“Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti.” – Orhan Pamuk
Evet, gerçekten de kendinizi hiç mi hiç zorlamadan bir CEO gibi kitap okuyabilirsiniz. Ve bunu, kendi tecrübeme dayanarak söylüyorum. Bu yöntemin kolaylığına aslında ben de başta inanmadım ama bir yılın ve bu sürede okuduğum 47 kitabın ardından ikna oldum.
Öncelikle size şunu söyleyeyim:
Ortalama bir insan yılda 10 kitaptan az okurken bir CEO yılda yaklaşık 40 kitap okuyor ve ortalama birinden 400 kattan daha fazla kazanıyor.
O halde şimdi bu işin nasıl olduğuna bir göz atalım.
Bir Ceo Gibi Kitap Nasıl Okunur?
Kitap okumak için bir sistem oluşturun
Hayatınızı daha iyiye götürecek bir şeyler yapmaya karar veriyorsunuz ve bir köşesinden başlıyorsunuz.
Birinci gün oldukça iyi geçiyor, ikinci gün de idare ediyorsunuz, üçüncü gündeyse vazgeçmeye başlamışsınız bile.
Bir hafta geçtiğinde artık en başta ne yapmak istediğinizi bile hatırlamıyorsunuz.
Tanıdık geldi mi? Elbette geldi, çünkü çoğumuz böyle çalışıyoruz. Çabucak tükenecek irademize güvenerek bir yola çıkıyoruz ve hemencecik vazgeçiyoruz.
Sadece irademize güvenmenin bizi bir yere vardırmayacağı açık. Bu nedenle sistemler oluşturmaya başlamalıyız. Böylece odağı kendimizden uzaklaştırıp sistemin kendisine yoğunlaşabiliriz. İşte bir örnek:
Sabahın 7’de kalkıp gitmeniz gereken bir işiniz olduğunu hayal edin. Erken kalkmaktan ne kadar nefret etseniz de bir şekilde kalkıp işe gidiyorsunuz. Çünkü ZORUNDASINIZ.
Şimdiyse kendi şirketinizi kurduğunuzu hayal edin. Yine sabah 7’de kalkmanız gerekiyor ama alarmınızı erteleyip uyuyorsunuz. Elbette hala işe gitmeniz gerekiyor ama 9’da da kalksanız işinizi kaybetme ihtimaliniz yok. Erteledikçe erteliyorsunuz. Bu durumu değiştirmek için bir sisteme ihtiyacınız var.
Basit bir sistem 3 parçadan oluşur:
- Basit günlük eylem
- Takip
- Ölçme
İşte bu kadar. Başarılı bir sistem için yalnızca bu üçü yeterli. Şimdi bu parçaların inceliklerine bir bakalım.
1- Basit Günlük Eylem:
“Sürekli yaptığımız şey neyse biz oyuz. O halde mükemmeliyet bir eylem değil bir alışkanlıktır.” –Aristo
Verimli bir sistem düzenli bir günlük eyleme dayanır. Kitap okuma örneğini ele alalım.
Günlük eylemlerin amacı bir şeyi alışkanlık haline getirmektir ve alışkanlık edinmek tamamen tekrarlamaya bağlıdır. Kısa zamanda çok iş yapmak değil, bir işi defalarca yapmak alışkanlık kazandırır. Bu nedenle de yapılan eylem basit olmalıdır. Eğer günde 5 saat kitap okumaya kalkarsanız oturup kitaba başlayasınız dahi gelmez, ancak hedefi küçük tutup günde 30 dakikayı amaçlarsanız çocuk oyuncağı gibi gelir. Zamanla bu eylem iyice yerleşir ve karakterimizin bir parçası haline gelir. Artık kendimizi bir kitap kurdu olarak tanımlayabiliriz.
