Çarşamba, Kasım 20, 2024
Ana SayfaGenelDükkan Açmak İsteyenlere Tavsiyeler

Dükkan Açmak İsteyenlere Tavsiyeler

Kendi dükkanını açmak birçok insanın hayalidir. Bu yazıyı okuyarak siz de kendi dükkanınızı açarak hayallerini gerçekleştirmiş azınlığın bir parçası olabilirsiniz.

Türkiye ekonomisinde 1.7 milyondan fazla insan kendi dükkanından para kazanıyor. Bu kişiler araba parçalarından tutun da giyim, mobilya, elektronik ev ve iş eşyaları, aksesuarlar gibi birçok mal ve hizmet sağlıyorlar

Birçok dükkan; üreticiden, toptancıdan, firmadan, ithalatçıdan ya da başka mağazalardan servis sağlayıp, ürün almak ve bunları müşterilerinin kullanımına sunmak üzerine kurulu. Bu yüzden bir dükkan açmadan önce ince eleyip sık dokumalı ve sektörünüzü çok iyi araştırmalısınız.

 

Kendi dükkanınızı açmak sizin için doğru bir karar mı?

Bir iş kurmak ve kendi dükkanızı açmak sizin için doğru bir fırsat mı? Birkaç faktörü ele almak bu soruyu cevaplamanıza yardımcı olabilir. Bu faktörler arasında kişilik, motivasyon, güçlü ve zayıf yanlarınız, para birikiminiz ve deneyimleriniz gibi şeyler yer alıyor.

İyi bir kariyere sahip olabilmeniz için öz değerlendirme ve pazar arayışı yapmanız gerekiyor. Bu nedenle ilk adım olarak yeteneklerinizi değerlendirerek bir öz değerlendirme yapın ve nasıl bir hizmet sağlamak istediğinizi veya nasıl bir ürün satmak istediğinize karar verin. En çok neler yapmaktan zevk alıyorsunuz? Eğer sanatsal yönünüz ağır basıyorsa tasarım ürünler satan bir dükkan açmak hoşunuza gidebilir. Ya da mekanik yönünüz ağır basıyorsa, puzzle ve bulmacalar çözmek, insanlara yardım etmek hoşunuza gidiyorsa danışmanlık şirketi gibi bir iş sizin için doğru olabilir. Yeteneklerinizi ve ilgi alanlarınızı pazar alanının ihtiyaç ve istekleri ile ortak noktada buluşturduğunuzda kurduğunuz işin başarılı olma ihtimali de artacaktır.

 

Kişilik

Birçok insan çalışan pozisyonundan iş veren pozisyonuna başarılı bir şekilde geçiş yaparken bazıları bu konuda başarısız oluyor. Kendi işinizi kurmak için ihtiyacınız olan herşeye sahip misiniz? Kendi işinizi kurup yönetebilecek yeteneklere sahip olsanız bile müşteri odaklı bir iş sizin için doğru mu? Belki de toptancılık, distribütörlük ya da üreticilik sizin için daha uygundur? Bütün bunlara karar vermek için aşağıdaki beş soruyu dürüst bir şekilde cevaplayın. Bu sorulara verdiğiniz cevapların doğruluğunu ölçmek adına da arkadaşlarınız ya da iş partnerleriniz ile konuşun.

1- Aynı anda birden fazla iş yapma konusunda iyi misiniz? Kendi işinizi kurduğunuzda her şeyi kendiniz yapmayı istemeli ve yapabilmelisiniz. Başkası için çalıştığınızda genellikle pozisyonunuza verilmiş bir sorumluluk olur ve sorumluluğun verildiği işin kontrolü sizde olduğundan kontrolünüz kısıtlıdır. İş arkadaşlarınızdan yardım alabilir ve yeri geldiğinde farklı roller üstlenebilirsiniz. Fakat perakendecilikte müşteriler, çalışanlar, tedarikçiler gibi birçok insanla muhattap olmanız gerekeceği için işiniz daha zordur. Çok bunaldığınız ve yorulduğunuz zaman “Bu benim sorumluluğum değil.” diyip işin içinden çıkamazsınız. Çünkü iş sizindir ve herkesin sorumluluklarını siz idare edersiniz.

