Pazar, Eylül 15, 2024
Ana SayfaGenelHalkla İlişkiler Nedir? Ne İş Yapar?

Halkla İlişkiler Nedir? Ne İş Yapar?

Halkla ilişkiler halkla ilişki kurmaya yönelik gerçek anlamda muhteşem işlere imza atmanızı sağlar.

Günümüzde halkla ilişkiler ile uğraşan insanların gerçekte ne yaptığını açıklayabilecek kişi sayısı bir elin on parmağını geçmeyecek denli azdır. Bir polis, inşaat işçisi ya da avukat iseniz, herkes ne ile meşgul olduğunuzu net olarak bilir.

Butik bir PR ajansının sahibi olarak halkla ilişkilerin ne olduğunu ve ne işe yaradığını anlatmayı borç biliyor; halkla ilişkiler uzmanlarının görevlerinin yalnızca reklam işleri almak, gazetecilere müşterilere uygun marka hikayeleri yazmalarını emretmek, sevimli radyo jingle’ları üretmek veya alışveriş merkezlerinde kurulacak bir stand üzerinden eşantiyon ürünler dağıtmakla sınırlı olmadığını açıklamam gerektiğini düşünüyorum.  Evet, temel görevimiz müşterilere, ürünlere veya şirketlere yönelik tanıtım kampanyaları düzenlemektir. Ancak, reklamcıların aksine bizler harici veya dahili izleyicilerimizi bir ücret ödeyerek değil doğal yollarla ikna etmeye çalışmaktayız. Geleneksel medya, sosyal medya veya sözlü vaatler kanallarından hangisini tercih edersek edelim bizler güvenilir ancak bedelsiz bir dizi kaynak aracılığıyla hedef kitlemiz ile iletişim kurmaktayız.

Yazımızda, bu alanda uzmanlığa sahip olmayan sıradan insanların dahi halkla ilişkileri tanımlamalarına yarayacak ve bu alana ilişkin becerilerin nasıl kullanılacağını anlamalarına yardımcı olacak, dahası işletme sahiplerinin sektördeki işlerini büyük babalarından tutun da yedi kat yabancılara bazen ise arkadaşlarına açıklamada gözü kapalı kullanabileceklerini düşündüğümüz halkla ilişkilere ilişkin temel gerçeklere yer verdik.

 

1-Halkla İlişkiler Nedir?

Halkla ilişkiler aslında tanımlanması hiç de kolay olmayan bir meslek dalıdır. 2012 yılında Halkla İlişkiler Derneği tarafından ortaya atılan şu tanıma bir bakın:

“Halkla ilişkiler, kuruluşlar ve halkları arasında karşılıklı fayda temelli ilişkiler kuran stratejik bir iletişim sürecidir.”

Bu tanımı okuduktan sonra dahi kafanızda halkla ilişkilerin ne olduğuna dair soru işaretlerinin kalması muhtemeldir: bir kuruluş halkla olan faydalı ilişkisini ne şekilde ele alır da onu kendi yararına çevirmeyi başarabilir ki?

O halde gelin, ayrıntılı bir analiz yapalım.

Halkla ilişkiler yani yaygın kullanımı ile PR, özünde bir ikna işidir. Büyük bir seyirci kitlesini hatta belki de işletmenizin veya yaşadığınız bölgenin yani etki alanınızın dışındaki bir kitleyi fikrinizi tanıtmaları, ürününüzü satın almaları, duruşunuzu desteklemeleri veya başarılarınızı tanımaları konularında ikna etmeye çalışırsınız. Yani “Halkla ilişkiler, kuruluşlar ve halkları arasında karşılıklı olarak yararlı ilişkiler kuran stratejik bir iletişim sürecidir”.

