Para icat edildiğinden beri ekonomik balon diye tabir ettiğimiz hadiseler piyasaları etkilemektedir. Piyasadaki nakit miktarının aşırı fazla olmasından tutun da yatırımcıların açgözlü davranıp ekonomiyi altüst etmelerine kadar pek çok unsur ekonomik balonlara sebep olabilmektedir. Şimdi sizlerde yeterince merak uyandırdığımıza göre söz konusu terimi kısaca tanımlayalım: Ekonomik balon, çeşitli ürün ya da varlıkların fiyatlarının olması gereken seviyelerden çok daha yükseğe çıkarak işlem görmesi sonucu meydana gelen ve en nihayetinde fiyatlarda keskin bir düşüşe sebep olan bir piyasa olgusudur. Daha basit tabiriyle ekonomik balon kavramını “şişkin fiyatlı mal ve varlıklarla ticaret yapmak” olarak da tanımlayabiliriz.
Eğer günün birinde oturup biraz zaman harcar ve tarihte en çok bilinen ekonomi balonlarının sebeplerini araştırırsanız pek çoğunun inanılmaz derecede garip koşullar nedeniyle ortaya çıktığını görürsünüz. Öyle ki balonlar gibi ekonomik olayların en beklenmedik zamanlarda en beklenmedik piyasalarını bile darmadağın edebileceğini anlamanız işten bile değildir. Size “Ekonomik balonları araştırın!” mesajı veriyoruz ama biz de boş durmadık ve konu hakkında derin bir çalışma yaparak tarihteki en ilginç 10 örneği derledik. Hepinize keyifli okumalar dileriz!
10. Lale çılgınlığı
Lale balonu tarihte bilinen ilk ekonomik balondur. Yıl 1593, zamanın Osmanlı İmparatorluğu’ndan Hollanda’ya bir sürü lale geldi. Laleleri gören Hollandalıların ağzı açık kaldı ve bu çiçeklere aşık oluverdiler. 1636’nın sonlarında ise belli başlı lale türleri Amsterdam’da bir evden daha fazla paraya satılır hâle geldi! Talep giderek arttı ancak tedarikte sorunlar yaşanıyordu zira insanlar depolarını lale soğanlarıyla dolduruyordu ama bunların büyüyüp de satılacak hale gelmesi nereden baksanız 4-7 yıl kadar sürüyordu.
Tabii bu sebeplerden ötürü Hollandalılar evlerini bile lalelerle takas etmeye başladılar, dolayısıyla çiçeğin değeri bir ay gibi kısa bir sürede 20 kat arttı. Sizin de tahmin ettiğiniz üzere aşırı derecede şişen bu fiyatlar pek uzun süre devam etmedi ve birkaç hafta içerisinde %100’e yakın değer kaybetti.
İşin boyutunu daha iyi anlamanız için 1 tane viceroy cinsi lale soğanın fiyatıyla yani 2500 florinle o günlerde neler alınabileceğinin listesini sizlerle paylaşmak istiyoruz:
- 4 ton buğday 448 florin
- 8 ton çavdar 558 florin
- 4 besili öküz 480 florin
- 8 besili domuz 240 florin
- 12 besili koyun 120 florin
- 2 büyük fıçı şarap 70 florin
- 4 fıçı bira 32 florin
- 2 fıçı tereyağı 192 florin
- yarım ton peynir 120 florin
- bir yatak 100 florin
- bir takım elbise 80 florin
- gümüş bir fincan 60 florin
toplam : 2500 florin
Kaynak: Olağanüstü Kitlesel Yanılgılar ve Kalabalıkların Çılgınlığı
9. Güney Denizi balonu (South Sea Company)
“Ekonomik balon” kavramını açıkladık ancak tek başına “balon” kelimesinin nereden geldiğini söylemedik. O hâlde sizi daha fazla meraklandırmadan bunu da açıklayalım: “Balon” tabiri, South Sea Company (Güney Denizi Şirketi) adlı bir İngiliz anonim şirketinin şişik hisse fiyatlarından türemiştir. Söz konusu şirket, 1720’de Güney Amerika ile ticaret yapma hakkına sahip tek İngiliz firmasıydı ve Britanya hükümetinin savaş borçları için maddi kaynak sağlıyordu.
Bahsettiğimiz dönemlerde İngiltere’de oldukça müsrif ve şatafatlı bir yaşam tarzı hakimdi. Devrin girişimcileri, kendilerine muazzam miktarlarda para getirme ihtimali bulunan, yün ile pösteki satıp karşılığında türlü türlü mücevherat alan South Sea Company’e varlarını yoklarını yatırmak için adeta can atıyorlardı. Şirketin hisseleri bir anda değerinin tam 10 katına ulaştı fakat balon infilak edince ülkenin “Yatırım! Yatırım!” naraları atan adeta elitleri beş parasız kaldı.