2- Risk alma konusunda ne kadar toleranslısınız? Perakende bir iş kurduğunuzda başarılı olabilmek için doğru zamanda doğru yerde olmalısınız ve doğru müşterilere doğru fiyatta doğru mal ve hizmetleri sunmalısınız. Planlanmamış durumlara kolayca alışabiliyor musunuz yoksa daha organize olmuş projeler üzerinde mi çalışmak hoşunuza gidiyor? Risk almayı bir tehdit olarak mı yoksa bir fırsat olarak mı görüyorsunuz?

3- Düzenli bir gelir anlayışınız var mı? Yeni iş kurmuş girişimciler genellikle düzenli bir gelire sahip değillerdir. Kendi dükkanınızı açmak da tahmin edilenden daha fazla sermaye gerektirir. Eğer her ay düzenli olarak gelir elde etmeye alışmışsanız kendi işinizi kurma konusunu tekrar düşünmeniz gerekebilir. Çünkü kendi kurduğunuz işte kazandığınız paranın büyük bir çoğunluğunu giderlerinize harcamak zorunda olacaksınız.

4- Kendi işinizi kendiniz kurmak istiyor musunuz? Tek başınıza bir işe başlama konusunda kendinizi rahat hissediyor musunuz? Yoksa başka insanların yanında, onlarla birlikte çalışmak, onların fikirlerini ve desteklerini almak daha çok mu hoşunuza gidiyor? Kendi işiniz olduğunda her şeyi kendiniz yönetmelisiniz. Neyi ne zaman yapmanız gerektiğini bilmeli ve yaşanabilecek herşeyden kendinizin sorumlu olacağını bilmelisiniz.

5- Öngörülebilirlik mi yoksa çeşitlilik mi? Çok kültürlü bir toplumda yaşıyoruz. Kendi dükkanınızı açtığınızda ya da kendi firmanızı kurduğunuzda birbirinden farklı, çeşit çeşit birçok insan ile karşılaşacaksınız. Bu nedenle insan odaklı olmanız ve karşılıklı iletişiminizin iyi olması gerek. Mesela bir sorunla karşılaştığınızda o soruna başkalarının bakış açısından bakarak ona göre bir çözüm üretebilir misiniz?

 

Dükkan Nasıl Açılır?

Ne iş yaparsanız yapın bütün işler kararlılık, bağlılık, ilgi, azim ve sabır gerektirir. Dünyada ve ülkenizde tüketicileri alışveriş yapmaktan alıkoyabilecek ekonomik değişiklikler olabilir bu sebepten dolayı iş hayatının yalnızca iyi günleri için değil inişli çıkışlı, kötü günleri için de hazırlıklı olmanızda fayda var. Eğer şu anda piyasa iyi olduğu için kendi dükkanınızı açmak istiyorsanız tekrar düşünmek isteyebilirsiniz. Fakat eğer insanlar ile birebir iletişime geçme ve ilgilenme tutkunuzun geçici bir şey olmadığından eminseniz yazıyı okumaya devam edin.

Kendi dükkanınızı mı açacaksınız yoksa hali hazırda var olan bir işi mi satın alacaksınız? Belki de bayilik almak ya da iş fırsatlarını kollamak istiyor olabilirsiniz. İşte değerlendirebileceğiniz seçenekler:

 

İş Satın Almak

Bayilik, iş fırsatları ve halihazırda var olan bağımsız firmaları satın alabilirsiniz. Size karar verme sürecinde yardımcı olması adına bazı olgu ve faktörlere bakalım.

Bayilik satın alma: Bayilik satın aldığınızda bayisini satın aldığınız kişiye yüklü telif ücretleri ödemeniz gerekiyor. Bu sayede bayisini aldığınız markanın ya da işletmenin asıl sahibi size markasını kullanmanız için izin vermiş oluyor. Bayiliği veren kişi hem destek sağlıyor hem de kendi sistemini gelip kendisi kurarak kendi ürününü ya da servisini satmanızı sağlıyor. Sıfırdan iş kurmaya başlayan bir girişimciye kıyasla bayilik almanın “bilindik bir marka ismi” almak gibi avantajları var. Bu avantajların belki de en önemlisi ve en göze çarpanı bayiliğini satın almış olduğunuz markanın oluşturduğu satım sisteminin çalışırlığından emin olmanız ve size işe başlamadan sistemin nasıl işlediğinin öğretilmesidir. Bayilik almak bayilik veren kişi size danışmanlık sunacağından yeni girişimcilerin yaptığı birçok hatayı yapmanızı da önlemektedir. “Bayilik veren firmalar” kategorisini inceleyerek 100’lerce bayilik fırsatına göz atabilirsiniz.

