Nesnelerin İnterneti ya da diğer deyişle Şeylerin İnterneti (Internet of Things) günümüzde oldukça popüler bir kavram.
Teknolojiyle arası çok iyi olmayan insanlar bile akıllı kapı, akıllı klima, akıllı güvenlik sistemleri gibi şeyleri merak eder hale gelmiş durumda.
Nesnelerin İnterneti, şimdiye kadar alıştığımız “sıkıcı” eşyaların yerini almaya ve evimizdeki eşyaların bizimle iletişim kurmasına imkan veren bir teknolojik yenilik. Üstelik bu tanım, Nesnelerin İnternetini tanımlamak için oldukça yetersiz. Zira henüz bu teknolojik devrimin emekleme dönemindeyiz.
Bu nedenle biz de bu yazıda Nesnelerin İnternetinin hayatımızı değiştirmesi kuvvetle muhtemel farklı yönlerini ele alıyoruz. İnsanların %80’i bu kavramdan henüz bihaber. Eğer siz de bunlardan biriyseniz şu an itibariyle Nesnelerin İnterneti hakkında oldukça kapsamlı bilgilere ulaşacaksınız.
1. Nesneler birbiriyle iletişim kurabilecek
Nesnelerin İnterneti iletişim konusunda iki farklı yenilik sağlıyor:
- İnsanlar belli işleri yapmak için akıllı cihazlarla iletişim kurabiliyor.
- Akıllı cihazlar, gündelik eşyalarla (örneğin beyaz eşyalarla) iletişim kurarak bu eşyaların işlevini artırıyor.
Diğer bir ifadeyle Nesnelerin İnterneti, hayatımızdaki bazı konular hakkında endişe etmemizi engelleyecek. Nesneler arasındaki bağlantı sayesinde akıllı cihazlar, bizim yerimize pek çok şeyi halledebilecek.
Örneğin akıllı cep telefonu üzerinden oturma odamızın ışıklarını açıp söndürebileceğiz. Kışın eve gelmeden 1 saat önce kombiyi istediğimiz sıcaklıkta çalıştırabileceğiz. Tatile giderken “Ütüyü fişten çektim mi?” düşüncesi nedeniyle tatillerimiz zehir olmayacak, sahilde güneşin tadını çıkarırken tek bir tuşla evdeki elektrik şalterini kapatabileceğiz.
Gerçi bu tür teknolojiler yeni değil, ancak Nesnelerin İnterneti, yaygınlaştıkça günlük işlerimizin pek çoğunu otomatik olarak halledebileceğiz.
“İnsanların %65’i, 2019 yılına kadar akıllı ev teknolojilerini yaygın olarak kullanmaya başlayacak.” -Gil Press
Örneğin Amazon Echo’yu bir düşünelim. Size saati, hava durumunu söyleyebiliyor; kombinizi çalıştırabiliyor ve ışıkları açıp kapatabiliyor. Daha da önemlisi bu sistem alışkanlıklarınızı öğrenebiliyor. Ne zaman kalkmanız gerektiğini, hangi müzik türlerini sevdiğinizi, televizyondaki favori dizinizi ve daha pek çok şeyi…
Pek çok insan için bu tür yapay zekaya sahip cihazlar yeni bir gelişme, ancak Amazon Echo ve benzeri kişisel asistanlar bize daha pek çok konuda yardımcı olma potansiyeli taşıyor.
Yani yakın gelecekte akıllı Nesnelerin İnterneti cihazları, hem bizle hem de kendi aralarında iletişim kurabilecek ve ihtiyaçlarımızı karşılamak için hareket edecekler.
Örneğin;
Buzdolabı, içinde bulunan gıdaları bilecek ve bize bu malzemelere uygun yemek tarifleri söyleyebilecek.
Aydınlatma sistemi, sensörleri sayesinde kimse yokken kapanacak ve uzaktan açılıp kapanabilecek.
Yangın söndürme sistemi, evdeki hava sıcaklığını ölçerek buna göre önlemler alıp bildirimler gönderebilecek. Yani evde olası bir yangın durumunda size ve itfaiyeye otomatik olarak mesaj gönderecek.
