Yaratıcılık ve ilham kimilerine göre çok doğal, doğuştan gelen konseptlerken kimileri anlamakta zorluk çekebiliyor. Organizasyon psikolojisi üzerinde çalışan, Wharton Üniversitesinde oldukça sevilen bir profesör olan Adam Grant da bu konuya el atıp çok satan ilk kitabının ardından bir yenisini de topluma kazandırmış. Grant’ın aslında nasıl hepimizin daha yaratıcı olabileceğine, yaratıcılık sürecindeki detaylara ve adımlara değiniyor. New York Times çok satanlar yazarı bu kitabında insanların yaratıcı, manevi ve organizasyonel süreçlerde nasıl davrandıklarını ve liderlerin organizasyonlarındaki biricikliği ve orjinalliği nasıl koruduğunu konu almış. Adam Grant “Nasıl elimizdekileri riske atmadan yeni fikirler, politikalar ve yollar türetebiliriz?” sorusuna bir cevap arıyor. Eser boyunca alışılmadık fikirlerle yola çıkarak kendi konfor alanınızdan çıkıp eski yollara meydan okuyarak nasıl dünyayı değiştirebileceğimiz anlatılıyor. Grant sayfalar ilerledikçe iş, politika, spor ve eğlence dünyasından farklı olayları inceliyor. Bu olaylardan yola çıkarak iyi bir fikri kötülerden ayırt etmeyi, gözümüz korkmadan kendimizi savunmayı, destekçiler bulmayı, hareket etmek için doğru zamanı seçmeyi ve korkunuzu, şüphenizi yönetebilmeyi öğretiyor.
Bu kitap her okuyucuya yeni bir şeyler kazandırmayı vaat ediyor. Ebeveynler eserden çocuklarının biricikliğini nasıl besleyebileceklerini öğrenirken liderler grup çalışması yaparken bireysel sesleri de nasıl çalışmaya dâhil edeceklerini keşfediyor. Kitap boyunca eski usullere karşı çıkıp alışılmadık yollar tercih eden insanların hikayelerini okuyacak, girişimlerin yatırım hikayelerine rastlayacağınız gibi Steve Jobs’a meydan okuyan Apple çalışanlarından CIA’in gizlilik sistemlerine çocuk oyuncağı gibi yaklaşan analistleri de bulacaksınız. Siz de neden milyarder patronların kendisini eleştirmeyen çalışanları kovduğunu öğrenmek istiyorsanız okumanız gereken kitabı buldunuz. Orijinaller size konfor alanından çıkıp alışıldık metotlara meydan okuyan insanlar hakkında birçok şey öğretirken aynı zamanda dünyayı nasıl değiştirebileceğinize de ışık tutacak.
Adam Grant’ın da dediği gibi, bugün ölümsüz saydığımız liderler sadece fikirlerini dünyaya tanıtmakla kalmadılar, diğerlerini de dünyayı değiştirmeye itecek ateşler yaktılar.
1- Varsayılanı sorgulayın
Bir müşteri hizmetlerinde yapılan araştırmada Firefox ve Chrome kullanan insanların Internet Explorer ve Safari kullananlara oranla daha üretken oldukları ve işlerini bırakma ihtimallerinin daha düşük olduğuna ulaşılmış. Bunun ana sebebiyse bu çalışanların kendilerine verileni kabul etmeyip bir adım atarak bilgisayarlarındaki varsayılan tarayıcıyı (Internet Explorer) değiştirmesi. Yaratıcılığa giden yolun ilk adımı hoşunuza gitmeyen şeyleri değiştirmek ve bu değişim için alternatif yollar aramaktır. Bir şeylere farklı bir açıdan bakmak varsayılanları sorgulamanın ilk yoludur.