Bu hisse balonunun mağdurları arasında ünlü bilim adamı İsaac Newton’da bulunuyordu. Newton, şirketin hissesi 200 dolarken bir miktar alım yaptı ve 1-2 ayda parasını 2’ye katlayınca sattı. Sonrasında senet yükselmeye devam etti. Ve senet 700 dolara ulaştığında Newton dayanamayıp parasının çoğuyla tekrar alım yaptı. Senet her ne kaar 900 doların üzerine de çıktıysa da Newton yükselmeye devam edecek umuduyla satış yapmadı. Ve sadece birkaç gün içinde senet %90 değer kaybederek 100 dolara kadar düştü. Newton bu düşüş sonrası yaklaşık 20 bin dolar, bugünün parasıyla da 3 milyon dolar kaybetti. Newton bu olaydan sonra şu ünlü sözleri sarfetmiştir:
” Gökyüzündeki her bir yıldızın tüm hareketlerini hesaplayabilirim, ama insanların deliliğinin nereye kadar gideceğini asla.”
8. Rodyum balonu
Adı bile insana ilginç gelen ve 2008’de karşımıza çıkan rodyum balonu sırasında bu ender görülen kimyasal elementin fiyatları bir anda tavan yaparak ons başına 500 dolardan tam 9500 dolara yükseldi. Takvimler Ocak 2009’u gösterdiğinde ise bu fiyatlar tepetaklak oldu ve 1000 dolar seviyesine geriledi. Hâlâ daha kimse söz konusu elementin neden bir anda kapış kapış gittiğini çözememiş durumda. Ancak görünüşe göre Amerikan otomotiv sektöründeki talep fazlalığı, hisselerin giderek yükseldiği bir “element” piyasası ve Wall Street’te ortalığı karıştıran bir ya da birkaç vurguncu sebebiyle bu balonun ortaya çıktığını söyleyenlerin sayısı da bir hayli çok.
7. Demir yolu çılgınlığı
Yine İngiltere’de baş gösteren demir yolu çılgınlığı 1840’ları kasıp kavuran ve 1846’da zirve yapan bir hadisedir. Bu tarihte 15200 km yeni ray hattı yapımına karar verildi lakin bu demir yolunun üçte biri inşa edilmedi. Demir yolu hisselerinin fiyatı şiştikçe giderek daha da fazla insan yatırım yaptı. Bilhassa Sanayi Devrimi ile birlikte yeni yeni palazlanan varlıklı orta sınıf elindeki paranın neredeyse tamamını bu işe yatırmaya başladı.
En nihayetinde demir yolu yapımının aslında çok da kârlı ve basit bir iş olmadığı, uyanık girişimcilerin para koparmak için yatırımcıları katakulliye getirdiği ortaya çıktı. Elbette kaçınılmaz son yaşandı, balon patladı ve pek çok kalburüstü orta sınıf aile tüm birikimlerini yitirdi.
6. Romanya emlak balonu
Gelire oranla ev fiyatlarının en yüksek olduğu yer Romanya’dır derler. Komünizm döneminde inşa edilmesine rağmen 2002-2007 yılları arasında değeri %1000 artan pek çok daire olduğu gerçeğini göz önünde bulundurursak bu çıkarımın son derece doğru olduğunu söylemek mümkün. Beş yıllık süreçteki bu artış sonunda Romanya’nın başkenti Bükreş’teki ev fiyatları Paris ve Londra ile aşık atar hâle geldi.
Romanya’daki bu emlak balonuna ülkedeki bankacılık sisteminin büyümesi, yurt dışında çalışıp dönen Romenlerin vatanlarına yüksek miktarda para getirmesi, konut sayısının yetersiz olması ve para aklamaya karşı birtakım önlemler alınmasının sebep olduğu düşünülüyor.
5. Mississippi balonu
1716’da ünlü ekonomist ve yatırımcı John Law, Banque Générale Privée adlı bir banka kurdu. Bundan bir yıl kadar sonra da Compagnie d’Occident yani “The Mississippi Company” adlı şirket de faaliyetlerine başladı. Her iki kurum da Fransa’nın Amerika kıtasındaki kolonilerinin yürüttüğü ticari aktiviteler üzerinde tekel kurdu, yetmezmiş gibi bir de Fransa adına vergi toplayıp para basma sorumluluğunu üstlendi. The Mississippi Company’nin hisse fiyatları tavan yaparak hisse başına 500 livreden tam 18000 livreye fırladı.
Firmanın hisseleri o denli kapış kapış gidiyordu ki piyasa çok daha fazla kâğıt paraya ihtiyaç duymaya başladı. The Mississippi Company bu durumdan son derece iyi bir şekilde yararlanıyor, talep oldukça sürekli daha fazla para basıyordu. Şirketin hisseleri kâr getirdikçe yatırımcılara yine aynı firma tarafından basılan kâğıt banknotlarla ödeme yapılıyordu! Ama ne oldu? Eninde sonunda balon patlayıverdi. Peki niye mi? Çünkü şirket o kadar çok kağıt para basmıştı ki elindeki madeni paralar yetersiz kalmıştı! John Law’a ne oldu dersiniz? Kadın kılığına girerek apar topar yaşadığı yer olan Paris’i terk etti tabii ki!