Musluklar, lavaboda bir şey yokken otomatik olarak kapanacak. Evdeki su kullanımı kendiliğinden optimize olacak.
Ve buna benzer daha pek çok cihazın sahip olduğu veriler toplanarak size uygun bir kişisel sağlık ve finansal durum özeti sunulacak.
Kulağa harika geliyor değil mi?
2. Hayatımızı daha çok kontrol edebileceğiz
Nesnelerin İnterneti sayesinde, günlük pek çok endişemiz de sona erecek. Ocak mı açık kaldı? Kapıyı kilitlemeyi mi unuttunuz? Musluk açık mı kaldı? Sorun değil… Çünkü bu tür sorunlar artık demode olmaya başladı.
Örneğin;
- İş yerindeki toplantınız 30 dakika uzadı diyelim.
- Toplantının son 5 dakikasında otomobiliniz çalışıp ısınacak.
- Siz asansörden otoparka giderken cep telefonunuza trafiğin en az olduğu rota, mesaj olarak gelecek.
- Siz otomobili çalıştırdığınızda evinizdeki kombi çalışmaya başlayacak.
- Eve gelip direkt duşa girdiğinizde kettle’daki su ısınmaya başlayacak ve yemeğinizi ısıtmanız için ocak da ısınmaya başlayacak.
Buna benzer pek çok senaryo bize gösteriyor ki Nesnelerin İnterneti, bize gün içinde oldukça vakit kazandıracak ve hayat standartlarımızı artıracak. Sıkıcı ve uzun işler için vakit harcamak zorunda kalmayacağız.
Nesnelerin İnterneti, sandığımızdan çok daha çabuk bir şekilde hayatımıza girecek. Gerçek zamanlı veri akışı nedeniyle pek çok şeyin bilgisine sahip olacağız ve daha çok şeyi bizzat kontrol edebileceğiz. Arabanız en yakın boş park alanına kendiliğinden park olacak. Dairenizdeki karbondioksit miktarına bir anormallik olduğunda duman dedektörü sizi otomatik bilgilendirecek. Evinizdeki kameralar, sayesinde gün içinde evinizden canlı olarak görüntüler izleyebileceksiniz.
Yani, bilim-kurgu filmlerindeki unsurların çoğu, hayatımızın bir parçası olacak… Hem de çok yakın bir zaman içinde…
3. Sürüş ve trafik daha güvenli ve keyifli olacak
Bildiğiniz gibi Google, Tesla, Apple, Uber ve pek çok otomobil firması, kendi kendini süren otomobiller üzerinde çalışıyor ve bu alana devasa paralar yatırıyorlar. Yani bu şirketler, akıllı otomobil sektörünün olağanüstü fırsatlara gebe olduğunun farkındalar.
Kendi kendini süren araçlar da Nesnelerin İnterneti kavramı içinde değerlendirilebilir.
Bu araçlar çevreleriyle iletişim kurabilecekler, trafik ve yol durumunu sensörlerle ve gerçek zamanlı veri akışıyla takip edip uygun sürati ve en uygun yolları kendi başlarına tercih edebilecekler.
Başka?
Araçların kendini sürekli muayene ettiğini, acil durumlarda polis, itfaiye ya da ambulans çağırdığını düşünün. Nesnelerin İnterneti özellikle bu alanlarda yenilikler sunacak.
Lojistik şirketleri için de oldukça büyük fırsatlar bulunuyor. Konum takibi, akıllı rota uyarıları, otomatik lastik hava basıncı ayarları, aracın durumu gibi konularda şirketlere otomatik mesaj gitmesi, hem verimliliği artıracak hem de sürücülerin hayatını kolaylaştıracak.
Yani otomotiv ve lojistik sektörü yepyeni gelişmelere gebe diyebiliriz.
4. Sağlığımız gelişecek
MobiHealthNews’e göre 2020 yılına kadar 4 milyon kişi sağlık durumlarını hastaneye gitmeden kontrol ettirebilecek… Apple, Motorola, Samsung gibi şirketleri akıllı saat ve kol bandı gibi ürünler ürettiğine şaşmamak lazım.