Hali hazırda var olan bağımsız firma/işletme satın alma: Halihazırda kurulu bir işletme/dükkan satın almak, sıfırdan bir dükkan açmaya kıyasla daha büyük bir sermaya gerektirir. Fakat daha kolay ve hızlı kâr ederek harcamış olduğunuz sermayeyi daha hızlı bir şekilde geri kazanırsınız. Öyle ki satın almış olduğunuz işletmenin/dükkanın hali hazırda finansal ve pazarlama planları olduğundan sıfırdan bir planlama yapmak zorunda kalmazsınız. Bir firma/dükkan satın almanın çok fazla sermaye gerektiriyor olmasının sebebi firmanın/işletmenin yerleşmiş bir konuma, müşteri veri tabanına, deneyimli çalışanlara ve envantere sahip olmasıdır. Kurulu bir işletme ya da dükkan satın almak isteyen girişimcilerin tıpkı sıfırdan bir iş kurarken yapmaları gerektiği gibi olabildiğince detaylı bir araştırma yapmaları gereklidir. Bu araştırmaları yaparken çeşitli endüstrilerdeki fırsatları dikkatlice ölçüp biçin. Bunu yaparken satışa konulmuş olan işletmenin/dükkanın neden satışa konulduğunu da -bölgedeki yüksek suç oranı, yol genişletme çalışması planları sonucu işletmenin önündeki park yerlerinin gitmesi gibi- araştırın.

 

Kendi Dükkanınızı Açmak

Aklınızda farklı bir konsept fikri olduğuna ve bu fikrin piyasadaki benzerlerinden daha iyi olduğuna inanarak kendi işinizi sıfırdan kurmak istiyor olabilirsiniz.

Birçok başarılı olmuş küçük iş piyasada halihazırda var olan bir şeyi daha yenilikçi hale getirmesi sayesinde başarılı olmuştur. Siz de piyasaya ürün sürmek için yeni bir teknik mi geliştirdiniz? Mesela fikriniz otoyola yakın bir yerde konumlandırılmış yoldan geçen potansiyel müşterilere değer katan bir kahve dükkanı olabilir. Ya da belki piyasa talebini yerine getirecek başka bir fikriniz olabilir. Çok az girişimci sosyal farkındalıkları sayesinde başarılı bir girişimde bulunabilmişlerdir. Peki sizin eşi benzeri olmayan iş planınız ne?

 

Lokasyon Belirlemek

Mağazanız için seçeceğiniz iyi bir lokasyon başarıyı size garanti etmese de malesef ki kötü bir lokasyon seçimi her zaman başarısızlığı garanti eder. Yeni kurulacak bir mağaza her daim müşterinin çok olduğu bir bölgede yer almalıdır. Seçeceğiniz mağaza lokasyonu güvenlik açısından uygun, müşterileriniz ve çalışanlarınız için toplu taşıma ile kolay ulaşılabilir, hem şirket hem de müşteri araçları için yeterli park alanına sahip, ofis ve satış için yeterli alana sahip olmalıdır. Mağazanız için seçeceğiniz lokasyon mağazanızın açılış ve kapanış saatlerini, potansiyel müşteri profilinizi ve sunabileceğiniz promosyon çeşitlerini ve mağazanızın ne kadar sürede ne kadar büyüme kaydedebileceğini belirler.

Mağaza lokasyonunun iyi olabilmesi için görünür ve aydınlık olması gerekmekte ve fiyat olarak kirası karşılanabilir olmalıdır. Ne alanda bir mağaza açmak istediğinize karar vermek kadar mağaza lokasyonuna karar vermek de bir o kadar önemli.

