Birbirinden farklı pek çok zeka türü mevcuttur. Biz insanlara düşen ise söz konusu zeka türlerini ve her bir türün hayatımıza nasıl entegre edileceğini keşfetmeye çalışmaktır.
Zira zeka katsayılarla ölçülebilen bir şeydir.Örneğin, hemen herkesçe bilinen IQ yani zeka katsayısı(puanı) kavramı, insanların yaşı ile zekası arasında ilişki kurar. IQ, belirli yaştaki insanların test sonuçları sayesinde ortaya konmuş ve söz konusu yaş grubunun zihinsel yeteneklerini gösteren sayısal veriyi ifade eder. IQ, hatırlama kabiliyetimiz ya da bilgilerimizi geri çağırıp mantık süzgecinden geçirme yeteneğimizle de yakından alakalıdır.
Ancak, zekanın çok yönlü ve dinamik bir kavram olduğu gerçeğini göz önünde bulundurursak onu herhangi bir sayı değeri ile ifade etmenin yetersiz bir yöntem olacağı aşikardır. Bu nedenle, IQ testleri ile elde edilen skorun aslında yalnızca mantıksal ve sözel zekayı derecelendirdiğini hatırlatmalıyız.
Zeka ölçümüne ilişkin bu yetersizliğin doğal bir sonucu olarak son zamanlarda zekaya ve zeka ölçümüne ilişkin yeni kavramlar ortaya atılmıştır. Örneğin CQ, yani merak zekası, bir kişinin belirli bir konuyu öğrenmede duyduğu güçlü motivasyon duygusunu bir başka deyişle zihinsel iştahını ifade eder. Zekaya ilişkin bir diğer kavram ise yazımızın da konusunu oluşturan EQ, yani duygusal zekadır.Anlayacağınız söz konusu olan zeka olduğunda IQ yalnızca buz dağının görünen kısmını, duygusal zeka ise suyun altında saklı bölümü oluşturur.
Peki, duygusal zeka nedir? Nasıl geliştirilir ve duygusal zeka seviyesi yüksek insanların ortak özellikleri nelerdir?
Duygusal Zeka Nedir?
Duygusal zeka kavramı ilk olarak Yale Üniversitesi dekanı Peter Sovley ve John Meyer tarafından geliştirilmiş, ancak yazar Daniel Goleman’ın ufuk açıcı fikirler barındıran aynı adlı kitabı ile popülerlik kazanmıştır. Duygusal zeka şu şekillerde tanımlanmaktadır:
“Duygusal zeka, kendi duygularımızı tanımak, anlamak ve yönetmektir.
Etrafımızdaki insanların duygularını tanımak, anlamak veya etkileyebilmektir.
Duygusal zeka, duygularımızın davranışlarımız ve etrafımızdaki insanlar üzerindeki olumlu veya olumsuz etkisinin farkında olmak ve bu duyguları-hem kendi hem de etrafımızdaki insanların duygularını-özellikle de baskı altında hissettiğimiz anlarda nasıl yönlendirebileceğimizi bilmektir.”
Bizler duygu temelli uyarıcılara cevap verme eğiliminde olan ve kararlarımızı bu doğrultuda veren duygusal varlıklarız. Bunun sonucu olarak geliştirdiğimiz duygusal zekanın ilişkilerimiz, kararlarımızı alma şeklimiz veya fırsatları doğru değerlendirmemiz üzerindeki etkisi büyüktür. Bu nedenle bu yazıda duygusal zekadan ve duygusal zeka seviyesi yüksek insanları tanımladığına inandığımız on karakteristik özellikten bahsedeceğiz.
Umarız yazımızdan en verimli şekilde faydalanır ve okuduklarınızı hem sizin hem de etrafınızdaki insanların zihin yapısını anlamakta ve kendinizi duygusal anlamda her geçen gün daha da geliştirmekte kullanabilirsiniz.