İnsanlar sağlık durumları hakkında bilgi sahibi olmayı sever. Giyilebilir teknoloji kullanıcıları da günlük harcadıkları kalori, günlük kat ettikleri mesafe, nabız, kalp ritmi gibi durumlara ulaşmaktan büyük heyecan duymaktadırlar. Bununla birlikte fitness ve sağlık aktivitelerinin oyunlaştırıldığına şahit olmaktayız. Yani MatchUp.io ya da Move2Win gibi uygulamalar, insanlara spor yapmayı keyifli hale getirecek kullanıcı tecrübeleri tasarlıyorlar.
Giyilebilir teknolojik ürünler aynı zamanda sağlık alanını da baştan şekillendirecek ve doktorların hastalarıyla olan ilişkileri değişecek. Apple, Samsung, Google gibi şirketler “iSağlık” olarak adlandırabileceğimiz teknolojiler üzerinde devasa yatırımlar yapıyorlar.
Sağlık alanında Nesnelerin İnterneti, önümüzdeki 10 yıl içinde hasta ve doktor ilişkisini de yeni bir boyuta taşıyacak. Sensörlü giysiler ve akıllı cihazlar sayesinde hastaneye gitmeden de insanlar doktorlarla iletişim kurabilecek. 2025 yılında ise uzaktan sağlık hizmetleri sektörü çok daha büyüyecek. Buna göre de yeni meslek kollarının türeyeceğini söyleyebiliriz.
Günlük olarak ilaç alması gereken kişiler, kol saatleri tarafından haberdar edilebilecek, otizm gibi durumlar daha erken teşhis edilebilecek ve şeker hastaları rahatsızlanmadan önce uyarılabilecek. Yani Nesnelerin İnterneti sayesinde bu tür uygulamalar, bize bilgi vermenin yanında herhangi bir problem oluştuğunda gereken uyarıları da yapacak.
Mutlaka okuyun: Giyilebilir Teknoloji Sektöründeki İş Fikirleri
5. Verimlilik artacak
Her şirket, kar marjını artırmak için maliyetlerini azaltmaya çalışır. Örneğin bir demir çelik fabrikasında makinelerin sensörlü olduğunu ve olabilecek en verimli şekilde üretim sağlandığını düşünün. Daha da önemlisi, böyle bir durumda can kayıplarının önüne geçmek daha kolay olabilir.
Ya da maden ocaklarını düşünün. Yerin metrelerce altındaki madencilerin sağlık durumunu ve güvenliklerini uzaktan kontrol etmek ve olası bir durumda derhal müdahale etmek, talihsiz şekilde sonuçlanan pek çok maden kazasını önleyecektir. Daha binlerce örnek verebiliriz.
Yani irili ufaklı hemen şirketin ve işletmenin Nesnelerin İnternetinden yararlanabilmesi mümkün. Bu da hem verimliliği artıracak hem de insanların gereksiz işlerle vakit kaybetmesini önleyecek bir gelişme olabilir.
Tahminlere göre;
- Fabrikaların halihazırda %35’i akıllı sensörler kullanıyor. Bu oran büyük bir ivme kazanarak hızlı bir şekilde artacak.
- 2020 yılında petrol çıkarma tesislerinde 5.4 milyon adet akıllı cihaz kullanılacak ve çevreye verilen zarar büyük oranda azalacak.
- 2020 yılında tarım alanında da büyük gelişmeler olacak. 75 milyon adet akıllı cihaz sayesinde ürünlerin asit seviyesi, sıcaklıkları vs. gözetlenerek en uygun hale getirilmesi yönünde çiftçilere kolaylık sağlanacak ve hasatlar artacak, çiftçinin yüzü gülecek.
6. Şehirlerimiz akıllı hale gelecek
Akıllı şehir projeleri üzerinde halihazırda çalışıldığını söyleyebiliriz.
Akıllı şehir denince, şehir içindeki halka ait yapıların birbiriyle iletişim halinde olacağını anlayabilirsiniz. Yani elektrik hattı, su şebekesi, ulaşım hattı, hastaneler, köprüler birbiriyle iletişim halinde olacak.
