Curtis Carroll, yatırım ve alım-satım içgörüleri sayesinde saygı duyulan ve aranan bir finansal danışmandır. Ancak kendisi California San Quentin Devlet Hapisanesinde bir mahkumdur. Doğu Oakland’ın ovalarında büyümüş, kokain bağımlısı bir annenin okuma yazma bilmeyen oğludur. Carroll öğrenme bozukluğunu okuldan kaçıp sokağa sığınarak ve bilgisayar oyunlarından para kazanmak gibi küçük suçlar işleyerek hayatını kazanarak gizlemiştir. Ergenliğinin ilk yıllarını böyle kayıp ve kafası karışık bir çocuk olarak savrulmakla geçirmiştir.
1996 yılında, 17 yaşındayken bir kişinin öldürülmesi ve bir diğerinin yaralanması ile sonuçlanan bir silahlı soygunun planlanmasına ve uygulanmasına katılmıştır. Yakalanıp yargılanmış ve 54 yıldan müebbete kadar hapse mahkum edilmiştir. Tetiği kendisi çekmemiş olmasına rağmen, soygun kendi fikri olduğu için yaşanan kötü olaydan en az tetiği çeken kadar sorumlu olduğunu açıklamıştır. Hapiste geçirdiği ilk birkaç yıldan sonra bir gün kazara eline bir gazetenin borsa kısmı geçmiştir. Yaşlı mahkumlardan biri onu görmüş ve o konuya eğilmesi için onu cesaretlendirmiştir. Çünkü onun tanımıyla orası “beyazların bütün paralarını sakladıkları” yerdir. Carroll çok etkilenmiş ve borsa hakkında daha fazla şey öğrenmeye karar vermiştir. Ancak öncelikle, “hayatımda yaptığım en zor şey” olarak tanımladığı okuma yazmayı sökmesi gerekecektir.
Carroll finansal cehaletin, tutuklanmasıyla sonuçlanan yanlış kararları almasında önemli bir faktör olduğunu sonraları anlamıştır ve kendisi bu konuda yalnız da değildir. California Ceza İnfaz Kurumu’na göre mahkumların %70’i para ile alakalı suçları ya işlediklerinden ya da öyle yargılandıklarından dolayı içeriye girmişlerdir. Bu yüzden, 2012 yılında mahkum arkadaşlarına birikim, harcama kontrolü ve akıllı borçlanma gibi temel parasal eğitimleri verebilmek için San Quentin Finansal Okur-yazarlık Programının kurulmasına ön ayak olmuştur. O, finansal bağımsızlığı kişisel kontrol ve gelişime bağlamış ve insanları akıllıca yatırım yapmaktan, hatta paralarını yönetmekten alıkoyan mitlere ve yanlış bilgilere savaş açmıştır.
“Biz mahkumlar, bu kabiliyetlere topluma geri kazandırılabilmek için ihtiyaç duyuyoruz” demiştir. “Bu kabiliyetler olmadan tam anlamıyla bir rehabilitasyondan bahsedemeyiz”.
1- Yatırım ve trading farklı şeylerdir.
“Borsada alım-satım (trading) yaparken bir hisseyi kısa süreliğine elinizde tutarsınız ancak eğer bir şirkete yatırım yapıyorsanız uzun vadeli bir yaklaşıma ihtiyacınız vardır çünkü paranız yıllarca o şirkete bağlı kalacaktır. Burada ders verdiğim mahkumların – ki çoğu yaşlı insanlar – 40’lı ya da 50’li yaşlardan sonra yatırım yapıp emeklilikleri için para biriktirme şansları neredeyse yok. Bu yüzden onlara kısa süreli alım-satıma odaklanmalarını tavsiye ediyorum. Trading onlara hem epey bir eğitim ve tecrübe kazandırıyor hem de gelir sağlıyorlar. Daha sonra eğer yatırım yapmaya karar verirlerse nereye bakacaklarına ve nasıl akıllıca yatırım yapacaklarına dair birçok bilgiye sahip olacaklardır.”
2- Araştırmanızı yapın.
“Başarılı yatırım ve trading 3 şeyi anlamaya çalışmakla alakalıdır: Hisse değerinin altında mı, üstünde mi yoksa değerinde mi fiyatlandırılmış? Bu kadar. İnsanlar bana “Peki bunu nereden bileceğim?” diye soruyorlar. İşte tam burada araştırma devreye giriyor. Nasıl bir şirket olduğuna ve ne zaman kurulduğuna bakın:
- Ne gibi ürün ya da hizmetler sunuyor? İstihdam ettiği kişi sayısı nedir?
- Şirketin geliri, karı, borcu ve piyasa değeri nedir?
- Rakipleri hangi şirketlerdir?
Bunların hepsini bilmek önemlidir ve bunlar ortak aklın ürünü sorulardır. Eğer size gelip borç para istesem bana ne derdiniz? Beni tanımıyorsunuz haliyle hayır diyeceksiniz. Hayır dedikten sonra da ne için istediğimi ve nasıl geri ödeyeceğimi soracaktınız. Yatırım yaptığınız şirketler için de aynısı geçerlidir. Bu soruların cevabını bilmek istersiniz. Piyasa koşulları bu işi biraz daha karmaşıklaştırmakta ancak bu bilgiler karar verme konusunda ihtiyacınız olan temeli oluşturacaktır.”
3- Sürüyü takip etmeyin.
“Bana göre piyasaların %90’ı hislere göre hareket ediyor. Örneğin; Apple zamanında rekor sayıda iPhone X ön siparişi aldığını ancak gönderimlerde gecikme yaşanacağını açıkladı. Apple hissesi ön sipariş haberlerinden sonra %6 hatta %7 oranında yükseldi. Sonrasınra iPhone dolu bir UPS kamyonunun çalındığı haberi yapıldı. Görece az sayıda telefondan bahsediyoruz. Ancak bu bana henüz hiçbir getiri elde edilmediği halde insanların hislerine uyarak Apple hissesi satın aldıklarını hatırlattı. Bence, önce getirinin elde edilmesi beklenmeli. Hiçbir zaman sürüyü takip etmeyin çünkü sürü duygularla hareket eder. Sürünün nerede olduğunu görmek kolaydır çünkü hisse fiyatlarının gerçeklikle çok da alakası olmayan bir bilgiye dayanarak kısa bir süre içinde nasıl hızlıca yükseldiklerini görebilirsiniz.”
4- Önce gerçek verileri öğrenin.
“Tarihe bakılırsa hisselerin mali raporlara göre hareket ettikleri görülür. Diyelim ki birinci çeyreğin sonu geldi ve şirketler rakamları açıklamaya başladılar. Yatırım fonları ve serbest yatırım fonları gibi büyük yatırımcılar bu açıklamalara göre hisse satın alırlar ve dönem boyunca yaşanan fiyat artışları gelirlere dayalı olarak yerlerini korurlar. Sonraki dönemde de aynı şey yaşanır. Fakat eğer çeyrek ortasında hızlı fiyat artış ya da düşüşlerine rastlarsanız dikkatli olun ve yatırım konusunda acele etmeyin. Raporların açıklanmasını bekleyin. Eğer rakamlar gerektiği gibi çıkmaz ya da şirketin kendi beklentilerinin üstünde olmasına rağmen piyasa beklentilerini karşılamazsa hisse fiyatları yine de düşüşe geçebilir.