Söz konusu olan iş hayatı olduğunda sırtınızı yaslayabileceğimiz esaslı bir yöneticiye sahip değilseniz, performansınızı doruk noktasına ulaştırmanız son derece güç olur.
Şimdi şöyle bir durup düşünün.
Kendinizi nasıl idare ediyor, hayatınıza ne şekilde yön veriyorsunuz? Hesap verebilirliği yüksek bir kişi olduğunuzu iddia edebilir misiniz? Yoksa halen daha üç maymunu oynayıp kendinize ilişkin hiçbir şeyin farkında değilmiş gibi yaşamaya devam mı ediyorsunuz?
Sizi bilmiyorum ama benim bu anlamda ciddi sorunlarım var. Tamam oldukça hırslıyım, üstelik harika fikirlerim de var. Ancak son derece disiplinsizim. Kötü, değil mi?
Ama geçen gün aklıma bir fikir geldi. Ya “kendi kendimin patronu” olursam? Bu gidişatı değiştirebilir miydim? Kulağa hiç de kötü bir fikirmiş gibi gelmiyor, siz ne dersiniz?
Milyon dolarlık yönetici eğitimi sektörünün iddia ettiklerinin tam aksine ben yönetim işinin atla deve olmadığını düşünüyorum.(kolay olduğunu da söylemiyorum). İyi bir yönetici insanları motive eder, destekler ve onları kendilerinden sorumlu yani “hesap verebilir” kılar. Anlayacağınız her bireyin -tabi bizlerin de- motive olmak, kendini ve hayatını en iyi şekilde yönetebilmek ya da hesap verebilir hale gelebilmek adına somut adımlar atması şarttır.
Çünkü Platon’un da söylediği gibi “İlk ve en büyük zafer kendini fethetmektir. ”
O halde gelin nasıl hesap verebilir bir kişi veya bir çalışan olabileceğinize yani kendimizi nasıl daha iyi yönetebileceğinize hep birlikte bakalım.
1- Kişisel Misyon İfadenizi Oluşturun.
Günlük yaşamın sıradan ayrıntılarına kendimizi öylesine kaptırıyoruz ki neden burada olduğumuzu, ne istediğimizi ve en önemlisi neye değer verdiğimizi sürekli unutuyoruz. Peki, sahip olduğunuz değerleri yaptığınız işe entegre etmenin bir yolunu bulup hayatınızı yönetmeye ve kendinizi çok daha hesap verebilir kılmaya ne dersiniz?. O halde kendinize has bir kişisel misyon beyanı yazmalısınız.
Benim kişisel misyonum şöyle: “Sade ve özverili bir şekilde yaşamak ve finansal bağımsızlığa ve bu bağımsızlığın önüme sereceği fırsatlara özen göstererek çalışmak.”
Kişisel misyonunuzu ifade edecek bu cümle derin veya şiirsel olmak zorunda da değildir – sadece temel değerlerinizi iletmeli ve yaptığınız işleri neden yapmanız gerektiğini net bir biçimde tanımlamalıdır. (İpucu: Mevcut kariyerinize veya yaşamınıza uygun bir misyon beyanı bulmakta zorlanıyor musunuz? Belki de değişim yapmanızın zamanı gelmiştir!)
Mutlaka okuyun: Kendi “Neden”inizi Nasıl Bulunursunuz?
2– Mikro Hedefler Belirleyin.
Boyutları ne olursa olsun, hedeflerinizi yazıya dökmenin yararı büyüktür. Yıllık, beş veya on yıllık hedefler misyon beyanınızı genişletmenize yardımcı olabilir çünkü bu şekilde somut bir sonuç için çalıştığınızı bilirsiniz. Ancak, uzun vadeli hedefler onlara ulaşmak için kullanacağınız bir stratejiniz olmadığı sürece işe yaramaz. Bu nedenle mikro hedefler belirleyerek kendinizi yönetmelisiniz.
Mikro hedef nedir? Ben bu kavramı tamamlandığında daha büyük bir hedefe yapı taşı görevi görecek tek bir eylem olarak düşünmeyi seviyorum.