Bu nedenle öncelikle mağazanızda ne satmak istediğinize karar verin. Mağazanız için iyi bir lokasyon seçmenin üç adımı var: doğru şehir seçimi, mağazanın şehir içerisinde ne bölgede yer alacağı, bölgenin kimliği.

Şehir seçme adımında aşağıdaki ana faktörleri göz önünde bulundurmalısınız:

  • Şehirin ticaret alanının büyüklüğü
  • Nüfusu ve nüfus trendleri
  • Toplam alım gücü ve büyük alım gücüne sahip kitlenin profili
  • Farklı ticaret kolları için mağazacılık potansiyeli
  • Şehirdeki ticaret kolları ve mağazalar arası rekabet
  • Rekabetin kalitesi ve agresiflik seviyesi

Bu faktörlere dayanarak bir şehir seçtiğinizde şehir içerisinde mağazanızın hangi bölgede yer alacağına aşağıdaki faktörleri göz önünde bulundurarak karar verin:

  • Müşterinin ilgisini çekme gücü
  • Bölgedeki iş rekabetinin doğası
  • Mağazaya ulaşımın kolay olması
  • Bölge yasaları
  • Şehir gelişiminin ne bölgeye doğru olduğu
  • Bölgenin genel profili
  • Bölgenin satış ve ticaret oranı
  • Komşu bölgelerin demografik yapısı

Bölge seçiminizi daha da daraltmak için göz önünde bulundurmanız gereken faktörler:

  • Trafik akışı
  • Çevredeki mağazaların dış görüntüsü
  • Otopark alanlarının yeterliliği
  • Bölgedeki mağaza kiralarının ortalaması

Mutlaka okuyun: İşiniz İçin Yer Seçimi Yaparken Dikkat Etmeniz Gerekenler

 

Mülk Sahipleri

Mağaza lokasyonunun görüntüsü ile direkt olarak bağlantılı olan şey mağazasını kiraya veren mülk sahibinin nasıl biri olduğudur. Ne yazık ki bazı mülk sahipleri kiracılarının işlerinin işleyişlerine yardımcı olmazlar. Bu nedenle mülk sahipleri kiracılarının mağazalarının başarılarından ve başarısızlıklarından büyük oranda sorumlu olduklarını söylemek mümkündür. Örnek vermek gerekirse bazı mülk sahipleri mağaza tabelalarının boyutlarını ve yerleşimlerini kısıtlayabilir, mağazanın ihtiyacı olan tamirat işlerini yaptırmak istemiyor ya da mağazanın bir bölümünü size kiralarken başka bir bölümünü bölerek başka birine kiralamak istiyor olabilir.

Bazen mülk sahipleri mülklerinde gerekli olan tamirat işlerini yaptırmak için gerekli sermayeye sahip olmuyorlar. Bu nedenle mülklerine yatırım yapmak ve kiracılarını desteklemek yerine kiracılarından ne koparabilirlerse koparmaya çalışıyorlar.

Mülk sahibinizin nasıl bir profile sahip olduğunu deneyim yoluyla öğrenmeyi planlayıp işinizi şansa bırakmayın ve bölgedeki diğer kiracılar ile konuşarak bilgi toplamayı deneyin. Çevredeki insanlar size faydalı bilgiler sunabilirler. Tutmak istediğiniz dükkanı daha önce tutmuş kişilerin ne iş yaptıklarını ve neden dükkanlarını kapatıp gittiklerini sorun. Başarız oldukları için mi kapatmışlar yoksa sadece başka, daha iyi bir yere mi taşınmışlar?

 

Mağaza Planı

Kendinizi, kendi dükkanınızın kapısından ilk kez giren bir müşteri olarak hayal edin. Dükkana dair nasıl bir izlenime sahipsiniz? Size neler sunuluyor? Dükkana girdiğiniz an içinizde güzel duygular uyanıyor mu? Dükkanınızın fiziksel görünümü ve ürünlerin sunuluş şekli müşterilerin, dükkanınıza ve markanıza dair olan fikirlerini büyük ölçüde etkiler. Peki bu durumda ne yapmalısınız?

