Hepimiz yaparız ya da yapmışızdır: İhtiyaç duymadığımız şeyleri satın almaktan bahsediyoruz…
Peki ama ihtiyaç duyulmayan bir şeye para harcamanın arkasındaki neden ne? Niye sürekli bir şeyler satın alırız?
Neden gardrobumuzda onlarca gömlek, kazak, pantolon olmasına rağmen bir AVM’ye gidince yenilerini alma ihtiyacı duyuyoruz?
Bu yazımızda bu konuya dair farklı bakış açılarına yer veriyoruz.
Alışveriş İcat Edilmiş Bir Kavramdır
Orta çağları bir düşünelim. Krallar, sultanlar, prensler alışveriş yapmıyorlardı. Terziler onlara özel kıyafetler dikiyordu. Saraydaki eşyalar ise onlara babalarından ve annelerinden kalıyordu. Bu eşyalar, giysiler ve maddi varlıklar ise son derece kaliteli ve uzun ömürlüydü.
Sıradan halk ise daha az eşyaya sahipti çünkü onlara özel kıyafet dikilmesi gibi şeyler oldukça pahalıydı.
Bir şeyin atılması ve ucuz olması o zamanlar mevcut değildi desek yeridir. Plastik yoktu bir kere. Alüminyum yeni yeni kullanılıyordu.
Yani alışveriş diye bir kavram yoktu, zira bir üründen binlerce üretilmesini sağlayacak üretim sistemi henüz mevcut değildi.
Bir ceket, bir eldiven, bir çift ayakkabıya sahipti eskiden insanlar. Bu şeylere de iyi bakmak gerekiyordu çünkü ikincisini almak pek de mümkün değildi.
Ayrıca bir üst sınıfa dahil olmak da olasılık dahilinde değildi. Yani bir köylünün bale ayakkabısına ihtiyacı yoktu, zira bir köylünün balerin olma şansı bulunmuyordu.
Günümüze doğru geldiğimizde alışverişin kökeninde ifade ve seçim özgürlüğünün bulunduğunu söyleyebiliriz. Tarihte sadece üst sınıfa ait olabilen şeyler, ilk kez aynı zamanda tüm halkın erişimine açıldı.
Bu ilk açılım materyalizmden ya da alışveriş çılgınlığından ziyade bir tür özgürlüğü işaretliyordu. Yani insanlar artık oturup kendi sabunlarını yapmak yerine hazır sabunlarda satın alabiliyorlar ve bu sayede kendilerine vakit ayırabiliyorlardı.
Şöyle düşünelim: Bir kraliçeye 25 yıl hizmet eden bir kadını düşünelim. Bu kadın kraliçenin 25 yıl boyunca lüks içinde yaşadığını gördü. Bu lüks onun için daima bir hayal olarak kaldı.
Ancak daha sonra kraliçenin giydiği elbiselerin kumaşları satılmaya başladı, bu tür kıyafetler diken terziler yaygınlaştı… Bu kadının bu tür şeyleri istemesinde herhangi bir sakınca var mı? Elbette yok.
Ancak bu kadının böyle bir elbiseye ihtiyacı var mı? Bu soruya evet demek pek de mümkün değil. Zira bu elbise sadece hayali kurulan bir hayatın simgesi olarak yer ediyordu kadının zihninde.
Alışveriş Duygusaldır
Zara’ya gidince gömlek almayız aslında.
O gömleğin bize vereceği duyguyu satın alırız.
Ya da popüler bot markası Uggs’ı ele alalım.
Kimsenin Uggs’a dair bir arzusu yoktur. Ancak rahat olmak ve modaya uyma arzusu vardır. Uggs giydiğinizde bu duyguyu satın alırsınız. Hem rahat hissedersiniz hem de arkadaş grubunuza uyum sağlarsınız.
Zira tüm alışveriş duygusal bir eylemdir.
En ucuz ürünü alsanız bile bunun kökenine bir duygu yatar. Sizin eşyalara ve giysilere biçtiğiniz değere ve atfettiğiniz duyguya yönelik bir seçim vardır burada.
Kendinizi reklamlardan asla etkilenmeyen biri olarak görseniz ve ucuz ürün satın alsanız bile bunun kökeninde duygusal bir tercih vardır.
Başka bir örnek: Spor salonuna üye olduğunuzda spor salonu üyeliği satın almazsınız. Hayalinizdeki fit vücudu satın alırsınız.
Ceviz bir masa satın aldığınızda masa satın almazsınız. Havalı ve iyi eğitimli arkadaşlarınızda bu masanın etrafında oturup muhabbet etme ve eğlenme hayalini satın alırsınız.