Bir diğer örnek de Steve Jobs’a defalarca meydan okuyan ve yine de terfii almayı başaran Apple çalışanı Donna Dubinsky. Kitapta sözü geçen örnek 1985’te Steve Jobs Apple depolarını elimine ederek ürettiğimizi satalım mantığına geçelim dediğinde gerçekleşiyor. Donna bu fikrin pratikte çalışmayacağını düşünerek Steve Jobs’a karşı çıkıyor ve alternatif bir çözüm bulmak için Jobs’tan 30 gün istiyor. O 30 günün sonundaysa muhteşem bir çözümle patronunun karşısına çıkıyor. Bugün başarılı kabul ettiğimiz bütün başkanlar mevcut durumu sorgulayan ve değiştirenler arasından çıkmıştır. Mustafa Kemal Atatürk de duruma el koyup bu ülkenin çok daha fazlası olabileceğine inanarak ordunun başına geçmeden önce sadece bir askerdi.
2- İşinizi bırakmayın
Girişimcilik yoluna giren herkes işini bırakıp her şeyi arkada bırakarak bu yola girmesi gerektiğini düşünür. Hâlbuki Grant tam tersini önererek gündüzleri gittiğiniz işinizi sürdürmenizi öneriyor ki, literatürde bunu yapan girişimcilerin başarıya ulaştıkları birçok örnek de mevcut. Pierre Omidyar eBayı kurduğunda kendi işinde çalışmaya devam ediyordu. Girişimini ancak dokuz ay sonra, hisseler ilk defa satışa çıkınca tam zamanlı bir işe dönüştürdü. Google Larry Page için sadece bir hobiydi, girişimci 1997 de şirketi satmayı bile düşünmüştü… Bu gerçek olsaydı şu an nasıl bir dünyada yaşıyorduk düşünemiyorum bile.
Bunun bir diğer örneği dünyaca ünlü şiirler yazsa da aynı zamanda bir yayın şirketi için kitap eleştirileri yazan T.S. Elliot. Yayın şirketinde çalışmaya devam etmek ona sürekli ve istikrarlı bir gelir sağlıyor, tutkusu olan edebiyata gelir endişesi olmadan özgürce yaklaşabilmesini sağlıyordu. Kitapta sözü geçen bir diğer çalışmada asıl işlerine devam eden girişimcilerin ortalamada her şeyi riske atanlardan çok daha başarılı olduklarını ortaya koydu. Buradan çıkarılacak ana sonuçsa bir alanda risk alıp tehlikeye atılırken hayatınızın bir diğer perspektifinde bu riski dengeleyecek bir stabiliteye ihtiyacınız olduğu gerçeği. Ancak bu stabilite sayesinde diğer alandaki riskleri kendinize güvenerek alabilir ve sonuç elde edebilirsiniz.
3- Önlem Alın
Girişimcilerin risk almaya çok yatkın, gözünü karartmış insanlar arasından çıkacağını düşünürüz ama aslında başarılı bütün girişimciler bir sorun çıkması ihtimaline karşı önlem alanlar arasından çıkar.
Genelde okulu bırakıp risk alarak turnayı gözünden vuranların hikâyelerini dinleriz ama aslında okullarını dereceyle bitirerek başarılı olanların sayısı daha fazladır. Grant kitabında riskten kaçınmanın bazen iyi bir şey olabileceğini ve güven duygusunun kimi zaman bize daha özgün olmak için bir özgürlük duygusu verdiğini söylüyor. Kendinizi güvenceye alarak özensiz yapılmış işlere güvenmek ve test edilmemiş projelere güvenmek yerine acele etmeden adımlarınızı bir bir ve sağlam atabilirsiniz.
