Mini, tam bir İngiliz klasiğidir. Otomotiv dünyasında farklı ve ilginç tasarımıyla öne çıkan Mini Cooper, gelmiş geçmiş en çok satılan İngiliz otomobili unvanına sahip. 43 yılda 5.5 milyondan fazla satılan Mini, sadeliği, şıklığı ve özgüveni temsil eden bir araç konumunda.
Küçük bir alandan nasıl tam randıman alınabileceği konusunda ders niteliği taşıyan Mini, gerçekten otomobil dünyasında ikon niteliği taşıyan bir araç.
Bu yazımızda Mini’nin kuruluşunu adım adım sizlerle paylaşacağız.
Mini Cooper Neden Kuruldu?
Mini, 1950’li yıllarda İngiliz ekonomisinin girdiği buhrandan doğdu diyebiliriz. İngiltere’ye uygulanan petrol ambargosu nedeniyle ülkede benzin konusunda sıkıntı vardı.
Bu dönemde insanlar Bubble Cars olarak adlandırılan yakıt cimrisi otomobillere yöneldiler. Almanya’dan ithal edilen bu otomobilde motosiklet motoru kullanılıyordu ve çok az yakıyordu.
Bu araç 2. Dünya Savaşı’nda Alman savaş uçaklarını üreten firmanın piyasaya sürdüğü Messerschmitt Kabinroller idi. Üç tekerli olan otomobilin motorunu o zamanların ünlü havacılık mühendisi Fritz Fend tasarlamıştı.
British Motor Corporation’un (BMC) genel müdür olan Leonard Lord, halkın bu ucuz, güvensiz ve rahatsız araçlara rağbet göstermesinden dolayı endişeye kapıldı. Bu mikro araçlar yakıt anlamında çok tasarruflu olsa bile çok gürültü çıkarıyordu. Ayrıca çok güvensizdi ve sadece 2 koltuk bulunuyordu.
Mevcut durumu anlamak için petrol krizine de bakmamız gerekiyor.
Süveyş Krizi
1955’te Avrupa’nın 3’te 2’sinin petrol ihtiyacı Süveyş Kanalı’ndan tedarik ediliyordu. Orta Doğu’nun petrolü Akdeniz’e Süveyş Kanalı üzerinden geliyordu. 1956 yılında Mısır hükümeti, kanalı kendi milli malı olarak ilan etti ve kanaldan geçen petrole sıkı kontroller uygulamaya başladı.
4 ay sonra İngiltere, Fransa ve İsrail Mısır’a savaş açarak kanalın kontrolünü elde etmeye çalıştı.
Batı’nın bu müdahalesi ABD ve Sovyetler Birliği tarafından sıcak karşılanmadı. Suudi kaynaklı ambargo ile savaş çıkarmaya çalışan İngiltere ve Fransa bir anlamda cezalandırıldı.
İngiltere’de yakıt krizi ortaya çıkınca ise benzin karneyle dağıtılmaya başladı. Kişi başına aylık maksimum 15 litre benzin hakkı tanındı.
British Motor Corporation Kuruluşu
British Motor Corporation, 1952 yılında Austin ve Morris adlı iki rakip firmanın birleşmesiyle kuruldu. BMC, İngiliz halkının ucuz, güvenli ve rahat bir otomobile ihtiyaç duyduğunu tespit etti. Yeni tasarlanacak araç ufak ve ancak 4 kişilik yolcu kapasitesine sahip olacaktı. Firmanın genel müdürü Leonard Lord maksimum 3 metre x 1.2 metre x 1.2 metre ebatlarında olmasını talep etti. Ayrıca aracın 4 tekerli olması ve 4 silindirli olması da şart koşuldu.
Alec Issigonis
Mini’yi hayata geçiren kişi ise Alec Issigonis oldu. Issigonis’in görevi çok zordu, zira kendisinden talep edilen şartları karşılamak için ciddi bir çalışma gerekiyordu. Maksimum 3 metre uzunluğunda 4 koltuklu bir araç tasarlamak zor bir görevdi fakat yine de Issigonis bu iş için en uygun isimdi.
Daha önce Morris firmasının Morris Minor adlı 1 milyondan fazla satılan modelini tasarlayan Issigonis kompakt, iyi sürüşlü araç tasarlama konusunda uzmandı.
