Perşembe, Kasım 21, 2024
Ana SayfaKişisel Gelişim Yazılarıİnsanları Kırmadan Nasıl Hayır Denir?

İnsanları Kırmadan Nasıl Hayır Denir?

İnsanları kırmadan, nazikçe “Hayır” diyebilmek bir sanattır.

Teknolojinin hayatımızın merkezine oturmasıyla her an herkesle iletişim halinde olabilmek, her yazılana anında cevap verebilmek norm olarak kabul edilmekte maalesef. İşte bu ortamda hayır diyebilmek ciddi anlamda özel bir yetenek gerektiriyor.

Ünlü yatırımcı Warren Buffett şöyle diyor:

Başarılı insanlarla çok başarılı insanlar arasındaki temel fark, çok başarılı insanların hemen her şeye hayır diyebilmesidir.

İnsan sosyal bir canlıdır ve diğer insanları hayal kırıklığına uğratmak en korktuğumuz şeylerin başında gelir. Toplum tarafından kabul görmek isteriz, onları üzmemek, onların bize soğuk davranmamasını isteriz. Bu nedenle pek çok şeye isteyerek ya da istemeyerek evet demek durumunda kalırız.

Zaman en değerli kaynağımızdır şüphesiz. Zaman geri gelmez, boşa giden zamanı başka şekillerde telafi edemeyiz. Ancak zamanımızı daha iyi yönetebilmek yine bizim elimizdedir.

 

Hayır Diyebilmek Mutluluk İçin Neden Çok Önemlidir?

Korkmadan, üzülmeden, pişmanlık ya da korku duymadan hayır diyebilen insan özgürdür.

Gelen tekliflere, isteklere  “evet” demek o an için mutluluk verir. İnsanlar arasındaki sosyal gerilimi önler.

Faydacı felsefenin önemli isimlerinden John Stuart Mill, bireyselliğe büyük önem verir. Verdiğimiz kararların kendi değerlerimize ve isteklerimize uygun olmasını savunur. İnsanlar da yaşlandıkça ve kendilerini daha iyi tanıdıklarında kararlarını bu minvalde şekillendirir.

“Evet” demek bir sorumluluktur, evet denen şeye yönelik belli bir zaman harcanacağına dair verilen bir sözdür. Belki daha çok yapmak istediğiniz bir şey yerine söz verdiğiniz o şeye zaman-emek harcayacaksınızdır.  Bu nedenle hayatını diğer insanları memnun etmeye adayan kişiler, çoğu zaman kendi istedikleri şeylere zaman bulamaz ve tatminsizlik yaşarlar.

Her ricayı yerine getirmeye çalışmak her şeyden öte pratik değildir. Hayatınıza değer katmayan şeylere, görevlere zaman ayırdığınızda kendinize bir şey katmazsınız. Üretkenliğiniz düşer ve içten içe öfkelenirsiniz. “Ben burada n’apıyorum ya?” diye kendinizi yer bitirsiniz. Ayrıca gerçekten yapmak istemediğiniz şeyleri kabul etmek sizin saygınlığınıza da gölge düşürebilir. Yapmak istemediğiniz ancak bir şekilde söz verdiğiniz şeyleri düşük bir motivasyonla yapmaya çalıştığınızda ortaya vasat bir sonuç çıkar ve bu da insanların size olan güvenini zedeler.

 

Hayır Diyebilmek Neden Bu Kadar Zordur?

Çünkü iyi bir insan olmak isteriz. İnsanların bizi sevmesini ve kabullenmesini arzularız. Hayır demek ise bunun tam tersini işaret eder. İnsanlara olumsuz yanıt verdiğimizde yaptırıma uğrayacağımızı düşünürüz.

İnsanlar duygusal ve sosyal varlıklardır. İlgi, takdir, tebrik, yakınlık duyguları fiziki ve duygusal varlığımız açısından çok önemlidir. Psikanalist Rene Spitz, terk edilmiş bebeklerin duygusal açlıkları ve ölüm oranları arasında ciddi bir ilişki olduğunu ortaya koymuştur mesela.