1-Empati
“Empati, bir kişinin algı çerçevesi kapsamında neler deneyimlediğini anlama ya da hissetme kapasitesidir, yani kişinin kendisini başka birinin yerine koyma kapasitesini ifade etmektedir.”
İki farklı empati türü vardır. “Duyuşsal empati” başkalarının hislerine cevaben dışa vurduğumuz duygu ve hisleri anlatır. Başka insanlara ait duyguları yansıtabilmemiz ya da onlara ait korku ve endişeyi tespit ettiğimizde yaşadığımız stres de bu tanım kapsamındadır. Bu türden bir empati ile başkalarının duygusal durumlarına birebir uyumlu duygularla yanıt verebilme becerisi kazanırız. Bir diğer empati türü olan “Bilişsel empati”, ya da diğer bir ifadeyle “öngörü kazanımı” ise başkalarının bakış açısını ya da ruhsal durumunu anlama kapasitemizi ifade eder.
Empatinin temelinde başkalarına yönelik tepkilerimiz vardır. Üstelik empati deneyimler sayesinde kazanılır ve geliştirilebilir. Hem tepkilerinizi hem de olaylara ilişkin bakış açınızı geliştirdiğinizde hissettiklerinizi hafızanızın bir köşesinde saklayın. Düşüncelerinizi yazıya dökün, analiz edin ve insanlara kendinize nasıl davranılmasını istiyorsanız, o şekilde davranma konusunda özen gösterip davranış biçiminizi bu gerçeğe göre belirleyin.
Mutlaka okuyun: Empati Nedir? Nasıl Empati Kurulur?
2- Öz Farkındalık
Öz farkındalık kendinizi anlama sanatıdır ve karşı karşıya kaldığınız her uyaranı tanımlamanızı, sonrasında ise bu uyaranlara karşı kendinizi hem proaktif hem de reaktif biçimde nasıl yönetebileceğinize ilişkin yapacağınız hazırlığı ifade eder. Öz farkındalık kendinizi algılayış biçiminizle olduğu kadar başkalarının sizi nasıl algıladığı ile de ilgilidir. Yani içsel ve dışsal tüm süreçleri kapsar. Başkalarının bizi algılayış biçimi, hedeflenen bu tam ve eksiksiz değerlendirme sürecinin en zor kısmını oluşturur.
“Hem içsel hem dışsal öz farkındalık geliştirmeye odaklanan, çevresinden dürüst geri bildirimler alma peşinde koşan, “ne “diye sormak yerine “nasıl” sorusunu soran liderler kendilerini çok net bir şekilde algılayabilirler.”
Kendinize içsel süreçlerinizi değerlendirmeye yönelik sorular sorun, bilgiye aç olun ve merakınızı asla yitirmeyin. Etrafınızdaki insanların dürüst ve samimi geri bildirimlerini talep edin.
Mutlaka okuyun: Öz Farkındalık Nedir? Nasıl Geliştirilir?
3- Merak
“Özel bir yeteneğim yok. Yalnızca bitmek tükenmek bilmez bir merak duygum var.”Albert Einstein
Bize öğrenmeye ve kendisini geliştirmeye hevesli bir insan gösterin, biz de size nasıl bir başarı hikayesine imza atacağını söyleyelim. Merak, tutkuyu beraberinde getirir ve tutku da en iyi olmak için harekete geçmenizi sağlar. Sezgileriniz sayesinde sevdiğiniz işlerin peşinden koşar, kendinizi her daim geliştirir, tüm bunların sonucunda ise çok daha fazla şey öğrenebilirsiniz. Öğrenme odaklı bu zihinsel bakış açısının hayatınızın geri kalan bölümlerini-ilişkileriniz gibi- olumlu yönde etkilemesi beklenir.