Mağaza planını alarak bir iç mimara baş vurmalı ve 3D ortamda mağazanız için bir iç dizayn oluşturtmalısınız. Bunu yaparken mağazanızda kullanmak istediğiniz ve öne çıkartmak istediğiniz ana renkleri, materyalleri ve aksesuarları belirlemelisiniz. Mesela avize mi, neon ışık mı yoksa spot ışık mı kullanmalısınız? Elegant mı, modern mi yoksa spor görünümlü bir dükkan tasarımı oluşturmalsınız? Sıcak renkler mi yoksa soğuk renkler mi? Mermer zemin mi yoksa halı kaplama mı? Müşterileriniz için neyin en iyi karar olacağına karar verin.

Mağaza planınızın iki ana elementi var: biri mağaza tasarımı bir diğeri ise mağaza yerleşim planı. Mağaza tasarımı atmosfer, imaj, iç dizayn ve dış dizayn faktörlerinden oluşur. Mağaza yerleşim planı ise mağazadaki her bölümün nasıl düzenleneceği, satış yapılacak yer ve boş alan kullanımını içerir.

Dükkanınızı kurarken yapabileceğiniz en güzel şey mimarlardan, iç mimarlardan ve ışık mühendislerinden destek almaktır. Yetenekli tasarımcılar ile çalışmanın faydalarını uygulamada sonuç alana dek tahmin bile edemezsiniz. Mimarlar ve tasarımcılar havalandırmaların konulacağı yerden tutun da ışıklandırma, ses ve kablo sistemlerinin en iyi nereye konması gerektiği konusunda yardımcı olurlar. Tasarımcılar en moda renkleri, materyalleri ve aksesuarları kullanarak sizin kendi başınıza yapmanızın mümkün olmadığı sonuçlar ortaya çıkartırlar. Güzel bir ön hazırlık sayesinde siz de hem hatrı sayılır miktarda bir parayı cebinizde tutmuş olursunuz hem de müşteri üzerinde pozitif etki yaratacak bir dükkan tasarımına sahip olmuş olursunuz.

Fakat bütün işleri uzmanlarından yardım almak yerine kendiniz yapmak isteyebilirsiniz. Bu durumda çok iyi bir ön araştırma yapmanız gerekir. Mesela sizin satacağınız ürünlere ya da hizmete benzer şeyler satan dükkanları ziyaret edebilirsiniz. Fakat bunu yaparken mağaza planının sizin mağazanızın planına benzer mağazalar olmasına dikkat edin. Belki de çok iyi bir fikir bulursunuz.

 

Mağaza Yerleşiminin 7 Prensibi

Mağazanızın tasarımına karar verdikten sonra sıra alan yönetiminde. Mağaza yerleşimi konusunda size yardımcı olacak 7 temel prensibe bir bakalım:

1- Müşterilerinize bütün ürünlerinizi gösterin. Müşteriler dükkanınıza girdiğinde ne kadar çok ürününüzü görürlerse o kadar çok şey satın alırlar. Dükkanınızı öyle bir dizayn etmelisiniz ki, dükkanınıza gelen müşteriler bütün reyonları dolaşmak ve daha sonra yeni neler gelmiş diye bakmaya gelmek istemeli. Bunu lokasyon tabelalarını, merdivenleri, asansörleri, giyinme kabinlerini ve belli başlı ürünleri stratejik yerlere konumlandırarak sağlayabilirsiniz. Mesela süpermarketlerin birçoğu ekmek ve süt gibi temel ürünleri mağazanın arka kısımlarına yerleştirirler. Bunun sebebi gelen müşterinin tüm mağazayı dolaşmasını sağlamaktır.

2- Müşteri trafiğinin yoğun olduğu ve en çok kar getiren ürünlerin yerlerini belirleyin. Yüksek fiyatlı ürünlerin görünür yerlerde yer almasına dikkat edin.

3- Hırsızlıklar için önlem alın. Ufak ve pahalı ürünleri kilitli yerlerde saklayarak sunun, açılı aynalar kullanarak kör noktaları azaltın ve güvenlik kameraları ile güvenliğinizi sağlayın. Mağaza alanını açık tutun. Bu sayede satış görevlileri mağazadaki müşterileri gözlemleyerek hırsızlıklara karşı caydırıcı bir etken olurlar.

