Henry Ford, hem kullanışlı hem de uygun fiyatlı bir araba sahibi olmaya ilişkin vizyonu ile pek çok insanın hayat tarzını değiştirdi. Ford otomobil şirketinin kurucu olan Henry Ford, geliştirdiği hareketli montaj hattı ve seri üretim teknikleri, 20. yüzyılın ilk yarısında dünya çapındaki tüm endüstriyel uygulamalar için bir standart oluşturdu.
Hikayemiz, Henry’nin William ve Mary Ford çiftinin altı çocuğunun ilki olarak dünyaya geldiği 30 Temmuz 1863’te Michigan’ın Springwells kasabasında başlıyor. Refah içindeki bir aile çiftliğinde yetişen, tek sınıflı bir okulda eğitim gören Henry’nin mekanik her şeye olan ilgisi ta çocukluk günlerine dayanıyordu. Bu ilgi gerçek bir dehaya dönüşecek ve ona “dünyadaki en büyük sanayicilerden biri” olma unvanını kazandıracaktı.
Henry Ford Ticaret Hayatını Öğreniyor
Henry Ford genç yaşta hayata atıldı. 12 yaşına geldiğinde, boş zamanlarının çoğunu kendine ait eşyalarla donattığı küçük bir atölyede geçiriyordu. İlk buhar makinesini 1878’de, yani sadece 15 yaşında iken, bu atölyede üretti. Bir sonraki sene ise yakınlardaki Detroit şehrine bağlı bir iş yerinde makinist çıraklığı yapmak üzere evinden ayrıldı.
Çıraklığı üç yıl sürdü, ardından da Dearborn’a döndü. Bunu takip eden birkaç yıl içinde Henry tüm zamanını buharlı motorların çalıştırılması ve onarılmasına harcadı. Detroit fabrikalarından herhangi birinde ara sırada olsa tamirat işleri buluyor, boşta kaldıkça da babasının çiftlik aletlerini elden geçiriyordu. 1888 yılında Clara Bryant ile evlendiğinde ve yeni kurduğu ailesini bir kereste fabrikası çalıştırarak geçindirmeye başladığında hayatının ilk büyük değişikliği gerçekleşmiş oldu.
Henry hayatını değiştirmeye devam etti, kısa bir süre içinde, 1891’de Detroit’teki Edison Aydınlatma Şirketi ile anlaşarak mühendis olarak işe başladı. İki yıl sonra Baş Mühendislik görevine terfi etti, bu süre ona içten yanmalı motorlar üzerindeki kişisel deneyleri ile ilgilenmek için yeterli zamanı ve parayı kazandırmaya yetmişti.
İlk Araç
Makinelerle yaptığı sayısız deneyin belki de en önemli sonucu 1896’da kendiliğinden çalışır bir araç -insan gücüyle çalışan dört tekerlikli bir araçtı – yapabilmesiydi. İlk Ford motoru, 58 Bagley Avenue’deki ahşap mutfak masasında hayat buldu ve bunu hızla bir sonraki tasarımı takip etti: Şasi üzerine monte edilmiş bir motor ve dört bisiklet tekerleği ile donatılmış ilk Ford arabası.
Tek Başına Kazandığı Başarılar
Henry Ford, 1898 yılında Edison Aydınlatma Şirketi’nden istifa edince Detroit Otomobil Şirketi’ni kurdu. Ne yazık ki, şirket çok geçmeden iflas etti. Ama hiçbir engelin onu amacından saptırmasına müsaade etmeyen Ford, yarış arabaları tasarladı ve meşhur yarış arabası “Sweepstakes” ı 10 Ekim 1901’de Amerikan Şampiyonu Alexander Winton’u bir yarışta yenerek zafere taşımayı başardı.
