Hong Konglu milyarder Li Ka-shing “Asya’nın en zengin adamı” unvanını kaptırmış olabilir ama 34 milyar dolarlık servetiyle hâlâ bölgenin en varlıklı insanları arasında.
Li Ka-shing’in fakirlikten zenginliğe yükseliş hikayesi tam anlamıyla inanılmaz. Çocukken ailesine maddi destek sağlamak için okulu bırakmak zorunda kaldı fakat sonra dünyanın en zengin adamlarından biri olmayı başardı. Henüz 22 yaşındayken ilk fabrikasını açtı, birkaç yıl içinde de imalatçı, müteahhit, iş adamı ve yatırımcı olarak büyük başarılara imza attı. Şu anda ise teknoloji alanına büyük yatırımlar yapıyor. Zamanında Facebook’a ciddi miktarda yatırım yapan ilk iş adamlarından biriydi. 2015’in mart ayında da İngiliz telekom firması O2’yi 15 milyar dolara satın alarak yatırımlarını sürdürdü. Peki Li Ka-shing tüm bu başarıları nasıl elde etti? Gençken hayatı nasıldı ve şu anda neler yapıyor? İşte tüm bu soruların cevapları makalemizde. Hepinize iyi okumalar.
Li Ka-shing, küçük yaşlardan itibaren maddi sorunlarla uğraşmak zorunda kaldı. Ailesi 2. Dünya Savaşı sırasında Güney Çin’den Hong Kong’a kaçmıştı. Ancak Li henüz çok gençken babası veremden dolayı hayatını kaybetti. Bunun ardından Li 16 yaşına bile gelmemişken okulu bırakıp bir fabrikada çalışmaya başlamak zorunda kaldı.
Hong Kong’un Japon işgali altında olduğu dört yıl boyunca maaşının %90’ını annesine gönderiyordu. Belki de genç yaşlardan itibaren ailenin ekmeğini kazanan kişi olması sayesinde insani yönü çok gelişti; bilindiği üzere Li, günümüzde yaptığı hayır işleriyle anından çokça söz ettirmektedir.
Çocukken çalışması Li’yi pek derinden etkilemişti. Li, bu konuda şöyle demişti: “Ne kadar güçlü ya da becerikli olduğunuz önemli değil; mühim olan yüreğinizin olması. Yüreğiniz yoksa başarılı olamazsınız.”
1950’de henüz 22 yaşındayken ilk fabrikasını açan Li, bir lider ve vizyoner olarak birçok kişinin dikkatini çekti. Cheung Kong Industries adlı fabrika plastik çiçekler üretiyordu. Li, plastik sektörünün çok büyüyeceğini düşünüyordu ve haklı çıktı.
Li, sadece 50.000 dolar sermayeyle kurduğu Cheung Kong’un başarılı olma sebebini, sektörde meydana gelen tüm değişiklikleri takip etmesine bağlıyor. “Günümüzde bilgi ve iş dünyası arasındaki ilişki, başarı için son derece önemli.” sözleriyle de kendini sürekli olarak geliştirmenin şart olduğunu vurguluyor.
Çok genç yaşta okulu bırakıp üniversiteye hiç gitmemesine rağmen, Li sürekli kitap okuyarak kendini geliştirdi ve tek başına bir sürü şey öğrendi. Mesela Cheung Kong’un ilk yılında fabrikanın muhasebe defterlerini tek başına tuttu. Üstelik hiç muhasebe deneyimi de yoktu, her şeyi kendi başına ders kitaplarından öğrenmişti.
Li’ye göre başarı için bilginin yanı sıra sadakat ve itibar da son derece önemli. 2006’da Forbes dergisiyle yaptığı bir röportajda bu konu hakkında şöyle demişti: “Birine ‘evet’ dediysem iş bitmiş, sözleşme imzalanmıştır.”
