Açık görüşlülük; farklı fikir, görüş ve bilgilere karşı duyarlı olmayı ve onları ön yargıya kapılmaksızın değerlendirebilmeyi ifade eden karakteristik bir özelliktir. Açık fikirlilik genellikle olumlu bir nitelik olarak kabul edilir. Eleştirel ve rasyonel düşüncenin temelinde yatan da bu beceridir.
Farklı görüşlere ya da bakış açılarına açık değilseniz, sorunları daha da artıracak ya da etkili çözümler üretmenize yardımcı olacak tüm faktörleri tespit etmekte zorlanırsınız. Kutuplaşmanın giderek arttığı günümüz dünyasında konfor alanınızın dışına çıkabilmek ve farklı perspektifleri ya da fikirleri hesaba katabilmek önemlidir.
Açık görüşlü olmak kolay bir iş değildir. Yeni fikirlere ve deneyimlere açık olmanız kimi zaman sandığımızdan daha yıpratıcı bir sürece dönüşebilir. Mevcut inançlarımızla çelişen yeni bilgiler kimi zaman kafa karışıklıklarına hatta bilişsel uyumsuzluklara dahi yol açabilir. Ancak yine de modası geçmiş veya yanlışlığı su götürmez kimi inançları bir kez daha gözden geçirip değiştirebilmek öğrenmenin ve kişisel gelişim sürecinin önemli bir parçasıdır.
Sizler de açık fikirli olmanın avantajlarından yararlanmak istemez misiniz? Yazımızda açık fikirliliğin ne anlama geldiğine ve bu beceriyi nasıl geliştirebileceğinize ilişkin kritik bilgilere yer verdik.
Açık Görüşlü Olmak Ne Demektir?
Açık fikirliliği tanımlarken dikkate alacağınız birkaç farklı yön mevcuttur:
- Açık fikirlilik terimi günlük dilde ön yargısız veya hoşgörülü olmanın eş anlamlısı olarak kullanılmaktadır.
- Psikolojik açıdan bakıldığında ise insanların farklı perspektifleri/bakış açılarını dikkate almak ya da yeni deneyimler edinmek konusunda ne derece istekli olduklarını tanımlar.
- Açık fikirlilik aynı zamanda soru sormak ve inançlarınızla taban tabana zıt bilgilerin peşine düşmek konusunda çok daha aktif olmayı ifade eder.
- Ayrıca, sizinle aynı fikri paylaşmasalar dahi diğer insanların da inanç ve görüşlerini ifade etmekte en az sizin kadar özgür olması gerektiği inancını vurgular.
Açık fikirli olmanın tersi bir yaklaşım ise “kapalılık veya dogmatiklik” olarak adlandırılır. Zihninin kapılarını bu denli kapatmış insanlar çoğu zaman yalnızca kendi bakış açılarını hesaba katmakla yetinir, başkalarının fikirlerini önemsemezler.
Kendinizi açık fikirli bir kişi olarak tanımlasanız dahi katı bir yaklaşım geliştirdiğiniz konular olacaktır. Örneğin, tutkulu olduğunuz kimi şeyler veya toplumsal mevzular konusunda böyle bir tutum geliştirmeniz muhtemeldir. Bir konuya ilişkin sarsılmaz bir inanç geliştirmek iyi bir şey olabilir, ancak güçlü inançlar açık fikirliliğe ket vurmaz. Açık fikirlilik başkalarına ait fikirleri göz önünde bulundurmanızı ve onlarla aynı fikirde olmasanız dahi empati kurmaya çalışmanızı gerektirir.
Tabii ki her şey gibi açık fikirliliğin de sınırları vardır. Açık fikirlilik, her ideolojiye sempati duymanız ya da körü körüne bağlanmanız gerektiği anlamına gelmez. Ancak, insanları bir fikri benimsemeye iten faktörleri anlamak adına çaba sarf etmeniz veya gerektiğinde zihinlerini değiştirmeye ikna etmenin yollarını aramanız faydalı bir yaklaşım olacaktır.
Açık Görüşlü İnsanların Karakteristik Özellikleri Nelerdir?
- Farklı düşünceleri merak ederler.
- Fikirlerine karşı çıkılmasından hoşlanırlar, başkalarına ait fikirlere meydan okuyabilirler.
- Hata yaptıklarında sinirlenmez, hüsrana uğramazlar.
- Empati becerileri gelişmiştir.
- Başkalarının düşünceleri üzerine de kafa yorarlar.
- Bilgi ve uzmanlıkları konusunda alçakgönüllü olurlar.
- Başkalarını dinlemekten hoşlanırlar.
- Başkalarının da görüş ve inançlarını özgürce paylaşma hakkına sahip olduklarına inanırlar.