Halkla ilişkiler uzmanları aynı zamanda iyi birer hikaye anlatıcılarıdır. Gündemlerini geliştirmek adına anlatılardan yaratırlar. Halkla ilişkilerden sosyal medya veya kendi kendinize ürettiğiniz herhangi bir iletişim kanalı yoluyla şirket/marka itibarınızı korumak, geliştirmek veya oluşturmak konularında da yararlanabilirsiniz. İyi bir PR uygulayıcısı bağlı bulunduğu şirketi iyi analiz eder, şirkete ait olumlu mesajları bulur ve bu mesajları olumlu öykülere çevirir. Haberler kötü olduğunda ise verilebilecek en iyi yanıtı formüle edebilir ve hasarı azaltabilirler.

“Halkla ilişkiler uzmanı aslında bir nevi görüntü şekillendiricisidir. Görevi müşterileri için olumlu bir tanıtım süreci yaratmak ve bu sayede onların/markalarının/işletmelerinin itibarını yükseltmektir. Kamuoyunu devlet kurumlarının faaliyetleri hakkında bilgilendirir, politikalara açıklık getirir ve gerektiğinde siyasi kampanyaları yönetirler. Bir şirkete bağlı olarak çalışmakta olan halkla ilişkiler bölümü ise tüketici-şirket ilişkilerini düzenler ya da şirketin yöneticileri ile çalışanları arasında gelişen ya da şubeler arası ilişkilerin tümünü ele alabilirler. ”

Halkla ilişkilerde kullanılacak araçlar ise şunlardır:

  • Basın bültenleri yazım ve dağıtımı
  • Konuşma yazımı
  • Bir firmaya ilişkin tanıtımlar (basın bültenlerine kıyasla daha az resmi tanıtım yazıları) yazımı ve bu yazıların gazetecilere doğrudan gönderimi
  • Halkla ilişkiler ve medya bağlantıları kurmak için tasarlanmış özel etkinlikler oluşturma ve etkinliklerin yürütülmesi
  • Firmaya veya firmanın mesaj iletme/oluşturma etkinliklerine yönelik pazar araştırması yapma
  • İş bağlantılarının kişisel ağ oluşturma veya etkinliklere katılım/sponsorluk yoluyla genişletilmesi
  • Web sitelerine yönelik yazı ve blog oluşturma faaliyetleri (dahili veya harici siteler üzerinden)
  • Krizlerin çözümüne yönelik halkla ilişkiler stratejileri
  • Sosyal medya tanıtımları ve olumsuz görüşlere çevrim içi ortamda verilen tepkilere ilişkin çalışmalar yapma

Anlayacağınız halkla ilişkiler uzmanı, bünyesinde çalıştığı işletmenin veya bireyin, geleneksel medya sistemleri, sosyal medya ve yüz yüze görüşmeler de dahil olmak üzere çeşitli ödenmemiş veya ödenmiş medya yoluyla, halkın gözünde olumlu bir bakış açısı kazanmalarına yardımcı olacak olan kişidir. Halkla ilişkiler uzmanı ayrıca güvenilirliğin zedelenebileceği ciddi bir kriz sürecinin yaşandığı durumlarda müşterisinin itibarını korumayı da taahhüt eder.

 

2-Halkla ilişkiler reklamlardan ne yönüyle farklıdır?

Ödenmemiş-ödenmemiş, satın alınmış-kazanılmış, şüpheci -güvenilir… Ne tür bir medya kullanılırsa kullanılsın halkla ilişkiler mükemmeldir, reklamlar ise sizi çok daha az tatmin eder.

Eski bir deyiş vardır: “Reklam, parasını ödediğiniz bir şeydir; tanıtım ise uğruna dua edeceğiniz!”