1956’da kendisine bir teklif yapıldı ve buna göre satışlarından %30 daha fazla kâr yapacak, ayrıca fabrikasını büyütme imkanını elde edecekti ancak teklifi reddetti çünkü daha önce başka biriyle anlaşmıştı. Li, aradan geçen onca yıla rağmen sadakat anlayışından hiç taviz vermedi, para kaybetse bile verdiği sözleri tutmaya devam etti.
Li’nin geleceğe yönelik attığı ilk adım plastik sektörüne girmekti. 1979’da ise Hutchison Whampoa şirketini satın alarak müteahhitlik işlerine girişti. Li, bu sayede Hong Kong henüz dünya arenasında boy göstermeden önce bir emlak baronu haline geldi.
Aslına bakarsanız Li, genelde müteahhit olarak biliniyor ancak kendine ait firmalar şehrin liman trafiğinin %70’ini, birçok elektrik idaresini ve telekomünikasyon hizmetlerini de yönetiyor. Li aynı zamanda Kanada merkezli Husky Energy şirketinin de en büyük hissedarı konumunda. Servetini ve gücünü dünyanın farklı bölgelerindeki çeşitli sektörlere yatıran Li, yeni yerlere yelken açmaktan hiç korkmadığını da bizlere göstermiş oluyor.
Li Ka-shing, varlıklarını stratejik bir şekilde yöneterek ekonominin durumu ne olursa olsun servetini korumayı başarıyor. Ekonominin gidişatı hakkında da mantıklı tahminlerde bulunarak hareket ediyor. “Piyasa iyiyken aşırı iyimserliğe kapılmıyorum, kötüyken de karamsar olmuyorum.” sözlerinden Li’nin ekonomi konusundaki tutumunu anlamak mümkün.
Çok zengin olmasına rağmen Li, çocukken kazandığı tutumlu olma alışkanlığını hâlâ sürdürüyor. Sıfır borç politikası doğrultusunda sahip olduğu şirketler mümkün mertebe borç almamaya çalışıyor. Li’nin kendisi de tüm mülklerini kendi parasını kullanarak satın alıyor ve böylelikle kişisel borca girmiyor.
Li, maddi anlamdaki başarıları sayesinde Horizons Ventures Ltd. adlı finans şirketini kurdu ve böylelikle neredeyse bir “hobi” olarak teknolojiye yatırım yapma imkanına erişti. Bu teknoloji fonunu da Li’nin kadim dostu Solina Chau yönetiyor.
Li, Facebook’a büyük miktarlarda maddi kaynak sağlayan ilk yatırımcılardan biriydi. Son dönemlerde de yumurtaların yerini alacak bitkiler geliştirmek için araştırma yapan bir startup’a yatırım yaptı. Bu noktada Li’nin sadece “çığır açma potansiyeli olan” teknolojilere yatırım yaptığını ve amacının şirketlerini daha modern hale getirmek olduğunu söyleyelim. Tabii bu sayede şirketlerinde sürekli olarak inovasyonlara imza atabiliyor.
Li, parasını gösteriş için değil mantıklı ve teknolojik yatırımlar için harcamayı seviyor. Sürekli sade ve gösterişsiz bir hayat sürmek için elinden geleni yapıyor. Mesela 90’lı yıllarda sadece 100 liralık bir kol saati takıyordu.
Belki de Li’nin bu kadar başarılı olmasının en önemli sebeplerinden biri de işini tutkuyla yapmasıdır. 2010’da Forbes dergisine verdiği demeçte “Benim için en büyük eğlence çok çalışıp kâr yapmaktır.” diyerek işine duyduğu bağlılığı vurgulamıştı.
Li’nin belirli bir emekli planı olmadığını da söyleyelim. Yakın zamanda sahip olduğu şirketleri iki firmanın adı altında topladığını göz önünde bulundurursak kurduğu imparatorluğu en büyük oğlu Victor’a devretmeyi düşündüğünü söyleyebiliriz. Yine de Li, 89 yaşına gelmesine rağmen işi gücü bırakıp inzivaya çekilecekmiş gibi durmuyor.