Açık Görüşlü Olmanın Avantajları Nelerdir?
1) İçgörü Kazandırır.
Açık fikirli olursanız mevcut inançlarınıza meydan okumayı öğrenir; edineceğiniz yeni fikirlerle hem dünya görüşünüzü değiştirir hem de kendinize ilişkin yeni gerçekleri keşfedersiniz.
2) Yeni Tecrübeler Edinmenizi Sağlar.
Farklı fikirlere açık olmanız size yeni ve benzersiz deneyimler kazandıracaktır.
3) Kişiliğinizi Geliştirir.
Açık fikirli olmak, kişilik anlamında da kendinizi geliştirmenize yardımcı olacaktır. İçinde yaşadığınız dünya ve etrafınızdaki insanlar hakkında yeni şeyler öğrenirsiniz.
4) Zihninizi Güçlendirir.
Yeni fikir ve deneyimlere açık olmanız çok daha güçlü, enerjik ve coşkulu bir birey olmanıza yardımcı olur. Deneyimleriniz ve bilginiz katlanarak çoğalır.
5) İyimser Bir Bakış Açısı Kazandırır.
Kapalı bir zihne sahip olmanın yaratacağı temel sorunlarından biri de çoğu zaman çok daha büyük olumsuzluklara / karamsarlığa meydan vermesidir. Açık görüşlülük ise hayata ve geleceğe dair iyimser bir bakış açısı geliştirmenize yardımcı olacaktır.
6) Yeni Şeyler Öğrenirsiniz.
Kendinizi her daim aynı eski fikirlerle kuşatır, yeniliklere kapıları tamamıyla kaparsanız, öğrenme sürecini sürekli hale getiremezsiniz. Sınırlarınızı zorlamak ve farklı perspektife ya da deneyime sahip insanlara ulaşmak zihninizi her daim taze tutmanızı sağlar.
Açık Fikirliliği Etkileyen Faktörler Nelerdir?
Bir bireyin açık görüşlülük derecesini etkileyebilecek faktörler şunlardır:
1) Kişilik/Karakter Yapısı
Beş faktörlü kişilik ölçeği modeline göre yeni deneyimlere açık olmak bir insanın kişiliğini oluşturan beş kişilik boyutundan biri olarak algılanır. Yeniliğe açık olmanın açık fikirlilikle paralel olduğu noktalar mevcuttur – yeni deneyimleri ve fikirleri dikkate alma konusunda istekli olmak ve öz değerlendirme sürecine önem vermek gibi.
2) Uzmanlık
Araştırma sonuçları insanların uzmanlık alanlarına ilişkin çok daha dogmatik inançlar beslediklerini ortaya koymaktadır. İnsanlar bir alanda diğer insanlardan çok daha bilgili veya yetenekli olduklarını düşündüklerinde açık fikirli olma ihtimalleri azalmaktadır.
Aynı şekilde, katılımcılara bir göreve ilişkin performansları hakkında gerçek dışı geri bildirimlerde (pozitif veya negatif olması durumu değiştirmez) bulunmanın onları alternatif görüşler geliştirmekten ya da açık fikirlilikten ne denli uzaklaştırdığı da tespit edilmiştir.
3) Belirsizlikle Başa Çıkma Yeteneği
İnsanlar belirsizlikle baş etme konusunda farklı direnç seviyelerine sahiptir. Büyük çaplı belirsizlik durumları kendilerini huzursuz hatta stresli hissetmelerine sebep olur. Dogmatik olmak ise çoğu zaman işleri çok daha basit ve anlaşılması kolay bir girişim haline getirir. Statükoya/Mevcut duruma meydan okuyabilecek alternatif fikirleri reddetmekle belirsizlik hissini ortadan kaldırabilir ve risk ihtimalini en aza indirebilirsiniz – hiç değilse risk algınızı değiştirebilirsiniz. Zihnen kapalı insanların bilişsel tutarsızlıklara tolerans gösterebilme seviyelerinin düşük olduğunu gözler önüne seren araştırma sonuçları da bu görüşü destekler niteliktedir.
Açık fikirlilik seviyenizi büyük ölçüde doğuştan gelen özellikleriniz belirlese de bu beceriyi geliştirmek adına yapabileceğiniz pek çok şey vardır.
Nasıl Açık Fikirli Olunur?
Açık fikirli olmak öğrenilebilir bir beceri olsa da gerçekleştirilmesi güçtür. Zihnimiz pek çok kavramı bütün olarak algılamak üzere tasarlanmıştır. Bu nedenle, Psikolog Jean Piaget’in “şema” olarak adlandırdığı fikir veya bilgi kategorileri oluştururuz. Yeni bilgilerle karşılaştığımızda bu bilgileri “asimilasyon/özümleme” adı verilen zihinsel bir süreçten geçirir, mevcut şemalarımızdan biriyle ilişkilendiririz.