“CQ’ su yani merak zekası yüksek insanlar belirsizliğe karşı çok daha yüksek seviyede bir toleransa sahip olurlar. Bu incelikli, donanımlı ve kıvrak düşünce yapısı karmaşanın özünü tanımlar. Anlayacağınız CQ, karmaşık sorunlara basit çözümler üretmede kullanılacak en önemli araçtır. CQ kavramına ilişkin bir diğer önemli nokta ise CQ’ nun zaman içinde kazanacağınız bilgi ve entelektüel birikimi yükseltebilme özelliğine sahip olmasıdır. Bu, özellikle de formal/örgün eğitim alanlarında-bilim ve sanat gibi- geçerli bir durumdur.”
Mutlaka okuyun: Girişimcilikte Merak Duygusu Neden Çok Önemlidir?
4-Analitik Zihin
Duygusal zeka seviyeleri ve kararlılıkları eşit derecede yüksek insanlar, derin düşünme konusunda kabiliyetli olan ve önlerine çıkan her yeni bilgiyi incelikle analiz edip işleyen kişiler arasından çıkar. Bu kişiler, eski bilgileri, alışkanlıkları ve iş hallediş tarzlarını analiz etmeye devam eder ve bunların içinden kendilerini geliştirebilecekleri alanları seçip gün yüzüne çıkarırlar. Önümüze çıkan her türden bilgi üzerinde düşünüp bilinçli bir araştırma sürecine girdiğimiz gerçeği göz önüne alındığında her birimiz birer “analist” sayılırız.
Duygusal zekası yüksek insanların her biri usta birer problem çözücü olup varlıklarının veya sergiledikleri davranışların “nedensel” boyutunu sorgulayan ya da erdemli bir hayat sürmeyi tutkuyla önemseyen filozoflardır. Analitik bir zihne sahip olmanız kendinizi geliştirme ve yeniliklere açık olma konusunda adım adım ilerlemekte olan bir kafa yapısı geliştirmeye ilişkin iştahınızı temsil eder.
Mutlaka okuyun: İş Hayatında Problemleri Çözmenin Yolları
5- İnanç
Duygusal öz kontrolü sağlamanın en önemli bileşenlerinden biri de kendinize olan- hem bugün hem de geleceğe ilişkin- inancınızın gücünden yararlanmaktır. Bu, hayatınızdaki insanların ve olayların belirli bir amaç uğruna orada bulunduklarına ve sonunda her şeyin çok güzel olacağına ilişkin inancınızı da kapsar.
Ancak, inancınız duyguları kontrol etmede tek başına yeterli değildir. Çünkü inanç belirli davranış kalıplarını da beraberinde getirir. Bu nedenle ancak kendinize olan inancınızı sıkı çalışma, azim, kararlılık ve olumlu bakış açısı gibi güçlü değerlerle birleştirdiğiniz vakit duygu kontrolünüzü sağlama konusunda başarılı olabilirsiniz. Tüm güçlü liderler; hem pratik, hem duygusal hem de ruhsal bağlamda inancın gücünden yararlanmaktadırlar.
Sizler de kendinize olan inancınızı güçlendirmenin yollarını aramalı, şu anda olduğunuz ve gelecekte olmayı hayal ettiğiniz kişiye yönelik güçlü bir inanç sistemi oluşturmalısınız. Hayatınızı oluşturan her bir parçanın günün birinde bir araya geleceği ve sizi kendinize her geçen gün daha fazla inanmanız konusunda perçinleyeceği gerçeğine yürekten inanmayı seçmelisiniz..
Mutlaka okuyun: Hayal Kurmanın ve İnanmanın Önemi
6- İhtiyaçlar ve Arzular
Duygusal zeka yönünden güçlü bir zihin, ihtiyaç duydukları ile “sahip olması hoş” şeyleri ayırt etmek konusunda ustalaşmıştır ve ihtiyaçlarını da en az istekleri ve arzuları kadar düzgün bir şekilde sınıflandırabilir. İhtiyaçlarımız, tıpkı Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisinde belirtildiği gibi en alt düzey gereksinimlerimizi temsil eder-güvenlik, hayatta kalma, beslenme gibi. Ancak ve ancak bu ihtiyaçlarımız yeterli miktarda karşılandığı vakit diğer ihtiyaçlarımıza odaklanabiliriz.
