“İlham vermek yetki vermekten daha etkilidir” diyor eBay’in kurucusu Pierre Omidyar.
1955 yılının İşçi Bayramında, 28 yaşındaki Pierre Omidyar bilgisayarının başına oturdu ve bugün herkesçe tanınan işletmesi eBay’ın kodunu yazmaya başladı. Kaliforniya San Jose kökenli işletmenin bugün itibariyle 31.500 çalışanı var ve Omidyar, eBay’ın başkanı sıfatıyla kazandığı 14 milyar dolarlık geliriyle dünyanın en zengin insanları arasında yer alıyor. Son dönemde enerjisini toplum ve insanlığa dair projelere harcıyor.
Pierre Omidyar bugün itibariyle, Omidyar Grup aracılığıyla; ekonomik, sosyal veya siyasi gelişime odaklanan kar amaçlı ya da kar amacı gütmeyen vakıf tarzı pek çok kuruluşa 1 milyar dolardan fazla yatırım ve para bağışı yapmış durumda. Ancak, Omidyar’a göre topluma yönelik hizmetler gelişigüzel yapılan birkaç aktiviteden ibaret olmamalı. O bunun yerine eBay’ın ilk günlerinde edindiği liderliğe ilişkin bir deneyimden ilham almayı tercih ediyor: İnsanları iyi olanı yapmak konusunda yetki verip yüreklendirirseniz, iyilik yapacaklardır.
Hikayeyi bir de onun ağzından dinleyelim:
Ebay Nasıl Kuruldu?
Yazılım mühendisi olarak çalışmaya başladığım ilk yıllarda standartlarım gerçekten yüksekti ve çevremdeki insanların bu standartları karşılayamadığını hissediyordum. Ancak zaman geçtikçe, diğer takım üyeleri istediklerimi benim söylediğim kadar mükemmel yapamasalar da bu mükemmelliğe %80 oranında yaklaştıklarını ve bunun harika bir durum olduğunu keşfettim. Takım 5 kişilikti ve bu 5 kişinin her biri %80’lik bir başarı oranıyla çalışınca asıl oran 5 kat daha artıp benim %100’ümün dahi kat be kat üstüne çıkıyordu. Bu durum beni insanların sahip olduğu niteliklerden yararlanmaya çalışmak konusunda yüreklendirdi; bıraktım tüm beceri ve yeteneklerini masaya yatırsınlar ve sorunları benim yapacağımdan farklı biçimlerde çözsünler.
1991 yılında, ortaklı ilk girişimim olan Ink Development’ı kurduğumuzda eski tablet bilgisayarlar için yazılım üreten bir şirkettik. Daha sonra eShop adını alacak şirket, 1996 yılında Microsoft tarafından devralındı. Bu büyük bir satın alım değildi, ama beni risk almam konusunda yüreklendirmeye yetmişti.
1955 yılının yaz döneminde, sanal bir pazar oluşturma fikri hakkında düşünmeye başladım. Sanal pazar piyasası her daim ilgimi çekmişti, özellikle de finansal pazarlarda herkes aynı veriye ulaşabildiğinde ürünlerin daha makul fiyatlarla alınıp satılabildiği teorisi beni cezbediyordu. Bu son derece akıllıca bir teoriydi. Ancak biraz para attırıp IPO adında bir oyun şirketine yatırım yapmak isteyince, bu teoriyi pratiğe dökmek konusunda adeta çuvalladım. Söz konusu şirket $15’lık bir payla halka açılıyordu. Aracım beni arayıp “Kullanıma hazır 24 doların var” deyince şaşırdım. “Nasıl olur?” dedim. Cevap olarak “15 dolar ideal olan fiyattı, senin gibi insanların elde edebileceği fiyat değil” deyince benim gibi insanlar derken neyi kastetmiş olabileceğini düşünüp durdum. Olay şuydu, verimli pazar teorisi gerçekten harikaydı ama yalnızca teoride; uygulamadaysa normal insanlara tüm kapılarını kapatıyordu.
