Motivasyon ve liderlik konularında oldukça uzman bir isim olan Simon Sinek, çalıştığı yerden memnun olmayan ve istifa etmeyi düşünen kişilere son derece faydalı bazı tavsiyelerde bulunuyor.
Simon Sinek, dünya genelinde talep gören ve şirketlere konuşma yapmaya giden bir isim. Yani iş yerleri, onu çalışanlarını motive etsin diye tutuyor.
Ancak Simon Sinek bir dönem içinde bulunduğu durumu şöyle özetliyor:
“Sabahları kalkmak işkence gibi geliyordu. Sürekli somurtuyordum, tüm neşem kaçmıştı.”
Tabii tüm bu tatsızlığın altındaki temel nedene “amacını kaybetmek” diyebiliriz: “Tüm bu koşuşturmacanın gerçek amacı ne?”
İnsanların yalnızca sevdikleri işi yapmasını savunan Simon Sinek, yine de “istifa” savunucu değil.
“İstifa etmek her zaman mümkündür, ancak mutlaka en son seçenek olarak değerlendirilmelidir.” diyor.
Bu yazıda Simon Sinek’in istifa etmek konusunda TED Talks için yaptığı konuşmadan can alıcı bölümleri paylaşıyoruz sizle.
1. Patron, iş arkadaşlarınız ve iş ortamı sizi taciz ediyor ve size bilinçli bir şekilde eziyet ediyorsa derhal istifa edin.
2. İş ortamında bir sorun yoksa ancak siz işten memnun kalmadıysanız biraz daha bekleyin. Yani insanlar bir işe girdikten 25 gün sonra “Burası bana göre değil.” diyebiliyorlar. Ancak yeni başlanan bir işte düzenin kurulması için ortalama 6 ay geçmesi gerekir.
3. Eğer 6 aydan uzun süredir çalışıyorsanız ve işinizden memnun değilseniz, neyin yanlış gittiğini analiz etmeye çalışın.
İnsanlar “İş iştir. Akşam 5’ten sonra ben kendi dünyama dönerim.” diye düşünüyor genelde. Bu ise işe yarı gönüllü gitmeyi ve dolayısıyla işten tatmin olmamayı beraberinde getiriyor. Eğer çalıştığınız yere tam olarak adapte olamazsanız ve kafanızı işe vermezseniz iş yerinde doğal olarak istenmeyen kişi olursunuz. Yani işinizi ve iş arkadaşlarınızı umursamazsanız, onlar da sizin kariyerinizi umursamaz.
4. Anlaşması güç bir patronunuz varsa, biraz empati kurmayı deneyin.
Çalışanlarına karşı katı ve sert olan bir patronunuz varsa, bir gün odasına gidip selam verin ve bir sorun olup olmadığını sorun. Bazen empati ve açıksözlülük, katı insanları bile yumuşatır, onların açılmasını sağlar. Bu bir anda gerçekleşmeyebilir, ancak iletişim kanallarının açılmasına olanak sağlayabilir.
5. Patronunuzu bir sorun olarak algılamayın.
Patron da insandır ve onu biraz daha yakından tanımak onunla anlaşmayı daha kolay hale getirir. Örneğin pazartesi günü, ona hafta sonunun nasıl geçtiğini sormak, gerçekten ilişkinizi daha sağlıklı bir düzeye getirebilir. Genelde patronları ve yöneticileri eleştirmek için sabırsızlanırız ancak onların da içinde geçtikleri stresli süreçler olduğunu bilmek gerekir.
6. İdealinizdeki patron gibi hareket edin.
Şirketteki en yeni personel olabilirsiniz ancak yine de idealinizdeki patronun yapacağı türden şeyler yaparsanız bu tutumunuz şirketteki yöneticilere örnek olur. Yani şirket içinde profesyonel olmaya özen gösterirseniz şirket içinde bir altkültür dahi geliştirebilirsiniz. Örneğin bir keresi bir yazılım şirketine danışmanlık yapıyordum. Şirket içindeki küçük bir arkadaş grubunun şirket kültürü oluşumunda çok etkili olduğunu bizzat gözlemledim. Hatta bu şirkete dünyanın farklı yerlerinden “iş başvurusu” e-mailleri yağmaya başlamıştı çünkü yaratılan kültür ve atmosfer hem çalışanlar için hem de bu şirkette çalışmak isteyenler için son derece cazipti.
7. Bir gece değişim beklemeyin.
Tabii tüm bu süreç zaman alır. “Keşke şirket içinde daha güçlü bir kültür olsa” diye hayıflanmak yerine şirket içinde bir şeylerin daha iyiye gitmesi için hareket geçebilirsiniz. Siz bir şeyler yapmaya başlayınca diğer çalışanlar ve yöneticiler de harekete geçer ve kolektif bir hareketlilik olur.
8. Enerjinizi kaygılanmaya değil, gelişmeye ayırın.
Üniversiteden mezun olduktan sonra girdiğim ilk işte berbat bir patronum vardı. Ama ondan çok şey öğrendim. “Onun gibi olmayacağım.” diye kendimi koşulladım ve bu bana çok büyük faydalar sağladı. Şirket içinde de çok sağlam arkadaşlar edindim çünkü onlar da aynı dertten muzdaripti. Birbirimize destek olduk, takım çalışmasına önem verdik. Sonra farklı bir fırsat bulduğumda istifa edip başka bir şirkete geçtim. Ancak yine de bu kötü patrondan çok şeyler öğrendim, zorluklardan ders çıkarmayı bildim. Siz de dezavantajlı durumlardan neler öğrenebileceğinize bakın.
9. Sevdiğiniz işi yapın, başka çareniz yok.
Ailelerin yaptığı en büyük hatalardan biri şudur: “Oğlum iş bul.”
Onlar asla “Sevdiğin bir iş bul.” demezler. Para kazanıldığı takdirde iş dışındaki aktivitelerden eğlenilebileceği düşüncesi hakimdir yani. Ancak bu sizi bir yere götürmez. Çoğu zaman iş arkadaşlarınızı eşinizden ve çocuklarınızdan daha çok görürsünüz. Bu bağlamda sevmediğiniz, keyif almadığınız, ayağınızın gitmediği bir yerde çalışmak yerine seve seve gittiğiniz bir iş bulun. Ne pahasına olursa olun, bu iyiliği kendinize yapın.