Reklam ödenmiş, halkla ilişkiler ise kazanılmış medyanın üründür. Reklam, muhabirleri veya editörleri kendiniz, müşteriniz, markanız veya sorununuz her ne ise ona ilişkin olumlu bir hikaye yazmaya ikna ettiğiniz anlamına gelir. Halkla ilişkilere ilişkin uygulamalar ise reklam metinlerinin yer aldığı “ödenmiş medya” bölümünden ziyade derginin, gazetenin, TV kanallarının veya web sitelerinin editoryal bölümünde görünür. Anlayacağınız halkla ilişkilerin yapacağı tanıtımla hikayeniz kulağa çok daha güvenilir gelecektir, çünkü bu hikayeler satın alınmamış; bağımsız ve güvenilir bir üçüncü tarafça doğrulukları tasdiklenmiştir.

Reklamlar:

  • Ödenmiş medya ürünüdür.
  • Baskı uyandırır.
  • Hitap ettiği kitle şüphecidir.
  • Garanti edilmiş bir konumlandırmaya sahiptir.
  • Yaratıcılık temelli bir kontrol sistemi vardır.
  • Görsellik oranı fazladır.
  • Daha pahalıdır.
  • “Bu ürünü satın almalısın” imajı verir.

Halkla ilişkiler ise

  • Kazanılmıştır.
  • Güven inşa eder.
  • Üçüncü tarafların onayına tabiidir.
  • Garantisi yoktur. Medya kanalınızı ikna etmeniz gerekir.
  • Son kontrolleri medya yapar.
  • Görselleri değil hitabet/yazım gücünü kullanılır.
  • Düşük masraflıdır.
  • “Bu önemlidir.” imajını yansıtır.

İki sektör arasındaki bir diğer büyük fark da fiyatlandırma konusundadır. Halkla ilişkiler şirketleri aylık hizmetleri üzerinden ücretlendirir veya yalnızca belirli projeler için anlaşma imzalayabilirler. Reklamlar ise çok daha büyük bir bütçe gerektirecektir.

Eski bir müşterim, haftalık dergilerden birinde yayınlanacak olan tam sayfa bir reklam için tam 125.000 lira ödediğini söylemişti. Söz konusu reklama ilişkin binlerce telefon almayı reklamın sosyal medyada viral olacak denli yankı uyandırmasını veya reklama yönelik sayısız konuşma-ağızdan ağıza pazarlama- yapılmasını beklemişti. Sonuç ise koca bir fiyasko oldu. Buna karşın aynı şirkete ilişkin büyük haber sitelerinde yapılan alıntılar ise ulusal konuşma davetleri, yeni ve mevcut müşterilerden gelen çağrılarla sonuçlanmış ve güçlü bir güven duygusu yaratmıştır. Herkesin 125.000 liralık bir bütçeye sahip olamayacağını biliyoruz, ancak kullanılan alanın veya harcanan zamanın yanı sıra, yaratıcı tasarımların ve üretim maliyetlerinin toplamda ne kadara mal olacağını hesapladığınızda reklam işinin ciddi anlamda pahalı olabileceğini siz de anlayacaksınız. Ve çoğu reklamın tüketiciyi gerçekten etkilemesi için defalarca yayımlanması gerektiğini de unutmamak gerekir.

Bir reklam şirketinin karı, size satacağı reklamların fazlalığına bağlı olacağından reklamcılar müşterilere çoğunlukla duymak istedikleri şeyleri söylerler. “Sen en iyisin! Reklam panoları ve TV reklamları için sadece birkaç ay daha para ödemen gerekiyor!” Ancak PR uzmanları kriz durumları ile uğraşır, işletmeniz/markanız tanınırlığa erişmeden evvel oluşturdukları hikayenin başkaları (medya) tarafından kabul edilmesini sağlayacak uzun vadeli ilişkilerin yaratılması ve markanın/işletmenin mevcut imajının güçlendirilmesi vb. işler ile ilgilenir, yani insanlara duymak istediklerini değil duymaya ihtiyaç duydukları şeyleri söylerler.

