Bu yazımızda Oracle’ın kurucu ortağı ve eski CEO’su Larry Ellison’un başarı hikayesini paylaşıyoruz. 55 milyar dolarlık servetiyle dünyanın en zengin insanlarından biri olan Ellison, şu ana kadar servetinin %1’ini bağışladı. Bill Gates ve Warren Buffett gibi isimlerin öncülük ettiği The Giving Pledge ile hayatını kaybettikten sonra servetinin büyük bir kısmını da bağışlamayı taahhüt etti.
Şimdi isterseniz Larry Ellison’u daha yakından tanıyalım.
Çocukluk ve Gençlik Dönemi
Joseph Larry Ellison, 17 Ağustos 1944’te New York’ta doğdu. Ukrayna asıllı bir anne ile ABD hava kuvvetlerinde pilot olan bir babadan doğan Larry Ellison, gerçek babasını hiç tanımadı. Evlatlık verildiğini ise ergenlik yıllarına kadar öğrenmedi.
Yeni evinde sıradan ve sevgi dolu bir anne ve sert bir babayla yaşayan Ellison; inatçı ve mücadeleci bir genç olarak büyüdü. Bu nedenle üvey babasıyla da epey tartışmalar yaşadı.
Okul hayatında da parlak bir öğrenci olan Larry Ellison, teknoloj, ve bilimle ilgileniyordu. Klasik okul yılları ona göre değildi. Sporun her türlü branşına ilgi duyuyordu.
1960 yılında University of Illinois’e giren Larry Ellison, okulu sevmişti ve geleceğinin parlak olduğunu biliyordu. Ancak tam o sıralar üvey annesi hayatını kaybetti. O da okuldaki sınavlara girmeyi reddedince okuldan atıldı. Çeşitli işlerde çalıştıktan sonra University of Chicago’ya giren Ellison, burada fizik ve matematik okumak istiyordu ancak o artık okulla uğraşacak durumda değild. O da bu durumu anlayıp 1966’da, 22 yaşındayken California’ya yerleşti.
Yoksullukla geçen bu dönemde bilgisayar ve yazılıma ilgi duymaya başladı. Çeşitli kulüplere katılan Larry Ellison, elini attığı konuları çabucak kavradığı için çevresinde de epey sevildi.
Kariyerinin İlk Yılları
İlk işini Amdahl Co. adlı bir teknoloji şirketinde bulan Ellison, daha sonra bir dönem Sony’nin rakibi olarak görülen Amtex adlı elektronik şirketinde çalışmaya başladı. Amtex’te iken CIA için bir veritabanı geliştiren ekibin parçasıydı, bu veritabanının adı ise “Oracle” idi.
1977 yılında Amtex’te Bob Miner ile tanıştı. Bob Miner ise oradaki işini bırakıp birkaç arkadaşıyla bir yazılım geliştirme şirketi kurdu. Birkaç ay sonra ise şirkete Larry Ellison da 1200 dolarlık katkısıyla ortak oldu.
Daha sonra şirketin ortaklarından Ed Oater; Larry Ellison ve Bob Miner’ı Edgar F. Codd tarafından geliştirilen yeni bir veritabanı yönetim modeliyle tanıştırdı. Larry Ellison bu sistemden oldukça etkilendi ve şirket bu sisteme benzer bir veritabanı yönetim sistemi geliştirmeye başladı. Bu veritabanını şirketler veri, not, hukuki belge gibi şeyleri saklamak için kullandı.
Oracle Dönemi
1982’de şirkete Oracle Systems Corporation adı verildi. Oracle’ın ilk ürünü olan Oracle RDBMS 2.0 olarak piyasaya tanıtıldı. Ellison Oracle v1’i kimsenin satın almayacağını düşünüyordu.
Oracle RDBMS, çok büyük verileri tasnif etmeye yarıyordu. Yani süpermarketlerden devlet kurumlarına kadar herkes bu sistemden yararlanıyordu. O dönemde şirkette 8 çalışan vardı ve yıllık gelir ortalama 1 milyon dolar civarındaydı.