Örneğin, kredi kartınıza asgari aylık ödeme miktarınızdan çok daha yüksek bir ödeme yapma kararı almanız mikro bir hedeftir. Her geçen ay ödeme miktarınızı başarıyla artırırsanız, borçtan kurtulma hedefinize-yani büyük hedefe- çok daha yaklaşmış olursunuz.
Mikro hedefe ilişkin iş hayatından örnek verecek olursak önemli bir müşteri toplantısı düzenlemekten bahsedebiliriz. Söz konusu toplantıya ilişkin tüm gereklilikleri yerine getirmeniz kıymetli bir iş ilişkisi yaratma veya halihazırdaki ilişkilerinizi güçlendirme hedefine yönelik atabileceğiniz en öncelikli ve en doğru adımdır.
Ancak unutulmamalıdır ki mikro bir hedef yapılacaklar listenizde yazılı olan maddelerden biri de değildir. Bir müşteri talebine cevap vermeniz veya ofisinizi temizlemeniz mikro hedef değildir, tabii ortada o müşteriyi işletmenize dahil etmek veya daha düzenli olmak gibi çok daha büyük hedefleriniz yoksa.
Mutlaka okuyun: Küçük Adımlar Atarak Nasıl Motive Olunur?
3- Listelerinizi Akıllıca Kullanın.
Listeler – basit bir yapılacaklar listesinden tutun da karmaşık proje planlarına kadar- gününüzü önceliklendirmek ve planlamak için kullanacağınız son derece faydalı araçlar olabilir. Ancak listeleriniz hem oldukça kapsamlı hem de bir o kadar zayıf örgütlenmiş olduğunda sizi boğabilirler; dolayısıyla da amaçlarından sapmış olurlar. Bu nedenle yapılacaklara ilişkin tüm bu listeleri etkili bir şekilde kullanarak kendinizi yönetmeyi denemelisiniz. Nasıl mı? 5 ya da daha az öğeden oluşan ufak çaplı bir yapılacaklar listesi hazırlayın. Bir iş bu listede yer alabilecek beş işten biri olacak kadar önemli değilse o işi yapmayı bırakın. İşlerinizi tamamladıkça listenize yenilerini ekleyebilirsiniz.
Daha küçük, daha yönetilebilir listeler elde etmenin bir diğer yolu da büyük bir listeyi birkaç parçaya ayırmaktır. Ben yapılacaklar listelerinin-kendiminki de dahil- genellikle düzinelerce etkinlik içerdiğini görüyorum. Örneğin bir blog yazarıysanız ve 5 harika makale fikriniz varsa her birini yazmak yapılacaklar listenizde ayrı ayrı yer alabilir. Ancak tüm bu maddeleri yapılacaklar listenize tek bir öğe olarak eklemeniz çok daha doğru bir tavır olacaktır- 5 yeni makale yaz. Yani önceliklerinizi iyi belirlemeli ve yazınızın başına oturduğunuz an diğer konuların tamamını bir kenara bırakmalısınız. Ayrıca elinizdeki işi tamamlayıncaya kadar yapılacaklar listenizin bir diğer maddesine geçmemelisiniz.
Mutlaka okuyun: Yapılacak İşlerin Ağır Yükü Altında Ezilmek İstemeyenlere
4- Hesap Verebilir Olun.
Yöneticiler çalışanların hesap verebilir olmasını talep eder. Çünkü çalışanlarının maaşlarını hak ettiklerinden emin olmak isterler. Bir satış temsilcisi iseniz, yöneticileriniz kaç arama yaptığınızı ya da kaç adet satış kapattığınızı bilmek isteyecektir. Bir avukat veya danışmansanız, yöneticileriniz saatlik ücretinizin ne kadar olduğunu ve kaç müşteriyi faturalandırdığınızı öğrenmek isteyecektir. Vaktinizi nasıl harcadığınıza ilişkin hesap verebilir olursanız, kendinizi yönetme konusunda önemli bir adım atmış olursunuz.
Tanıdığım başarılı insanların çoğu her gece veya her Cuma yapılacaklar listelerini gözden geçiriyorlar. Neleri başardıklarını ya da neleri gerçekleştiremediklerini araştırıyorlar. İş dışındaki mevzularda dahi aynı yöntemi izlemeniz mümkün. Her hafta kendinize yaptıklarınız hakkında düşünmek için belirli bir zaman dilimi ayırmalısınız. Bu hafta yeme alışkanlıklarınız nasıldı? Bu ay yeterince egzersiz yaptınız mı? Peki ya harcamalarınız? Bütçenize sadık kaldınız mı? Peki, gelecek hafta kendiniz için daha iyi ne yapabilirsiniz?