“İnsanlar ne istediklerini bilmiyor ve onlara ne istediklerini söylemek benim görevim.”
Mini Tasarlanıyor
İssigonis birlikte çalışacağı ekibi kurmaya başladı. Jack Daniels ve Chris Kingham adında iki başarılı mühendisle ve birkaç genç mühendisle birlikte işe koyuldular.
Mini’nin ilk çizimini Issigonis’in bir peçete üzerine yaptığı öteden beri söylenegelen bir efsanedir.
Issigonis’in ortaya koyduğu tasarım oldukça inovatifti. Çapraz bir motor sayesinde motor blokunu 90 derece çevirmeyi başaran ekip, bu sayede alandan tasarruf etti. Önden çekiş sistemi kullanılarak sürüş performansı artırıldı ve aracı boydan boya aşması gereken şafta da gerek kalmadı. Tabii bu durum maliyeti ve aracın ağırlığını düşürdü. Ayrıca 4 silindirli olan motor 4 vites geçişine sahipti.
848cc kapasitesindeki motor saatte 115 km hıza ulaşabiliyordu. 100 kilometrede yaklaşık 6.2 litre benzin harcayan araç bu bakımdan Bubble araçlara oldukça yaklaşıyordu. Ayrıca yol tutuşu iyi, sürüşü de keyifliydi.
İşte bu başarılı yol tutuşu nedeniyle ilerleyen dönemde otomobil yarışçısı ve araç üreticisi John Cooper, Mini ile işbirliği yapmak istedi.
Yeşil Işık Veriliyor
Haziran 1957’de BMC genel müdürü Leonard Lord, ilk Mini prototipini test etti ve seri üretime geçilmesini talep etti.
1960 yılına gelindiğinde ise Austin Seven Mini ve Morris Mini Minor adında iki model üretildi. Dünyanın ilk “Mini”si olma unvanına sahip bu iki araç birkaç fark haricinde tamamen aynıydı. İki farklı isim kullanılmasının nedeni, bir dönem rakip olan iki markanın müşterilerini çekmekti. Yani önceleri Austin yada Morris kullanan iki farklı müşteri kitlesine yönelik bir pazarlama taktiğiydi bu.
Mini Doğuyor
Kompakt tasarıma sahip bir motor sayesinde aracın %80’i yolculara ve bagaja kalıyordu. Bagajın menteşesi açık bir şekilde seyahat edebilmeye imkan sağlıyordu, dolayısıyla büyük nesneler de bagaja yerleştirilebiliyordu. Hatta Issigonis lastik üreticisi Dunlop’u 10 inçlik lastik üretme konusunda ikna etti. Böylece lastikler de araçta daha az yer kaplayacaktı.
4 lastiği de aracın en köşesine yerleştiren Issigonis, lastiklerin aracın genel tasarımına fazla müdahil olmasını engelledi. Araçta ağırlıktan tasarruf etmek için radyo, cam açma kolu ve emniyet kemeri dahi yoktu. Ancak Issigonis sıkı bir sigara tiryakisi olduğu için kül tablası bulunuyordu.
En ufak detaylara bile büyük önem verildi ve aracın maksimum yük kapasitesine sahip olmasına özen gösterildi. İlk seri üretim modeli 1959’un başlarında piyasaya sunuldu. Mark 1 Mini adlı bu araç 1967’ye kadar üretildi. Hatta öyle ki daha önce üretilen Morris Mini modelini dahi sürklase etti bu model.
İnsanlar İnanamadı
Motor endüstrisinde Mini’nin başlattığı devrim görülüyordu ancak İngiliz halkının buna alışması biraz zaman aldı. Büyük bir aşk doğuyordu ancak Mark 1 modeli bir gecede benimsenmedi. Mevcut araçlara bakıldığı zaman Mini çok ufak bulundu. İnsanlar bu kadar ufak bir aracın 4 yolcu koltuğuna sahip olduğuna inanamadı. 500 sterlin’den satışa sunulan bu araç insanlarda “Bu fiyata bu kalite hayatta mümkün olmaz” düşüncesine sevk etti.