İhtiyaçlarımız arasında büyük bir eve, güzel bir arabaya, hatta yeni bir İphone marka telefona sahip olmak da yer alabilir Bu tarz ihtiyaçlar hayatımızı idame ettirmemizi engellemez, aksine tüm bunlara toplumsal algı kalıplarına uyum ve kişisel arzularımız temelinde sahip olmak isteriz.Yine de hayatımızı sürdürebilmek, hedeflerimizi gerçekleştirebilmek, kendimize ve sevdiklerimize destek olmak adına neye ihtiyacımız olduğunu belirleme konusunda ustalaşmamız işleri çok daha kolaylaştıracaktır. Yani istek ve ihtiyaçları kesin sınırlarla birbirinden ayırmamız şarttır.
Duygusal zekası yüksek insanlar bu iki kavram arasındaki farkı iyi bilir ve ihtiyaçlarını her daim isteklerinin önünde tutmaya özen gösterirler.
Mutlaka okuyun: İhtiyaç Duymadığımız Şeyleri Neden Satın Alırız?
7- Tutku
İlham veren bir lider olabilmeniz yaptığınız işe ve etrafınızdaki insanlara ya da konulara yönelik tutkunuzla doğru orantılıdır. Duygusal zekası gelişmiş insanlar, istedikleri şeyi yapma konusunda onları yönlendirecek makinenin fitilini ateşlemek adına tutkularını ve hedef odaklı olmalarını kullanırlar. Bu tutku bulaşıcıdır ve hızla yayılır-öyle ki tutkuları hayatlarının her alanına nüfuz eder ve tutku dolu bu insanlar zaman içinde etrafındakileri de kendilerine benzetirler.
Tutku soyuttur, gözle görülmez ancak varlığını belirgin şekilde hissettirir. O, bir insana karşı veya bir konuda duyulan içsel arzu, içgüdü, dürtü, azim ve motive edilmiş sevgiyi temsil eder. Tutkularımız hayatımızı devam ettirme konusunda bize ilham veren ve ayakta kalmamızı sağlayan olumlu enerjinin kaynağını oluşturur. Ayrıca yüksek bir duygusal zekaya sahip olup aynı zamanda tutku dolu olabilen insanlar şartlar ne olursa olsun sebat eder, bir an bile vazgeçmeyi düşünmezler.
Mutlaka okuyun: Tutkunuzu Nasıl Bulursunuz?
8- İyimserlik
Önünüze çıkacak fırsatları çoğaltmak, kuracağınız ilişkileri daha da geliştirmek veya çok daha net ve yapıcı düşünmek istiyorsanız, yapabileceğiniz en iyi şey kendinizi her daim olumlu bir tutum sergilemeye teşvik etmektir. Hayata dair kontrol gerektiren onca şey arasında en elzem olanı davranışlarımızdır. Yani, iyimser olmayı da karamsarlığı da kendimiz seçeriz. Her şey bu kadar basittir aslında.
“Mutlu olduğumuzda, yani hem zihnimiz hem de ruh halimiz pozitiflikle dolu olduğunda- daha akıllı, daha motive ve dolayısıyla da çok daha başarılı oluruz. Mutluluk çıkış noktamızdır. Başarı ise bu mutluluk etrafında filizlenir.” Shawn Achor
Mutlaka okuyun: Gülümsemenin Bilimsel Faydaları
9- Adaptasyon
“Adaptasyon bir taklit değildir. Aksine dayanıklılığın ve özümsemenin gücünü ifade eder.”- Mahatma Gandhi
Duygusal zekası yüksek insanlar ne zaman yola devam edeceklerini ya da ne zaman değişime ihtiyaç duyacaklarını bilirler. Son derece kritik bir önem arz eden bu farkındalık durumu ve menfaatlerimizle doğru orantılı, net ve hızlı kararlar alma kabiliyeti adaptasyon olarak adlandırılır.
