Diğer insanların sizle ilgilenmesini sağlamaya çalışmak yerine siz onlarla ilgilenirseniz, yalnızca iki ayda çok daha fazla arkadaş edineceğinizi göreceksiniz”- Dale Carnegie
Etrafınızdaki insanlarla ve anlatacakları hikayeler ile gerçekten ilgilenmenin iletişimdeki rolü nedir?
Gelin sizlere yaşadığım bir olay üzerinden başkaları ile ilgilenmenin gücünü anlatayım.
Bir gün Hong Kong’da bir berbere gittim, çünkü saçlarım biraz uzamıştı. Oradaki saç kesimim esnasında yaşayabileceğim en büyüleyici deneyimlerden birini yaşadım.
Son birkaç seferdir bu berbere gidiyordum, kesimden önce her seferinde saçlarımı lavaboda yıkarlardı. Yaptıkları şey sandalyeyi döndürmek, kafamı bir lavabonun üstüne yatırıp saçımı yıkamak ve bu sırada arkama yaslanıp dinlenmemi sağlamaktı. Lavabo, boynunuza uyumlu bir boşluğa sahip olacak şekilde tasarlanmıştı.
İlginçtir ki, bu sefer saçımı yıkayan görevli bunu farklı bir yolla yaptı. Her zamanki gibi arkadaşça bir sohbet içindeydik ve o sandalyemde dimdik oturduğum esnada saçlarımı yıkadı. Bu deneyimi büyüleyici bulmuştum, bu yüzden ona konuyla alakalı daha fazla soru sordum. “Bu yeni bir yöntem, değil mi?” dedim. Bu basit soru gerçek anlamda büyüleyici bir sohbeti tetikledi.
Görevli diğer yöntemi rahatsız edici bulduğunu söyleyen başka müşterilerinin de olduğunu, durum böyle olunca da çalışanlar olarak kendi aralarında bu konuyu masaya yatırdıklarını açıkladı. Müşteriler için çok daha iyi bir deneyim olacağını düşündüklerinden bu yeni yöntemi denemeye karar vermişler. Sonrasında bu yeni metodu nasıl öğrendiklerini ve denemeye nasıl bir karar verdiklerini de sordum, çünkü yöntem oldukça sıra dışı görünüyordu. Konuştuğum görevli uzman stilistlerden birinin Singapurlu olduğunu ve Singapur’da bu işin her daim bu şekilde yapıldığını söyledi. Bu benim için son derece şaşırtıcıydı, çünkü farklı kültürlerde bir şeylerin bambaşka şekillerde yapıldığını ve farklı yöntemler ile kültürlerin örtüşmesinin ne denli güçlü bir bağ kurabileceğini fark etmiştim.
Sonrasında üzerinde düşününce bu özel durum bana daha önce Google’ da çalışan bir arkadaşım CTO( baş teknoloji sorumlusu) görevinden ayrılma kararını verdiği ve Facebook’taki son birkaç yıllık deneyimine ilişkin açıklama yaptığı anı hatırlattı.
Bunca inovasyon şirketler arasındaki çapraz tozlaşma durumu sayesinde hayat buluyor.”
Daha sonra, saçlarımı yıkayan görevli kadına müşterilerden geri bildirim istemeyi bilinçli bir biçimde yapıp yapmadıklarını sordum ve onların müşterilerini gerçekten dinlemiş, durumu tartışmış ve müşteri deneyimini nasıl geliştireceklerine hep birlikte karar vermiş olmalarına ne denli şaşırdığımı ve bundan ne derce etkilendiğimi belirttim. Teknoloji sektöründeki pek çok startup şirketinde bu konu üzerine yoğunlaşırız, ancak ben o güne kadar geleneksel işletmelerde kararların çoğunun basitçe alındığını ve her şeyin “olması gerektiği gibi” ilerlediğini sanıyordum. Hatta bazı şeyler-tıpkı bu saç yıkama metodu gibi- yazılmamış ancak asla değişmeyecek bir kurallar bütünü gibi görünüyordu.
O gün geri bildirim talebinde bulunan ve güçlü bir karaktere sahip olan bu geleneksel işletme kavramı üzerine çok şey konuştuk. Görevli bana yakınlardaki küçük bir kahve dükkanından da bahsetti. Çok daha büyük çaptaki zincir mağazalara gitmektense burayı tercih ettiğini çünkü burada işleyişin çok daha bireysel olduğunu ve çalışanlarla daha güçlü bir iletişim kurabildiğine inandığını da iletti.
Konuşmamız uzunca bir süre devam etti ve gerçekten de etkileyiciydi.
Neden dersiniz?
Başkalarıyla Tüm Samimiyetinizle İlgilenmek Neden Büyüleyici Bir Deneyimdir?
Yazımın başında yer verdiğim sözler, Dost Kazanma ve İnsanları Etkileme Sanatı kitabından alınmış bir alıntıdır ve bu kitap bana göre tüm zamanların en gözde kitabıdır. Ayrıca şimdiye kadar hayatım üzerinde en büyük etkiye sahip olan tek kitap da bu olabilir.
Kitapta iletişime, dost kazanmaya ve sosyal yaşamı iyileştirmeye ilişkin değinilen temel becerilerden biri de diğer insanlara içten bir ilgi göstermekti. Bu kitapla kendimi sorgulama biçimim kökten değişti. Sayesinde havadan sudan sohbetlerimizi nasıl başkaları hakkında araştırma yapacağımız bir arama programına dönüştürebileceğimizin farkına vardım.Hem iş hayatındaki hem de kişisel yaşamdaki deneyimlerimden yola çıkarak bu becerinin ne denli yararlı ve verimli olduğu sonucuna varmam hiç de uzun sürmedi.
