bu uğurda çaba göstermekten kaçınırlar.

Eve gelip kanepeye kurulmak ve uyku vakti gelinceye dek televizyona kitlenmek çok daha kolaydır. Ancak bu, yatağınıza bir önceki günden daha zeki ve donanımlı bir biçimde gitmenizi sağlamaz. Olduğunuz yerde saymaya devam edersiniz.

Ertesi gün ofise gider ve dün gece izlediğiniz dizilere ilişkin ayrıntıları arkadaşlarınızla birlikte masaya yatırır ya da birkaç cümleyle Survivor’da yaşananların tamamına hakim olduğunuzu gösterebilirsiniz. Ne yazık ki bunların hiçbiri bilgi birikimi değildir ve zihninizi uyuşturmanın ötesine  geçemezler.

Bilgiye ulaşmak ancak istenildiği sürece mümkündür. Hatta düzenli bir biçimde uygulandığında sizi zaman içinde olduğunuzdan çok daha akıllı bir birey haline getirecek bir formül dahi mevcuttur. Bu basit bir formüldür, ancak uygulanması sandığınız kadar kolay değildir. Ciddi bir çalışma gerektirir.

Berkshire Hathaway şirketi kurucusu Warren Buffett ve ortağı Charlie Munger’dan esinlenlenerek adlandırılmış bu yöntem “Buffett formülü” olarak bilinir.

Yazımızda Buffett ve Munger’ın akıllı olmaya/zekanızı geliştirmeye ilişkin formülünü ayrıntılarıyla değerlendireceğiz.  Çünkü Munger’ın da belirttiği gibi “Bir insanın yapabileceği en iyi şey, başka bir insanın bilgi birikimini artırmasına yardımcı olmaktır.”

 

Buffett Formülü Nedir?

Warren Buffett ve Charlie Munger’ı sıradışı zihinlere sahip birer öğrenme makinesi olarak tanımlamak mümkündür.

Warren Buffett, ortağı ve dostu Charlie Munger’dan şu sözlerle bahseder:

“Ben görebiliyorum, o duyabiliyor. Bu nedenle, birlikte muazzam bir kombinasyon oluşturuyoruz.”

Buffett ve Munger’ın hayatlarından çok şey öğrenebiliriz. Zira onlar zekalarını dünyanın en zenginlerinden biri olmaları sayesinde elde etmiş değiller. Aksine zenginliklerini benzersiz zekalarına borçlular. Daha da önemlisi, zeka seviyelerini her geçen gün daha da artırmaya devam ediyorlar. Bu nedenle, bu konu hakkında birer otorite kabul edilmeleri de söyleyecekleri çok şeyin olması da tesadüf değil.

İkilinin savunduğu zeka formülü sürekli/hayat boyu öğrenmeye dayanıyor. Hayat boyu öğrenmenin temel ölçütünü ise “okumak” oluşturuyor. Anlayacağınız, Buffett’ın gizli formülü bol bol okumaktan ibaret.

Basit bir fikirmiş gibi göründüğüne bakmayın ve yazımızı okumaya devam edin.

 

Nasıl Daha Akıllı Oluruz?

1) Okuyun.

Buffett formülünün zeka seviyenizi her geçen gün daha da artırmaya ve akıllıca davranmaya ilişkin temel savı bu.

Zaten Warren Buffett da tüm gününü ofisinde oturup okumakla geçirdiğini söylüyor.

Bu ne anlama mı geliyor? Buffett, bir iş gününün % 80’ini okumaya ve düşünmeye harcıyor!

Öyle ki kendisine nasıl daha akıllı olunacağı sorulduğunda bir tomar kağıdı eline alıp şöyle diyor: “Her hafta bu kalınlıkta bir kitap bitirin. En az 500 sayfa okuyun. Bilgi, bileşik faiz misali katlandıkça çoğalır. ”

Ortağı Charlie Munger ise okumak konusunda “gününün neredeyse tamamını okumaya ayıran başka bir ikili daha bulamayacağımızı” söyleyecek kadar iddialı.”Gününüzü başladığınızdan çok daha akıllı bir birey olarak sonlandırmaya bakın.” diyor.

Peki, ya siz? Bunun için çabalamaya hazır mısınız?

Hepimiz bilgimizi artırabilecek kapasiteye sahibiz, ancak çoğumuz bu konuda çaba göstermez, işin kolayına kaçmayı tercih ederiz.

Siz hangisi olacaksınız? Çaba gösteren mi yoksa kolaya kaçan mı?