Yani alışveriş bir üst sınıfa yükselmeyi ve rahatlığı sağlamakta, hayatı kolaylaştırmaktadır.
Alışveriş, Alışveriş Demek Değildir.
Alışveriş geçmişte ve günümüzde başarı ile ilişkilendirilmiş bir kavramdır. Sahip olunan hayattan bir üst hayata geçiş için bir araçtır.
İşte bu nedenle ihtiyaç duymadığımız şeyleri satın alırız. Çünkü bu şeylere ihtiyacımız olduğunu düşünürüz.
Şimdi gelin, hayatta daha iyi bir yere gelme, yükselme, sınıf atlama, kabul görme gibi nedenlerin yer aldığı alışveriş için ürettiğimiz bazı popüler ‘bahane’lere bakalım.
1. İhtiyacım Var!
İnsanın 10 tane gömleği olsa da 11.’yi almak için kendini ikna etme yöntemlerinin başında bu inanç gelir.
Alışverişin duygusal olduğunu söyledik ama yine de kendimizi satın alma işlemi için ikna etmemiz gerekir. Mantıklı bir gerekçe üretme ihtiyacı da hissederiz. 10 gömleğimiz olabilir, ama 11. gömlek geçen hafta aldığımız keten ceketle çok şık olur!
2. Aile ve Arkadaş Etkisi
İnsanlar olarak çevremizdeki kişilerin eylemlerini taklit etmeye eğilim gösteririz. 1951 yılında yapılan bir deneyde, katılımcıların %75’i en az bir kere yanlış olduğunu bildikleri bir şeyi doğru olarak kabul ettiler. %25’i ise bunu reddetti. Soru neydi, biliyor musunuz?
Soldaki çizgi, A, B ve C’den en çok hangisine benziyor?
İnsanlar başkalarının verdiği cevabı baz alarak cevap vererek aslında onların etkisinde kaldıklarını göstermiş oldular…
3. Alışverişi Seviyorum
Herkes sever! Ama bunun neden olduğunu bilmek gerekir. Canı sıkılınca alışveriş yapan bir insanın alışveriş yapmaya değil, can sıkıntısının nedenini öğrenmeye ihtiyacı vardır. İhtiyacınız olmayan şeyler satın almak sizin can sıkıntınızı sadece birkaç saatliğine geçirir!
4. Bu Fiyata Kaçmaz!
11 Kasım, Muhteşem Cuma, Kara Cuma, Hayırlı Cuma, Anneler Günü İndirimi, Babalar Günü İndirimi, 23 Nisan İndirimi, 30 Ağustos İndirimi, Hoşgeldiniz İndirimi, Beş Gittiniz İndirimi…
İndirimler bitmez. Hoş, gerçekten indirim olsalar yine o kadar sorun olmayabilir ama maalesef ülkemizde indirim, bindirim üzerinden indirim olarak algılanıyor ve işler bu şekilde işliyor.
“Bi daha bu fiyata bulamam” türü bir düşüncenin de sonu yoktur. Her şey her zaman güya indirimdedir çünkü.
5. Kolay Alışveriş
Bir zamanlar alışveriş zahmetli bir işti. Hafta sonu beklenir, mağazalar tek tek gezilir, fiyatlar kıyaslanırdı. Şimdilerde birkaç tıkla istediğiniz şeyi satın alabiliyorsunuz. Ürün de 24 saatten kısa bir sürede elinize ulaşıyor.
Bu kolaylık ise ihtiyaç duyulmayan şeyleri satın almayı, evi gereksiz şeylerle doldurmayı kolay hale getiriyor.
6. Bir Gün İhtiyaç Olur
Almak istediğiniz bir ürün var diyelim. Bu ürüne son 90 içinde ihtiyaç duymadıysanız ve önümüzdeki 90 içinde de sadece bir kez ihtiyaç duyacaksanız, bu ürünü satın almak yerine ödünç alma ya da kiralama yoluna gidebilirsiniz. “Bir gün ihtiyaç olur” diye alışveriş yapılmaz, yapılmamalı yani…
7. Kendimi Ödüllendirmeliyim
2 haftadır çalıştığınız sınavdan 100 almış olabilirsiniz… 4 aylık bir projeyi başarıyla tamamlamış olabilirsiniz… Tebrikler öyleyse. Bunun manevi tadını çıkarmak yerine kendinizi maddi bir şeyle ödüllendirmek işin duruluğunu ve saflığını bozacaktır.