 

3- Pozitif Yönüyle Halkla İlişkiler Kavramı: Hikaye Anlatıcılığı

Bir PR uzmanı müşterisinin itibarını, fikrini, ürününü, konumunu veya başarısını olumlu bir şekilde yansıtacak nitelikte bir hikaye geliştirmek adına herhangi bir kuruluş, şirket, hükumet veya birey ile birlikte çalışır. Yani, PR ile uğraşanlar bir nevi hikaye anlatıcılarıdır. Ücretli yöntemlerle hikayeler anlatan reklamcıların aksine onlar hikayelerini ücretsiz/ödenmemiş ya da kazanılmış medya aracılığıyla anlatırlar.

Bir PR uzmanı, bir müşterinin itibarını, fikrini, ürününü, konumunu veya başarısını olumlu bir şekilde yansıtan bir hikaye geliştirmek için bir kuruluş, şirket, hükümet veya bireyle birlikte çalışır. Yani, bir anlamda PR profesyonellerini hikaye anlatıcısı olarak düşünebilirsiniz. Ücretli yöntemlerle hikayeler anlatan reklamverenlerin aksine, PR uzmanları hikayelerini ücretsiz ya da kazanılmış medya aracılığıyla anlatırlar.

Söz konusu medya araçları arasında halkın geneline ulaşmada etkili fırsatlar sunan geleneksel medya, sosyal medya veya sözlü vaatler yer almaktadır. Ancak bu süreçte bir PR profesyonelinin sadece ödeme aldığı müşterilere yönelik değil, herkese ulaşma odaklı bir çalışma gerçekleştireceği gerçeğinin de akıllardan çıkarılmaması gerekir.

Umarım buraya kadar sizlere halkla ilişkilerin sindirilebilir bir tanımını sunabilmişimdir. Halkla ilişkilerin gerçek hayattaki yansımasının ne olduğundan halen daha emin değil misiniz? O halde gelin size birkaç örnek vereyim.

Diyelim ki küçük bir iç mimarlık şirketi için çalışıyorsunuz ve halkla ilişkiler işlemlerini yürütmekte olduğunuz bu işletme kısa bir süre önce bir ödüle(En iyi iç mimarlık şirketi ödülü) layık görüldü. Bir PR uzmanı bu konuyu halka duyurmak adına herhangi bir gazeteci ile irtibata geçip bu başarıya ilişkin bir hikaye yazmasını talep edebilir.

Bu sayede iç mimarlık şirketine sağlam temellere oturtacağınız bir ün kazandırma imkanına sahip olmanın yanı sıra, kamuoyuna bu mükafatın detaylarına ilişkin önemli bilgiler de sunmuş olursunuz.  Örneğin, eğer ben iç mimar arayışında olan bir tüketici olsaydım, böylesi bir duyuru iç mimar seçimim konusunda bana yardımcı olabilirdi.

Halkla ilişkilerin bir kolu da hükumete uzanmaktadır. Halkla ilişkiler profesyonelleri siyasi kampanyalar yürütme veya hükumetlerin yeni politikalarını halka açıklama konusunda da ustadırlar. Bu örnek ile halkla ilişkiler profesyonellerinin müşterileri (yani hükumet/siyasi partiler) ile yeni politikalar hakkında bilgi alma hakkına sahip olan halk(yani müşteriler) arasında sağlıklı ve üretken bir ilişki kurup sürdürebilmek adına nasıl bir özveri ile çalıştıklarını rahatlıkla görebilirsiniz.

 

4-Negatif Yönüyle Halkla İlişkiler Kavramı: Hasar Kontrolü

Halkla ilişkiler yalnızca marka veya işletmelere ilişkin olumlu hikaye anlatımları için kullanılmaz. Aynı zamanda müşterinin itibarını zayıflatabilecek herhangi bir hasarın önüne geçmek, yani krizleri yönetmek için de kullanılır.