2- Takip:
“Takip altında olan iş, yapılan iştir.” – Peter Drucker
Sistemin takibi her zaman kolay olmalıdır. Aksi takdirde sisteme faydadan çok zarar getirir. Öyle ki insanlar sıklıkla gereğinden karmaşık takip mekanizmaları kurup sonra da onları, hiç kontrol etmeden rafa kaldırıyorlar.
Yapılan işi takip ettiğimizde doğru yolda olup olmadığımızı biliriz. İşin ne kadarını ne kadar zamanda yaptığımızın, ne kadar etkili olduğunun bilincinde oluruz.
Oyunları da bu yüzden severiz.
Oyunda bir bar dolmaya başladığında ya da seviye atladığımızda ilerleme kaydettiğimizi hissederiz. Hatta birçok şirket oyunlaştırma projeleriyle bu yönümüze hitap etmeye başladı bile. Öyleyse biz neden kendi üzerimizde uygulamayalım? Ancak sistem her zaman basit ve kullanımı kolay olmalıdır. Kimse 50 dakika kitap okuduktan sonra bir 50 dakikasını da ilerlemesini kaydetmeye harcamak istemez. İyi bir sistem vaktinizden çalmamalı, aksine vakit kazandırmalıdır.
3- Ölçme:
“Ölçebildiğiniz her şeyi geliştirebilirsiniz.” – Robin Sharma
Kitap okuma gibi bir eylemi ölçmenin üç yolu vardır.
– Günde ___ sayfa kitap okuyacağım.
– Günde ___ dakika kitap okuyacağım.
– Bugün elimden geldiği kadar okudum mu?
İlk yol günde kaç sayfa okuduğunuzu ölçer. Ben de günde en az 20 sayfayı hedefleyerek bu ölçüm metodunu kullanıyorum.
İkinci yol günde kaç dakika okuduğunuzla ilgilidir. Bu noktada sureyi abartmamak gerekir. Günde 30-60 dakika idealdir. Unutmayın, önemli olan yoğun okumak değil düzendi okumak.
Üçüncü yol ise kendinize 1’den 10’a kadar bir puan vererek bir öz değerlendirme yapmanıza yarar. Çok yoğun olduğunuz bir günde yalnızca 5 sayfa ya da 10 dakika okumuş olabilirsiniz ancak o gün için elinizden geleni yaptıysanız kendinize 10 puan verebilirsiniz. Öte yandan vakit sınırlamanızın olmadığı bir Pazar günü 100 sayfa ya da 5 saat kitap okuyup da kendinize 9 puan da verebilirsiniz.
Her şey sizin o günkü programınıza bağlı.
Benim Sistemim
Her gün hiç aksatmadan en az 20 sayfa okuyorum. Böylece yılda en az 7300 sayfa okumuş oluyorum. Ortalama bir kitabın 200 sayfa olduğunu varsayarsak bu sayı yılda 37 kitaba tekabül ediyor.
Okumaya 20 Aralık 2016’da başladım ve 20’inci kitabımı 5 Haziran 2017’de bitirdim. Sistemli bir okuma yaptığım için takibi oldukça kolay oldu. Yavaş okuyan biri olduğumdan 20 sayfayı okumam yaklaşık 50 dakikamı alıyor.
Bazen daha çok bazen daha az okuyarak bir yılı devirdim. Bu bir yılın istatistikleri şöyle:
- 365 gün
- 9273 sayfa
- 47 kitap
- Günde ortalama 25.4 sayfa
Hem de hiç zorlanmadan. Bunu siz de yapabilirsiniz.
Sadece bir sistem oluşturun ve başlayın.
Ve yalnızca kulağa hoş geldiği için değil aynı zamanda önemli bir gerçeği taşıdığı için şunu söylemek istiyorum:
Liderler okurlar ve ancak keskin okurlar etkin liderler olabilir.
Peki, bu gerçeği bu kadar önemli yapan nedir? Çünkü okumak bizi gerçekten düşünmeye zorlar. Her zamankinden farklı – hatta kimi zaman aşırılığa varacak derecede farklı – bakış açılarını değerlendirmeye mecbur eder. Sonuçta okumak bize bitmek tükenmek bilmez bir fikir, cesaret ve bilgelik kaynağı sağlar.