4- Uyarlanabilir olmaya çalışın. Mağaza yerleşimini düzenleyebilmek adına hareket ettirilebilir ve ayarlanabilir aksesuarlara ve mobilyalara ihtiyacınız var. Bu nedenle dolap, raf ve diğer mobilyaları satın alırken aldığınız mobilyaların kolay uyarlanabilir olmasına dikkat edin.

5- İlişkili reyonları birbirleri ile yan yana konuşlandırın. Mesela yazıcı reyonunu bilgisayar reyonunun yanına, vazo reyonunu çiçek reyonunun yanına ya da kravat reyonunu gömlek reyonunun yanına konuşlandırın.

6- İlişkili departmanları yan yana konuşlandırın. Giyim departmanını ayakkabı departmanı ile yan yana konuşlandırmak ya da kozmetik ve takı ile aksesuarları ya da yemek kitapları ve pastacılık malzemelerini yan yana konuşlandırmak gibi. Benzer departmanlar ve benzer ürün kategorileri çapraz satış akışını sağlamak adına olabildiğince yan yana konuşlandırılmalı.

7- En önemli ürün kategorisini mağazanızdaki en iyi yerde sergileyin. Kazananı oynayın. Hızlı satışı yapılan ürünler her daim ön planda tutulmalıdır.

 

Ürünler & Fiyatlandırma

Sizi diğer mağazalardan ayıran şey satışını yapmayı seçmiş olduğunuz ürün yelpazesidir. Satışını yapmayı düşündüğünüz ürünler müşterilerinizin ihtiyaçlarını karşılamalı. Bu nedenle dükkanınızda modası geçmiş ve artık rağbet görmeyen ürünleri satmayı planlamayın. Ürün seçimi tamamen konumlandırma ile alakalı. Yapılabilecek en iyi şey aynı kategorideki ürünün çeşitlerini stoklamak ve markanızın popülerliğini artırmanızı sağlayacak trend ürünler satmaktır.

Ürün seçiminde başarılı olabilmek için öngörünüzün yüksek olması gerekiyor. İşe başlarken üreticilere giderek piyasada en çok satan, popüler ürünlerin neler olduğunu sorabilirsiniz. Ya da internette forum sitelerine ve sosyal medya uygulamalarına bakıp neyin popüler olduğunu araştırabilirsiniz. Piyasanın ve diğer markaların neler sattığına bakmalı ve piyasada rekabet fazla olduğu için sürekli olarak trendleri takip etmelisiniz.

 

Ürün Yelpazesi Oluşturma

Size ne tür ürünleri satmanız ya da ne tür ürünleri satmamanız gerektiğini iyice anlayabilmeniz adına takip edebileceğiniz basit bir prosedürden bahsedeceğim. Eğer elektronik ürünler ya da giyim ile ilgileniyorsanız analizlerinizi ünlü markaları baz alarak yapabilirsiniz.

Size örnek olması açısından bir motosiklet bayisi sahibine ürün yelpazesini nasıl oluşturduğunu sorduk.

1- Ürün yelpazenizde olacak ürünleri geniş kategoriler altında ayırın (spor motosikletler, elektrikli motosikletler gibi).

2- Her kategoriyi alt kategorilere bölün (motor parçaları, tekerlek parçaları, çerçeve parçaları, vites parçaları, donanım parçaları, güç aktarım parçaları gibi).

3- Her bir alt kategoriye sermayenizin belirli bir yüzdesini pay edin (%20 motor parçaları, %5 tekerlek parçaları, %5 çerçeve parçaları, % 5 vites parçaları, %30 donanım parçaları, %10 güç aktarım parçaları gibi).

4- Stoklamak istediğiniz ürünleri satan üreticilere ulaşabilmek için sektöre ait kaynaklardan bilgi edinin.

5- Satın almış olduğunuz her bir ürünün size en iyi karı getireceğinden emin olarak stoklarınızı yapın.

Özet olarak ürün yelpazenizi oluştururken amacınız stoklamış olduğunuz ürünlerden maksimum satış elde etmek. İlk olarak alacağınız ürünlerden ne kadar alacağınıza karar vererek kendinizi seçici olmak için sınırlandırmış ve ileriki zamanlarda stok yönetimini yapmanızı kolay hale getirmiş olursunuz. Çünkü planlama yapmadan bir üründen çok fazla ya da çok az stok yaparsanız kendinizi tehlikeli bir konuma koymuş olursunuz. Bu nedenle en iyisi; en başta kendinize bir satın alım planı oluşturun ve o plana bağlı kalın.