Fear of missing out (FOMO), yani önemli olayları kaçıracağımıza dair kaygı, hayır diyememenin önündeki bir diğer engeldir. Modern kültür tüketim ve statü üzerine kuruludur. Bu da güç ve para ile yakından ilgilidir. İmaj, popülarite, başarı kaygısı her şeye katılma, hiçbir şeyi kaçırmama isteği doğurabilmektedir.

Yani bir gruba ait olma ihtiyacı o kadar güçlüdür ki bir gruba ait olma, belli bir hayat tarzına sahip olma gereksinimi çoğu zaman kendi hayatımızdan fedakarlıkta bulunmamıza neden olur. Hayır dediğimizde ise kendimizi diğer insanlardan ayırırız.

Bu faktörler bize atalarımızdan mirastır. İnsan beyni bu şekilde çalışır. Modern toplumun normları, kuralları ise hayır demenin kaba bir şey olduğunu savunur. Kabul görmek, grupla hareket etmek üzere eğitiliriz.

 

Hayır Demeyi Nasıl Öğrenebiliriz?

Ünlü psikiyatrist Eric Berne hayır diyemememizin sebebini sahip olduğumuz ego türlerinden kaynaklandığını söyler:

Ebeveyn egosu: Ailemizden ve otorite figürlerinden kopyaladığımız duygular, düşünceler, davranışlar.

Yetişkin egosu: Şu an içinde bulunduğumuz durumla alakalı duygu, düşünce ve davranışlarımız.

Çocuk egosu: Çocukluktan kalma duygu, düşünce ve davranışlarımız.

Bu üç ego, bireyin tüm kişiliği oluşturur. Farklı ego türleri arasında sürekli geçiş yaparız. Sosyal etkileşimin doğası, ego türleri arasında geçişle ifade edilir.

Berne’nin modeli bize “hayır” demenin neden zor olduğunu gösterir. Berne, buna karşın insanların kendilerini düşünebileceklerini, bağımsız karar verebileceklerini de ifade eder.

Yetişkin egosu, hayatta kalmak için kritik öneme sahiptir. Dış dünya ile ilgilenebilmek için gerekli bilgi ve ihtimalleri işler yetişkin egosu. Yani yetişkin egosu oturmuş bir insan kolayca hayır diyebilmektedir.

Diğer bir ifadeyle hayır demekte zorlanan insanlar ebeveyn ve çocuk egosunda sıkışıp kalmış kişilerdir.

İnsanları sürekli memnun etmek isteyenler çocuk egosunda takılı kalmıştır. Anne babasını memnun etmek için çocukken yaptığı davranışları sürekli tekrar ederler.

Kurtarıcılar, sürekli insanlara yardım etmek isteyenler ise aşırı-koruyucu ebeveyn egosuna teslim olmuş durumdadır.

Geçmiş ve dışsal etkilere rağmen kendimiz için karar verebilme yetisine yine de sahibizdir. Aşırı koruyucu ve insanları memnun etmek için kendini paralayan insanlar, zihinsel yapılarını yeniden gözden geçirerek hayır diyebilmeyi öğrenebilir.

Modern insanlar, evrim öncesi düşünce ve duygularımızı etkileyen güdülere karşı koyabilir. Buna ek olarak insanların bizi sevmesini, popüler olmayı, kabul görmeyi istesek bile insanların bizim hakkımızdaki düşüncelerini 7/24 düşünmek zorunda olmadığımızı, bunun gerekli olmadığını bilecek kadar da sofistike bir zihin dünyasına sahibiz.

Epikürüs şöyle diyor:

“Esas zenginlik çok büyük şeylere sahip olmak değil, birkaç arzuya sahip olmaktadır.”

Yani zamanınızı herkese ve her şeye evet diyerek, dışlanma korkusu yaşayarak harcamayın. Zamanınızı ve ilginizi size anlam veren şeylere yöneltin.

 

Nazikçe Hayır Nasıl Denir?

Hayır derken “yetişkin ego”suyla hareket ettiğinizden emin olmalısınız. Çocuk egosu sizi kabul görme moduna, ebeveyn egosu da sizi koruma-kollama moduna sokar. Dünyayı kurtarmak ise sizin göreviniz değildir.

