Üniversitede felsefe bölümü okumak genelde pek tavsiye edilmez, zira felsefe mezunlarının iş bulma konusunda sıkıntı yaşadığı söylenir.
Ancak bunun kader olduğundan söz edemeyiz. En azından ABD’de felsefe mezunlarının sadece %5’i iş bulma konusunda sıkıntı çekiyor.
Reid Hoffman, Peter Thiel, Carly Fiorina gibi isimlerin üniversitede felsefe okudukları ve olağanüstü başarılı girişimlere imza attıklarını biliyoruz.
Zira iyi bir girişimcinini özellikleri ile iyi bir filozofun özellikleri arasında ciddi bir paralellik söz konusudur. (Evet, felsefe bölümünü bitirenler filozof olmuyor, ancak felsefeyle içli dışlı olmanın insana pek çok meziyet kattığını inkar edemeyiz.)
Hem girişimci hem de felsefeci, düşüncelerini net bir şekilde ifade eder, eleştirel düşünür ve fikirlerini ikna edici bir biçimde sunar.
O halde şimdi felsefe eğitimi almanın girişimcilik açısından sağladığı faydalara bakalım.
Girişimciler ve felsefeciler;
1. Tartışmayı Sever
Felsefe eğitimi alan insanlar bir argümanı sonuna kadar destekleyerek sürdürmenin önemini kavrar. Bu girişimcilikte önemli bir beceridir. Bu sunumu ya da toplantıyı sonuna dek verimli bir şekilde sürdürmek girişimcilerin sahip olması gereken bir özelliktir.
Sağlıklı bir tartışma hem işin büyümesine yardımcı olur hem de şirket için en iyi adımların atılması konusunda farklı fikirlerin dinlenmesini sağlar.
Bu bağlamda bir girişimci, işletme sahibi, patron olarak iş yerinizde açık tartışma kültürünü geliştirmelisiniz. Çalışanların ve müşterilerin görüşlerini serbestçe ifade edebilecekleri bir ortam yaratmalısınız.
Bu tartışmalarda bir tarafın haklı çıkması şart değildir. Önemli olan tüm taraflar için en doğru karara ulaşabilmektir.
2. Zorluklardan Kaçınmaz
Bir girişimci bazen zor kararlar vermek zorundadır. Yani siyah/beyaz kadar karşıt olmayan gri konularla da ilgilenmek durumundadır.
Felsefeciler için de belirsizlik yeni bir kavram değildir. Felsefe, insana belirsizlikle baş edebilmeyi ve bunu sakin bir şekilde yapmayı öğretir.
Girişimciler, özellikle genç girişimciler de önlerindeki belirsizliği tolere edebilecek bir zihin yapısına sahip olmalıdır. Yani kararsız kalınan bir noktada, bir ihtimale %51 şans verip ilerlemek en mantıklı olanıdır. Zira kararsız kalıp hiçbir şey yapılmadığında çözüm kendi kendine gelmez. Karanlığa rağmen yürümekten vazgeçmemek gerekir çünkü aydınlığa ancak bu şekilde ulaşılır.
Mutlaka okuyun: Her Girişimcinin Uzmanlaşması Gereken 7 Konu
3. Öz eleştiri Yapar
Eğer öngörü sahibi olmazsanız hiçbir yere varmayan fikirlerin peşine takılır, vaktinizi ve kaynaklarınızı boşa harcarsınız.
Felsefe eğitimi alan ya da felsefeyle içli dışlı olan insanlar ufak kararların kar topu gibi büyüyerek nasıl devasa bir duruma yol açtığını iyi bilirler.
Bu bağlamda belirlenen hedeften şaşmamak için bir girişimcinin bazen birkaç adım geri çekilerek manzaraya daha geniş bir perspektiften bakması, düzeltilmesi ve iyileştirilmesi gereken unsurları tespit etmesi gerekir.
Diğer bir deyişle tıpkı felsefeciler gibi girişimciler de öz eleştiri yapabilmeli, mevcut durumu objektif bir şekilde değerlendirme alışkanlığına sahip olmalıdır.
Mutlaka okuyun: Yapıcı Öz Eleştiri Nasıl Yapılır?
4. Duygularını Kontrol Eder
Bir konu hakkında tutkulu olmak çok önemlidir ancak kişinin duygularını kontrol edebilmesi de yine en az o kadar mühimdir.
Felsefede duyguları işin içine katmadan mantık çerçevesinde karar vermek esastır.
Girişimcilik için bu dikkat edilmesi gereken bir ders niteliği taşır. Yeni bir iş fikrine aşık olup bu fikrin peşinden sürüklenmek oldukça kolaydır. Üstüne bir de para ve kaynak yatırımı yapıldıysa kusurlar genelde görmezden gelinir.
Ancak burada girişimci işin içine fazla dahil olduğu için bazı sorunları görmeyebilir. Bu sorunlar da başarısızlığın ayak sesleri olabilir. O nedenle bir girişimcinin duygularını bir kenara bırakarak hareket etmesi, mevcut durumu başkalarının gözünden objektif bir şekilde görmesi şarttır.
Mutlaka okuyun: Duyguları Kontrol Etme Yöntemleri
5. Problemleri Basit İndirger
Albert Einstein’ın bu konuda harikulade bir sözü var:
“Bir problemi çözmek için bana 1 saat verilirse, 55 dakikayı problemi düşünmek için 5 dakikayı da problemi çözmek için kullanırım.”
Bu söz bize karmaşık problemleri en sade hale getirmenin önemini anlatıyor.
Tıpkı felsefeciler gibi girişimciler de karşılarına çıkan karmaşık problemleri küçük parçalara ayırmalı ve çözüme bu şekilde başlamalıdır. Yani bir problem önce yutulabilir, hazmedilebilir parçalara ayrılmalı, mikro ölçekten makro ölçeğe doğru hareket edilmelidir.
Mutlaka okuyun: İş Hayatında Problemleri Çözmenin Yolları
Sonuç
Girişimciler, lisans eğitimleri ne olursa olsun, bu eğitimden mutlaka bir şeyler öğrenirler ve bu bilgileri iş hayatında uygularlar.
Ancak felsefe eğitimine sahip insanlar belli bir düşünme, tartışma, öz eleştiri kültüründen geçtikleri için iş hayatında son derece elzem olan bu özellikleri daha kolay eyleme dökerler.
O açıdan diyebiliriz ki felsefe eğitimi, girişimcilik kariyeri için çok güzel bir temel sunmaktadır.