Hesaplanmış riskler almak bir sorun çıktığında b planınız olduğu için bir anda her şeyin aksi yöne dönmeyeceğini garanti eder. Bunun en iyi örneği Paul Allen’la çalışmak için Harvard’daki öğrenci kaydını donduran Bill Gates’tir. Gates kaydını silmek yerine sadece dondurmuştur, şirket batarsa öğretime geri dönme ihtimalini tamamen çöpe atmak istememiştir. Richard Branson bu durumdan bahsederken işin püf noktasının risk almak olmadığını, risk alırken kendini koruyabilmek olduğunu vurgulamıştır. Bir diğer önemli nokta da genç yaşlarda parlamak zorunda olmadığınızdır. İlerleyen yaşlarda tecrübeniz arttıkça başarılı olma ihtimaliniz de artacaktır, acele etmeye ve genç yaşta başarılı olmak uğruna anlamsız riskler almaya gerek yoktur. Elbette Mozart gibi istisnalar olsa da, birçok başarılı girişimci bu seviyeye belirli bir zamandan sonra ulaşmıştır.
Eğer gündüz yaptığınız başka bir iş varken aklınızda bir diğer girişim varsa ikisi arasında seçim yapmak zorunda gibi hissetmenize gerek yok, ikisine de zaman ayırın yeter. Hayatınızın diğer alanlarında stabilite olması özgürce hareket etmenize yardımcı olacaktır.
4- İlginç hobileriniz olsun
Birçok Nobel ödüllü bilim adamı ve sanatçı bambaşka alanlara ilgili, ilginç hobileri olan insanlardır. Resim yapmak buna bir örnek olabilir. Bir şeye bağlanmadan yeni şeyler denemek tecrübe kazanmanıza yardımcı olacağı gibi kendinizi keşfetmenizi de sağlar. Charles Darwin gençlik zamanlarında doğa aşığı, oldukça aktif bir tırmanışçıyken Galileo’nun büyük hobileri arasında resim yapmak ve bir şeyler icat etmek vardı. Einstein’sa tırmanış yapmayı çok sever, sık sık yelkenliyle açılır, bisiklet turlarına çıkar ve kimi zaman odasına kapanıp saatlerce keman çalardı.
Mutlaka okuyun: Ultra Başarılı Girişimcilerin Hobileri
5- Kendinizi korumayı bilin
Bu oldukça ilginç bir öneri tabii… Diğerlerinden farklı da. Kitapta bu duruma verilen örnek Babble’ın kurucusu Rufus Griscom’a dair… Griscom, Babble için yatırımcı aradığı dönemlerde bu yatırıma neden asla yatırım yapmamanız gerektiğini anlatan 5 madde hakkında bir sunum yapmıştı. Bu Griscom’ın işine yarayacak bir hareket değildi tabii, ama diğer bir yandan Griscom’ın girişimine hâkimiyetini ortaya koyuyor ve dehasını gösteriyordu: Bazen bir şeyi neden yapmamanız gerektiğini düşünürken o şey zamanla zihninizde pozitif bir imge kazanır, Rufus için olan da tam olarak buydu! Zayıf noktalarınızı bilmesi dinleyicilerin ilgisini çekmiş ve sadece beyinlerinde değil duygularına da hitap etmişti.
6- Üretmeye devam edin
Bu oldukça basit ama hayati bir öneri. Tanıdığımız bütün unutulmaz sanatçılar, Shakespeare, Picasso, Mozart… Her biri sayısız esere sahipken biz sadece birkaçını tanıyor ve hatırlıyoruz. Bunun en basit örneği Shakespeare onlarca oyuna sahipken aklımıza sadece belirli oyunlarının geliyor olması ve Einstein iki yüz kırk sekiz farklı makale yayınlamışken bugün sadece birkaçıyla anılıyor olması… Buradan çıkarılacak mesaj üretmeyi asla durdurmayıp büyük bir portfolyoya sahip olmanız gerektiği gerçeği: aralarından birkaçı mutlaka muhteşem olacaktır. Pareto prensibine göre çalışmalarınızın %80’i yok sayılabilir, ama geri kalan yüzde yirmi sizin tanınmanızı ve adınızın duyulmasını sağlayacaktır.
7- Kendinizi batıracak olsanız ne yapardınız?