Ancak, bazen öğrendiğimiz yeni şeyler mevcut bilgilerimizle uyuşmaz. Bu durumda, dünyaya ilişkin algımızı “uyum(akommodasyon)” adı verilen bir sürece uyarlamak durumunda kalırız. Anlayacağınız, yeni bilgilerle başa çıkmak için düşünme şeklimizi de değiştirmemiz gerekir.
Özümleme, kolay bir süreçtir. Nihayetinde yaptığınız tek şey mevcut dosya sisteminize hiçbir müdahalede bulunmaksızın yeni bilgiler eklemekten ibarettir. Uyum ise çok daha zordur. Var olan dosyaya yeni bir şeyler eklemenin aksine tamamıyla yeni bir dosya sistemi oluşturmanız gerekir.
Kimi zaman edineceğiniz yeni bilgi mevcut bilginin sorgulanmasını gerektirir. Geçmiş öğrenmeleri bir kez de yeni deneyimlerin ışığı altında değerlendirmeniz beklenir. Bunu yapabilmek için değer yargılarınızı bir kenara bırakabilmeniz, mevcut kanıtlara ciddiyetle bakabilmeniz ve gerektiğinde yanıldığınızı kabul edebilmeniz gerekir. Bu süreç; zor, kafa karıştırıcı hatta bazen acı verici ya da hayatınızı kökten değiştirecek bir deneyime dönüşebilir.
Üstelik yoğun bir zihinsel çaba da gerektirir, ancak beyninizi daha açık fikirli olmak üzere eğitmek adına yapmanız gereken budur.
Bunun dışında neler mi yapabilirsiniz?
1) Doğrulama Yanlılığıyla Mücadele Edin.
Doğrulama yanlılığı bireylerin kendi inançlarını, düşüncelerini ve varsayımlarını destekleyen ya da teyit eden bilgileri kayırma, dikkate alma ve öne çıkarma eğilimidir. Bu bilişsel eğilim, açık fikirliliğin önündeki en büyük engellerden biri olabilir. Üstelik bu eğilimin üstesinden gelmek sandığınızdan çok daha zor olabilir. Doğrulama yanlılığı, mevcut inançlarımızı doğrulayan şeylere odaklanmayı ancak bunu yaparken düşüncelerimize açıkça meydan okuyan tüm kanıtları görmezden gelmeyi ifade eder.
Doğrulama yanlılığının farkında olmanız onunla mücadele etmenin en etkili yoludur. Yeni bir bilgiyle karşılaştığınızda bu bilişsel ön yargının bilgiyi değerlendirme sürecinizi nasıl etkileyebileceğini de hesaba katmalısınız. Bir fikri/argümanı mevcut görüşünüzü desteklemesi koşuluyla kabul ettiğinizi mi fark ettiniz? O halde fikirlerinizi sorgulamanızı gerektirecek farklı argümanlar üzerine düşünmek adına bir dakikanızı ayırın. Bu süreçte bilgi kaynaklarının nasıl değerlendirileceğine ilişkin fikir edinmeniz ya da bilimsel araştırmalara konu olmuş hikayeleri araştırmanız da faydalı olacaktır.
2) Sorular Sorun.
Çoğu insan entelektüel birikimlerine güvenmeyi tercih eder. Bireysel seçimlere güvenmek ve inanmak pek çok yönden faydalıdır. Ancak, belirli ideallere sahip olmanın ve bu ideallere bağlılık konusunda göstereceğiniz kararlılığın dahi kimi zaman sizi zihnen kapalılığın bir diğer göstergesi olan inatçılığa sürekleyebileceğini hatırlamanızda yarar vardır.
Açık fikirlilik yalnızca karşınızdaki kişiyi değil, aynı zamanda kendinizi de sorgulamanızı gerektirir.Yeni bilgilerle karşılaştığınızda kendinize şu kilit soruları yöneltin:
- Konu hakkında gerçekten ne biliyorsunuz?
- Bilgi kaynağınız yeterince güvenilir mi?
- Aklınıza farklı fikirler geldi mi?
- Düşüncelerinizi etkileyebilecek herhangi bir ön yargıya sahip misiniz?
Çoğu durumda, bu türden bir kendini sorgulama sürecine girmeniz inançlarınıza olan bağlılığınızı derinleştirmeye yardımcı olur. Veya daha önce göz önünde bulundurmadığınız birkaç parlak fikri aklınıza getirebilir.
3) Zamana Bırakın.
