Cumartesi, Eylül 7, 2024
Ana SayfaGenelNeden Daha Az Çalışmalı ve Hobilerinize Daha Fazla Zaman Ayırmalısınız?

Neden Daha Az Çalışmalı ve Hobilerinize Daha Fazla Zaman Ayırmalısınız?

Dünyanın dört bir yanındaki profesyoneller giderek daha fazla baskı altında hissettiklerinden, zaman içinde kendileri için önemli olan şeylerden vazgeçiyorlar. Son zamanlarda yayınlanan bir HBR makalesinde, anketlerde çoğu insanın “hobilerini takip etmek gibi zaman ayırmak istedikleri çeşitli aktiviteler olduğu” belirtildi.

Bu göründüğünden daha önemlidir, çünkü kaybedilen sadece bireyler değildir. İnsanların hobilere vakti olmadığında, işletmeler de bir bedel öder. Hobiler esasen, çalışanları işlerinde daha iyi hale getirebilir. Bunu bizzat tecrübelerimden biliyorum. Ben her zaman gitar çalmayı ve beste yapmayı sevdim. Ama tıpkı etraftaki diğer çalışanlar gibi, ben de bununla uğraşmaya vaktim olmadığı hissine kapılıyorum. Şirketim için talep üretme sorumlusu olarak, önümde beni her gün meşgul edecek tonla şey var. İnsanların resmi çalışma saatleri dışında, çalışmak için telefonlarında harcadıkları zamanı da hesaba katan “72 saatlik çalışma haftası” tuzağına kolayca düşebilirim.

Bu koşturmaca içinde kırılma noktasına geldiğimde, hareketsiz ve akılsız bir şeyler yapmanın cazibesi her zaman vardır. Bu yüzden TV izlemek Türkiye’de boş zamanları değerlendirmenin en popüler yolu olması ve Almanya ve İngiltere de dahil olmak üzere başka yerlerde de listenin başında yer alması şaşırtıcı değildir. Ancak müzikle zaman geçirerek, iş yerindeki en önemli becerilerimin bir kısmını güçlendiriyorum.

 

Yaratıcılık

Günümüzün kalabalık ve sürekli değişen iş ortamlarında öne çıkmak ve rekabet etmek için, kuruluşların gürültünün içinde sesini duyuracak yenilikçi fikirlere ihtiyacı var. Potansiyel alıcıların dikkatini çekmek için sürekli yeni yollar aramakla görevliyim. Ancak aklınız hedefler, metrikler ve son teslim tarihleriyle doluyken tamamen orijinal bir fikir bulmak zor olabiliyor.

Yaratıcı bir hobi sizi bunlardan kurtarır. Bir müzisyen, sanatçı, yazar veya aşçı olsanız bile aklınızda boş bir tuval ile başlarsınız. Siz sadece düşünün: Aradığım duyguyu uyandıracak ne yaratabilirim?

Kendinize bu zihinsel alanı vererek ve duygularınıza odaklanarak, yaratıcılığınızı yeniden canlandırmanız şaşırtıcı değildir. Sinir bilimciler rasyonel düşünce ve duyguların beynin farklı kısımları ile alakalı olduğunu bulmuşlardır. Yaratıcılığın setlerinin ortadan kalkması için her ikisinin de oyuna dahil olması gereklidir.

Mutlaka okuyun: İş Yerinde Yaratıcılığı Geliştirmenin 7 Yolu

 

Perspektif

Yaratıcılık sürecindeki en zorlu görevlerden biri, sizin fikrinizi başkasının nasıl deneyimleyeceğini düşünmektir. Ancak yaratıcı hobiler ile uğraşırken, insanlar bunu her zaman düşünürler. Bir çömlekçi vazoyu yaparken, alıcı olan kişinin nasıl tepki vereceğini hayal eder. Bir gizem romanın yazarı, şüpheci olmayan bir okuyucunun sürpriz bir sonla şaşıracağını düşünür.

Müzik yapmak için işe ara verdiğim zamanlarda, bu bakış açısıyla yeniden bağlantı kuruyorum. Sürekli şarkımı ilk defa duyan birinin nasıl tepki verebileceğini düşünüyorum. Dünyayı başkasının gözlerinden (veya kulaklarından) görmek veya duymak için elimden geleni yapıyorum. Ardından, iş projesine kaldığım yerden devam ettiğimde, bu düşünce tarzını da yanıma alıyorum.

Mutlaka okuyun: Liderlik ve İş Hayatında Duygusal Zekanın Önemi

 

Güven

İşyerinde zorlu bir sorunla karşılaştığımda ve engellenmiş hissettiğimde; başarılı bir çözüm bulup bulamayacağımı sorgulamaya başlarım. Yaratıcı güveni kaybetmek kolaydır. Ama bir saat boyunca gitarı ağlatıp notaları mükemmel bir şekilde çaldıktan sonra, kendimi daha iyi hissediyorum. Beynimin bu tür bir memnuniyeti arzuladığını söyleyebilirim. Ve bu iş projesiyle tekrar yüzleştiğimde, kendime olan güvenimi de yanımda getiriyorum.

Benim gibi insanlar hakkında çalışmalar yapıldığı ortaya çıktı. Bir çalışmada, araştırmacılar “yaratıcı faaliyetlerin iyileşme süreçlerinde (ustalık kazanma, kontrol sağlama ve rahatlama) ve performansa odaklı getiriler ile (yani iş yaratıcılığı ve ekstra rol davranışları) pozitif olarak ilişkili olduğunu bulmuşlardır. Hatta “İşten artan zamanlarda yapılan yaratıcı aktiviteler, çalışanlara iş hayatında da yüksek ölçekli performans göstermeleri için gerekli olan kaynakları sağlayan bir boş zaman aktivitesi olabilir.” yazmışlardır.

Bu yüzden, yaratıcı hobinizi sürdürmek için biraz zaman ayırmanızı öneriyorum. Uzun olması gerekmez. Bir araştırmaya göre, sanat yapmak için ayrılan 45 dakika; bir kişinin işleri tamamlama konusundaki güvenini ve yeteneğini artırmasına yardımcı olmaktadır.

Ayrıca, iş verenleri çalışanların hobilerini övmeye teşvik etmenizi öneririm. Zappos çalışanlarının sanat eserlerini duvarlarına yerleştiriyor ve insanları masalarını diledikleri gibi dekore etmeleri konusunda teşvik ediyor. Bazı işletmeler yetenek şovları düzenliyor. Bu tür yeteneklere sahip olmayan çalışanlar bile, yaratıcı ve eğlenceli hissettiren bir şeyler yapmaya teşvik edilmelidir. Bazı CEO’lar kendi hobileri için zaman harcayarak, doğru örnek oluyorlar.

Ve yaratıcı bir hobi molası için zaman bulduğunuzda, onu suçluluk duymadan kullanın. Sonuçta bunu yaptığınızda, herkes kazanıyor.

Mutlaka okuyun: İş Yerinde Karşılıklı Güven Oluşturmanın Önemi

Merve Tulum
Merve Tulum
ODTÜ " Endüstri Mühendisliği " bölümünden mezun olduktan sonra Boğaziçi Üniversitesinde yüksek lisans yaptı. İş hayatına hızlı bir giriş yapıp inovasyon sorumlusu, sistem ve iş analisti gibi birçok pozisyonda görev aldı. Fibabanka, Yemeksepeti ve Yapı Kredi çalışmış olduğu şirketlerden sadece birkaçı. Sizler için iş hayatında edindiği tecrübeleri sizlere aktarıyor.
Mutlaka Okunması Gerekenler

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

En Çok Okunanlar