Örneğin Uber’i ele alalım. Bir tıkla ayağınıza gelen araç sayesinde trafikteki araç sayısı hatrı sayılır derecede azalabilir ve bu durum atmosfere salınan zararlı gazların miktarını azaltır. Ortak araç kullanımı (yani Uber ya da BlaBlaCar) gibi projeler, Nesnelerin İnternetine iyi bir örnek olarak değerlendirilebilir. Akıllı telefonlarımız ve GPS sistemleri sayesinde ulaşım biçimimiz kökünden değişmek üzere. Üstelik daha yolun çok başındayız. Kat edilecek ve keşfedilecek daha pek çok alan bulunuyor.
Sokak lambalarını ele alalım… Tüm gece boyunca durmaksızın yanan sokak lambaları… Bu lambalara sensör yerleştiren Amsterdam Belediyesi, sadece hareket algılandığı zaman lambaların yanmasını sağlayan bir sistem geliştirmiş durumda. Yani sokak lambaları birbiriyle etkileşim halinde olacak ve örneğin bir araç caddenin başındayken yanan sokak lambası, araç caddeden geçtikten sonra tekrar sönecek. Böylece elektrik faturalarından edilebilecek tasarruflrı bir hayal edin. Milyarlarca dolar tasarruf edilebilir.
Chicago’da ise bir AVM’de bulunan otopark, otoparkta kaç adet boş alan olduğunu ve bu alanların yerlerini gösteriyor. Böylece otoparkta boş yere dolaşmak zorunda kalmıyorsunuz, sinirleriniz durduk yere yıpranmıyor.
Binaların, köprülerin, okulların yapısal durumlarını gözetleyebildiğimizi, trafik durumuna uygun olarak insanlara optimum rotaların sunulduğunu, çöp kutularındaki çöp miktarının otomatik olarak algılandığını ve çöp kamyonlarının boş yere gezmediğini bir düşünün… Her birinden milyarlarca dolar ve milyarlarca saat tasarruf edilebilir. Örneğin akıllı çöp toplama sistemleriyle ilgili Türkiye’de hayata geçen Evreka isimli bir iş fikri de bulunmakta. Aşağıdaki tanıtım videosunu izleyerek bu iş fikriyle ilgili detaylı bilgi alabilirsiniz:
Buna benzer binlerce Nesnelerin İnterneti projesi çok yakında hayatımızın bir parçası olacak ve bir zamanlar gereksiz yere zaman ve para harcadığımız şeylere bakıp hayret edeceğiz…
7. İş hayatında farklı yenilikler olacak
Nesnelerin İnternetine uygun olarak akıllı ev aletleri üreten Nest adlı firmanın pek çok ürünü var. Akıllı kombi, sensörlü yangın alarmları, ev içi güvenlik kameraları ve daha pek çok şey… Ancak bu ürünleri donanım olarak düşünürsek bir de bu ürünlerin çalışmasını sağlayan yazılımlar mevcut. Yani bu alanda da donanımsal ve yazılımsal olarak pek çok fırsat mevcut.
Fakat bu durum buzdağının görünen yüzü…
Örneğin OBD II adlı cihazı aracınıza yerleştiriyorsunuz ve aracınızla ilgili verileri elde edebiliyorsunuz. Bu cihaz aynı zamanda aracınızın motorunu da muayene edebiliyor. Bu hizmet ücretsiz olsa bile Nesnelerin İnternetine uygun cihazların çalışabilmesi için belli yazılımların gerektiğini belirtmekte fayda var.
Bu açıdan veri ticaretinin ve veri analizinin gelecekte çok önemli olacağını söleyebiliriz. Amy+ CEO’su Scott Amyx bu konu hakkında şöyle diyor:
“Bazı firmalar bundan sonra ürünleri çok düşük bedellerle satacaklar, ancak bu ürünlerin çalışması için gereken yazılımlar üzerinden de para kazanabilecekler. Bu açıdan borsa benzeri veri alışveriş platformları görmeye başlayacağız. Firmalar arasında veri ticareti yapılacak. Ancak klasik borsadan farklı olarak bu veriler insanların gözünde kullanım açısından farklı olacak.