Formülün işlevselliğini bir örnekle somutlaştıralım. Buffett’ın okuma tavsiyesini dikkate alan kişilerden biri olan Todd Combs, şu an efsanevi yatırımcı için çalışıyor. Buffett’in okumaya ilişkin görüşlerini dinlemesinin ardından neyi ne kadar okuduğunun kaydını tutmaya başlayan Combs, deneyimlediği süreci şöyle anlatıyor:

“Nihayetinde işlevsel materyaller/kaynaklar bulmak ve okumak kişiliğimin bir parçası, vazgeçemediğim bir alışkanlık haline geldi. Yatırımcılık kariyerine başladığım sıralarda, günde 600, 750, hatta 1.000 sayfa okumuşluğum dahi olmuştu. Buffett formülünün ne denli işe yaradığını keşfettim ve asli görevim olan “potansiyel yatırımlar hakkındaki gerçeklere ulaşma” konusunda beni ne denli geliştirdiğini anladım.”

Tabii ne okuduğunuz kadar nasıl okuduğunuz da önemlidir.

Eleştirel bir bakış açısına sahip olmanız ve okuduklarınız üzerine etraflıca düşünmeniz gerekir. Herhangi bir konuda görüş sahibi olmak istiyorsanız sizi ona ulaştıracak zihinsel çabayı harcamanız şarttır.

Tıpkı Buffett gibi…  “Benim işim her geçen gün daha fazla gerçeğe ulaşmak ve bilgi birikimimi durmaksızın artırmaktır. Zaman zaman durur, edindiğim bilgiler arasında bağlantı kurmaya uğraşır veya bu bilgileri somut bir eyleme dönüştürüp dönüştüremeyeceğimi belirlemeye çalışırım. Ortağım Charlie de benim gibidir. Öyle ki çocukları ona “yürüyen kitap” der.”

Mutlaka okuyun: Etkili Kitap Okuma Tekniği: Bir Ceo Gibi Okuyun!

 

2) Hayat Boyu Öğrenmeyi Savunun.

Bunca okumanın getirisi elbette ki hayat boyu öğrenme olacaktır. Bu, Buffett ve Munger’ın daha akıllı olmaya ilişkin hemfikir olduğu bir diğer konudur.

Belki de bu iki ortağın hiçbir zaman aynı şehirde yaşamayı veya aynı ofiste çalışmayı tercih etmemesinin temelinde yatan görüş de budur. Bir arada oldukları her an konuşmak isteyecekler ve Munger’ın dünyanın en büyük holdinglerinden birini yöneten bu iki ortağın vazgeçilmezi ve hayat boyu öğrenme sürecinin yapı taşı olarak tanımladığı “okumaya” yeterince zaman ayıramayacaklardı.

“İş dünyasında başka hiçbir iş ortağının hayat boyu öğrenmede bizden daha iyi olabileceğine inanmıyorum. Şayet hayat boyu öğrenmenin koyu birer savunucusu olmasaydık, bu kadar başarılı da olamazdık. Konuyu öyle bir boyuta taşıdık ki ikimiz de günümüzün çoğunu okuyarak geçirdik, böylece daha çok şey öğrenebildik, bu, iş dünyasında benzerine sık rastladığımız bir durum değil.”

Mutlaka okuyun: Hayat Boyu Öğrenmeyi Benimseyerek Başarılı Olmak

 

Okuduklarımızı İş Hayatına Nasıl Uyarlarız?

Buffett ve Munger okuduklarını iş hayatına nasıl uyarlıyor dersiniz? Ya da onca bilgi birikiminin karar alma süreçlerindeki rolü ne?

Bu sorunun cevabını ikilinin iş hayatlarını mercek altına alarak bulabiliriz.

Buffett ve Munger’ın bütün gün bilgisayar başında oturup sayıların ve rakamların büyüsüne kapıldıklarını sanıyorsanız fena halde yanılıyorsunuz.

Ne mi yapıyorlar?

Buffett rutin bir iş gününü ve okuduklarının karar alma süreci üzerindeki etkisini şu sözlerle açıklıyor: “Başkalarının görüş veya yorumları bizi ilgilendirmiyor. Biz daha çok gerçekleri öğrenip üzerine bizzat kafa yormayı tercih ediyoruz.” Buffett ve Munger düşünme ve karar varma aşamasında yalnızca birbirlerine güveniyorlar. Öyle ki Buffett’a göre Charlie Munger için cevabı/çözümü olmayan bir sorun yoktur: “Gördüğüm en etkili otuz saniye kuralı uygulayıcısı odur.  Ona ulaşırım ve otuz saniye içinde neler döndüğünü anlar. Bir şeyleri fark etmesi an meselesidir.”

Munger ise zekasının doğuştan gelen bir dahilik değil de edinilmiş bir bilgi birikimi olduğunu düşünür. Ve bu konudaki yetkinliğini gösterdiği onca çabanın somut bir meyvesi olarak algılar:

“Ne Warren ne de ben karar vermek için yeterli zamana sahip olmadan isabetli kararlar alamayız. Gerçek kararları çok daha hızlı bir şekilde alıyoruz, ancak bunun nedeni henüz sorunla karşılaşmadan üzerinde saatlerce düşünmüş olmamız, hakkında pek çok şey okumamız ve kendimizi çok önceden bu sürece hazırlamamızdır.”

