Apple günümüzde dünyanın en değerli şirketleri arasında yer alıyor. Bu duruma gelmesini de büyük ölçüde geniş vizyona sahip merhum CEO ve kurucu ortak Steve Jobs’a borçlu.
Eğer Steve Jobs’ın hayat hikayesini anlatan filmi izleyebilirseniz, hikayenin çoğunu bilmediğinizi fark edeceksiniz.
Apple bir zamanlar dibe vurmuş bir şirketti. Başarısızlığıyla dönemin CEO’larının ağızlarına adeta sakız olmuştu. Bir ekonomik sıkıntıdan başka bir ekonomik sıkıntıya koşuyordu.
1996 yılında,artık kayda değer bir şey yapıp şirketi kurtaracak ciddi bir adım atması gerektiğinin farkında olan Apple şirketi CEO’su Gil Amelio, NEXT isimli bir bilgisayar şirketini satın almak üzere görüşmelere başladı. Şirketin sahibi Steve Jobs’tı ve Amelio, şirketi içinde bulunduğu çıkmazdan kurtarabilecek ismin Jobs olduğuna dair ufak da olsa bir umut besliyordu.
Ancak, olayların seyri tamamen farklı oldu. Jobs Amelio’nun işten çıkarılması konusunda yönetimi ikna etti ve eğer Apple’ı kurtaracak bir kişi varsa, o kişinin ancak kendisi olabileceğini iddia etti; bunun anlamı şirketin ezeli rakibi Microsoft’tan destek almak olsa dahi bu iddiasından vazgeçmeyecekti.
Sonrasında ne mi oldu? Buyurun birlikte bakalım:
1996 yılının sonlarında Apple şirketi, kurucu ortaklardan olan Steve Jobs’ın 11 yıllık bir aranın ardından şirkete geri döneceğini duyurdu. Jobs, 429 milyon dolar değerindeki şahsi şirketi NEXT’i kurmak üzere şirketten ayrılmıştı. Şimdi geri dönmenin tam zamanıydı. Fotoğraf, Apple şirketi Ceo’su Gil Amelio’nun 1997 yılı Ocak ayı Macworld Expo’da(Macworld Fuarı Mac bilgisayar tutkunları için yapılan bir fuar) açılış konuşmacısı olarak sahnede olduğu bir anda çekilmiş.
Steve Jobs’ın NEXT’i, grafik açıdan güçlü son teknoloji bilgisayarlar satma konusunda piyasada kendisine sağlam bir yer edinmişti, satışların çoğu üniversitelere veya bankalara yapılıyordu. Apple, Jobs’ın geri dönüşüyle Mac üretiminin yeniden canlanacağını umuyordu. Mac bilgisayarların stokları son 12 yılın en düşük seviyesindeydi. Amelio’nun liderliğinde, her geçen gün daha da büyük çaplı deyim yerindeyse felç edici kayıplar yaşanıyordu.
Jobs, 4 Temmuz 1997’de Apple yönetim kurulunu Amelio’yu devre dışı bırakıp kendisinin geçici CEO olarak seçilmesi konusunda ikna etti, ardından da bu görevi kalıcı olarak üstlendi. 1977 yılı Ağustos ayında Jobs, bir başka Macworld Expo’da, Apple’ın ezeli rakibi Microsoft’tan tam 150 milyon dolar değerinde bir destek fonu aldığını duyurdu. “İhtiyacımız olan yardımı almamız gerekiyordu.” diyen Jobs, gelen tepkilerin önüne ancak bu cümleyi sarf edip durumun vahametine işaret ettiğinde geçebildi.
Aslında, 1997 yılında Apple finansal açıdan öylesine bir dar boğazdaydı ki Dell firmasının CEO’su ve Microsoft’un en büyük ortaklarından Michael Dell “Jobs’ın yerinde olsam şirketin kepenklerini indirir, hissedarlara paralarını geri veririm.” demişti.
1998 yılının başlarında, San Francisco’daki bir başka Macworld Expo’da ise Jobs açılış konuşmasını daha sonraları defalarca gerçekleştireceği “One More Thing”(Bir Şey Daha Var) duyurusu ile sonlandırdı. Jobs’ın şirketi Mac üretimine yönlendirmesi ve Microsoft’tan yardım alınması şirketi yeniden kar yapar hale getirdi.