4. Florida arsa balonu
1920’lerin başlarında, Carl G. Fisher gibi gözü pek girişimciler ABD’nin Miami kentini turizm cenneti olarak tanıtmak için ellerinden geleni yaptılar. Öyle ki New York’un ünlü meydanı Times’a “Miami’ye haziran geldi bile!” yazılı dev bir billboard bile koydurdular. Tüm bu çabalar sonuç verdi, müteahhitler Miami’ye akın etti, hâliyle bina yapmak için pek çok inşaat malzemesine de ihtiyaç duyuldu.
Ancak bu malzemelerin bölgeye taşınması için trenlerin kullanılması gerekiyordu. Bunun sonucunda da Miami’ye giden tüm demir yolları tıkandı. Durumu gören demir yolu şirketleri, rayların inşaat malzemesi taşıma amacıyla kullanılmasını yasakladı. Ocak 1926’da Miami açıklarında da bir gemi battı ve tüm limandaki faaliyetleri engelleyerek bölgeye inşaat malzemelerinin sevkini imkansız hâle getirdi. Üstüne bir de Miami Kasırgası şehri darmadağın etti. Eninde sonunda pek çok müteahhit, yatırımcı ve girişimci varını yoğunu kaybetti.
3. Poseidon balonu
1960’larda, nikel çok ciddi talep görüyordu ve Vietnam Savaşı sebebiyle fiyatlar daha önce hiç görülmemiş seviyelere ulaşmıştı. Fakat dünyanın en büyük tedarikçisi Inco’da işçilerin grev yapması sonucu nikel konusunda büyük bir kıtlık yaşanıyordu. Bunun üzerine Avustralyalı maden şirketi Poseidon NL, Batı Avustralya’nın Windarra bölgesinde oldukça büyük bir nikel yatağı keşfedince firmanın hisse fiyatları giderek artmaya başladı.
Poseidon NL’nin yanı sıra irili ufaklı pek çok maden şirketi daha kuruldu. İşin ilginci bu uyanık şirketlerin bir kısmının maden alanları bile yoktu! Tabii bir sürü yatırımcı bu şirketlere güvenerek dünyaları kaybetti, en nihayetinde de maden hisseleri dibi boyladı. Poseidon nikel üretimine başlayana kadar nikel fiyatları da düşmüştü, bu yüzden firma yeterince kâr elde edemedi ve batağa sürüklendi.
2. Dot-com balonu
Modern tarihimizin belki de en iyi bilinen ve en acayip balonudur dot-com. 1995 ile 2001 arasında yeni kurulan internet şirketlerine yapılan muazzam yatırımlar sonucu bu balon patlama noktasına geldi. Firmaların çoğu riskli politikalar izleyerek kârdan ziyade büyümeye odaklandı ve “Hele müşteri tabanımız genişlesin de sonradan zaten kâr yaparız.” şeklinde bir anlayışı benimsedi.
Bu şirketlerin yepyeni bir kulvarda faaliyet göstermeleri ve gerçek değerlerini belirlemenin zor olması sebebiyle gelişigüzel yatırım yapan girişimciler de ortaya çıktı. Ancak teknoloji sektöründeki bu büyüme aslında son derece aldatıcıydı. Yanlış politikalar yüzünden şirketlerle yatırımcılar davalık oldu ve piyasalar resmen uçuruma sürüklendi. Takvimler 10 Mart 2000’i gösterdiğinde dot-com balonu patladı ve bunun sonucunda orta şiddette olmasına rağmen etkileri uzun süre hissedilen bir kriz yaşandı.
1. Uranyum balonu
Dünyada ticareti yapılan milyonlarca mal var ancak bize sorarsanız bunlardan en ilginci tartışmasız uranyumdur! 1970’lerde uranyumun fiyatı pound (453 g) başına 110 dolara kadar çıktı. 1990’lara geldiğimizde bu rakam 20 dolara kadar geriledi ve uzun süre bu bantta seyrini sürdürdü. Ta ki 2005’e kadar… Gelişen ekonomilerin nükleer enerjiye yatırım yapması, Batı devletlerinde mevcut reaktörlerin ömrünün uzatılması ve dünya çapında yaşanan uranyum kıtlığı sebebiyle fiyatlar 2005-2007 arasında ok gibi fırlayıp durdu. Uranyum çıkaran maden şirketlerinin hisseleri de bu durumdan nasibini alarak tavan yaptı.
Ne yazık ki fiyatlardaki artış çok da uzun ömürlü olmadı ve 2007 sonrası pek çok maden şirketi iflas bayrağını çekti. Uranyum balonu patladı ama arkasında önemli bir miras bıraktı; söz konusu elemente akın edilmesi sebebiyle iki yıllık süreçte rezervler %15 arttı.
Ekonomik balonları derinlemesine anlattık ve bir yazımızın daha sonuna geldik. Bundan sonraki yatırım hayatınızda balonlara karşı daha dikkatli olmanız temennisiyle hepinize başarılar dileriz!