 

Ürün Fiyatlandırma Felsefesi

Kendinize temel bir ürün fiyatlandırma felsefesi belirleyin: Fiyat aralığınız piyasanın üzerinde rekabetçi rakamlar mı olacak yoksa piyasanın altında ulaşılabilir rakamlar mı? Hangi kategoride ürünler satmak istediğinizi hayal edip gerçek anlamda nasıl bir işe girmek istediğinize karar verdiğinizde ve iş planınızı oluşturduğunuzda bu soruyu çoktan cevaplamış olabilirsiniz.

Fiyatlandırma konusunda önemli olan şey yeteri kadar kadar kâr edebilmektir. Fakat fazla kâr edebilmek adına çok yüksek fiyatlar belirlememelisiniz. Çünkü kâr, akıllıca yapılmış bir iş planının sonucu olmalı. Aksi takdirde kurmuş olduğunuz işin batması kaçınılmaz olur.

Fiyatlandırmalarınız konusunda bir karara varmak adına şu soruları cevaplandırmalısınız:

  • Potansiyel müşteriler ürün için en fazla ne kadar öderler?
  • Rekabet içinde olacağınız markalara kıyasla siz nasıl bir fiyatlandırma yapmak istiyorsunuz? Daha yüksek mi daha düşük mü?
  • Üretici ya da sağlayıcı tarafından ürün için tavsiye edilen satış fiyatı ne?
  • Ürünün müşterinin kalite, değer gibi algıları üzerinde etkisi olacak özellikleri neler?

Karar verme sürecini daha da daraltmak adına fiyatlandırmanızı bir düşünce süzgecinden geçirin:

  • Harcanılan sermayeyi geri kazanmak: Yatırımınızı geri kazanmanız adına belirli bir kar oranı belirleyerek satış fiyatlarınızı kararlaştırın.
  • Maksimum kar: Sattığınız mallardan elde edebileceğiniz muhtemel en yüksek kar oranını elde edebilmenizi sağlayacak fiyatlar belirleyin.
  • Satış oranlarında artış: Mallarınıza mağazanızda satış oranlarını yükseltecek fiyatlar belirlemelisiniz. Bunu da genellikle fiyatları düşük tutup daha fazla mal satarak “sürümden kazanma” mantığı ile yapabilirsiniz.
  • Nakit akışı: Daha fazla satış karı elde edebilmek için kısa dönem için geçerli fiyatlar belirleyin. Bu taktik müşterileri daha fazla alışveriş yapmaya iter.

Bazen fiyatlandırma konusunda işe pişmanlık hissi dahil olabiliyor. Bazı fiyatlandırma uzmanları düşük gelire sahip birçok tüketicinin belli başlı ürünleri alırken özellikle de gereksiz şeyler alırken kendilerini pişman hissettiklerini öne sürüyor. Ve eğer siz tüketicilerin bu suçluluk duygularını azaltabilirseniz tüketiciler de sizden alışveriş yapmaya daha meyilli oluyor. Bu nedenle tüketicilerin sattığınız pahalı ürünleri almaları için teşvik edici unsurlar oluşturmak iyi bir yol olabilir.

Mutlaka okuyun: Satışlarınızı Artıracak Fiyat Belirleme Stratejileri

 

İşe Çalışan Almak

Tüketiciler bir mağazaya dair görüşlerini genellikle satış gücüne bakarak şekillendirirler. Bu sebepten dolayı müşterileri memnun edip alışveriş yapmalarına teşvik edecek girişken ve problem çözme konusunda iyi çalışanlar işe almalısınız.

İster ayakkabı ya da bilgisayar ekipmanları satın ister çicek satın, satış görevlileri müşterilere istediklerini bulma konusunda ve istedikleri ürünleri deneme konusunda yardımcı olurlar. Ürünün özelliklerini açıklar, çeşitli renk ve modeller konusunda bilgi verirler. Bu nedenle mağazanızda satışını yaptığınız ürünlerle ilgili daha önceden bir deneyimi olmuş ya da en azından deneyim edinmek isteyen çalışanlarla çalışmalısınız.