Düşünmeye başladım, internet olayını hayata geçirebilirsem sıradan insanlar da ekonomik pazarın gücünden yararlanabilirdi belki. Sıradan halk hane halkına ait şeyleri satmayacaktı elbette, eşya satacaklardı. Bunun büyük bir fırsat olabileceğini düşündüm ve 1995’in İşçi Bayramında bu iş için ilk adımı attım.
1996’nın Şubat ayında, eBay’ı yarattıktan 6 ay sonra ardı arkası kesilmez bir biçimde şikayet gelmeye başladı. Herkes birbiriyle ilgili şikayetler yağdırıyordu. Kendimi kavga etmiş iki kardeş arasındaki suçluya karar vermesi beklenen, hakemliğe soyunmuş bir ebeveyn gibi hissediyordum: “O başlattı!” “Hayır, o başlattı” sesleri yükseliyordu dört bir yandan. Böyle giderse çok ciddi problemlerim olacağını fark ettim. Ve kullanıcılara attığım e-postalar ile site üzerinden yayımladığım bültenle sorunu çözmeye çalıştım : “Şikayetlerinizi halletmek için bir yol sunuyorum: bir geri bildirim forumu bu. Eğer biriyle gerçekten kötü bir deneyim yaşadıysanız, bunu yapacağınız bir gönderiyle herkese duyurun. Ve eğer birileri gerçekten iyi iş çıkarıyorsa lütfen olumlu yorumlarınızı esirgemeyerek bunu da belirtin.”
Bu durumdan ne beklemeliyim bilmiyordum, benim için gerçek bir deneyim olacaktı. Bu girişimimi izleyen haftalarda gördüm ki, yapılan yorumların sayısı alım satım işlemlerinin dahi önüne geçmiş ve söz konusu yorumların çoğu insanların yaptıkları iyi işlere dikkat çekiyor!Fikrim işe yaramıştı!
Bu deneyim bana, eBay şirketi içinde de bu uygulamayı gerçekleştirmemiz gerektiği fikrini verdi. Yöneticilerime neyi yapıp yapmayacaklarını söylemek yerine, şirket olarak varmak istediğimiz noktayı onlara anlatıp hedefe giden yolda yapılacakları kendi deneyim ve uzmanlıklarına bağlı olarak yine kendilerinin anlamlandırmalarını sağlayacak ilham verici bir sistem oluşturmalıydım. İlham vermek yetki vermekten daha etkili bir yöntem olacaktı.
Aynı yılın Ağustos ayında, arkadaşım Jeff Skoll ile konuştum ve onu sahip olduğu harika işten ayrılıp eBay’ı kurmak için bana yardımcı olması konusunda ikna ettim. Ben kendimi Bill Gates veya Steve Jobs gibi kurucu-CEO olarak görmedim hiçbir zaman. İşe atıldığımız ilk günlerde dahi düşündüğüm Jeff ve benim şirketi belli bir noktaya getireceğimiz ve eğer başarılı olursak profesyonel bir yönetimi devreye sokacağımızdı. Benim yeteneğim yenilik ve yaratma süreciyle alakalıydı, ama yarattıklarımızdan en iyi verimi alabilmek için gerçek yöneticilere ve bir şirket kurup onu ileriye taşımayı bilen insanlara ihtiyacımız vardı.