1980’lerin başında Johnson & Johnson markasının Tylenol(bir çeşit ağrı kesici) ürün şişesine bilinmeyen bir kişi tarafından siyanür bulaştırıldığı tespit edildi ve bunun sonucu olarak 7 kişi hayatını kaybetti. Bu durum halk arasında da ciddi bir paniğe yol açtı ve işler markaya ait ilaçların üretimini durdurma noktasına kadar geldi.

Johnson & Johnson, bu talihsiz olayın yaratacağı hasarı azaltmak adına bir dizi katı önlem aldı: şirket ilk olarak piyasadaki tüm Tylenol ürünlerini raflardan toplattı ve tüketicileri Tylenol satın almama veya kullanmama konusunda uyaran ulusal bir açıklamada bulundu. Şirket daha sonra ilaç şişeleri için yeni bir koruyucu ambalaj sistemi geliştirdi ve 2.000 satış personeline bu yeni, üstelik çok daha güvenli Tylenol şişelerini herkese tanıtmak adına halka ve tıp camiasına yönelik sunumlar yapma talimatı verildi.

Şirket bu etkili PR stratejisi ile hem itibarını hem de ürünlerini kurtardı; öyle ki Tylenol hisseleri siyanür krizinden sadece altı hafta sonrasında yüzde 24 oranında değer kazandı.

Johnson & Johnson şirketinin yaşadığına benzer bir kriz durumunda basit bir reklam kampanyası işe yaramazdı. Sorunu kesinlikle alanında uzman bir halkla ilişkiler ekibi çözmeliydi: Halkla ilişkiler uzmanları, Johnson & Johnson şirketini tüketicilerini şirket karının dahi önüne koyan bir şirket olarak gösterecek bir hikaye yaymayı başardılar. Böylesi bir adım ile şirket itibarına verilen zarar hafifletilmekle birlikte halk da siyanür yüklü Tylenol tüketme ihtimalinden korunmuş oldu ve ardından halka Tylenol’un yeniden güvenli bir ilaç haline geldiğini bildirmek adına bir dizi PR uygulamasına daha gidildi. Anlayacağınız, bir taşla tam üç kuş vurularak katliam yapılmıştı.

Bu örnekler sayesinde PR profesyonellerinin ister iyi ister kötü olsun birbirinden farklı pek çok durumu idare etmekte usta olduklarını görmüş ve hem halkın hem de müşterinin işletmeniz/markanız ile karşılıklı yarar sağlayacakları bir ilişki kurabilmeleri adına PR konusunu ciddiyetle ele almalarının gerektiğini anlamış olmalısınız. Halkla ilişkiler uzmanları ayrıca işletmelere en uygun yönetimsel politikayı belirlemek veya onlara danışmanlık yapmada ya da halkın işletmenin hedeflerini anlamlandırmasına yardımcı olmak adına fon veya ağ oluşturma etkinlikleri vb. programlar yürütmede de kritik bir rol oynamaktadırlar.

Halkla ilişkiler yalnızca gerçekleşmiş bir hikayenin sonucunu değiştirmek için değil, aynı zamanda bu hikayeyi yeniden yazmak için de kullanılır.

 

5-Halkla İlişkiler ile Gazetecilik Sektörü Nasıl Bir İlişki İçindedir?

Bir PR firmasını işe almadan veya kendi PR kampanyanızı başlatmadan önce halkla ilişkiler ile gazetecilik sektörü arasındaki bağlantıyı ve haberin doğasını iyi anlamanız önemlidir. Haber yapmanın bilinen iki yolu vardır: 1) Hikaye oluşturmak veya 2) Hikayenin peşinden gitmek.