Ford Motor Şirketi’nin Kurulması
Henry Ford, 1903’te hisselerinin % 25,5’ini elinde tuttuğu ve hem başkan yardımcılığı hem de baş mühendis olarak görev yaptığı Ford Motor Şirketi’ni kurmasıyla otomobil dünyasının tarihini kökten değiştirdi. Detroit’teki Ford Motor Şirketi’nde ilk olarak günde yalnızca birkaç tane araba üretiliyordu, parçaları diğer şirketlerden toplanan her bir arabanın başında iki ya da üç erkek çalışıyordu. Şirket tarafından üretilen ilk otomobil 23 Temmuz 1903’te satıldı ve Henry 3 yıl sonra şirketin başkanı oldu.
Henry Ford, 1908 yılında T Modeli’nin tanıtımıyla makul fiyatlı, güvenilir ve verimli bir otomobil üretme hayalini gerçekleştirmiş oldu. Bu araç, kişisel taşımacılıkta yeni bir çağ başlatmıştı – pürüzlü yollarda zahmetsizce kullanılabiliyordu, bakımı ve çalıştırılması kolaydı ve piyasaya sürülür sürülmez büyük bir başarıya imza attı.
Yeni Bir Çağ Başlıyor
İşler hızla ilerliyordu. 1919’da Henry ve oğlu Edsel, tüm küçük hissedarların hisse senetlerini 105.568.858 $ karşılığında satın aldıklarını ve şirketin tek sahibi olduklarını açıkladılar. Babasından o yıl başkanlık görevini devralan Edsel görevini 1943’te öleceği güne kadar sürdürdü. Ölümünden sonra Henry Ford şirketin başına tekrar döndü.
Emeklilik
1945 yılının Eylül ayında Ford Motor Şirketi başkanlığından istifa ettikten sonra Henry görevini kendi adını taşıyan torununa devretti. Ertesi yıl, otomotiv endüstrisine yaptığı büyük katkılardan ötürü Amerikan Otomotiv Sektörünün 50. yıl dönümünde onur ödülüne layık görüldü ve aynı yıl Amerikan Petrol Enstitüsü tarafından insanlığın refahına yaptığı katkılar nedeniyle ilk Altın Madalyasını aldı.
Bir Çağın Sonu
Henry Ford, 7 Nisan 1947’de, saat 11.40’da Dearborn’da Fairlane’deki evinde öldü. 83 yaşındaydı. Öldüğü gün Rouge Nehri taşıp yerel bir elektrik kesintisine neden olmuştu. Gaz yağı lambaları ve mumlarla aydınlatılan cenazesi, bir cenazeden çok 83 yıl önceki doğum gününü hatırlatıyordu.
Henry Ford’un kişisel tarihine ve Ford şirketinin kuruluşuna değinmişken, Ford ticari markasının gelişim sürecinden bahsetmeden geçmeyelim.
Ford Ticari Markası
Ford’un oval şekilli amblemi dünyadaki en tanınmış şirket sembollerinden biridir ve 50 yıldan uzun süredir kullanılmaktadır. El yazısı versiyonunu ise, Henry Ford’un mühendislik asistanı “Ford Motor Şirketi” kelimelerinin stilize edilmiş bir versiyonunu geliştirdiği günden bu yana, yani şirketin ilk günlerinden beri kullanılıyor. Buyurun Ford markasının ambleminin yıllar içindeki gelişimine birlikte bakalım:
1903- İlk Logo: Şirketin el yazısı şeklindeki ilk logosu ilk kez 1903’ün başında şirket sözleşmelerinde kullanıldı. İlk üretim arabası olan Model A özel bir muameleye tabi tutuldu – otomobilin ilk Ford logosu yeni sanat akımından izler taşıyan bir çerçeveye sahipti.
1906- Kuyruklu Tasarım ve El Yazısı: 1906 yılına gelindiğinde,”F” ve “D” harflerini kuyruklu ve daha stilize bir biçimde kullanmaya başlayan Ford logosu ortaya çıktı. Bu logo üzerindeki yazının bugünkü forma getirilmesi için yeniden gözden geçirildiği 1910’un sonuna kadar tüm Ford araçlarında kullanılmış, 1909 yılında da tescillenmiştir.