5- Kendinizi Ödüllendirin.
Başarılı liderler çalışanlarını yaptıkları iyi bir iş için ödüllendirmenin başarısızlıkları için onlara ceza vermekten çok daha etkili olduğunu bilirler. Söz konusu ödüller basit övgülerden tutun da promosyonlara hatta nakit şeklindeki bonuslara kadar her şey olabilir, ancak hepsinin hedefi ortaktır: Ödüller, istediğimiz herhangi bir şeyi elde etmemiz adına çok daha sıkı çalışmamızı sağlar.
Upuzun bir yapılacaklar listeniz varsa örneğin egzersiz yapmaya başlamak veya daha fazla tasarruf etmek istiyorsanız, ulaştığınız her hedef için bir ödül sistemi oluşturarak kendinizi yönetmelisiniz. Yapılacaklar listenizi halletmeyi başardığınızda işten erken ayrılabilir ve hoşunuza giden bir şeyler yapabilirsiniz. Her gün spor salonuna gitmeyi başarırsanız, bir seferlik de olsa normalde yemekten kaçındığınız bir yemeğin tadını çıkarabilirsiniz. Ve tasarrufa ilişkin bir hedefe sahip olup ona ulaştıysanız, tasarrufunuzu bir aylığına bir kenara bırakıp kendinize her daim istediğiniz bir şeyler satın alabilirsiniz.
6- Aynı Anda Yalnızca Tek Bir İşle İlgilenin.
İş ilanlarının çoğu “çoklu görev yapabilme becerisine sahip” ifadesini içerir. Bağlantı ağlarının bir hayli güçlü olduğu günümüz dünyasında çoklu görev yapmamak maalesef ki mümkün değildir. Ancak eğer ben bir çalışanı işe alsaydım, odaklanma ve işleri tamamlama süreçlerini görebilme becerisi ile çok daha fazla ilgilenirdim. Bence sizler de aynı anda tek bir iş yapmak için çaba harcayarak kendiniz yönetebilir ve söz konusu işi tamamlayıncaya kadar da durmazsınız.
Söylemesi kolay da yapması zor dediğinizi duyar gibiyiz, ancak unutmayın, bir görevi tamamlamak için ne kadar yoğunlaşırsanız, o kadar çabuk halledersiniz-ufak tefek dağılmalar yaşasanız bile.
E-postanızı günde yalnızca iki veya üç kez kontrol etme alışkanlığı edinin. Mesajlarınızı ya hemen yanıtlayın ya da bir an evvel silin. Kapınızı kapatın, telefonunuzu sessize alın veya önemli projelerin üzerinden geçmeniz gerektiğinde evden çalışın.
Kişisel yaşamınızda da aynı kuralları uygulayın, kahve, sigara ve şekerden aynı anda vazgeçmeye çalışmayın. Borçlarla mücadele ediyorsanız – veya daha fazla tasarruf etmeye çalışıyorsanız – ödemeniz gereken en önemli borcu seçin veya tasarruf hedefinizi belirleyip bundan sonra bu hedefe göre hareket edin.
Bu şekilde hedeflerinize çok daha hızlı ulaştığınızı göreceksiniz ve daha az stresli bir hayat süreceksiniz.
Mutlaka okuyun: Multitasking Nedir?
7- Güçlü Yönlerinizi Vurgulayın, Zayıf Yönlerinizi Geliştirin.
Kimse her şeyi yapabilecek üstün yeteneklerle doğmaz. Her birimiz bazı alanlara ilişkin doğal bir yeteneğe sahip olsak dahi kimi zaman nispeten zayıf olduğumuz diğer alanlarla mücadele etmek durumunda kalırız. Mesela, bazılarımız doğuştan yazardır, ancak gerçek bir konuşma söz konusu olduğunda zorlanırız. Bazı insanlar bir oda dolusu kişiyi tek bir sözleriyle ikna edebilir ya da yüzlerce kişinin karşısında tam bir profesyonellikle sunum yapabilirler, gel gör ki başı ve sonu olan bir e-posta mesajı yazmayı beceremezler. İyi yöneticiler, çalışanlarının parlamasına ve kendilerini geliştirmelerine yardımcı olmak isterler. Kendinizi yönetmek için güçlü yanlarınızı göstermek adına karşılaşacağınız her fırsattan yararlanmalı ve zayıf yönlerinizi geliştirmek adına işlevsel yöntemler araştırmalısınız.