Bu, halkla ilişkilerin gücünü anlamak, halkla ilişkiler stratejilerini başarı ile yürütmek ve ondan en iyi şekilde yararlanmak isteyen herkes için hayati öneme sahip bir durumdur. Size “Öyle bir şey yap ki beni gazetelerin manşetine taşı!” talimatını veren patronunuza cevap vermeden önce yapmanız gereken tek şey herhangi bir yayın için hikaye hazırlama işini onlar istediği için değil, yalnızca kendiniz için istemeyi bilmektir. Unutmayın, gazeteciler, konuşmacılar, blog yazarları veya diğer influencerlar da birer stenograf(kısa yazı uzmanı) değildir. Her biri elbette ki kendilerine “Bu konunun içeriğinde ben ve izleyicilerim için neler var?” diye sormaktadırlar. Başka bir deyişle, yazınızı /hikayenizi hazırlarken alıcı tarafta yer aldığınızı düşünerek hareket etmeli ve şu sorulara cevap vermelisiniz: Hikaye nedir? Bu hikayeyi neden umursamalıyım? Umursayacaksam dahi bunu neden ŞİMDİ yapmalıyım?

Dikkate alınması gereken diğer konu ise şudur: Hikaye yeni mi? Sıra dışı mı? İnsani çıkarları gözeten bir yanı var mı? Haber yapmanız için iki yol olduğunu söylemiştim. Bu konuya da açıklık getireyim.

  • Bir Hikaye Yaratın. Halkla ilişkilerin en yaygın kullanımı budur. Bu yöntem hikaye anlatımını içerir. Çoğu zaman haberciliğe taze bir soluk kazandırmak ve bu yolla yeni bir şey tanıtmak isteyen firmalar tarafından tercih edilen bu yöntemde amaç şudur: Yeni bir araba, yeni bir uygulama, yeni bir pazar, yeni bir CEO veya diğer önemli işe alımlar, yeni bir iş planı, birleşmeler, ödül kazanma vb. bir şeyleri tanıtmak. Haber yapmanın diğer yöntemleri arasında ise şunlar vardır: bağımsız bir yayın için yazılmış veya herhangi bir fikir beyan eden makaleler (sizin hakkınızda değil tartışmalı bir konu hakkında), sosyal medya (blog yazıları, tweetler, fotoğraflar, videolar, vb.), web sitenize yönelik içerik pazarlaması ve dahası…)

Bazı firmalar kendi etkinliklerini yine kendileri yaratır veya prestijli grupların önünde konuşurlar. Bu harika olabilir, yayın alanı teminatı kapsamında olmaksızın yapıldıklarından zaman alıcı veya pahalı olabilirler. Çoğu kolej ve üniversite tam da bu yüzden anketler ve orijinal araştırmalar ile haber yaratmayı tercih ederler. Girişimciler ve küçük işletmeler genellikle bu masrafları karşılayamaz. Bu nedenle meslektaşlarınız, müşterileriniz ve tedarikçileriniz ile basit telefon görüşmeleri ve e-posta anketleri düzenlemeniz çok daha kolay yöntemler olabilir. Söz konusu ticari medya olduğunda belirli bir konuya ışık tutacak yeni bilgilerle sonuçlanmış küçük boyutlu bir dizi soru dahi haber değeri taşıyacaktır.

  • Bir Hikayenin peşinden gidin. Fırsat kapınıza kadar geldi, siz de o kapıyı ardına kadar araladınız. İşte haber niteliğindeki bir hikayeyi fark edip onun peşinden gittiğinizde gerçekleşen şey tam olarak budur. Yakaladığınız bu haber borsadaki bir dalgalanma ile ilgili de olabilir; politik bir skandal, kuraklığın veya kar fırtınasının olası ekonomik etkileri, yeni bir mahsulün popülaritesi ve bu durumun çiftçiler ve tahıl fiyatları açısından ne anlama geldiği, vb. şeylerle ilgili de… Gazeteciler son dakika haberlerini yapmak için telefon görüşmesi, canlı video görüşmesi, tweet veya e-posta yoluyla gerçek zamanlı olarak yorum yapacak bir uzmana ihtiyaç duyarlar. Muhabirler bu şüpheli haberleri teyit etmek adına genellikle daha önceden tanıdıkları veya güvendikleri uzmanlar listesinden birisi ile bağlantı kurarlar. Pratik açıdan bakarsak birilerine ulaşmaya çalışarak yeni bağlantılar edinebilir ve medyanın dikkatini haberiniz üzerine çekmeyi başarabilirsiniz.