 

Okumaya Zaman Ayırmak İçin Ne Yapmalıyız?

Okumaya zaman ayırmak sandığınız kadar zor değildir. Bunu gerçekleştirmenize yardımcı olacak en etkili yöntemlerden biri ise günün belirli bir kısmını yalnızca kendinize ayırmaktır- bir saat dahi yeterlidir.

Peki, Buffett ve Munger bu işi nasıl başarmış dersiniz?

“Charlie mesleğe yeni atılmış, çiçeği burnunda bir avukat olarak saatte 20 dolar kazanıyordu. Günün birinde kendine, “En değerli müşterim kim?” diye sordu. Ve aslında en değerli olanın kendisi olduğuna karar verdi. Bu yüzden, 20 dolardan feragat edip her gün bir saati kendisine ayırmayı tercih etti. Herkes bunu yapmalı, kendisinin en değerli müşterisi olmalıdır. Ancak kendinize faydanız olduğu sürece başkalarına yardımınız dokunabilir.”

Kendinize ayıracağınız zaman diliminin fırsat maliyetini hesaba katmanız da önemlidir. Fırsat maliyeti, iktisadi bir seçim yapılırken vazgeçilmek zorunda kalınan ikinci en iyi alternatiftir. Charlie örneği için bu, saatlik ücreti olan “20 dolardı.” Fırsat maliyeti ne olursa olsun, kendinize ayıracağınız bu zamanı en verimli şekilde değerlendirmelisiniz.

Nasıl mı?

Sosyal medyada veya e-mail kutunuzda zaman öldürmek yerine bu boşluğu kendinizi geliştirmek için kullanabilirsiniz.

Kısa vadede, Facebook, Twitter, Instagram vb. sosyal medya hesaplarında geçirdiğimiz vakit sonucu salgılanan dopamin artışına bağlı olarak kendinizi iyi hissedebilirsiniz; ancak uzun vadeli düşünüldüğünde bunlarla uğraşmak yerine yeni bir şey öğrenmeye veya kendinizi geliştirmeye yapacağınız yatırımın getirisi çok daha büyük olacaktır.

Hedeflediğiniz geliri elde edemeseniz dahi her daim kendinizi geliştirmeye odaklanmak en iyisidir. Bu nedenle, kendiniz için gelişim sürecinize katkıda bulunacak miktarda bir boş zaman ayırmalısınız.

Mutlaka okuyun: Daha Fazla Kitap Okumanın 8 Yolu

 

Sırf Okumakla “Daha Akıllı” Bir Bireye Dönüşebilir Miyiz?

Okumak önemlidir; ancak tek başına yeterli değildir. Charlie Munger’a kulak verelim:

“Bol bol okuyoruz. Ben okumaksızın bilgeliğe ulaşabilmiş kimseyi tanımıyorum. Ama bu dahi zeka gelişimi için tek başına yeterli değil: Fikir elde etmeli ve yakaladığınız fikirleri kullanarak mantıklı işlere imza atmanızı sağlayacak bir yapıya/yaklaşıma da sahip olmalısınız. Çoğu insan doğru fikirlere ulaşamaz veya ulaşsa da onlarla ne yapacağını bilmez.”

O halde bilgiye sahip olmak ne anlama geliyor?

Bizce “Bir kişi bildiğini düşündüğü şeyi ifade etmekte zorlanıyorsa aslında hiçbir şey bilmiyor demektir.”

Ya siz? Bildiklerinizi başkasına açıklayabiliyor musunuz? Denemeye ne dersiniz? Anladığınızı düşündüğünüz bir fikir/konu belirleyin ve onu konuyu bilmeyen birine açıklıyormuşçasına kağıda dökün.

 

Zekayı Etkileyen Faktörler Nelerdir?

Daha akıllı bireyler olmamızı sağlayan nedir?

Genler mi, yoksa çevre mi?

Zeka seviyenizi artıracak, en az okumak kadar etkili bir diğer yöntem ise etrafınızı fikirlerinize meydan okumaktan korkmayacak insanlarla kuşatmaktır.

O halde Charlie Munger’ın da dediği gibi “Bitip tükenmek bilmez okuma tutkunuz sayesinde yaşam boyu öğrenmeyi alışkanlık haline getirebilmiş biri olun; merak duygunuzun üzerine gidin ve her gün bir önceki günden biraz daha bilgi sahibi ve akıllı olmaya odaklanın. Etrafınızı sizinle aynı bakış açısına sahip insanlarla kuşatmak da yararınıza olacaktır.”

 

Bonus

 

İlginizi çekebilir

Daha Zeki Olmak İçin Yapabileceğiniz 19 Şey
Warren Buffet Tavsiyeleri
Mutlaka Okunması Gerekenler

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

En Çok Okunanlar