Metaverse Tam Olarak Nedir?
Facebook’un markasını “Meta” olarak değiştirmesinin ardından, Metaverse’in ne olduğu ile ilgili tartışmalar sürüyor.
Bir süre önce, NFT temelli metaverse emlak şirketi olan Metaverse Group, Decentraland isimli sanal gayrimenkul platformunda 2,43 milyon dolara arsa satışı yaptı. Bu en yüksek bedele sahip sanal arsa satışı oldu.
Ardından Metaverse aniden en çok konuşulan konuların başını çekmeye başladı. Öte yandan bu konsept en az 30 yıldır hayatımızdaydı.
Buna rağmen, “Metaverse nedir?” sorununun cevabı pek de basit değil. Bunun nedeni, şu anda bir metaverse olmaması ve gelecekte olacakların neye benzeyeceği hakkında kimsenin bir fikrinin bulunmamasıdır.
“Metaverse devasa boyutta, ortak kullanılabilen gerçek zamanlı renderlanan üç boyutlu bir dünyadır. Senkronize ve tutarlı bir şekilde deneyimlenebilen bu dünyada, teknik olarak sınırsız sayıda kullanıcı kendileri olarak var olabilir.”
Ball’a göre metaverse internetin yerini alabilecek bir yapı olmaktan ziyade, onu kullanarak interneti değiştirecek bir teknoloji.
Metaverse sürekli geliştiği için, hayata geçtiği zaman tahminlerin çok ötesinde ve hayal edilenden çok farklı bir sonuç ortaya çıkacaktır.
Metaverse’in Temeli
Metaverse kelimesi, “meta” ve “verse” kelimelerinin birleşiminden oluşmaktadır. Meta, Yunanca’da ön ek olarak “öte” ya da “ötesinde” anlamına gelirken “verse” İngilizce “Universe” yani evren kelimesinden gelmektedir.
Bu kelime ilk olarak Neal Stephenson’un 1992’de kaleme aldığı distopik “Snow Crash” romanında kullanıldı. Kitapta metaverse İnternet’in nihai hali olarak her türlü sanal etkileşimin gerçek hayata doğrudan etkisinin olduğu sanal bir dünya olarak resmediliyor.
Kitap genel anlamda metaverse’in ne olduğunu anlatıyor. Bu da fiziksel olarak tutarlı sanal bir alanda, sanal suretler ile dijital sosyal etkileşimlerin olduğu, oyun ve diğer birçok eşsiz deneyimi kapsayan, bugünkü anlamına yakın bir teknolojidir.
Snow Crash kitabının yayınlanmasının ardından birçok kitap ve film de, öyle ya da böyle bu konuya değindi. Bunların arasında 2018 yılında gösterime giren ve 2011 yılında yayınlanan Ernest Cline’in romanından uyarlanan, Steven Spielberg’in yönettiği “Ready Player One” filmi de bulunuyor.
Genel kabul, metaverse’in her şeyi barındıran bir sanal gerçeklik olduğu ve bu alandaki teknolojik ilerlemeler ile birlikte, insanların gerçek hayatta yapabildikleri her şeyi burada da yapabilecekleridir.
Facebook’un Metaverse Fikri
28 Ekim 2021 tarihinde Facebook, kendi markasını yeniden tanımladı ve Meta Platform olarak adlandırdı. Bu isim özel olarak, ismi tekelleştirmek amacı ile seçildi. Zira kaçınılmaz gelecekteki iletişim ve hatta, belki de hayat, bu yönde ilerleyecek.
Mark Zuckerberg bu konuda “Metaverse bir yerde bulunduğunuz hissi verdiği, başka bir yerde, başka biriyle birlikte olduğunuz hissini verdiği için önemli. Gerçek anlamda başka biri ile olduğunuzu hissetmek, sosyal teknolojilerin ulaşmayı hayal ettiği noktadır. Bu nedenle de bahsi geçen teknoloji üzerinde duruyoruz.”
Zuckerberg bir adım daha ileri giderek 77 dakikalık bir video ile dünya genelindeki milyonlarca insana, metaverse’in ne olduğu ve nasıl hissettirdiğini anlatmaya çalıştı.
Zuckerberg insanlar sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik teknolojilerinden daha ileri seviyede bir sanal gerçeklik dünyası gösterdi. Metaverse’in sanal dünyasında, insanlar gerçek hayatta yapabilecekleri her şeyin bir kopyasını da burada yapabilecek.
Sanal gerçeklik gözlüğü ya da bu amaç doğrultusunda geliştirilmiş herhangi bir giyilebilir teknoloji ürünü, sizi bu sanal dünyaya sokabilir.
Facebook’un metaverse fikri, insanların sanal avatarlar aracılığı ile oyun oynadıkları, toplandıkları, spor yaptıkları, çalıştıkları ya da farklı şekillerde sosyalleştikleri bir ortam vadediyor.
Daha büyük bir metaverse fikri de bu noktadan çıkış gösterebilir. Zuckerberg’e göre metaverse’in genel kullanımda yaygınlaşması ise 10 yıl kadar sürebilir. Bir açıdan bakıldığında, bu süre oldukça kısa sayılabilir.