Satış için temel gereksinimler bu anlattıklarımız olsa da bütün satış yaklaşımları aynı olmadığından her deneyimli satış elemanı sizle çalışmak için doğru kişi olmayabilir. Mesela bazı satış görevlileri, özellikle de çok pahalı ve kompleks ürün satan satış görevlileri belli başlı bilgi birikimine ya da kabiliyetlere sahip olmaları gerekir. Örneğin otomobil satışı yapabilmek için satış görevlisinin çeşitli modellerin özelliklerini, üreticinin şartnamelerini ve ödeme seçeneklerini müşteriye düzgün bir şekilde açıklayabilmesi gerekir. Ya da pahalı mücevherler satabilmek için satış elemanının normal bir satış elemanına kıyasla özel bir uzmanlığa sahip olması gereklidir.

Mağazanınız ve ilkelerinizin ne olduğuna bağlı olarak çalışanlarınız iade, değişim, hediye paketi yapma, rafları düzenleme, teslimat alma, fiyat etiketi takma, vitrin düzenleme, mağazayı toplama gibi işler de yapabilir. Fakat çalışanlarınızın iş sorumluluğu ne olursa olsun tertipli ve düzenli olmaları gereklidir. Bütün bunların yanı sıra muhtemel güvenlik riskleri ve hırsızlık olaylarını farkedebilme kabiliyetine sahip olmaları ve bu gibi durumlarda ne yapmaları gerektiğini bilmeleri gerekir.

Mutlaka okuyun: İyi Bir Satıcı Nasıl Olmalıdır?

 

İşe Kaç Çalışan Almak Yeterli Olur?

İşe kaç çalışan almanın yeterli olacağı sorusunun cevabı “müşteri memnuniyetini sağlayacak kadar” olmalıdır. Gerçek hayatta ekonomik hayat ihtiyacınız kadar çalışan çalıştırmanızı imkansız kılsa da bu soruya vereceğiniz cevap yaptığınız işe ve ihtiyaçlarınıza bağlı olarak değişebilir. Kaç adet çalışan çalıştırmanıza karar vermenize yardımcı olacak birkaç önemli noktaya göz atalım:

  • Boyut: Tek katlı bir mağaza çok katlı bir mağazaya kıyasla daha az çalışana ihtiyaç duyacaktır.
  • Satılan ürün çeşidi: Ürün ne kadar karmaşık bir ürün olursa ve fiyatı da ne kadar yüksek olursa o kadar fazla çalışana ihtiyaç duyarsınız. Satışını birebir yapmanız gereken ürünlerde daha fazla çalışanınız olması gerekir.
  • Mağaza açılış saati: Çalışma günleri ve saati ne kadar fazla olursa çalışanlarınız da o kadar mola saatlerine ve geniş çalışma saatlerine ihtiyaç duyarlar. Özellikle resmi tatiller gibi günler çalışan sayınızı etkiler.
  • İş akışı: Günün belirli saatlerinde ya da haftanın belirli günlerinde yaşanan yoğunluk çalışan ihtiyacınızı değiştirebilir.
  • Satış yoğunluğu: Mağazanızın müşteri yoğunluğu ve sıklığı ne kadar fazlaysa o kadar fazla çalışana ihtiyaç duyarsınız.

Mutlaka okuyun: Başarılı Bir Görev Dağılımı Nasıl Yapılır?

Tuğçe
Tuğçehttps://www.linkedin.com/in/tugcenurirgas/
Henüz daha lisedeyken Avrupa Birliği Öğrenci Değişim Programı olan AFS'ye kabul edildi ve 1 yıl Hollanda'ya okumaya gitti. Dereceyle girdiği Yeditepe Üniversitesi "Çeviri Bilimi" bölümünden mezun olduktan sonra birçok firmada içerik üreticisi ve yerelleştirme hizmeti verdi. Şu anda ise Sony şirketinin Avrupa pazarına yönelik geliştirdiği projelerde "Proje Müdürü" olarak çalışmakta.
Mutlaka Okunması Gerekenler

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

En Çok Okunanlar