Şirketi hayali olarak batırmak Lisa Bodell’in ürettiği yeni bir terim: Bu stratejinin ana amacı şirketinizin nasıl batırılabileceğini düşünerek bunu ayrıntılarıyla tanımlayıp incelemek. Bir sonraki adımda her bir soruna alternatif çözümler üreterek potansiyel sorunlara karşı önlem alabilirsiniz. Bu mükemmel metot sayesinde karşınıza engeller çıktığında dahi ne yapacağınızı bileceksiniz ve batmak hakkında endişelenmenize gerek kalmayacak.
8- İyi bir ebeveyn olmak
Çocuklarınıza risk almayı öğretirken bu riskleri kontrollü almayı da öğretmelisiniz. Örneğin küçük çocuklar genelde abi ablalarına güvendikleri için kontrolsüz riskler almaya daha yatkındır. Kendine güvenen muhteşem çocuklar yetiştirmek için dikkat edebileceğiniz bir diğer nokta çevrelerinde pozitif rol modeller olduğundan emin olmaktır. Bunun en bilinen örneği Gandi’nin Martin Luther King için rol model olmasıdır. Elon Musk “Yüzüklerin Efendisi” kitabını okuduktan sonra dünyaya bakışının değiştiğini söyler. Gerçek veya kurgu fark etmez, kahramanlar hakkında kitaplar okuyan çocuklar ihtimallere daha açık, bir adım atmaya daha müsait bireyler olurlar. Kitaptan dikkatimi çeken bir diğer öneri de çocuğunuzu yanlış bir şey yaparken gördüğünüzde ona durmasını söylemek yerine yaptığı şeyin birisini inciteceğini söylemenin daha yerinde olduğudur. Bir başkasının canını yakmak istemeyen çocuk, empati ve suçluluk duygusuyla geri adım atacak ve o hareketi yapmayı kesecektir.
Mutlaka okuyun: Başarılı Çocuklar Yetiştiren Ebeveynlerin Ortak Özellikleri
9- Şeytanın Avukatı olmayın
Birçok şirket bir kişiyi şeytanın avukatı rolünü oynamaya ikna ederek fikirlerin sorgulanmasını sağlamaya çalışır… Ama bu her zaman yürüyen bir strateji değildir. Bunu yapmanın en iyi yolu konuşulan öneriye gerçekten katılmayan birini bulmak ve neden katılmadığını asıl nedenleriyle ondan dinlemektir. Bu sayede fikrin gerçekliğinden emin olduğumuz gibi daha açık ve özgür bir tartışma ortamı da yaratma şansımız olur.
10- Bazen bir şeyleri erteleyin
Grant’ın çalışmasında yer verdiği kimi çalışmalar ertelemenin üretkenliğinizi arttırabileceğini söylüyor. Bu kitapta karşıma çıkan en ilginç önerilerden birisiydi açıkçası. Hepimiz ertelemenin nasıl zamanımızı çaldığını ve gün geçtikçe bizi tüketen bir alışkanlığa dönüştüğünü anlatan yazıları okumuşuzdur. Bir diğer yandan Martin Luther King o ünlü konuşmasını asıl tarihe ancak dört gün kala yazmış ve son geceyi bile arkadaşlarıyla konuşması üzerinde çalışarak geçirmiştir. Sonradan ortaya çıktığı üzere asıl konuşma metninde “benim bir hayalim var” cümlesi yer almaz, bu King’in aklına en sevdiği şarkıcılardan biri olan Mahalia Jackson kalabalığın arasından “onlara hayalinden bahset” diye bağırdığında gelir ve King doğaçlama yaparak konuşmaya böyle başlama kararı alır.
