İş yerindeyken öğle 2-3 gibi uyuşup uykunuz geliyor olabilir. Bu durum sadece sizin başınıza gelmiyor, bundan emin olabilirsiniz.
Sabah dinç ve enerjik olarak çalışırken öğle saatlerinde üzerinize çöken ağırlık günün geri kalan kısmında üretken ve verimli bir şekilde çalışmanızı engeller, motivasyonunuzu düşürür.
Sirkadiyen ritim (circadian rhythms) adı verilen olgu uyku düzeninizi etkiler ve öğleden sonra uykulu ve uyuşuk hissetmenizde önemli bir faktördür.
Tabii çalıştıkça enerjinizin düşmesi de normaldir. Nasıl sabah telefonunuzun şarjı %100 oluyor da gün içinde kullandıkça şarj oranı düşüyorsa, siz de iş yerinde çalışarak, düşünerek, hareket ederek beden enerjinizin bir kısmını kullanırsınız.
Öğle yemeğinden sonra ise uyku bastırır, canınız hiçbir şey yapmak istemez, verimliliğiniz düşer. Sabah saatlerinde 15 dakikada yaptığınız bir şeyi böyle bir yorgunluk anında 60 dakikada dahi yapamayabilirsiniz.
Bu bağlamda özellikle iş yerinde öğle rehavetinden kurtulmanız büyük önem arz eder.
Biz de bu yazımızda öğle saatlerinde üzerinize çöken ağırlıktan kurtulup günün devamında da enerjik ve verimli bir şekilde çalışmanızı sağlayabilecek bazı tavsiyeler derledik.
1. Molaya Önem Verin
Pek çok bilimsel çalışma uzun süreli öğrenme ve çalışma seanslarının verimliliği düşürdüğünü kanıtlamıştır. Hiç ara vermeksizin 5 saat boyunca çalıştığınızı varsayarak ilk 1 saatteki verimliliğiniz ve 5. saatte verimliliğiniz arasında büyük bir fark vardır.
Bir işe 5 saat boyunca aynı kalitede odaklanmanız çok güçtür. Böyle uzun bir seansta beyniniz yıpranır ve üretkenliğiniz azalır.
Bu bağlamda zaman yönetimi tekniklerinden istifade etmek mümkün. Mesela Pomodoro tekniğini örnek verebiliriz.
1 saat boyunca sadece önünüzdeki işle odaklanın. Telefon, internet, sohbet gibi şeylerle ilgilenmeyin. 1 saat boyunca tam konsantrasyon çalıştıktan sonra 10 dakika mola verin ve bu sürede canınız ne istiyorsa onu yapın. Dilerseniz Twitter’a girin, dilerseniz tuvalete gidin, dilerseniz arkadaşlarınızla muhabbet edin. Enerjinizi ve yaratıcılığınızı tazelemiş olursunuz böylece.
10 dakika sonunda tekrar işinizin başına geçin ve yine 1 saat boyunca çalışmaya devam edin.
Yani hiç mola vermeden çalışmanın size fayda sağlamaktan ziyade zarar vereceğini, beyninizin gereksiz yere yorulacağını unutmayın. Bu nedenle 1 saatte ya da 2 saatte bir mola vermeye özen gösterin.
Mutlaka okuyun: Üretkenliği ve Verimliği Artırma Tekniği: Pomodoro
2. Ağır Yemeklerden Kaçının
Evet, öğle saatlerinde üzerinize çöken ağırlığın en büyük müsebbiplerinden biri ağır yemeklerdir.
Ancak sindirimi zor şeyler yediğiniz zaman vücudunuz enerjisinin büyük bir kısmını bu işe, sindirime harcar ve geri kalan her şey için daha az enerjiye sahip olur.
Yemek yedikten sonra vücudun salgıladığı glukagon ya da amilin gibi hormonlar kan şekerinizi düzenlemek üzere görev yapar ve uykunuzu getirir.
Peynir, et, tavuk gibi protein ağırlıklı besinler vücudunuzda serotonin hormonu salgılanmasına neden olur. Serotonin ise sersem gibi hissetmenizin sebebidir.
Bu bağlamda öğle saatlerinde hafif bir sandviç, salata, meyve veya kuruyemiş gibi atıştırmalıklar tüketmenizi; kızartma, kebap gibi şeylerden kaçınmanızı tavsiye ederiz.
3. Açma Germe Hareketleri Yapın
Saatlerce sandalyede oturup bilgisayar ekranına bakarak elbette yorgun hissedersiniz.