Diğer Katılımcılar
Metaverse kurmaya çalışan bir diğer teknoloji devi de Microsoft ve fikrinin adı da Mesh.En ilgi çekici özelliklerinden biri de, şirketin verdiği isimle “Holoportasyon”. Basitçe açıklamak gerekirse, kullanıcıları, kendi hologramlarını başka kullanıcılara gönderebilecek.
Microsoft’un sanal ve artırılmış gerçekliklerini en iyi deneyimleme imkanı sunan cihaz ise HoloLens. Bu eşsiz cihaz ile holoportasyon da başka bir boyut kazanıyor. Fakat Mesh, sanal gerçeklik gözlükleri, telefonlar, tabletler ve bilgisayarlar aracılığı ile de ulaşılabilir olacak.
https://www.youtube.com/watch?v=Jd2GK0qDtRg
Başlarda bu yansımalar avatarların animasyonları halinde olacak. Zamanla bu geliştirilerek gerçek görüntünüz aktarılabilecek. Bu teknoloji için en iyi örnek, Star Wars serisindeki karakterlerin birbirleri ile iletişime geçme yöntemleri olabilir.
Mesh’in 2022 yılında Teams ile ortaya çıkması bekleniyor. Bu da gösteriyor ki, Microsoft rutin işlerin, metaverse ile nasıl daha farklı yapılabileceği üzerine kafa yoruyor.
Diğer Metaverse Platformları
Yukarıdakilere nazaran Roblox ve Fortnite çok daha ilgi çekici iki metaverse platformu olarak göze batıyor. Bunlardan Roblox ise, ayrıca dikkate değer.
2006 yılında piyasaya sürülen Roblox öylesine başarılı oldu ki, Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan 16 yaş altındaki çocukların yüzde 50’si, 2020 yılında oynadı. Fakat Roblox bir oyundan daha fazlası.
Roblox sanal dünyada bulunan devasa bir fuar alanına benziyor. Kullanıcılar bu platform üzerinden kendi oyunlarını oluşturabiliyor ve bunlara sahip olarak gerçek para kazanabiliyor.
Yakın zamanda Ventura Beat’de yayınlanan bir haberde, firmanın teknoloji bölümü şefi Dan Sturman, Roblox’un oyuncularının etrafında bir metaverse yarattıklarını belirtti. Bunun yanı sıra Nike ve NFL de kendi metaverse’lerini kurmaya başladı.
Diğer yandan Fortnite da metaverse dünyasının en büyük rakiplerinden biri konumunda. 2017 yılında Epic Games tarafından piyasaya sürülen Fortnite, çevrimiçi çok oyunculu bir oyun iken, artık Ariana Grande gibi sanatçıların konser verdikleri daha geniş çaplı sosyal medya platformu halini aldı.
Şimdiye Kadar Metaverse İle Karşılaştık Mı?
Hırslı oyuncular bununla çoktan karşılaştı. 2000 yılında piyasaya çıkan “The Sims” oyunu ile oyuncular yarattıkları avatarların hayatlarını kontrol etmeye ve simülasyonu sürdürmeye başladı. Daha sonra çıkan devam oyunları ile de bu sanal gerçeklikte yaşama deneyimi biraz daha güçlendi.
The Sims oyunu, gelecekte metaverse ile karşımıza çıkacakların küçük bir ön gösterimi olarak kabul edilebilir. 2003 yılında Amerik Birleşik Devletleri’nden bir teknoloji firması olan Linden Lab, hemen herkesin bildiği “Second Life” isimli uygulamayı kullanıma sundu. Hem sanal gerçekliği sevenler hem de uzmanlar, bu uygulamanın metaverse’in temellerini attığı konusunda hemfikir.
“Second Life” yani “İkinci Hayat” tam da ismi gibi, kullanıcılarına ikinci bir hayat deneyimi sunuyordu. İnsanlar 3 boyutlu sanal dünyada kendi avatarlarını oluşturuyor ve gerçek hayatta yapabildikleri hemen her şeyi burada da yapabiliyorlardı.
Gerçek dünyada olduğu gibi, İkinci Hayat oyununda da insanlar diğer insanlar ile etkileşim kurabiliyor ve iletişim halinde kalabiliyorlardı. Bu sanal avatarlar aracılığı ile insanlar kendilerini ifade edebiliyor, bir araya gelebiliyor ve hatta sanal dünyaya katkı sağlayarak yeni şeyler inşaa edebiliyorlardı.
Dahası, bu dünyada eğitim kurumları ve elçilikler de bulunuyordu. 2007 yılında, İkinci Hayat içerisinde ilk büyükelçiliği kuran ülke Maldivler oldu.
Kullanıcılar, sadece platform dahilinde kullanılabilen Linden Dolar aracılığı ile sanal nesneler alıp satabiliyordu.
2004 yılında piyasay çıkan “World of Warcraft” da dahil olmak üzere birçok oyunda kullanıcılar birbirleri ile etkileşim kurabildi. Bu, oyunlar aracılığı ile toplulukların oluştuğu bir tür sosya ağ olarak tanımlanabilir.
