Öğrenecek o kadar çok şey, incelenecek o kadar rapor var ki… Böyle bir zaman ve ortamda roman, şiir, öykü okumak pek çoğumuza zaman kaybı gibi geliyor.
Ancak ben böyle düşünmüyorum. Arkadaşlarımın önerdiği ya da Twitter’da denk geldiğim romanları hemen satın alıyorum. Biraz pahalı bir alışkanlık ama olsun. Evimde roman ve öykü kitaplarından oluşan kocaman bir bölüm oluştu.
Peki neden böyle yapıyorum? Bir girişimci olarak iş hayatıyla, ekonomiyle, kişisel gelişimle alakalı kitaplar değil de roman okuyorum?
Bu yazıda size girişimcilerin neden kurgu-dışı eserler okuması gerektiğini izah edeceğim.
Şunu aklınızdan çıkarmamalısınız: Ne kadar çok kitap okusanız da tüm kitapları okuyamazsınız. Buna ne zaman yeter de ne de göz…
Size roman okuyarak bilgi birikiminizi artırabileceğinizi söylemiyorum. Benim düşüncem, Harry Potter ya da Karamazov Kardeşler gibi nitelikli eserleri okuyarak daha başarılı bir girişimci olabileceğiniz yönünde.
Bunun için 3 neden öne sürüyorum.
1. Fazla Optimizasyon Zararlıdır
Hayatınızın her anını planlamak, her şeyi optimize etmek, her dakikanıza bir gün gibi değer biçmek, yeni şeyler öğrenmek, gelişmek… Tüm bunlar dozunda iyidir, fazlası ise zihninizi geri dönüşü olmayacak şekilde yorar.
Buna fazla optimizasyon sendromu da diyebiliriz. Her an her dakika iş düşünen, iş geliştirmek isteyenlerde sıkça görülür bu sendrom. Boş bir dakikaları olmayagörsün, hemen yeni bir şey öğrenmeye, iş hayatıyla ilgili podcast dinlemeye, makale okumaya başlar bu kişiler.
Bu kişiler aslında kendilerine inanılmaz derecede yük bindirmektedirler. Her saniyeyi gelişme ve optimizasyona fırsatı olarak görürler ve bunun sonundaysa mental bir çöküş çoğu zaman kaçınılmazdır. Bilinçdışımızın büyük bir kısmı bizi zevke yönlendirir ve acıdan kaçmamızı sağlar. Psikanalistler bu durumun çocuklukta başladığını ifade ediyorlar. Hepimiz çocukken sadece oyun oynamak isterdik.
Mental yorgunluk ise enerji ve motivasyonun buhar olmasına neden olur. Girişimciler, yaptıkları her planlama ve optimizasyonun kendilerini sandıkları kadar mutlu etmediğini içten içe bilirler. Anksiyete, şüphe, yorgunluk…
Böyle bir yorgunluğa karşı ben kafa boşaltmayı öneriyorum. Bu noktada edebiyatın çok önemli bir işlevi olduğunu düşünüyorum.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü ya da Alamut Kalesi gibi nitelikli edebiyat eserlerini okumak, iş hayatına dair obsesyonlara ara vermek, her şeyden bir süreliğine uzaklaşmak ve farklı dünyalara yolculuk etmek için şahane bir yöntem.
Önemli olan hayatın sadece gelişme ve ilerleme arzusundan ibaret olmadığını idrak etmektir. Bazen akışa kaptırmanız gerekir kendinizi. Farklı hayatlara, farklı olaylara, kurmaca dünyalara yer açmanız gerekir zihninizde. Bulunduğunuz ortamda sadece kendi işinizi düşünerek farklı ihtiyaçları, farklı çözümleri, farklı düşünce yapılarını öğrenmeniz pek mümkün değildir, ancak roman okumak size onlarca farklı düşünce yapısını derinlikli olarak öğrenme imkanı verir.
2. Edebiyat Güzel Uyutur
“4 Saatlik Hafta” adlı nefis kitabın yazarı Tim Ferriss de bu gerçeği kitabında ifade ediyor. Uyumadan önce roman okumak güzel bir uykuya dalma yöntemi…
Neden?
Çünkü edebiyat sizi kendi dertlerinizi düşünmekten alıkoyar. Sizi farklı hayatlara götürür.