Bilgisayar başında sürekli oturmak sırt ve ağrılarına neden olabilir. Bu nedenle bugün pek çok şirkette ayakta çalışma imkanı sağlayan yükseltilebilir masalar bulunmaktadır. İnsanlar oturmaktan yorulduklarında masalarının yüksekliğini artırarak ayakta çalışabilmektedirler.
Ya da öğle molasında ufak bir yürüyüş yapmak da yine bacaklarınızın ve eklemlerinizin açılmasına ve rahatlamanıza yardımcı olur.
Bazı şirketlerin ufak spor salonları bulunmaktadır. Öğle saatlerinde yarım saat kadar spor yapmak güne zımba gibi devam etmenizi sağlayabilir.
Açma germe ve esneme hareketleri yaparak kan akışınızı artırabilir, beyninize daha çok oksijen gitmesini sağlayabilirsiniz. Bu kendinizi taze ve dinç hissetmenizi sağlar, konsantre olmanızı kolaylaştırır.
4. İkindi Çayını Es Geçmeyin
BBC’nin bir araştırmasına göre İngiltere’de çalışanlar her gün mesai saatleri dahilinde kahve ve çay içmek için 24 dakika vakit kaybediyor.
Yine aynı araştırmaya göre çalışanların %40’ı günde en az 2 bardak çay ya da kahve tüketiyor.
Eğer patronsanız çalışanlarınızın çay-kahve-sigara molası adı altında çok vakit harcadıklarını düşünüp sinirlenebilirsiniz. Ancak endişelenmeye gerek yok. Zira bilim insanları çay arası vermenin vakit kaybı sayılmayacağını, zira çay içmenin dikkat toplama ve odaklanma konusunda yararlı bir şey olduğunu ifade ediyor.
Çay ve kahvenin içinde kafein insanların rahatlamalarına ve daha dikkatli olmalarına yol açar. Ayrıca insanlar çay ve kahve içmekten keyif de almaktadır.
Çay ve kahve üzerine araştırmalar yapan bilim insanı Suzanne Einother, yaptığı açıklamada şöyle diyor:
“Araştırmalar çay ve kahve molası vermenin insanları canlandırdığını ortaya koyuyor. İnsanların ruh durumları üzerinde olumlu bir etki yapan çay-kahve molası, ayrıca insanların problem çözme becerilerinde gelişmeyi sağlıyor.”
Bu bağlamda iş yerinde çalışırken verimliliğinizin düştüğünü hissettiğini an, gidip kendinize çay ya da kahve hazırlayın.
5. Daha Kolay İşlere Odaklanın
Enerji ve odaklanma seviyeniz zirvedeyken en zor işleri tamamlamalısınız.
Tıpkı Mark Twain’in dediği gibi:
“Sabah kurbağa yiyen bir insan için günün geri kalanında hiçbir şeyi zor olarak görmez.”
En zor ve en acil işleri sabahtan hallettiğiniz zaman öğle saatlerinde yapılması gereken görece daha kolay işlerle ilgilenebilirsiniz. Bu işlerin yoğun bir yaratıcılık ve konsatrasyon gerektirmemesi ise öğle saatlerinde çöken ağırlıktan daha az yara alarak kurtulmanızı sağlar.
Diğer bir deyişle, ne yaparsanız yapın öğle saatlerinizde üzerinize bir rehabet çöküyorsa, o gün yapmanız gereken en önemli işleri sabah-öğle arasındaki saatlerde yapın
Öğleden sonraya bıraktığınız daha az öneme sahip işleri daha uzun sürede bitirme lüksüne sahip olursunuz böylece.
Mutlaka okuyun: Zamanı Etkili Kullanabilmek İçin “Ye O Kurbağayı!”
6. Ofiste Farklı Bir Yere Geçin
Evinize beğenerek aldığınız bir bitkinin büyümediğini görünce ne yaparsınız? Tabii ki bu bitkinin yerini değiştirirsiniz.
Aynı şey ofis ortamı için de geçerlidir.
Sürekli aynı masada oturarak bilgisayar ekranına bakmak yerine laptopunuzu alın ve ofisin farklı bir yerinde çalışın. Masanız pencerenin yanında ise ve dışarıdan vuran güneş içinizi geçiriyorsa ofisin iç kısımlarında bir yere geçin.
Ya da çalıştığınız ofisin yakınlarında bir Starbucks şubesi varsa laptopunuzu alıp orada çalışın birkaç saat.
Beyninize gelen “yenilik” hissi sıkılmanızı önler. Yeni bir ortama geçiş yapmak dikkat düzeyinizi artırır ve daha verimli çalışmanızı sağlar.