Ve Mini Tutkusu Başladı…
Ancak aracı satın alan insanların kafasındaki şüphe kısa sürede ortadan kalktı. Aracın şahane yol tutuşuna sahip olduğu, kullanımının kolay olduğu gerçeği fark edildi. Ayrıca sürüşün keyifli olması da önemli bir bonus’tu. Kulaktan kulağa aracın ne kadar iyi olduğu haberi yayıldı ve üretici firma BMC bundan memnuniyet duymaya başladı. 1960’da tam 116.000 adet, 1961’de 157.000 adet Mini satıldı.
Mini, daha doğduğu günden itibaren kült olacağını belli ediyordu. Sanatçılar, film yıldızları da Mini’ye duyarsız kalamadı ve onlar da bu araçtan satın aldı. Beatles, Mick Jagger, Steve McQueen ve Bridget Bardot gibi isimlerin Mini’si vardı. Hatta Ürdün Kralı Hüseyin, Monaco Prensesi Grace ve Prens Charles bile Mini satın alan kraliyet üyeleriydi. Diğer bir deyişle işçilerden sinema artistlerine, kraliyet üyelerinden futbolculara kadar herkes Mini satın alıp kullanabiliyordu.
Mini Cooper’ın Cooper’ı Sahneye Giriyor
John Cooper o dönemlerde Cooper adlı otomotiv firmasının sahibiydi. Yarış otomobilleri de tasarlayan Cooper, Mini’de iyi bir yarış arabası potansiyeli gördü. Cooper yenilikçi yaklaşımlarıyla otomobil yarışı alanında duayen bir isim olarak görülüyordu. Indianapolis 500’den Formula 1’e kadar pek çok alanda motor tasarımıyla dikkat çeken bir isimdi.
Issigonis, Mini’nin gündelik kullanıma yönelik bir araç olduğunu düşünürken Cooper ise bu araçta yarış potansiyeli görüyordu. Cooper ile işbirliği yapmaya başlangıçta pek yanaşmayan Issigonis sonunda ikna oldu. Cooper bu araba ile ilgili vizyonunu Issigonis’e anlattı ve birlikte Mini Cooper’ı yaratmaya karar verdiler.
Austin Mini Cooper ve Morris Mini Cooper adlı modeller Eylül 1961’de üretildi. 997 cc’lik bir motor, 7 inçlik fren diskleri, çift karbüratörle zenginleştirilen araç Group 2 klasmanında yarışacak hale getirildi.
1071 cc’lik S modeli,1963 yılında üretime geçti. Yine farklı yarışlar için gereken modifikasyonlara sahip özel modeller de üretildi. 1962 yılnda John Love, British Saloon Car şampiyonasında Mini Cooper ile birinci oldu.
Aracın mütevazı görünümü ve sıkı performansı, polis teşkilatlarının da dikkatini çekti. İngiliz ve Avustralya polis teşkilatları Mini Cooper’den hatrı sayılır bir miktar satın aldılar.
Monte Carlo Yılları
Mini Cooper S, Monte Carlo rallisine 1964-1967 arasında damgasını vurdu. Paddy Hopkirk’un 1963-1964 yıllarında bu araçla birincilik ipini göğüslemesi aracı tam bir fenomen haline getirdi. Bir yıl sonra Fin pilot Timo Makinen de kış yarışlarında binlerce kilometreyi sorunsuz geçerek birinci oldu. Yarışı bitiremeyen onlarca araç vardı üstelik. Mini’nin süper yol tutuşu herkesi şaşkına çeviriyordu.
Ertesi yıl ise birincilik, ikincilik, üçüncülük podyumuna sadece Mini pilotları çıktı lakin aracın lambasında yaşanan bir sorun nedeniyle bu üç pilot diskalifiye edildi. Ama bu skandal çabuk unutuldu zira bir sonraki yarışlarda söz konusu hata düzeltildi ve yine liderliği Mini yarışçıları kaptı.
Mini’nin yarış başarısı sadece ralliyle sınırlı değildi. 1960’larda parkur yarışlarında da Mini efsanesi söz konusuydu.
Leyland Yılları
1968’de Leyland firması, BMC’yi satın aldı. Mini’nin yeni sahibi British Motor Holdings oldu. Leyland temel olarak kamyon ve otobüs üreten bir firmaydı ancak Mini’yi satın aldıktan sonra Roy Haynes öncülüğünde Mini’ye makyaj yapıldı. Roy Haynes’in daha evvel Ford’da çalışan önemli bir tasarımcı olduğunu belirtelim. Haynes, 1966 Ford Cortina 2’yi tasarlayan kişiydi. Onun öncülüğünde Mini Clubman yaratıldı.