8- Zamanınızı İyi Değerlendirin.
Zamanınızın ne denli kıymetli olduğunun farkında mısınız?
Sizler de hemen her gün bir sonraki iş gününe hazırlanmak, işe gidip gelmek ve çalışmadığınız zamanlarda dahi iş hakkında düşünmek üzere kayda değer miktarda bir zaman harcamıyor musunuz?
Maaşınızı işle meselelere harcadığınız zamana böldüğünüzde saatlik ücretiniz muhtemelen sizin düşündüğünüzden çok daha az olacaktır.
Şimdi, boş zamanlarınızı düşünün. Bu zamanların sizin gözünüzdeki değeri nedir? Endişelenecek bir şey olmadan, sahilde geçireceğiniz bir saate fiyat biçebilir misiniz?
Hayır mı? Peki, insanların çoğu gibi siz de kendinize ait zaman dilimlerine büyük önem veriyor musunuz? O halde çalışmakta olduğunuz saatlerde verimliliğinizi en üst seviyeye çıkarmayı öğrenmeli, cep telefonunuzu ya da dizüstü bilgisayarınızı görmezden gelip zevk aldığınız şeylere odaklanarak kendinize ayırdığınız zamanı olabildiğince artırmalısınız.
Mutlaka okuyun: Başarılı İnsanlar Boş Zamanlarını Nasıl Değerlendirirler?
9- Geri Bildirim Talebinde Bulunun.
İyi bir yönetici yalnızca çalışanlarına ilişkin kişisel gözlemlerine güvenmez aksine onlarla alakalı farklı görüşlerin de peşindedirler – iş arkadaşlarından, arkadaşlardan ve müşterilerden gelen görüşler. Bu tür geri bildirimler onlara çalışanlarının yetkinlikleri ve zayıf yönleri hakkında paha biçilmez bilgiler sunar ve bu sayede çalışanlarına kendilerini geliştirmeleri ve başarılı olmaları için gerekli araçları sunmalarına yardımcı olur.
Kendi kendinizin patronu olarak sizin kendinizi nasıl gördüğünüz diğerlerinin sizi görme şeklinden belirgin şekilde farklı olabilir. Başkalarına dışarıdan nasıl göründüğünüzü sormaktan korkmayın. İş arkadaşlarınızdan veya arkadaşlarınızdan işinizi nasıl yaptığınızı düşündükleri konusunda dürüst bir değerlendirme yapmalarını isteyin ya da müşterilerinize yaptıklarınızdan hangilerini doğru bulduklarını sorun. Her daim hangi noktalara ilişkin kendinizi geliştirmeniz gerektiğini öğrenmeye çalışın.
10- Öz Değerlendirme Yapın.
Hesap verebilir olmamız gerektiği fikrine geri dönelim ve her yöneticinin performans değerlendirmesi adı altında düzenli aralıklarla çalışanlarına resmi bir geri bildirimde bulundukları gerçeğine değinelim. Üç, altı aylık veya yıllık periyotlarla bir öz değerlendirme yapmak adına zaman ayırarak kendinizi yönetmeyi alışkanlık haline getirmeye ne dersiniz?
Kendinize şunları sorun: Geçtiğimiz yılda neleri başardım? Hedeflerime ulaştım mı? Mikro hedeflerime ulaştım mı? Güçlü yönlerimi daha da geliştirip zayıf yönlerimi geliştirdim mi? İnsani değerlerimi de geliştirebildim mi?
Unutmayın, bu basit, nadir alışkanlık dahi verimliliğinizi, kendinize ve işinize karşı tutumunuzu ve en nihayetinde de iş ile özel hayatınızı yönetebilme başarınızı etkileyebilir.
Mutlaka okuyun: Öz Farkındalık Nasıl Geliştirilir?