Jobs, 1998 yılında Tim Cook adında bir yöneticiyi işe aldı, ve onu dünya çapındaki operasyonlardan sorumlu birimin başına geçirdi. Cook şirket bünyesinde uzun yıllar boyunca çalıştı ve en sonunda şirketin operasyonel işlerini yürütmekten sorumlu baş yöneticisi, yani COO oldu.
Jobs’ın yardıma ihtiyacı vardı. Hikayenin bu noktasında Jobs, hem Apple hem de 1986 yılında yaptığı 10 milyon dolarlık bir yatırımla baş yatırımcısı olduğu Pixar Stüdyolarının CEO görevini üstlenmişti. 1995 yılında gösterime giren ‘Oyuncak Hikayesi’ filminin baş yapımcısı Jobs’tı.
Perde arkasında da türlü değişiklikler mevcuttu. Jobs şirket kadrosunda büyük değişikliklere gidiyordu. Jobs’ın yönetimde pek çok şey değişmişti; Apple’ın kafesi daha iyi yemekler sunar olmuş, çalışanların evcil hayvanlarını kampüse getirmeleri yasaklanmıştı.Çünkü Jobs herkesin yalnızca şirket işlerine odaklanması istiyordu.
Microsoft’un dev yatırımdan yaklaşık bir yıl sonra, yani 1998 yılının Ağustos ayında, Apple iMac’i yarattı. Ürün, yüksek performanslı bilgisayar üreticisi Jobs ve genç yetenek Jonathan Ive’ı bir araya getirmişti.
iMac farklı renklerde piyasaya sürülmüştü, bu tüm dünyanın Apple’ın estetik anlayışına ilk şahit oluşuydu. Bunun gerçekleşmesinde Jobs’ın payı büyüktü. iMac uzun zamandır beklenen bir atılımdı. Ürün ilk 5 ayda 800.000 ünite satmayı başararak çok satanlar listesine adını yazdırmayı başardı.
Jobs “Mac Adam” lakabını bu ürünle kazanmıştı. Apple’ın reklam bölümü yöneticilerinden Ken Segall “iMac” ismini öneren kişiydi. Buradaki “i” interneti temsil ediyordu, çünkü cihaz yalnızca iki adımda internete ulaşabiliyordu. Bu harfin temsil ettiği diğer anlamlar ise, İngilizce karşılığı “indivudualty” olan bireysellik ve ” innovation” yani yenilik idi.
Apple’a özgü bu isim geleneği hiç kaybolmadı. 1999 yılında Apple, iBook’u piyasaya sürdü. Ürün iMac’in başarısını başlangıç seviyesindeki bir lap top olarak devam ettirmeye çalışan müthiş bir makineydi.
Apple’ın son vuruşu ise, 2001 yılında piyasaya sürdüğü Mac Os X oldu. Şirket Mac OS 8 ve 9 ile yerinde sayarken, Mac OS X mükemmel bir yeniden tasarım olarak piyasaya damgasını vurmuştu. Ürün, Jobs’ın NEXT bilgisayarlarının da temelinde olan BSD işletim sistemi teknolojisini ve Unix’i kullanıyordu.
Bundan sonra her şey çok hızlı gelişti.2001 yılının sonlarına yaklaşırken Apple California Virginia ‘da bulunan ilk satış mağazasını açmıştı bile!
Jobs, Ekim ayında Apple Mac’in de bir adım önüne geçip iPod’u yarattı, dinlemek istediğiniz 1000 adet şarkıyı cebinizde gezdirmeyi vaat eden dijital bir müzik çalar olan iPod, piyasaya beklenenden ağır bir giriş yaptı. Çünkü 399 dolarlık bir fiyata sahipti ve yalnızca Mac bilgisayarlarla uyumlu olarak çalışıyordu.
2003 yılında iTunes dijital müzik mağazası yaratıldı. Mağazanın şarkı başına 0.99 dolarlık bir ücret aldığı, garip bir sistemi vardı. Amaç iPod’u dijital medya dünyasının merkezine yerleştirmekti. Çok geçmeden, hem iTunes hem de iPod Windows’u geride bırakmayı başardı ve Apple’ın resmi müzik çaları olarak yerini sağlamlaştırdı.
Ancak Jobs, 2003 yılında Apple’ın başarısına gölge düşürecek bir haber aldı: Pankreas kanserine yakalanmıştı.2004 yılında tüm çalışanları ile paylaşacağı güne kadar hastalığını bir sır gibi sakladı.
