Neden birdenbire, pek çok başarılı şirket lideri şirketlerini ve meslektaşlarını daha fazla hata yapmaya ve hataları daha çok kucaklamaya davet etmeye başladı?
Mayıs ayında Coca-Cola şirketinin CEO’luk görevine getirildikten hemen sonra James Quincey tüm şirket üst düzey yöneticilerinden, yıllar önce şirketin başından geçen “New Coke” fiyaskosundan sonra şirket kültürünü saran hata yapma korkusunun ötesine geçebilmelerini istedi. Konuyla ilgili şu sözleri söylüyordu:
“Hata yapmıyorsak, yeterince çaba göstermiyoruz demektir.”
Haziran ayında, Netflix CEO’su Reed Hastings, her ne kadar şirket üye kullanıcı sayısı sayesinde benzersiz bir başarıyı deneyimliyor olsa da, yayın hizmetlerinin çok fazla sayıda yüksek reytingli programı kapsaması ve çok az programı iptal ediyor olması konusundaki endişelere açıklık getirmeye çalıştı. Hatta bir teknoloji konferansında şunları belirtiyordu:
“Daha fazla risk almamız, daha çılgın şeyler denememiz gerekmekte. Şu anda bile toplamda daha büyük bir program iptal oranına sahip olmamız gerekirdi.”
Amazon CEO’su ve aynı zamanda tartışmasız dünyadaki en başarılı girişimcilerinden olan Jeff Bezos bile, şirket büyümesinin ve yenilikçi yüzünün yapılan hatalar sayesinde elde edilebildiği gerçeğini yapabildiği kadar dile getirmektedir. Amazon’un Whole Foods’u satın almasından sonra ise şu sözleri sarf ediyordu:
“Gerçekten güçlü bir iddianın altına giriyorsanız, bunun deneysel bir girişim olması gerekir. Bir şeyin deneysel olması ise ilk elden bu şeyin ileride çalışıp çalışmayacağının kesin olarak bilinememesi anlamına gelir. Deneyler doğası gereği başarısız olmaya yatkınlardır da. Fakat bunların içerisinde elde edilen birkaç büyük başarı fayda sağlamayan yüzlerce başarısız sonucu gölgede bırakabilir.”
Bu CEO’ların söylediklerinin altında yatan şey her ne kadar anlaşılır olsa da pratik hayata uygulamak pek çoğumuz için düşünüldüğü kadar kolay olmayabilir. Günümüzde yenilikçi ve yaratıcı vizyonları destekleyen sayısız şirket lideri ve sayısız kurum bulunmaktadır. Fakat bunların büyük bir kısmı hala hata yapmaktan, yanlış adım atmaktan ve hayal kırıklığına uğramaktan korkmaya devam etmektedir. Tam da bu yüzden teorikte destekliyor olmalarına rağmen pek çok şirketin sektörlerde göze çarpan yenilikçi ve yaratıcı işler ortaya koyamadığına tanık oluyoruz. Oysa burada önemli bir nokta var; hata yapmaya hazır değilsen, öğrenmeye de hazır olman mümkün değildir. Benzer olarak dünyanın değişim hızına ayak uydurarak öğrenmeye devam etmeyen şirketler ve kişiler de hiçbir zaman hedeflenen gelişimi gösteremeyeceklerdir.
Peki hata yapmanın doğru yolu nedir? Bireylerin ve şirketlerin küçük hatalar ve büyük başarılar arasındaki gerekli bağlantıyı kurabilmek için yararlanabilecekleri belirli yöntemler bulunmakta mıdır? Massachusetts’te tüm öğrencilerini kadınların oluşturduğu Smith Koleji “Başarılı Şekilde Başarısız Olmak” isimli bir eğitim programı başlattı. Program kapsamında ise öğrencilere aslında hepimizin öğrenmesi gerekenler aktarılmaktadır. Programın yürütücülüğünü yapan Rachel Simmons New York Times gazetesinde yayınlanan bir makalede şu sözlere yer vermektedir:
“Burada öğretmeye çalıştığımız şey hata yapmanın öğrenme sürecinin bir problemi değil önemli yapısal parçalarından biri olduğu.”
Hatta, öğrenciler bu programa kayıt olduklarında, Başarısızlık Sertifikası isimli bir sertifika da kazanıyorlar, bu sertifika sayesinde kişiler ilişkilerinde, yürüttükleri projelerde, sınavlarda ya da kendileri için büyük önemi olan diğer konularda “hata yapmak ve durumu batırmak” için yetkilendiriliyorlar fakat bunu yaparken hala büyük değere sahip ve fazlasıyla mükemmel bir birey olmaya da devam edecekleri de belirtiliyor. Bu şekilde, hatalar ile başa çıkabilmeyi belli bir dereceye kadar öğrenmiş olan öğrenciler daha az kırılgan hale geliyor ve mükemmel ve kesintisiz bir performans düşleyenlere göre daha cüretkar oluyorlar.
Bu, aynı zamanda iş dünyasına da uygulanabilir bir bakış açısıdır. Domino’s Pizza şirketinin 2010 yılından bu yana CEO’luğunu yapmakta olan Patrick Doyle, görevi boyunca herhangi bir alanda herhangi bir şirket liderinin gösterebileceği en başarılı performanslardan birini sergilemiştir. Buna rağmen kendisi şirketin tüm zaferlerinin hata yapma ve yanlış adım atma olasılığı ile yüzleşme isteğinden kaynaklandığına ilişkin büyük bir inanç duymaktadır. Benzer şekilde, başka şirket liderlerine yaptığı bir sunumunda Doyle, hatalar konusunda daha dürüst davranan şirketlerin ve bireylerin önünde 2 büyük zorluğun bulunduğunu belirtmiştir. İlki, ona göre, kendisinin de “ihmal yanılgısı” olarak nitelendirdiği durumdur. Bu durum yeni bir fikri olan pek çok kişinin, bu fikri hayata geçirmeye çalıştığında başarısızlık ile karşılaşacağından ve bu yüzden de kariyerini zedeleyeceğinden korktuğu için fikrinin peşinden koşmamayı tercih etmesi larak ifade edilebilir. İkinci zorluk ise, yine kendisinin adına “kaybetme isteksizliği” dediği başka bir durum. Yani insanların karşı karşıya kaldıkları olayları genelde kazanmaktan ziyade kaybetmemek için deneyimleme yatkınlığı. Çünkü pek çoğumuz için “kaybetmenin yarattığı acının üzerimizdeki etkisi, kazanmanın verdiği keyfin etkisinden iki kat daha fazladır.”
Doyle’a göre ise “insanlara hata yapma alanı yaratmak bu kişiler için oldukça motive edicidir ve başarının koşullarından biridir.” Tam da bu yüzden bu hepimiz için iyi bir referans noktası olabilir. Unutmayın, Reed Hastings, Jeff Bezos ya da Coca-Cola’nın yeni CEO’sunun da katıldığı gibi, hata yapmadan öğrenmenin yolu yoktur, gerileme yaşanmadan başarıya ulaşmanın mümkün olmaması gibi.