Hollandalı şirket Waterstudio’nun inovatif tasarımı denizden elektrik üretme biçimimizi kökünden değiştirebilir.
Su temelli şehir planlamacılığı ve araştırma konularına yoğunlaşan Hollandalı Waterstudio şirketi, Parthenon isimli yüzebilen ve inovatif nitelikte bir deniz duvarı geliştirdi. Duvar, adını Yunan tanrıçası Athena’ya ithafen yapılmış tapınaktan alıyor.
Deniz duvarları elbette yeni bir icat değil. Fakat Parthenon, tasarımı sebebiyle diğerlerinden farklı desek hiç de yanılmayız. Sabit bir deniz duvarı özelliği taşımayan Parthenon, aralarından su geçince iki tarafa da yavaşça dönen doksan santimetrelik kolonlardan meydana geliyor. Bu sistemin birkaç önemli avantajı var. Öncelikle, kolonlar belirli bir oranda esneklik gösterebildiği için duvar sıradan bir deniz duvarından çok daha elastik bir yapıya sahip. Ancak işin güzel yanı, bu özelliği duvarın limanı koruma etkinliğini hiçbir şekilde azaltmıyor. Kolonlar su ile doluyor ve platform deniz yatağına bağlı olduğu için birçok farklı şekilde kullanılabiliyor. İlgi çekici bir bulvar, liman uzantısı veya kentsel yeşil alan aklımıza gelenlerden bazıları…
Ayrıca, Parthenon dalgaların gücünü elektrik enerjisine dönüştürebiliyor. Dönüştürülen bu enerji, platformun içine inşa edilmiş kutuda saklanıyor. Parthenon duvarının Thames veya Hudson gibi uzun nehirler üzerine inşa edildiğini hayal edin, daha yeşil bir gezegene çok ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde duvardan üretilecek elektrik enerjisi muazzam olurdu.
Benzer yenilikler farklı ülkelerde de yapılıyor. İzlanda, volkanik ısıyı enerji kaynağına dönüştürmek için çalışmalar yürütürken Avustralyalı bir şirket de geçtiğimiz günlerde denizden hızlı ve kolay biçimde enerji üretebilen yeni bir dalga makinesi icat etti. Birçok şirketin doğamızı ve çevremizi kurtarmak için böyle çalışmalar yapması bizi hem ümitlendiriyor hem de bize ilham kaynağı oluyor diyebiliriz. Peki ya siz ne düşünüyorsunuz? Sizce bu şirketlerin gözden kaçırdığı bir şeyler var mı? Başka ne çeşit orijinal inovasyonlar görmek isterdiniz?