Hikayelerin ansızın patlak vermediği durumlarda ise işletmeler tanıtımlarını bir eğilim ile iç içe sunmayı deneyebilirler. Bu, hemen o gün meydana gelmiş haberlerin aksine çok daha uzun soluklu hikayelerle ilgilidir. Diyelim ki her geçen gün daha fazla hukuk firması sunacakları düzenli, aylık bir hizmet karşılığında saat başı fiyat indirimleri yapıyor ve işletmenize ait avukatlar bu eğilimin belki de en önemli müşterisiyle büyük bir anlaşma imzalamayı başardı. Neler kazanabileceğinizi fark ettiniz mi? İşte trend tam olarak bu anlama geliyor.

 

6- Sosyal Medya Geleneksel Medyanın Yerini Alabilir Mi?

Kesinlikle hayır.

Blog yazılarının veya Tweet’lerin de yeterli insana ulaşabildikleri takdirde New York Times’taki alıntılar kadar iyi olduğuna dair inanış her geçen gün artıyor. Lütfen sizler de böylesi aldatıcı reklamların yalancı rüzgarına kapılıp gitmeyin. Evet, sosyal medya halkla ilişkilere ilişkin çabayı artırmanızı sağlayabilir, hatta bir yükseltici görevi dahi görebilir. Ama gelin bu süreci bir PR  uzmanının ağzından dinleyelim:

“Sıkıcı veya ciddi şeyler sosyal medyaya göre değil. Bu nedenle yapmak istediğiniz son şey son derece ciddiyetle hazırlanmış bir basın bültenini alıp onu bir sosyal ağ üzerinden yaymak olmalıdır. Duyurunuzu takipçilerinizin de ilgisini çekecek şekilde, yani resmi değil insani boyuta uygun olarak uyarlamanız çok daha yerinde olacaktır. Twitter üzerinden duyurunuzu yapmanın hem de bu duyuruyu 280 karaktere sığdırmanın heyecan verici bir yolunu bulmalısınız, bağlantı adresiniz için en az 23 karakter bırakmanız gerektiğini de unutmamalısınız. Duyurunuzun ehemmiyetini ve içeriğini tam olarak yansıtan Instagram veya Pinterest’te kullanabileceğiniz esaslı bir resim bulun. Facebook ve Tumblr gibi metin yükleyebileceğiniz sosyal ağlar üzerinde dahi bir basın bülteni yayınlamayın. Duyurunuzun neden önemli olduğunu bir arkadaşınıza anlatıyormuşçasına basit bir dil kulanın; hisse senedi fiyatları vb. teknik terim veya jargonlar olmaksızın yeni bir duyuru metni oluşturun”.

Tweet atma yeteneğiz kadar metin yazma becerilerinizi güçlendirmek için de uğraşın.

Uzmanlar, dijital dünyayı temel alan bir halkla ilişkiler stratejisini hayata geçirmenin “sosyal grafiğinizdeki tüm oyuncular ile güçlü ilişkiler geliştirmenizle alakalı olduğunu söylüyorlar. Bu anlamda yararlanabileceğiniz şeyler arasında SEO, içerik geliştirme, sosyal medya, web siteleri, bloglar ve çevrim içi medyada yer almak gibi yöntemler var. Sosyal medya ve tüketici tarafından oluşturulan içerikler sayesinde çevrim içi ortamdaki itibarınızı olumlu ya da olumsuz boyutta değiştirmeniz mümkün olacaktır. ”

“Halkla ilişkilerin dijital boyutunun temelinde insanlarla çevrim içi etkileşimde bulunmak veya bağlantı kurmak için sosyal medya platformlarını, ağları ve araçları kullanmak vardır. Sosyal medya bölümünü Facebook, İnstagram, Twitter, Pinterest, LinkedIn ve YouTube’daki içerik ve sohbetler oluşturur. Dijital boyutlu halkla ilişkiler faaliyetlerini ise bu konuşmaları ilgili ve etkili hale getirmek için alınan gerekli destek işlemleri oluşturmaktadır – araştırma, sosyal denetimler, influencer belirleme, içerik geliştirme ve dağıtma gibi. ”

 

7- Halkla İlişkiler Ölçümlenebilir Bir Şey Midir?