Ya da zor bir günün ardından stres atmak, mutsuzluğu perdelemek için de benzer bir tutum izlenmektedir. 500 liraya alacağınız gözlük, sizi mutsuz eden şeyleri ortadan kaldırmayacaktır. Bu sorunu ortadan ancak siz kaldırabilirsiniz.
8. Herkesin Var
Bu insanın doğasında yer alan bir problem, bir bug’dır. Bir şeye başka insanların da sahip olması nedeniyle o şeyi satın alma isteği… İlkokuldayken de “Ahmet’in Pokemon’lu beslenme çantası var” diye anne babamızın başının etini çok yemişizdir. Bugün ise sosyal medya ve Instagram çağında bu yarış daha da kızışmış durumda.
Ünlü şarkıcıların, sanatçıların, futbolcuların, fenomenlerin giydiği tişörtün aynısından almak da yine moda bir hareket. Herkesin özgün ve biricik olmaya çalıştığı bir dönemde “Rihanna da aynısından giyiyor” diye onun giydiği tişörtten almak da akıl alır gibi değil.
9. Kredi Kartıyla Alacağım
Kredi kartıyla alınca sanki cebinizden para çıkmıyormuş gibi bu da alışverişe kılıf dikme yöntemlerinden biridir. Bugün olmasa bile yarın o ekstreyi ödeyeceksiniz. Bir şeyi peşin para yerine 12 taksitle alınca da cebinizden aynı para, hatta bazen daha çok para çıkıyor.
10. Kullanıyorum Ben!
Evinizde 15 çift ayakkabı var ama siz hala “kullanacağım” diyerek yeni ayakkabı alıyorsunuz, öyle mi?
11. Tadı Çok Güzel!
Markette tadımlık sucuk ya da çiğ köfte ikram edilir. Bize ikram edilen sucuğun tadının güzel olması derhal onu satın almak için geçerli bir neden değildir tabii ki. Markete su ve bebek bezi almaya gidip yanına bir de sucuk almak rasyonel bir davranış değildir.
Sucuğun tadı güzel olabilir, dünyada çok güzel milyonlarca şey var. Bir şeyi o anda beğendik diye satın almak da yine alışveriş yapmak için ürettiğimiz sabun köpüğü bahanelerden biridir. Halbuki sucuğun markasını not alıp canımız gerçekten sucuk istediğinde satın alsak daha mantıklı bir davranışta bulunmuş oluruz.
12. Canım Sıkılıyor
Canınız sıkılıyorsa bir hobi, uğraş edinin. Kitap okumak, film izlemek, fotoğraf çekmek, yürüyüş yapmak para gerektirmiyor. Can sıkıntısını para harcamakla örtbas etmeye çalışmanın sonu yoktur.
13. Parasını Verecek Olan Benim
Hepimiz çalışıyoruz, hepimizin amacı kazancımızı maksimize etmek, daha çok para kazanmak, daha mutlu olmak. Ancak alışveriş yaparken “parasını verecek olan benim” gibi bir yaklaşım çok da doğru değildir. Size direkt bir fayda ve mutluluk sağlamayacak bir şeyi satın alabilecek olmak, onu almayı meşrulaştırmaz.
14. Yattı Balık, Yan Gider
150 liralık bütçeniz olmasına rağmen 250 liralık alışveriş yaptınız ve 30 liraya çok şık bir triko gördünüz… “Yattı balık, yan gider” diyerek 30 liralık bir harcama daha yapmak, esasında sizin için çok da önem arz etmeyen şeylerle evinizi doldurmanıza neden olacaktır.
15. Yüz Lirayı Neye Vermiyoruz ki?
“Neye 100 lira vermiyoruz ki?”
“10 lira sadece, bir paket sigara bile değil…”
Para satın alma gücünün simgesidir. Tek başına kağıt parçasından öte bir şey değildir. Bir şeyi satın aldığınız zaman bu güç de elinizden gitmiş olur. “Sadece 100 lira” diyerek elinizdeki bu gücü parça parça dağıtmak mı, yoksa bu gücü biriktirip uzun vadede daha çok ve daha önemli şeyler için harcamak mı? Size hangisi mantıklı geliyorsa, o şekilde davranmaya devam edin.
16. Geri İade Edebiliyorum
Mağazaların neden ürün iadesini kolay hale getirdiğini biliyor musunuz? Satılan ürünü geri almaya pek meraklı değildir mağazalar.
Ancak insanlar, satın aldıkları şeyleri geri iade etme konusunda sanıldığı kadar istekli değillerdir. “Şimdi kim tekrar uğraşacak kargoyla falan…”