1974’ten itibaren IBM de Oracle’ın ilham aldığı veritabanı sistemiyle çalışan veritabanı ürünleri üretmeye başladı. Oracle, IBM ile ortaklaşa çalışmak istiyordu ancak IBM, Oracle’a iki sistemin de uyumlu çalışabilmesi için gereken bilgileri vermeyi reddetti.
1982’de Oracle’ın genelde küçük şirketlerden oluşan 75 müşterisi vardı. Buradan da yıllık 2.5 milyon dolar kazanç elde ediliyordu. Larry Ellison bu süreçte kazancın %25’ini AR-GE çalışmalarına aktardı. Devletten de kredi alan şirket, daha ticari ürünler geliştirmeye başladı. Bu sayede IBM ve diğer IT şirketleriyle pastadan ciddi paylar almaya başladı.
1983’te Oracle v3 piyasaya sunuldu. Her türlü işletim sistemine yüklenebilen bu üçüncü nesil veritabanı sistemi sayesinde şirketin kazancı 2 kat artarak 5 milyon doları geçti. 1985’te ise 23 milyon dolar, 1986’da ise şirketin yıllık satış kazancı 55 milyon dolara ulaştı. Oracle burada büyük müşteriler kapmaya çalıştı. Otomotiv, ilaç, uçak şirketleri ve devlet kurumları Oracle’ın müşterisi olmaya başlıyordu.
Halka Arz
12 Mart 1986’da Oracle, NASDAQ borsasına girdi. 15 dolar olan hisse senedi, aynı gün 20 dolara çıktı. Daha ilk günde 35 milyon dolar elde edilmiş oldu. (Bugünkü hisse senedi ise 45 dolar civarında.)
Halka arzdan sonra Larry Ellison, faaliyet gösterdiği ülke sayısını 17’den 35’e çıkardı. Daha sonra ise SQL Star adında bir ürün piyasaya sunuldu.
Oracle Krizi
1990’da şirket ilk kez zarar etti. Şirketin piyasaya değeri %80 düştü. Oracle iflasın eşiğine geldi bu dönemde. Aynı sene çalışanların %10’u işten çıkarıldı ki bu sayı 400 kişiye tekabül ediyordu.
Krizin temel nedeni ise aşırı büyüme stratejisi olarak görülüyordu. Satışçılar, müşterilere tüm Oracle ürünlerini satmaya çalışıyordu, öyle ki gelecekteki lisansları da değerinin çok altında satıyorlardı. Ancak beklenen satış miktarına ulaşılamayınca şirket içi kriz baş gösterdi. Halka açık bir şirket olması nedeniyle hissedarların kayıplarını da telafi etmek durumunda olduğu için 24 milyon dolar da hissedarlara dağıtıldı. Larry Ellison o günlerin çok kötü ve zor günler olduğunu ve hata yaptıklarını ifade ediyor.
1990’ın başında DB2 ve SQL/DS ile veritabanı yönetim piyasasının lideri IBM idi. Oracle, Sybase, Informix, Microsoft gibi şirketler de pazardan daha büyük pay almaya çalışıyorlardı.
1990-1993 arası Sybase sektörün en hızlı büyüyen şirketiydi.Oracle ise onun arkasında kalıyordu. Ancak 3 yıl sonunda Sybase tüm haklarını Microsoft’a sattı ve bu sürecin sonunda bugünkü SQL Server ortaya çıktı.
Informix ve Oracle arasında da bir çekişme mevcuttu. Ancak Informix’te meydana gelen yolsuzluklar nedeniyle şirket küçüldü ve IBM’in bünyesine dahil oldu.
1997’de ise Apple’ın yönetim kuruluna Larry Ellison dahil edili. Apple Computer’ın 5 yıl boyunca yönetim kurulu başkanı olan Ellison bu görevden 2002’de istifa etti. Ellison istifasında şu sözleri kullandı.
“Apple yönetimine ve Steve’e destek olmaya devam edeceğim. Ancak programım ve zamanım Apple’a zaman ayırmaya yetmiyor.”