Hangi durumda kendi yolunuzdan gidip hangi durumda başka bir yol tercih etmeniz gerekeceğine mutlak surette siz karar vermelisiniz.
Benzer şekilde, herhangi bir strateji işinize yaramazsa vakit kaybetmeden bir diğer stratejinin işlerliğini analiz edip değerlendirebilmelisiniz. Adaptasyon, kendinize karşı tutumunuzdan tutun da başkalarına yönelik davranışlarınıza ve günlük rutinlerinize kadar her şeye açık görüşlü olun ve kendinizi yenilemekten hiç geri durmayın.
Hayat sizi her daim yeni bir seçim yapmaya zorlayacaktır. O veya bu yolu seçecek, sonucunda mutlu mu mutsuz mu olduğunuzu ya da başarı durumunuzu değerlendirmek durumunda kalacak ve gerektiğinde gidiş yolunuzu değiştirme cesaretini göstermekten çekinmeyeceksiniz. Bu gerçeği aklınızdan çıkarmayıp her zaman ve her durumda değişebileceğinize inanın. Unutmayın, her daim yeniden başlamanız mümkündür. Hem zaten sürekli en sağduyulu ve en akıllıca kararları verebileceğinizin garantisi de yoktur, kararınızın doğruluğunu ancak kalbinizin sesini dinleyerek tespit edebilirsiniz. O halde elinizdeki seçenekleri masaya yatırmakla işe başlamaya ne dersiniz?
10- Herkesin Başarısına Yardımcı Olma İsteği
Sonuncu ve son derece önemli bir diğer özellik ise duygusal zekaya sahip insanların geniş çaplı bir başarı anlayışına sahip olmalarıdır.- bu, yalnızca kendilerine has bir zaferle yetinmeyip etraflarındaki insanları da kapsayacak denli geniş kapsamlı bir başarı peşinde koştukları anlamına gelir. Hem kendilerinin hem de başkalarının başarısını eşit derecede gözetirler.
İlham kaynağı olabilecek denli sağlam liderlik anlayışları ve derin tutkuları, sahip oldukları iyimserlikle de birleşince hem kendileri hem de başkaları için en iyisini yapma konusunda harekete geçmekte zorlanmazlar.
Biz insanlar bir şeyleri “Bana ne faydası var?” mantalitesiyle yapma eğilimde olup genellikle kendimiz odaklı hatta bazen bencilce bir tutum geliştiririz. Çıkarlarımıza ilişkin endişe duymamız son derece doğaldır. Bu nedenle bu düşüncenin aksini iddia eden her kimse ona kulak vermemeyi öğrenmemiz gerekir. Ancak, kendi çıkarlarımıza odaklandığımız kadar etrafımızdaki insanların çıkarlarını da gözetmeli, onların başarısını görme konusunda güçlü bir isteğe ve umuda sahip olmalı ve bu ruh halini her daim korumaya çalışmalıyız.
Böylesi bir tavır, kıskançlık ve aç gözlülüğü yenmek adına kullanacağımız en güçlü silahımız olacak, bizi bir sonraki amacımıza ulaşma konusunda yüreklendirecek ve tutkumuzu canlı tutacaktır. Bu sayede güçlü müttefikler kazanabilir, karşılıklılık ilkesine bağlı olarak bizlerden desteklerini esirgemeyecek bu insanlarla sağlam ilişkiler kurma yoluna gitmiş oluruz.
Mutlaka okuyun: Başarıya Giden Yolda Başkalarına Yardım Etmenin Rolü