Beynin yaşam deneyimlerine cevaben yapı veya işlevinde değişime gitme yeteneği duygu, düşünce ve davranışların tekrarıyla pekişir. Sürekli tekrarlanan ufak hareketler beyinde değişime neden olur. Düşündüğümüz ve yaptığımız şeyler haline geliriz bir süre sonra. Hayır deme becerisi bir günde kazanılmaz; ancak ufak ve istikrarlı adımlarla kazanılır.

Peki bunun yolları nelerdir?

Öncelikle başlangıçta zorlanacaksınız. Hayır demek yerine bunu mesajla ya da e-maille söylemenin daha kolay olduğunu deneyimleyeceksiniz. Olsun, bu da iyi bir adımdır.

Bir teklif geldiğinde ajandanıza bakıp öyle karar vereceğinizi de söyleyebilirsiniz. Daha sonra teklifi nazikçe geri çevirebilirsiniz.

İkisinde de önceden hazırlık yapmış olursunuz.

Teklif: “Doğum gününe gelecek misin?”

İlk cevap: “Çok teşekkür ederim. Yapmam gereken işler vardı, bir bakayım, haber veririm.”

Son cevap: “Merhaba Batuhan. Davetin için teşekkür ederim. Katılmayı çok istiyordum ancak işler sandığımdan uzun süreceğe benziyor. İyi eğlenceler diliyorum sana. Yeni yaşın kutlu olsun.”

Hayır derken bir gerekçe ileri sürmek dinamikleri derinden değiştirir.

Şöyle bir örnek verecek olursak:

Ali: “Kahve içelim mi cuma akşam?”

Ahmet: “Hayır, teşekkür ederim. Annem ve kız kardeşimle zaman geçirsem daha iyi olacak.”

Ali: “Tamamdır. Teklifim geçerli ama yine de. Ne zaman istersen haber ver mutlaka.”

Ahmet: “Çok sağol.”

Eğer kendinizi kabul etmek istemenize rağmen gerçekten evet diyemeyecek bir konumda bulursanız, alternatif içeren bir “hayır” ileri sürün. Bunu özellikle yakınlarınıza ifade edebilirsiniz.

İş arkadaşınız: “Abi şu raporda yardım eder misin? Baya gerideyim.”

Siz: “Abi valla benim de kafamı kaşıyacak zamanım yok. Ama mailleri senin adına cevaplayabilirim.”

Karşı tarafa sunduğunuz alternatifin sizin adınıza uygun ve makul olmasına da özen gösterin.

 

Sonuç

Limbik beynimiz (beyindeki duygusal davranışla işlevsel olarak bağlantılı sinir yapıları sistemi) ne derse desin, “Hayır demek” ile “reddetmek” aynı şey değildir. Dürüstçe hayır demek, o anki mevcut durumunuzla alakalı bir belirteçtir.

Nadiren hayır diyebilen biriyseniz insanlar bir şeylere hayır dediğinizde size şaşırabilir. Bundan korkmayın. Hayır sözcüğünü daha çok kullandıkça insanlar sizin iradenize saygı duymayı öğrenecektir.

Hayır demek, size “evet” dediğiniz şeylere daha çok zaman ayırma fırsatı verir çünkü.

 

İlginizi çekebilir

Girişimciler İçin Hayır Demenin 8 Yolu
İşinizi ve İlişkilerinizi Etkilemeden Hayır Demenin Yolları
Durmuş BAYRAM
Durmuş BAYRAMhttps://www.linkedin.com/in/durmus-bayram/
Bilkent Üniversitesi "İletişim ve Tasarım" bölümünden mezun olduktan sonra DW Türkçe gibi birçok saygın kurumda online gazetecilik ve video üreticiliği yaptı. Sizler için iş fikirleri ve para kazanma yollarıyla ilgili araştırmalar yapıp rehber niteliğinde içerikler hazırlıyor.
Mutlaka Okunması Gerekenler

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

En Çok Okunanlar