Oracle’ın Satın Aldığı Şirketler
Larry Ellison şüphesiz çok iyi bir stratejist. İş hayatında zirveye oynamak için gereken pek çok önemli kararın arkasında imzası olan bir isim.
Ekim 1994’te Oracle, “ilişkisel veritabanı yönetimi sistemi” olarak bilinen RDB departmanını DEC’ten satın aldı. Oracle’ın bünyesine katılan ilk şirket DEC oldu.
Daha sonra PeopleSoft Inc.’de 2004 yılında 10.3 milyar dolar karşılığında satın alındı. 12.750 müşterisiyle PeopleSoft sektörün önemli şirketlerinden biriydi. İnsan kaynakları yönetimi sistemleri, tedarik zinciri yönetimi, finansal çözüm sistemleri gibi alanlarda yazılım üretiyordu.
29 Nisan 2008’de işletme altyapısı yazılım ürünleri üreten BEA Systems, 8.5 milyar dolara Oracle’ın bünyesine katıldı. Larry Ellison, Oracle’ı bilgisayar teknolojiler alanında bir numara yapmak için gereken tüm adımları attı.
27 Ocak 2010’da ise Sun Microsystems 7 milyar dolara satın alındı. Sun Microsystems’in üretmiş olduğu veritabanı hizmetleri de Oracle’ın eline geçti.
Ancak günümüzde IBM ve SAP, Oracle’ın en büyük rakipleri olmaya devam ediyor.
Larry Ellison’un Kişisel Hayatı
Ellison 4 kez evlendi ve hepsinde de boşandı. Ellison, 2017 itibariyle Ukraynalı aktris ve model Nikita Kahn ile birlikte.
Ellison’un oğlu David Ellison da Skydance Media’nın CEO’su olarak Hollywood’un en büyük yapımcılarından biri konumunda. Star Track (2013), Mission Impossible (2015), Star Trek Beyond (2016) filmleri Larry Ellison’un oğlu David Ellison tarafından yapıldı.
Aynı şekilde Ellison’un kızı Megan Ellison da Her (2013), American Hustle (2013) gibi meşhur filmlerin yapımcılığını yapan ünlü bir Hollywood yapımcısı.
Kendine Ait Adası Var
Ellison, 2012 yılında 300 milyon dolar karşılığında Hawaii’deki 8 büyük adadan biri olan 350 kilometre kare büyüklüğündeki Lanai’yi satın aldı. Ada daha önce ise David Murdock’a aitti.
A’dan Z’ye akla gelebilecek her türlü lüksün bulunduğu adada altyapı çalışmaları yapılıyor. Zira Ellison, adadaki meyve-sebze üretimini artırarak satış yapmayı amaçlıyor. Yeşil enerji üretim ve içme suyu tesisleri de yine yapım aşamasında.
Havacılık, Tenis, Yatçılık
Larry Ellison gerçekten yaşamayı en iyi bilen milyarderlerin başında geliyor.
Kendi ait yatları ve hatta yat takımı olan Ellison, düzenli olarak Amerika Yat Kupası’na katılıyor. Dünyanın en büyük 8. yatına sahip olan Ellison, 2010’da Rising Sun adlı bu yatı David Geffen’e 200 milyon karşılığında sattı.
2009 yılında Indian Wells Tenis Kortunu satın alan Ellison’ın, tenis işletmeciliğinde de yatırımları bulunuyor.
Lisanslı bir pilot olan Ellison’un da yine pek çok uçağı ve askeri jeti bulunuyor. Hatta fazla yükle aşırı hız yapmaktan hakkında dava açılan Ellison 2001’de bu davadan beraat etti.
Oldukça da Hayırsever
Ellison, 2006’da Harvard Üniversitesi’ne 115 milyon dolar bağışladı. Elon Musk, Bill Gates, Warren Buffett gibi isimlerin de yer aldığı The Giving Pledge’a dahil oldu ve varlığının büyük bir kısmını bağışlamayı taahhüt etti.
Özetle Larry Ellison, Amerikan rüyasını adım adım gerçekleştiren, yazılım sektöründe çok özel bir yeri olan büyük bir girişimci…