1998 yılında Meg Whitman’ı CEO olarak şirketin başına geçirme fikri bana aitti ve belirtmeliyim ki bu dönüşüm süresince takınılması gereken tavır konusunda bir örnek oluşturmayı başarmıştık.Bu tarz durumlarda genellikle şöyle sonuçlanırdı: kurucu görevini son derece isteksiz bir biçimde CEO’ya bırakır; sonra da o kişinin yakasına adeta yapışıp halen daha şirketi yönetmeye çalışırdı. Söz konusu durum bizim için geçerli değildi. Dönüşümün gerçekleşmesine yardımcı olmak adına bir yıllık süre boyunca eBay’da çalışmaya devam ettim, ama ilk günden itibaren hep şunu söyledim: “Şov Meg’in şovu, sahne onun. Ben perde arkasında ona yardım edip tavsiye verecek kişiyim”
eBay’dan ayrıldıktan bir yıl sonra sitemiz çökmüş, sorun tam 22 saat boyunca sürmüştü. Yaşanan tam bir felaketti. Meg’in bu konuyla ilgili kararı, en aktif 10.000 satıcımızın her birini bizzat arayıp özür dilemek olmuştu. Bu, onun liderliği için de kritik bir noktaydı. Şirketin varoluş sebebinin gerçek insanlara hizmet sunmak olduğu anlayışını özümsediğimizden emin olmak istiyordu; bir şeyler yanlış giderse bunun bir bedeli olacaktı, biliyor olmalıydık.
1998 yılında halka açıldık. IPO ile bu denli başarılı olacağımız aklımın ucundan dahi geçmemişti. Hisse paylarına 18 dolar fiyat biçtik ve ilk günün sonunda 47 dolar olarak kapattık. Bu, benim kullanabileceğimin ötesinde bir paraydı. İçimi ciddi bir sorumluluk duygusu kapladı. Düşünebildiğim tek şey bir servetin sahibi olduğumdu. Peki,bu serveti iyi noktalarda kullanabileceğimden nasıl emin olacaktım?
Toplum severlik ve hayır işlerine girişte ilk kural kar amacı gütmeyen vakıflara yönelmektir.2002 ve 2003 yılları boyunca bunu yaptık, ta ki sinirlerim yıpranmaya başlayıncaya kadar. Tam olarak ifade edebilir miyim bilemiyorum, ama sık sık potansiyelimizin çok altında olduğumuz hissine kapılıyordum. Söz konusu his Omidyar Network’u kuracağım güne kadar devam etti,en nihayetinde bunu başardım.Kurduğum bu şirket, “dünya üzerinde bırakacağın etkinin hem olumlu hem de geniş çaplı olmasını istiyorsan kendini vakıflarla sınırlandıramazsın” anlayışını taşıyordu.
Toplumsal projelere yaklaşımım kaynağını eBay’daki gözlemlerimden alıyor. Toplum yararına çalışmayı seven biri olarak, insanların bir şeylere sahip olması için uğraşıyorum. Yaptığım her şeyin kökeninde her insanın eşit kapasitede dünyaya geldiği, eksik olan tek şeyin İse fırsatlar olduğu gerçeği yatıyor. Hedefim insanlara olabildiğince geniş fırsatlar sunmak ve potansiyellerine ulaşmalarını sağlamak. eBay bünyesinde de aynı yaklaşıma sahibiz. Bu anlayış aklınızın bir köşesinde dururken yanlış kararlar almanız güç.
Omidyar’ın Bir Sonraki Adımı: Medya Patronluğu
Pierre Omidyar yaşam amacını insanlara potansiyellerini fark ettirmek olarak tanımlıyor. Yeni atılımı ise ABD istihbaratında elektronik dinleme skandalını ilk kez ortaya çıkaran Guardian muhabiri Glenn Greenwald ile giriştiği medya macerası.
Henüz adını belirlemedikleri bir site kurmaya niyetlenen ikili, araştırmacı gazetecilik alanında uzmanlaşacak olan söz konusu bu siteyle “ana akım medyayı takip edenleri de dünya olaylarıyla ilgili birer vatandaşa dönüştürmenin yollarını bulmayı” hedefliyor. Omidyar bu haberi Ekim ayında bir bültenle duyurdu. Bu maceranın bedelinin ise 250 milyon dolar civarında olacağı belirtiliyor.