Pek çok girişimcinin uyku problemi vardır. Stres, yapılacak işler ve görüşmeler, “Nasıl yapacağız bu işi?” düşüncesi… Tüm bu düşünceler uykuya dalmayı neredeyse imkansız hale getirir. Düzensiz uyku ise bir girişimcinin baş düşmanıdır!
Güzel bir roman sizi endişelenmeye gerek olmayan yerlere götürür, sizi günlük dertlerinizden kurtarır. O an sadece romandaki baş kahramanın eylemlerine odaklanırsınız.
Kendinizden ve kendi endişelerinizden bir anlığına sıyrılmak ise sizi rahatlatır, bilinçaltınızdaki düşünceler siner ve derin bir uyku bastırır.
Bilinçaltınızdaki ejderhalar köşelerine çekilir, kafanızın içindeki sesler diner. Bu da ertesi sabah dinç ve tazelenmiş bir biçimde uyanmanızı sağlar. Dinç uyanmak ise yeni fikirler geliştirmek, üzerinde haftalardır düşündüğünüz problemlere pratik çözümler bulmanızı sağlar.
Edebiyat, kendi dünyanızdan çıkmanız, egonuzu, hırsınızı, öfkenizi bir kenara bırakmanızı, dış dünya ile daha derin bir ilişki kurmanızı sağlar.
Mutlaka okuyun: Girişimcilerin Başarısında Uykunun Önemi Nedir?
3. Edebiyat Empati Yeteneğini Geliştirir
Empati iş hayatında sahip olmanız gereken en önemli özelliklerden biri.
Özellikle pazarlama kampanyalarında empati kilit öneme sahiptir. Ürün-piyasa uyumunu empati sayesinde en ideal düzeye ulaştırırsınız. Empati kurmadan kimseye satış yapamazsınız.
Empati bir girişimcinin süper gücüdür.
Empati yeteneğini geliştirmek zordur, zaman ve emek ister. Yoğun bir konsantrasyon ve öz farkındalık gereklidir. Kendinizi başkalarının yerine koymanız, egonuzu bir kenara bırakmanız şarttır.
Bu ise başkalarının deneyimlerini, dünyayı algılama biçimlerini anlamakla; öznel gerçeklikleri keşfetmekle olur.
Elinize iyi bir roman aldığınızda empati yeteneğinizi geliştirmek adına harika bir adım atmış olursunuz. Usta bir edebiyatçı insanların deneyimlerini, duygularını anlatmakta çok başarılıdır. İyi bir romanı okuduktan sonra başka bir insan gibi düşünmenin, hareket etmenin, hissetmenin nasıl bir şey olduğunu öğrenirsiniz.
Büyük girişimciler de başka insanların deneyimlerini, duygularını, düşünce yapılarını empati yoluyla öğrenir. Bu keşif ise şahane ürünlere, mükemmel yazılımlara, çok iyi hizmetlere kapı aralar.
Mutlaka okuyun: Liderlik ve İş Hayatında Duygusal Zekanın Önemi
Evren çok büyük. Zamanın başı ve sonu yok. Trilyonlarca canlı yaşadı, yaşıyor ve yaşayacak. Milyarlarca insan bu dünyadan geldi, geçiyor, geçecek. Tüm bu insanların neler düşündüğünü, neler hissettiğini hayal etmek imkansız neredeyse.
Buna karşın her birimizin tek bir ömrü, tek bir bilinci, tek bir perspektifi var. Dünyada olup bitenlerin çok ama çok azını deneyimleyebiliyoruz hepimiz. Bırakın galaksilerdeki yaşam ihtimalini, dünya üzerinde bile minnacık bir noktayız hepimiz. Düşününce ne kadar dehşet verici, değil mi…
Ancak iyi ki edebiyat var.
Edebiyat bize ikinci, üçüncü, dokuzuncu bir hayat vadediyor. Bir süreliğine bambaşka birinin, kah Şili’deki bir kamyon şoförünün, kah 1960’larda İstanbul’da yaşayan bir ressamın, kah 13. yüzyılda yaşayan bir İngiliz kralının dünyasına girebiliyoruz edebiyat sayesinde. İşte bu nedenle edebiyat herkes için şart. Buna girişimciler de dahil.
Edebiyat, insanlığın gelmiş geçmiş en büyük icadı diyebiliriz bu bakımdan. Aksi halde tüm dünyanın üzerimize yüklediği soyut yalnızlığa katlanamazdık…
Mutlaka okuyun: Daha Fazla Kitap Okumanın 8 Yolu