1275 GT modeli de 998 cc’lik Cooper’ın yerine geçti. 1971’de Cooper S üretimi durduruldu ve 1275 GT Mini ailesinin tek yarışçı üye haline geldi. 1275 GT, S’in performansını tam yakalayamasa da daha ucuz olması onu daha cazip kıldı.
BMW Sahneye Çıkıyor
Leyland’ın iç rekabet, grev gibi pek çok problemi vardı. Leyland iflasın eşiğine geldiğinde ise devlet devreye girdi ve firmayı millileştirdi. Mini ve Land Rover, Leyland’ın bu başarısızlığından geriye kalan iki marka oldu.
1986’da Leyland, Rover Group adını aldı ve 1994 yılında da Alman devi BMW bu grubu satın aldı. Independent gazetesi o günü, “Sonunda İngiliz otomotiv endüstrisinin üzerindeki güneş battı.” şeklinde anlatıyor. BMW, bu grubun bünyesindeki Land Rover’ı elinden çıkardı ancak Mini ailesini elinde tutmaya karar verdi.
1994’ten sonra Mini satışları düşmeye başladı ve durum pek iç açıcı görünmüyordu. BMW ise taze bir başlangıca ihtiyaç olduğunu fark etti ve klasik Mini’yi MINI olarak yeniden pazarlamaya karar verdi. 1996 yılında orijinal Mini’nin son modeli üretildi. 2000 yılına kadar üretilen bu modelden sonra MINI çağı başladı.
Yeni MINI, milenyuma sıkı bir giriş yaptı. Alman BMW, İngiliz Mini’ye taze kan oldu ve aracın satışlarını kademe kademe yükseltti.
BMW Yılları
2001’de BMW sahipliğine üretilen ilk araç yeni hatchback MINI oldu. Premium fiyata sahip olan bu araç tasarım, sürüş ve malzeme kalitesi bakımından lig atladı. Cooper, Cooper S ve One adıyla piyasaya sunulan bu araçlara John Cooper Works (JCW) de dahil oldu.
BMW’nin himayesinde üretilen bu araçlar büyük başarı yakaladı. Hacim bakımından büyüyen bu araçlar klasik Mini’nin tadını veriyordu ve dış makyaj da araca modern bir çehre kazandırdı. 2010 yılında Countryman modeli piyasaya sürüldü. Şu ana kadar Mini ailesinin en büyük üyesi olan bu model Avusturya’da üretiliyor ve 4 çekiş özelliğine sahip.
2007 senesinde BMW, 1 milyon satış rakamına ulaştı ve 2030’a gelindiğinde MINI’nin, klasik Mini’yi satış rakamı açısından geçmesi bekleniyor. Bu yeni araçların yol tutuşu, eski modellerden çok daha iyiydi ve üstelik yol gürültüsünü daha iyi izole ediyor, koltukların pozisyonu daha rahat bir yolculuk sağlıyordu. BMW, kendine özgü tasarım unsurlarını ve pazarlama gücünü de kullanarak aracın popülarite ve karizmasını artırdı.
Yeni sahibinin vizyonu ve yaratıcılığı ile yepyeni bir hayata başlayan MINI’nin başarısında elbette İngiliz köklerinin payını yadsımak olmaz.
Mini Neden Bu Kadar Başarılı Oldu?
Mini neden bu kadar başarılı oldu? 43 yılda neden 5.5 milyondan fazla satıldı? Neden bir ikon haline geldi?
Mini’nin başarısında aracı kullanmanın son derece keyifli olması ve fiyatının uygun olması başı çeken nedenler. Alec Issigonis tarafından yaratılan Mini, o günden beri tam bir İngiliz klasiği konumunda.
İlk üretimden bugüne kadar pek çok isim değişikliği, motor yenilikleri olsa da Mini’nin temel mantığı hep sabit kaldı. Aracın kendine özgü tasarımında hiçbir fahiş değişikliğe gidilmedi.
Özetle Mini, bilhassa ufak segmentteki araçlar için devrim niteliği taşıyan bir otomobil oldu ve otomotiv dünyasının en nev-i şahsına münhasır araçlarında biri olmaya bugün de devam ediyor.