Hem zaten kim sadece kendileri hakkında konuşan insanlarla sohbet etmeyi sever ki?
Kitaba ilişkin en şaşırtıcı deneyimimi ise yeni saç yıkama tekniğiyle ilgili konuşmamın ardından yaşadım. Görevli bana Hong Kong’da ne yaptığım, ne zamandan beri orada olduğum ve bulunduğum farklı yerler hakkında sorular sormaya başladı. Bana gidebileceğim yeni bir plaja ilişkin harika bir öneride bulundu. Yaptıklarına ve hayatının büyük bir parçası olan şeylere gerçek bir ilgi göstermemle birlikte o da benimle daha fazla ve daha içten bir biçimde ilgilenmeye başladı.
Çünkü işin sırrı yeni insanlarla tanıştığımız anlarda şu iki şeyden birini uygulamaktaydı:
1.Bir an için kendinizi Sherlock Holmes’un yerine koyun. Karşılaştığınız insanlar da dünyadaki en gizem yüklü insanlar olsun. Sizin işiniz bunun neden böyle olduğunu bulmaktan ibarettir.
2.Her insan senin olamadığın bir konuda uzmandır. Onlardan bir şeyler öğrenmeye bakmalısınız.
Buradaki temel nokta insanların sizin bilmediğiniz bir şeyi bilmesi ve bunun ne olduğunu bulma isteğinizdir. Bu durum size yardımcı olacaktır. Bu sayede karşınızdaki kişiyi dikkatlice ve aktif bir biçimde dinleyeceksiniz. Sorular soracak, onlarla göz teması kuracaksınız.
İşte yazar Carnegie, kitabında tam da bundan bahsediyor. Ona göre iletişimin ana ilkelerinden biri başkalarına yönelik bu “ilgi”. Bu, benim de ortaya çıkarmak için ciddi anlamda uğraştığım bir şey.Hatta son zamanlarda ben de “İlgi Mücadelesi” işine adamakıllı giriştim diyebilirim.
Nasıl mı?
İlgi mücadelesi kendiniz hakkında konuşma alışkanlığına karşı direnmenizi ve başkalarına derin bir ilgi göstermeye odaklanmanızı gerektiriyordu. Dürüst olmak gerekirse, 24 saat boyunca başkalarının kendileri hakkında konuşmalarını dinlemek ve kendi hakkımda konuşmaktan kaçınmak benim için bir hayli zor oldu. Çünkü genel olarak insanlara ne yaptığımı söylemek, planlarımı onlarla da paylaşmak konusunda epey istekli biriydim.Yine de hem kitabı okuduğum hem de kitapta geçen ilgi konusuna olduğu kadar diğer kavramlara da bilinçli bir biçimde odaklanmaya çalıştığım için aldığım sonuçlar oldukça kayda değer oldu.Çünkü herkesin kendi hikayesi vardı ve bazıları sadece insanların hikayelerini dinleyeceği o anı bekliyordu.
Bu süreçte başka birinin yapıyor olduğu şeyler hakkında konuşmanın da gerçekten ilginç bir şey olabileceğini öğrendim. Yapmam gereken tek şey, içimde uyanan ve zaten sahip olduğum bu ilginin peşinden gitmek, daha fazla soru sormak ve konuşmaya devam etmekti.
Bu gerçeği anlamadan önce, insanlar benimle düşüncelerini paylaşamazlardı, çünkü sürekli ben konuşurdum. Artık ne yapmam gerektiğini biliyorum ve insanlar bana daha önce bana asla söylemedikleri şeyleri anlatıyorlar.
Bu benim için büyüleyici bir deneyim ve karşımdaki kişi ile çok daha güçlü bir bağ kurmamızı sağlıyor ve fırsatlar dünyasının kapıları benim için ardına kadar açılıyor.
Yine de buradaki anahtar kelimenin “içtenlik” olduğu gerçeği asla unutulmamalıdır. Bunun gerçekten önemli bir nokta olduğunu düşünüyorum. Bu konuya ilişkin en iyi açıklamayı yine Carnegie’nin yapması bir tesadüf olmasa gerek.
“Bu kitapta öğretilen ilkeler yalnızca yürekten geldiklerinde işe yarayacaktır. Çünkü ben bir torba dolusu taktik anlatmıyorum, yeni bir yaşam tarzından bahsediyorum. ”
Son Söz
Bu kitaptan çıkardığın ders ne oldu derseniz, size şunları söylerim: Hem kendinize hem de etrafınızdakilere onların hayatı ile gerçekten ilgilendiğinizi kanıtlayın. Samimi olmadığınızda insanlar bunu hissedecektir. Hayatınızı bu ilke temelinde yaşarsanız, her daim iyi şeylerle karşılaşma olasılığınız yüksektir.
Unutmayın, bunu gerçekleştirebildiğiniz her an insanlar size tüm samimiyetleri ile kucak açacaktır.
Peki ya siz?
Başkalarının hayatı ile içtenlikle ilgilenen bir insan olduğunuzu söyleyebilir misiniz? Ya da bunu sağlamak için yeterince uğraşıyor musunuz? Lütfen yorumlarınızı bizlerle paylaşın.