En başarılı CEO’ların istisnasız tümü doymaz okuyuculardır. Yani liderlik hayaliniz ister bir şirketin en üst seviye koltuğuna kurulmak, ister dünyayı ele geçirmek olsun: Sizi istediğiniz okur ve hayal ettiğiniz lider yapabilecek üç basit adımı izlemeniz yeterli:
1. Adım: Bir Amaç Uğruna Okuyun
Tüm kitaplar aynı değildir. Burada iyi ve kötü kitap ayrımından bahsetmiyorum. Ağır klasiklerden çok satanlara, hareketli romanlardan araştırma kitaplarına okuyabileceğimiz çeşitli türlerden bahsediyorum.
Tüm kitaplar aynı olmadığından tüm okumalar da aynı olmuyor tabi. Örneğin yakın zamanda şimdiye dek okuduğum en iyi iş dünyası kitaplarından biri olan Pür Dikkat ’i bitirdim. Okurken bir yandan da yazarın fikirlerinin bir taslağını çıkardım ve anahtar kelimelerin altını çizdim (bu konuya ayrıca değineceğim). Bununla da kalmayıp yazarın fikirlerini kendi hayatım üzerinde de uygulamak için günlüğüme notlar aldım.
Sinemaya uyarlanan bir kitap olan Sessizlik ise 17’inci yüzyılda Japonya’ya misyoner olarak gidip bir inanç bunalımı yaşayan iki rahibi anlatan bambaşka bir romandı. Bu kitabı çok daha yavaş ve lirik bir havada okurken kendimi karakterlerin acılarına ortak olurken buldum.
Nasıl okuduğumuzu, neyi ne amaçla okuduğumuz belirler. Bir tarafta zevk için okurken bir lezzeti ilk defa tadarcasına okumalı, diğer yandan kişisel ve profesyonel gelişimimiz için okurken kitabın sayfalarına bir şehri fethedermişçesine saldırmalıyız.
2. Adım: Etkili Okuyun
Kişisel ve profesyonel gelişim için okuyorsanız okumanın belli bir stratejisi vardır (aynı bir şehri fetheder gibi). Çoğu insan okumaya kitaba atılıp ilk cümlesini okuyarak başlar. Bu, kitaptan bilgi edinmek isteyenler için yanlış bir yoldur.
İşte etkili bir okuma için üç adim:
- Okumanın yapısını iyi kavrayın. Nasıl başlayıp nasıl bitiyor? Bahsedilen anahtar konular neler? Bu soruların cevapları içindekiler bölümünde bulunabilir. Aynı yola çıkmadan haritaya bakar gibi, okumaya başlamadan önce yazarın düşünce akışına bir göz atın.
- Giriş ve sonuç bölümlerini okuyun. Kitabı baştan sona okumak yerine önce yazarın başlangıç noktasına sonra da varış noktasına göz atarak tüm yapıyı anlamayı kolaylaştırın.
- Paragrafların başlarını atlayın. Bu yöntemle amaçlanan okumayı hızlandırmak değil, genelde paragraf başlarında bulunan özet cümleleri atlayarak metnin içeriğini daha detaylı incelemeyi sağlamak, böylece sapla samanı iyice ayırt edebilmek.
3. adım: Elinizde Kalemle Okuyun
Bir akşam oğlumun küçük kardeşine büyük bir katılıkla “Sadece aptallar kalemsiz kitap okur” dediğini duydum.
Bir abinin kardeşine yönelik üstünlük taslayan havasını bir kenara bırakıp bu sözü nerden öğrendiğini sordum: “Senden duydum” dedi, “hem de aynen bu şekilde”
Demek ki babalarda da bir üstünlük taslama havası olmuyor değilmiş.