1907 – İlk oval: Ford’un bugünkü logosunda kullanılan oval şekil, aslen Ford Motor Şirketi İngiltere’nin önde gelen motorcuları Perry, Thornton ve Schreiber tarafından kullanılmıştı – Bu ovallik, Ford’un “güvenilirliği ve ekonomikliğini” simgelemesi için tasarlanmıştı.
1911 – Kesin Oval:Daha önce kullanılan el yazısı ve ovali birleştiren Ford, kesin logoyu bu şekilde yarattı. Ford 1920 yılına kadar araçları ve ticari sözleşmelerinde bu logoyu kullanmaya devam etti.
1912 – Evrensel Otomobil: Kısa bir süre için Ford oval tasarımdan uzaklaştı ve arabalarında kanatlı üçgen tasarım kullandı. Hız, hafiflik, zarafet ve istikrarı sembolize etmek için tasarlanan logo, turuncu veya koyu mavi renkte üretildi, logonun üzerinde “Universal Car (Evrensel Otomobil)” yazıyordu. Henry Ford tasarımı sevmeyince bir daha kullanılmadı.
1927 – Ford Mavi Rozet: 1928 Model A, Ford ovalini radyatörün üzerinde bir rozet olarak taşıyan ilk Ford aracı oldu. Bugün de kullanılan derin koyu mavi arka plana sahip logo 1950’lerin sonuna kadar birçok otomobilde kullanıldı.
Mavi rozet daha sonraları hatta 1970’lerin ortasına kadar ortada gözükmedi, artık yalnızca “Ford” kelimesi kullanılır olmuştu Ancak, Ford mavi rozeti bu süre zarfında da ticari anlaşmalarda kullanmaya devam etti.
Günümüz Ford Logosu
1976’dan bu yana, mavi ve gümüş renkli Ford ovali, tüm Ford araçlarının kimlik etiketi olarak kullanılmıştır ve şirketin tüm fabrikaları, tesisleri ve dünya çapındaki bütün ürünlerinin kolayca tanınmasını sağlayan, tutarlı bir marka olmaya devam etmektedir.
Peki, bu süreç nasıl başladı? Ford şirketi arabalarını nasıl üretiyor?
Seri Üretime Geçiş
Henry Ford ilk hareketli montaj hattını 1913’te tasarladı ve Ford Model T’nin üretim sürecinde bir devrime imza attı.
Michigan’daki Highland Park bölgesinde bulunan ilk Ford fabrikasındaki bu montaj hattı, dünya genelindeki tüm seri üretim metotları için temel ölçütü oluşturdu.
Basit bir fikir
Henry’nin niyeti, mümkün olan en düşük maliyet ve en basit tasarımla olabildiğince fazla araba üretmekti. O dönem otomobil sahibi olabilen ayrıcalıklı bir azınlık vardı, Henry Ford sınırları kaldırmak ve “tüm dünyanın ayaklarını yerden kesmek” için herkese hitap eden uygun fiyatlı bir araç üretmeye girişti.
Ford Araçları Nasıl Üretiliyordu?
Ford ilk günlerde, otomobillerini diğer fabrikalarla aynı şekilde üretiyordu – her seferinde tek bir araba olacak şekilde olan bu üretimde araba bir zemine yerleştiriliyor mekanik ustaları ve destek ekipleri parçaları yerleştiriyor ve arabaların omurgası diyebileceğimiz şasi üzerinden monte ediliyordu. Daha sonra araçlar daha taşınabilir tezgahlara monte edildi, bu sayede aracı bir işçiden diğerine taşımak mümkün oluyor, üstelik süreç de hızlanıyordu. Yani öncesinde tek bir çalışanın tamamını günlerce çalışarak monte ettiği arabalar artık pek çok işçinin elinden geçiyordu ve her birinin farklı bir görevi vardı.Ancak bu yöntem de yeterince hızlı değildi çünkü Ford’un ‘el yapımı’ aracı monte etmek için hala kalifiye elemanlara ihtiyacı vardı. Üretim seviyesi hala düşüktü, dolayısıyla araç fiyatı da maliyetleri karşılaması gerektiğinden yüksek tutuluyordu.