Apple 6 yıl içinde bilgisayar dünyasının gülünç bir malzemesi, bir nevi soytarısı olmaktan piyasanın ciddi bir oyuncusuna dönüşmüştü. 2003 yılından 2006 yılına kadar hisse değerini 6 dolardan tam 80 dolara yükseltmeyi başarmıştı. Pazar payı açısından bakıldığındaysa halen daha Microsoft’un gerisindeydi, ancak ciddi paralar kazanıyordu. U2 ve John Mayer gibi ünlü simalarda şirketin destek amaçlı etkinliklerinde yer alıyorlardı.
Jobs yıllardan beri yeni bir dokunmatik ekran tasarımı geliştirmesi konusunda talepler alıyordu. 2004 yılında bu işi masaya yatırmaya karar verdi. Project Purple’ı toplantıya çağırdı ve işin başındaki Ive ile yeni bir dokunmatik ekran geliştirme projesi başlattı. Jobs aslında bir tablet bilgisayar hayal ediyordu ancak işin sonunda ortaya çıkan cep telefonu için kullanılacak türden bir ürün oldu.
iPod serisi de günde güne büyüyordu. 2005 yılına gelindiğinde sırasıyla iPod, iPod Mini, iPod Nano ve iPod Shuffle piyasaya sürülmüştü. Aynı yıl, video da oynatabilen ilk iPod’lar tanıtıldı, ürün aynı zamanda iTunes üzerinden film ve video satın alımı da yapabiliyordu.
2005 yılında, Motorola ROKR model cep telefonu tanıtıldı. Telefon Apple ve Motorola ortak yapımı bir üründü. Cihaz, iTunes müzik mağazasından ürün satın alıp oynatabilen ilk telefon olma özelliği taşıyordu. Ancak hafıza konusundaki sınırlılığı sebebiyle yalnızca 100 şarkıyı muhafaza edebiliyordu.
Jobs, 2006 yılında Mac bilgisayarların kurtarıcısı olacak bir adım attı. Şirketin eski CEO’su John Sculley şirketin geleceğini pahalı PowerPc işlemcilerine bağlamıştı. Windows PC üreticileri ise Intel’i kullanıyordu. Apple’ın yaptığı bu seçimin ürünlerin fiyatına yansımaması imkansızdı. Yani, Mac bilgisayarlar hem satın alması hem de üretilmesi güç bilgisayarlar olacaktı. Jobs bu soruna da çözüm getirmeyi başardı, 2006 yılında Apple yeni bir iMac’in yanı sıra ilk MacBook Pro’yu tanıttı, iki cihaz da Intel işlemciye sahipti.
Bunun anlamı şuydu: İlk kez Mac model bir bilgisayara Windows yüklenebilecekti.
Apple ticari hayatının zirvesindeydi. 2006 yılında Manhattan’da şirketin amiral gemisi açıldı. Şirketin genel merkez binası, camdan bir küpü andıran mimari yapısıyla,New York şehrinin simgelerinden biri haline geldi.
Şirket günden güne büyürken Jobs’ın sağlığı yavaşça bozuluyordu. Artık onu gören herkes bir şeylerin ters gittiğinin farkındaydı. Bakın, Disney CEO’su Bob Iger ile 2006 yılında bir araya geldiği bir şirket organizasyonunda çekilmiş olan bu fotoğrafta ne denli zayıf görünüyor.
2006 yılı Jobs için kendini ispat etme yılıydı. Hatta bir gün tüm çalışanlara şu e-postayı yollamıştı: “Takım, görünen o ki, Micheal Dell geleceği tahmin etme konusunda pek de başarılı değil. Bugünün borsa değerlerine bakarsanız Apple’ın Dell’den daha değerli olduğunu göreceksiniz.Borsa değeri artar ya da düşer, yarın her şey bambaşka olabilir ama ben bunun bugün üzerinde düşünülüp keyfini çıkarmamız gereken bir konu olduğunu düşündüm. Steve.”
Yıllarca süren spekülasyonların ardından Jobs 2007 yılının ocak ayında gerçekleşen Macworld Expo’da iPhone’u resmi olarak tanıttı. Cihaz iPod’un sahip olduğu müzik çalma özelliğini kaygan ve duyarlı bir dokunmatik ekranla birleştiriyor bunu yaparken de o dönemin telefonları gibi ayrı bir kaleme ihtiyaç duymuyordu. iPhone’un Safari yazılımı bir telefon için yapılmış ilk tam donanımlı web tarayıcısıydı.