Hatırlamak İçin Yazın
Konuya dönecek olursak, çoğumuz yalnızca pasif okumalar yapıyor sonra da neden okuduğumuz şeyleri hatırlayamadığımızı merak ediyoruz. Elde bir kalemle yapılacak aktif bir okuma ise beynimizdeki nöronları daha çok çalıştırarak gözlerimizi sayfada şöyle bir gezdirip geçmek yerine içeriği hafızamıza kazımamızı sağlıyor.
Okurken önemli noktaların altını çizin, anahtar kelimeleri işaretleyin, hatta kendi yorumlarınızı yazın. Tarihçi David McCullough’a göre John Adams Fransız Devrimi hakkında okuduğu bir kitabın üstüne tam 12000 kelime yazı yazmış. Tam 12000 kelime!
Tabii ki kaleminiz dijital bir araç da olabilir. Yine de bu konularda şahsi fikrim kalem kâğıttan yana. Elle kalem kullanmanın gerektirdiği zihinsel çabanın yazının akılda kalmasına yardımcı olduğunu düşünüyorum. Ama dediğim gibi bu yalnızca benim şahsi fikrim.
Notlarınız Ulaşılabilir Olsun
Eninde sonunda okuduğunuz şeyleri kullanmak isteyeceksiniz. O yüzden hatırlamak için not alırken daha sonra aldığınız notları çabucak bulabileceğiniz bir sistem kullanın.
Bu iş için elbette bir sürü dijital araç da var. Microsoft’un Evernote’u gibi. Bense şiirler için S, alıntılar için A, hikâyeler için H seklinde basit bir not kâğıdı sistemi kullanıyorum.
Neden Her Zaman Not Tutmalıyım?
Tüm bunların amacı okuduklarımızın hayatımıza ve liderliğinize yansıtabilmek. Mükemmel bir alıntı, parlak bir istatistik veya iyi yazılmış bir öykü için tek gereken disiplinli ve kalemli bir okuma.
Sonuç olarak, yüzeysellikle dolup taşan bir çağda yaşıyoruz. Telefonumuza bakmadan sırada birkaç saniye bekleyemiyor fotoğrafını Facebook’ta paylaşmadan bir tabak yemek bile yiyemiyoruz. Bu sığlık ve dikkatsizlik çağında dünyadan haberdar ve bilge biri olarak yükselebilirsiniz.
Bir amaç uğruna, etkin bicimde ve elinizde bir kalemle okuduğunuz müddetçe güçlü, etkili ve lider bir birey olacaksınız.
Mutlaka okuyun: Not Alma Alışkanlığı Neden Önemlidir? Nasıl Kazanılır?
Merhaba! Etkili kitap okuma üzerine birçok web yazısı okudum ama sadece sizin yazınız tüm konuları doyurucu bir biçimde yansıtmış.Gerçekten emek verip orijinal bir içerik hazırladığınız su götürmez bir gerçek.Oğlunuzun yaşının yirmiden küçük olduğunu düşünüyorum ve onun sizden esinlenip,özümseyerek “Sadece aptallar kalemsiz kitap okur” demesi beni çok etkiledi.Şunu belirtmek niyetindeyim; notları sistemleştirme aşamasında sıkıntı yaşıyorum.Ayrı ve bağımsız dosyalar hazırlıyorum ve bütüne hakim olmakta zorluk çekiyorum.Tek bir dosyayı parsellere ayırmak iyi iş yapmıyormuşum gibi izlenim uyandırıyor bende.Sizden ricam notları sistemleştirmek için kolay idrak edilen bir örnek sistem yazmanız.Teşekkür ediyorum
Peki kitaplarda bölüm bölüm sayfalar vardır ama bölümlerde romanın başlıklarıyla alakalı yani demek istediğim bazen bir işim çıktığı zaman bölümün ortasındayken bıraktığım zaman sonra tekrar okuduktan sonra kaldığım yerden mi devam edeyim yoksa baştanmı bir daha okuyayım hangisini daha iyi anlamama yardımcı olur.
Şimdiden teşekkürler. 🙌😌