İhtiyaç duyulan şey makineleşmeydi. Henry ve mühendisleri, araç için ihtiyaç duyulan parçaların büyük miktarlarda üretilmesi için makineler icat ettiler ve parçaları, yapıldıkları kadar hızla bir araya getirecek yöntemler geliştirdiler. Artık devrim için hazırlardı.
Üretimin Artması
Henry Ford’un kitlesel üretim yoluyla kitlesel tüketim hedefine ulaşması için, üretkenliğin artması gerekiyordu. Michigan’daki Detroit fabrikasında, işçiler belirlenmiş istasyonlara yerleştirildi ve taşıma mekanizması yani şasi güçlü bir ip kullanılarak aralarına çekildi. Şasi, araç tamamlanıncaya kadar parçaların yerleştirildiği her istasyonda tek tek durduruldu.
Etkileyici bir sonuç
Henry Ford, Fordizm olarak adlandırılan kendisine has üretim sürecini, üretimi basitleştirmek için süreci bölen bir montaj sistemi oluşturup yönetmeyi başarmış Elihu Root gibi öncülerin temel ilkeleri üzerine inşa etmişti.
Her uygulama yeterince geliştirilinceye kadar denemeye devam etti ve seri üretim vizyonunu gerçeğe dönüştürdü.
Bir başka girişim de, vasıfsız işçiler tarafından kolaylıkla bir araya getirilebilecek değiştirilebilir parçaları kullanmaktı. Deneyler, yer çekimi kızakları ve taşıyıcıları ile devam etti. Elbette ki, üretim hattının olabildiğince verimli çalışmasını sağlamak için çalışanların ve araçların nereye yerleştirileceği dahi titizlikle araştırıldı.
Parçaların Toplamı
Üretim sürecinin her bölümü kendi bileşenlerine ayrılmıştı. Bu alt-montaj hatları, Henry’nin “ fabrikadaki her şey taşındı” diyebildiği güne kadar her bölgede kuruldu. Sonuç olarak, üretim hızları arttı – hatta bazen dört kat daha hızlı üretmeyi başardılar.
Son Montaj Hattı
Nihai adım, hareketli son montaj hattının oluşturulmasıydı. Araçlar kendi motor güçleri ile harekete geçinceye kadar tek bir şasi üzerinden üretime başlayıp hat boyunca her istasyonda duraklatılıyordu. Bu sürecin önemli bir kısmı, rota boyunca tüm ikmal hatlarının doğru parçaları doğru zamanda beslemek üzere senkronize edilmesiydi.
Ödüllerin Alınması
Doğruluk, süreklilik ve hızın bu kombinasyonu, seri üretim kavramını dünyaya tanıtmış oldu. Highland Park’taki, Model T üretimi rekor seviyelere ulaştı, öyle ki her bir iş günü her 10 saniyede bir araba üretimi tamamlanıyordu. Ford şirketi fiyatları düşürmeyi başardı, 2 dolar civarı olan minimum günlük ücreti ikiye katladı, üstün bir ürün üretti ve halen daha kar etmeye devam etti.
O dönemlerde, her yıl Ford tarafından iki milyon Model T üretiliyor ve sadece 260 dolara satılıyordu. Bu herkesin rahatlıkla karşılayabileceği bir fiyattı.
Devrimsel Gelişim
Model T bölgesel bir devrim başlattı. 5 dolarlık günlük ücret ve arkasındaki felsefe sosyal bir devrimin fitilini ateşledi. Hareketli montaj hattı ise sanayi alanındaki devrimdi.