Hatta öyle ki dişinizi fırçalarken fırçayı daima sağ elinizle kullanıyorsanız yarın sol elinizi kullanarak fırçalayın. Beyniniz yenilikler karşısında daha dikkatli olur. “Rutinim bozuluyor” algısına maruz kalan zihin daha dikkatli çalışır.
Mutlaka okuyun: Çalışma Masası ve Ortamını Düzenleyerek Üretkenliğinizi Artırın!
7. Başka Bir İş Yapın
Üzerinde çalıştığınız rapora ara verip başka bir rapor üzerinde çalışmak da yine beyninizde yenilik ve farklılık algısı yaratır. Uykunuz dağılır ve daha üretken çalışırsınız böylece.
Bir iş üzerinde uzun saatler çalıştığınız zaman beyniniz olan bitene alışır ve dikkat düzeyiniz azalır.
Yaptığınız işlerin özelliğine göre beyninizin farklı bölgelerini çalıştırmak da yine iyi bir yöntemdir. Örneğin hesap ve muhasebe işleriyle uğraştığınızda beyninizin sol lobunu kullanırsınız. Sol lob fazla çalıştığında bu kez sağ lob ilgi bekler.
Bu nedenle sürekli aynı iş üzerinde çalışmak yerine, çalışma programınızı farklı işlere bölmeniz zihninizin daha dinç ve tetikte olmasını sağlar.
8. Kısa Bir Öğle Uykusuna Yatın
Öğle saatlerinde yarım saatlik bir uyku, üzerinize çökecek rehaveti daha baştan önler. Kendinizi yorgun hissettiğinizde beyniniz sizi uyku moduna sokar.
15-30 dakikalık kısa bir öğle uykusu derin uykuya geçmenizi önler. Zira derin uykuya geçtikten sonra uyanırsanız bu kez daha yorgun hissedersiniz.
Öğle saatlerinde kısa bir “şekerleme” hem dikkatinizi artırır hem de hafızanızı güçlendirir.
Araştırmacı Michael Hyatt öğle uykusuna büyük önem veren ünlü kişileri şöyle sıralıyor:
Leonardo da Vinci gündüz birkaç kez kısa uykuya yatarak geceleri daha az uyurdu.
Albert Einstein her gece 10 saat uyumasına rağmen öğle saatlerinde kısa bir uykuya yatardı.
Thomas Edison gündüz uyuma alışkanlığından pek hazzetmese de yine de gündüz uykusu onun bir rutiniydi.
John F. Kennedy her gün öğle yemeğini yatağında yer ve sonrasında bir saat kadar uyurdu.
Winston Churchill öğle saatlerinde uyumanın gün içinde verimliliğini iki kat artırdığına inanıyordu.
9. Müzik Dinleyin
Uykulu ve yorgun hissederken düşüncelerinizi kontrol etmekte zorluk çekersiniz. Müzik ise size şu anı yaşama konusunda yardımcı olur.
Miami Üniversitesi’nden Teresa Lesiuk, çalışırken müzik dinleyen insanların, müzik dinlemeyen insanlara nazaran işlerini daha çabuk bitirdiklerini ve daha iyi fikirler bulduklarını keşfetmiş durumda.
Müziğin duygularımıza direkt ettiğini hepimiz kabul ederiz. Bu nedenle yorgun ve uykulu hissediyorken canlı ve hareketli müzikler dinlemenin sizi canlandırdığını göreceksiniz.
Mutlaka okuyun: Üretkenliğinizi Artıracak Müzikler
10. Elinizi Yüzünüzü Yıkayın
Kendinizi uyandırmanın en ıslak ve en kolay yollarından biri de yüzünüze soğuk su çarpmaktır.
İş yerinde gereksiz bir şekilde yorgun, gevşek ve uykulu hissettiğiniz zaman kalkıp banyoya gidin ve elinizi kolunuzu soğuk suyla yıkayın.
Hatta bu konuda doğruluğu kesin bir şekile kanıtlanmış olmasa bile bazı teoriler var:
Soğuk su, memelilerde suya dalma refleksini tetikler. Bu da beynin ve vücudun ana bölgelerine kan pompalanmasını artırır. Vücuttaki oksijen daha hayati bölgelere gider. Böylece kendinizi uyanık ve dinç hissedersiniz.
Mutlaka okuyun: Gün Boyunca Dinç Olmanızı Sağlayacak Duş Hilesi!
Sonuç
Öğle saatlerinde, özellikle de öğle yemeğinden sonra yorgun ve uykulu hissetmeniz gayet normaldir. Ancak yukarıda saydığımız yöntemlerden size en uygun olanı (olanları) uygulayarak rehavete kapılmaktan kurtulabilirsiniz.