Basın dünyası da olayın heyecanına kapılmıştı, öyle ki yeni cihazı “İsa’nın Telefonu” olarak adlandıranlar dahi vardı. Apple fanatikleri ise telefonu alabilmek için ülke çapındaki mağazalar önünde kamp kuruyorlardı.
iPhone kitlelere hitap eden bir ürün oldu, piyasaya sürüldükten yalnızca 74 gün sonra, 1 milyon ürün satılmıştı bile!
2008 yılında, Apple ilk büyük iPhone güncellemesini piyasaya sürdü: iPhone 3GS. Cihaz daha hızlı bir bağlantı gücüne sahipti elbet,ama en büyük değişiklik beraberinde getirdiği App Store’du. Bu, Apple program geliştiricileri dışındaki yazılımları da yüklemenize olanak veren bir mobil uygulama mağazasıydı. App Store’da başlangıçta 500 adet uygulama bulunuyordu.
Ünlü yatırımcı John Doerr Apple toplantılarından birinde, uygulama geliştiricileri için 100 milyon dolarlık bir destek fonu (iFund) sağlayacağını duyurdu. O dönem, uygulama ekonomisinin başlangıcıydı ve Apple Microsoft’u açık ara farkla geride bırakıyordu.
Ancak, Jobs’ın bozulan sağlığı Apple şirketinin üzerine adeta kara bir bulut gibi çökmüştü. Bloomberg bir yanlış anlaşılma sonucunda Jobs’ın ölümüne ilişkin 2500 kelimelik bir ilan yayımlamış; Jobs Eylül 2008 yılındaki açılış konuşmasında bu yazıyla dalga geçmişti.
Jobs 2009 yılında, alacağı üç uzun tıbbi destek tedavisinin ilkini almak üzere şirketten ayrıldığında Tim Cook geçici olarak CEO görevini üstlendi. Jobs’ın dönüşünden sonra dahi Cook’un Apple’ın açılış konuşmalarındaki varlığı devam etmiş, adeta bir geleneğe dönüşmüştü. Jobs nihayet geri döndüğünde hastalığının seyrinin iyiye gittiği söyleniyordu.
Jobs 2010 yılında Apple iPad’i tanıttı, bu 2000’li yılların başından beri yaratmayı arzu ettiği bir üründü.
iPhone ve iPod istemeden de olsa bir internet hız standardı savaşı başlattı. Jobs, o dönemin geçerliliği kabul görmüş interaktif web içerik sağlayıcısı Adobe Flash’ın yavaş olduğunu ve yeterince güvenli olmadığını düşünüyordu. Bu nedenle, Apple’ın mobil cihazları bu uygulamayı desteklemiyordu. Apple’dan veto yiyen Adobe yetkilileri bu durumun yaptıkları iş üzerinde oluşturduğu tehdidi fark edince, gazete ve dergi sayfalarından reklam satın alıp Apple’a durumu yeniden değerlendirmesi için adeta yalvardı.
Jobs 2011 yılının başlarında, tıbbı destek amaçlı verdiği molaların sonuncusundayken, iki ürün duyurusu daha yaptı. Duyurulardan bir tanesi Mart ayındaki iPad 2, diğeri ise Haziran ayındaki iCloud hizmeti ile ilgiliydi.
Jobs, 2011 yılının Haziran ayında son kez şirket çalışanlarının karşısına çıktı. Cupertino şehrinde yeni bir Apple kampüsü oluşturma fikrini ortaya attı. Yıllardır süren inşaat sürecinin ardından Apple bu “uzay gemisi kampüsüne” 2017’nin başlarında taşındı.
Jobs, pankreas kanseri yeniden nüksettiğinden, 24 Ağustos 2011 yılında CEO’luk görevinden çekilmek durumunda kaldı. Yalnızca Yönetim Kurulu’nda aktif olmayı tercih etmişti, ancak çok geçmeden 2011 yılının 5 Ekim günü hayata gözlerini yumdu. Son günlerine kadar Apple için çalışmaya devam etti. Öldüğü gece Apple’ın bayrakları yarıya indirildi.
Tim Cook Jobs’ın istifa etmesinin ardından tam zamanlı CEO olarak göreve başlamıştı. Apple onun önderliğinde de büyümeye devam etti ve dünyanın en değerli şirketi haline gelmeyi başardı. Gerisini zaten biliyorsunuz.
İlginizi çekebilir
Steve Jobs’tan Asla Unutulmayacak 10 Hayat Dersi
Steve Jobs Hakkında Bilmeniz Gereken 20 İlginç Bilgi