Kabul edemeyeceğiniz bir şey duyduğunuzda ilk tepkiniz -içgüdüsel olarak- aynı fikirde olmadığınızı belirtmek veya kendinizi söz konusu fikre tümden kapatmak şeklinde olabilir. Söz konusu fikre kulak vermek ya da farklı perspektifleri de hesaba katmak yerine karşınızdaki kişinin hatalı olduğunu kanıtlama moduna girersiniz. Kendinizi bu işe öyle bir kaptırırsınız ki konuya ilişkin çoğu ayrıntıyı gözden kaçırırsınız.
Bir konuya/fikre yönelik duygusal tepkinize sarılmak her daim en kolayıdır. Durumu kabul etmez, duyduklarınızdan hoşlanmadığınızı belli eder, dahası karşınızdaki kişinin ne denli hatalı olduğunu o an anlamasını dahi isteyebilirsiniz.
Bu türden fevri tepkilere ilişkin temel sorun, sıcağı sıcağına hareket ediyor olmanızdır. Dolayısıyla sorunu tüm yönleriyle ve gerçek anlamda değerlendirmek için yeterli zamanı ayıramaz, dahası tüm bu gerçekleri tartışma konusu haline dahi getiremezsiniz.
Bunun yerine, iddiaları ve kanıtları değerlendirmek adına kendinize zaman verin. Duyduğunuz her yeni bilgiye/görüşe anlık bir tepki vermeden önce şu noktalar üzerine düşünmek için birkaç dakikanızı ayırmalısınız:
- Kendi iddianız/fikriniz birden fazla kaynağa mı dayanıyor?
- Çelişkili durumların varlığı söz konusu olduğunda karşıt fikirleri bir kez daha gözden geçirmek konusunda istekli misiniz?
- Kanıtlar aksini iddia etse dahi kendi fikrinizi savunmada ısrarcı olur musunuz?
Açık fikirlilik, dogmatizmin aksine kayda değer miktarda bir bilişsel çabayı gerektirir. Farklı bakış açılarını değerlendirmeyi düşünmek dahi başlı başına bir mücadele alanı yaratabilir, ancak nihayetinde kendi inançlarınızı gözden geçirmek zorunda kalmanız da aynı derecede-hatta belki de daha fazla- güç bir durumdur.
4) Entelektüel Birikiminiz Konusunda Alçakgönüllü Olun.
Bir konuda uzman olsanız dahi beynin mükemmellikten uzak ve kusurlu yapısının farkında olmalı, her daim gerçeği yansıtmayacağını bilmelisiniz. Kabul etmek istemeseniz de gerçek budur. Araştırma sonuçlarının açıkça gözler önüne serdiği üzere bir konu hakkında bilgi sahibi olmanız bir nevi “kapalı fikirliliğe” davetiye çıkarmaktır.
İnsanlar herhangi bir konuda otorite olduklarını düşündüklerinde veya bilmeleri gereken her şeyi zaten bildiklerine inandıklarında yeni bilgiler edinmek veya bu fikirlerden yararlanmak konusunda daha az istekli olurlar. Bu durum yalnızca öğrenme potansiyelinizi sınırlamakla kalmaz, aynı zamanda Dunning-Kruger etkisi olarak da bilinen bilişsel ön yargının somut bir örneğini oluşturur.(Dunning-Kruger etkisini “cahil cesareti” olarak tanımlamak mümkündür). Bu ön yargı, insanların bir konuya ilişkin bilgilerini abartmalarına ve bu durumun sonucunda kendi cehaletlerinin dahi farkında olamayacak denli kör hale gelmelerine sebep olur.
Gerçek uzmanlar ise bilgi birikimlerine ilişkin çok daha alçakgönüllü bir yaklaşım sergileme eğiliminde olur, öğrenmenin sonu olmayacağını bilirler.
Anlayacağınız, şayet her şeyi bildiğinizi düşünüyorsanız hiçbir şey bilmiyor olmanız muhtemeldir.
Tanışma fırsatı bulduğunuz her birey sizin pek de vakıf olmadığınız bir şeyi biliyor olabilir. Açık fikirli olmaksızın farklı perspektifleri ve deneyimleri göz önünde bulundurmanız da imkansızdır. Başkalarına ait bilgileri asla öğrenemez, kendinizi geliştiremezsiniz.
Son Söz
Açık görüşlü olmak güç olabilir. Zihnimizin çoğu zaman kestirme yolları ya da basit olanı tercih etmeye, dolayısıyla bilişsel enerjiyi korumaya yönelik eğilimi de bu konuda size pek yardımcı olmayacaktır. Açık fikirlilik doğuştan gelen bir özellik olmasa da geliştirilebilir. Bu nedenle, ufkunuzu yeni bakış açılarına, bilgiye, insanlara ve deneyimlere açacak, algıları açık bir tutum geliştirmek için neler yapabileceğinize odaklanmalısınız.