Burada odaklanmanız gereken nokta bazen teslim tarihi yaklaştığında daha iyi çalıştığımız gerçeğidir. Sonsuz planlar yaparak sonuca ulaşamıyorsanız belki de yapmanız gereken kendinize güvenip biraz doğaçlama yapmaktır. Bir diğer örnek de Gettysburg konuşmasını teslim tarihinde yazan Abraham Lincoln’dür. Kitabın bu bölümünde Rus psikolog Bluma Zeigarnik’in ardından isimlendirilmiş olan Zeigarnik efektine de değinilerek tamamlamadığımız işlere dair olan hafızamızın tamamladıklarımızdan çok daha güçlü olduğu iddiasından bahsediliyor. Belki de bir problemle karşılaştığımızda üzerine üzerine gitmek yerine geri bir adım atmak daha iyi bir fikirdir.
Ertelemek doğru bir şekilde yapıldığında kötü bir şey olmak zorunda değil sonuçta, hatta daha orijinal ve çözüm odaklı sonuçlara ulaşmanızı bile sağlayabilir. Grant’a göre eski Mısır’da ertelemek için kullanılan iki fiilden birisi tembellikle ilişkilendirilirken diğeri soruna yaklaşmak için doğru zamanı beklemek anlamına geliyormuş. Bir dahaki beyin fırtınanızda bunu deneyin ve daha iyi sonuçlara ulaşıp ulaşmadığınızı kendiniz görün.
11- Güçlü olmak için yüksek mevkilerde olmanıza gerek yok
CIA analisti Carmen Medina örneği kitabın bu bölümünde yer alıyor. Basitleştirerek anlatacak olursak Medina’ya göre CIA’in organizasyon içinde bilgi aktarımı için kullandığı teknik yeterince iyi değildi ve internet aracılığıyla bilgi akışının sağlanacağı bir yöntem geliştirilmeliydi. Bu öneri yüksek makamlarda oturanlar tarafından şüpheyle karşılandı ve kimileri bu durumu eğer yüksek mevkilerde değilseniz önerilerinizin hiçbir anlam ifade etmediği, güçsüz olduğunuz şeklinde yorumladı. Ama Medina pes etmedi ve çevrimiçi bir sistem kurulabilmesi için çabalamaya devam etti. Sonunda CIA içinde çalışacak bir sistem (Intellipedia, Wikipedi’nin CIA versiyonu) kuruldu, çünkü Medina sesini duyurmayı başarmıştı. İlerleyen zamanlarda Medina terfii üzerine terfii alarak yükseldi ve bu hikâye de fikirlerimizin arkasında durmamız gerektiğinin en somut örneklerinden biri olarak tarihe geçti. Medina CIA deki görevinden emekli olurken olağandışı başarıları için bir madalyayla da ödüllendirildi.
Bu bölümde karşımıza çıkan zor problemleri ele alabileceğimiz dört farklı yol da öneriliyor: Kaçmak, konuşmak, ısrar etmek ve yok saymak. Kaçarak sorundan kaçınabilir, konuşarak yeni çözümler üretebilir, ısrar ederek yeni durumu kabullenebilir veya yok sayarak hiç olmamış gibi davranabilirsiniz. Elbette bu dördü arasında en iyi çözüm yolları sorundan kaçınmak veya konuşarak çözmek. Konuşmak bir liderlik örneği olarak da görülebilir. Israr ve yok saymaksa pozitif değil pasif çözüm yolları oldukları için pek de önerilen metotlar değil aslında. İlgilenenler için kitapta grup çalışması ve etki üzerine de bölümler mevcut.
12- Muhalefetten korkmayın
Bazen arkadaşlarımızla aynı düşünmediğimizde ve onlara katılmadığımızda sessiz kalmayı tercih ederiz ancak muhalefet olmadan yaratıcı olmak imkânsızdır. Eğer fikirlerinizi geliştirmek ve daha iyi yerlere ulaşmak istiyorsanız sizi hep destekleyecek insanlarla konuşmak yerine eksiklerinizi yüzünüze vurabilecek insanlarla konuşmanız daha yararlı olabilir. Elbette onların onayını almak daha zor olacaktır ama kendinizi geliştirmeniz için gerekli olan da budur.