Elbette mümkün. Ama bu ölçümün tamamıyla bilimsel olduğunu söylemek zor. Bu hesaplamayı yapmak üzere modeller, e-tablo ve tahminler yaratan pek çok insan ve firma mevcut. Açıkça konuşmak gerekirse hepsi birer tahminden öteye geçemez. Tek farkları ise bazılarının diğerlerinden çok daha iyi olmasıyla sınırlıdır. Hatta bu mevzu, halkla ilişkiler endüstrisinin belki de en duygu yüklü konusudur.

Birçok uzman, Barselona İlkeleri’ni temel alan bir halkla ilişkiler yaklaşımı sergilemeye gayret eder. İletişim çalışmalarının ölçümlenmesi anlamında önemli bir açılım sunan Barselona İlkeleri esasında PR kampanyalarının değerini ölçmek için sektördeki uzmanlar tarafından oluşturulmuş ve gönüllülük temel alınarak hazırlanmış yedi maddeli bir kılavuzdur. İlkeler ilk kez 2010 yılında 33 ülkeden uygulayıcının bir araya geldiği Barselona’da oluşturulmuştur. Bu yedi prensip ile iletişim sürecini ölçmek, değerlendirmek veya hesaplamak karmaşık, zaman alıcı ve maliyetli bir süreç olabilir. Hatta bu süreç bir başka firmanın yardımına ihtiyaç duyabileceğiniz anlamına dahi gelebilir, ancak ne olursa olsun bu özünde asil bir çabadır ve üzerinde durmanıza değecektir. İlkeler 2015 yılında güncellenmiş olsalar da uygulamaya dökülmeleri pek de mümkün olmamıştır.

Ben bir halkla ilişkiler uzmanı olarak reklam eşdeğeri mevzusuna şu üç nedenden ötürü sıcak bakamıyorum: Kullanıcı deneyimi, alıcı deneyimi ve serbest piyasa.

  • Kullanıcı deneyimi: Reklamlar ve editoryal içerikler aynı anda görünürler, birini diğerinden ayırmanız imkansızdır.
  • Alıcı deneyimi: İşletmeler pazarlama fonlarını halkla ilişkiler veya reklamcılık üzerine harcama kararı alırlar. Bu sağlam temellere dayanan bir seçimdir.
  • Serbest piyasa: Her yıl TV, internet ve basılı reklamlara milyarlarca dolar harcanır. Reklamcılık, PR mesajlarını tamamıyla farklı bir şekilde iletmeye çalışan güçlü bir iş koludur.

Bazılarınız benimle aynı fikirde olmayabilir. Ancak PR endüstrisinin anlaşılmasını sağlayıp değerini artıracak her şey-Barcelona İlkeleri ya da diğer yöntemler- özünde iyi bir şeydir. Bu gibi çabalar olmasaydı hiç kimsenin ne ile uğraştığınıza dair bir fikri olmazdı, sizce de öyle değil mi? Eğer sizler de halkla ilişkiler alanında başarıyı yakalarsanız, herkesin farklı telden çaldığı her biri eşsiz bir üyeden oluşan dünyaca ünlü bir müzik grubu olarak yıldızınızı parlatır, tıpkı onlar gibi piyasada kalıcı bir yer edinebilirsiniz.

Mutlaka Okunması Gerekenler

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

En Çok Okunanlar