Yani borsadaki hisse senedi alım satımlarından farklı olarak ticareti yapılacak olan bu veriler, günlük hayatta belli bir amaca hizmet edecek ve kendine has bir değeri olacak.
8. Askerlik sisteminde ciddi değişimler olacak
Drone’lar son birkaç yılda aşırı popüler oldu, ancak drone’ları Nesnelerin İnterneti bağlamında değerlendirmemiz şart değil. Ancak drone’ların 2020 yılına kadar 9 milyar dolarlık bir piyasa hacmine ulaşması ve yine bu tarihe kadar askeri amaçlı 126.000 drone olması bekleniyor.
Drone’ların askeri amaçlı kullanımı yeni değil, ancak gerçek potansiyeli henüz keşfedilmiş denebilir. Sesli kontrol edilebilen, harekete duyarlı drone’lar savaş alanlarında kullanılabilir ve devasa boyutlarda veri kaydedebilir. Böyle olunca yakın gelecekte askerlerin değil, drone’ların savaşını izleyebiliriz. (Umarız böyle bir durum olmaz tabii ki.)
Emniyet güçleri de drone’lardan istifade edebilir. Polislerin bir hırsızı drone ile takip ettiğini düşünsenize. Bu tür yeniliklerinde ufukta göründüğünü söyleyebiliriz.
Bağlantısallık, veri analizi ve aktarımı bakımından drone’ların herkes için faydalı bir araç olacağını söylenebilir.
Mutlaka okuyun: Drone Sektörü İş Fikirleri
Halledilmesi Gereken Bazı Meseleler
Dünyada şu an 6.5 milyar adet Nesnelerin İnternetine uygun akıllı cihaz var. Sırf bu yıl 300 milyar dolarlık bir hacme sahip bu piyasa. Buna rağmen aşılması gereken bazı engeller bulunuyor.
Örneğin bugünkü Nesnelerin İnterneti cihazlarının pek çoğu kendi arasında iletişim kuramıyor. Zira rakip firmaların ürettikleri cihazlar, birbirleriyle veri alışverişi yapamıyor. Ayrıca bazı teknik sorunlar da bulunuyor.
Bununla birlikte şimdilik Nesnelerin İnterneti adına yapılmak istenen tüm işlemler için ayrı bir uygulama da indirmek gerekiyor. Yani tek bir uygulamayla her şeyin halledilmesi için altyapısal sorunların aşılması gerekli.
Ayrıca bu cihazların internete bağlı olarak çalışması gerekiyor. Tüm cihazlar internet bağımlısı olduğu için wi-fi bağlantısının yavaşlaması da süreci yavaşlatıp uzatıyor. Bu da halledilmesi gereken sorunlardan biri. Yani wi-fi altyapısının gelişmesi bu teknoloji için elzem. Google Fiber bu yolda önemli aşamalar kaydetmeye başladı, ancak o da tek başına henüz bu soruna çare olabilmiş değil.
Bununla birlikte veri işleme yönetimi ve veritabanı yönetimi konusunda gelişmeler kaydedilmeli ki milyarlarca cihaz arasındaki veri alışverişi anlamlı ve verimli sonuçlar doğurabilsin.
Nesnelerin İnternetinin Geleceği Gerçekten Parlak mı?
Nesnelerin İnternetinin mantığı basit. Cihazların birbiriyle iletişim halinde olmasını sağlamak ve bu iletişimi insanların ve doğanın yararına kullanmak. Böylece bizler kullanıcı olarak istediğimiz bilgiyi, istediğimiz zaman kullanabileceğiz ve buna göre hareket edebileceğiz.
2020 yılına kadar dünyada en az 40 milyar adet “akıllı cihaz” olması öngörülüyor.
Bu cihazlar hem hayat kalitemizi artıracak ve akıllı telefonlarımız sayesinde tüm bu cihazları yönetebileceğiz.
Şimdilik yolun başındayız. En heyecan olan da bu. Sayısız fırsat bizleri bekliyor. Yani henüz bu teknolojik yeniliğin potansiyelinin %5’ini gördük diyebiliriz.