Artırılmış Gerçeklil, Sanal Gerçeklik ve Metaverse
Oculus gibi sanal gerçeklik gözlükleri sayesinde, metaverse fikri hız kazandı. Sanal gerçeklik gözlüklerine göre tasarlanan oyunlar, halihazırda tonla para kazanıyor. Fortune dergisine göre küresel sanal gerçeklik oyun pazarı, 2021 yılında sahip olduğu 7,92 milyar dolarlık payını, 2028 yılına kadar 53,44 milyar dolara çıkaracak.
Bunun bir adım ilerisi olan artırılmış gerçeklik, yani kullanıcıların gerçeklik algısını daha ileri taşıyan bu teknoloji ile, bir nesneyi gerçek dünyaya taşınabiliyor.
Daha anlaşılır bir şekilde bu teknolojiyi tanımlamak için, Iron Man filminde kullanılan olağan üstü teknolojileri hatırlamakta fayda var. Bu filmlerde birçok kez, Tony Stark karakterinin zırhı aracılığı ile gerçek zamanlı bilgileri görebildiğine tanık olduk. Öte yandan bu akıl almaz teknolojiler halen sadece filmlerde görebileceğimiz şeyler.
Öte yandan, sanal gerçeklik, artırılmış gerçeklik ve metaverse alanında yapılan çalışmalar ve hızlı ilerlemeler de ortada. Apple firması artırılmış gerçeklik dünyasına çoktan girdi ve dünyanın en büyük artırılmış gerçeklik platformuna sahip olduklarını iddia ediyorlar. Apple’ın uygulama mağazasında şimdiden birçok artırılmış gerçeklik uygulaması bulunuyor ve bunlarla birçok farklı deneyim yaşanabiliyor.
Çinli artırılmış gerçekli firması Nreal, 2020 yılında Nreal Light isimli artırılmış gerçekli gözlüklerini üretti ve 2021 sonunda bu gözlükleri Çin, Japonya ve Güney Kore olmak üzere satışa sunmaya hazır. Dahası, bu gözlükler sıradan güneş gözlüklerine benzediği için, artırılmış gerçeklik teknolojisini bu şekilde deneyimlemek daha da cazip hale geliyor.
Metaverse’in Geleceği
Gerçek şu ki, metaverse’in İnternet kadar gerçek ve yaygın hale gelecek olması sadece zaman meselesi.
Epic Games kurucusu Tim Sweeney’e metaverse’in geleceği ile ilgili soru sorulduğunda Sweeney “Sonuca ulaşmak için on yıl ya da daha fazla zamana ihtiyaç olsa da, bunun gerçek olacağına inanıyorum” cevabını verdi.
Bunun yanı sıra Sweeney “Metaverse’in bir tek firma tarafından yaratılacağını düşünmüyorum. Metaverse milyonlarca geliştiricinin herbirinin kendi payına düşen yeri yapması ile oluşacak.” İfadelerini de kullandı.
Kısacası, metaverse halen parça parça oluşturuluyor ve herkes bu yapım sürecine emek veriyor.
Bazı Uyarılar
Pokemon Go oyunu yaratıcısı John Hanke, metaverse projesine “distopik bir kabus” tanımlaması yapıyor.
Gibson ve Cline’in ünlü romanlarına dikkat çeken Hanke, “Aralarında teknoloji ve oyun devlerinin de bulunduğu birçok insan, metaverse’i yakın gelecekte hayata geçirme konusunda fazlasıyla hevesli. Fakat bahsettiğim romanlar, teknolojinin kötüye kullanılması ile oluşacak distopik gelecek konusunda önemli birer uyarıdır.” sözlerini kullanıyor.
Ciddi bir uyarı da artırılmış gerçekliğin mucidi Louis Rosenberg’den geldi. Rosenberg “bu distopik bir gezinti olur” ifadelerini kullandı ve ekledi:
“Sonuçta, modern toplumda ortak deneyimler hızla bozuluyor. Bunun en önemli sebepleri de kendi veri balonumuzun içinde yaşayıp inançlarımıza ve kendimize uygun haberleri alıyor olmamızdır. Bu da önyargılarımızı pekiştirmektedir. Fakat en azından toplum arasına karışabiliyor ve ortak bir gerçekliği deneyimleyebiliyoruz. Artırılmış gerçeklikle bu da ortadan kaybolacak.”
Metaverse’in yaygınlaşacağı güne kadar, belki de dünyanın her köşesine hızlı İnternet bağlantısı götürecek teknoloji ve kaynağa sahip olabiliriz. Fakat altyapı artsa bile, metaverse başlangıçta yine de zorluk çekecektir.
Second Life yaratıcısı Philip Rosedale bu konuda “Eğer New York’ta rahat bir hayat yaşayan genç biriyseniz, muhtemelen orada kalmak isteyeceksiniz. Diğer yandan, eğer kırsal bölgede yaşayan ve sınırlı sosyal hayata sahip olan biriyseniz, engelliyseniz ya da baskıcı bir ortamda yaşayıp rahatça konuşamıyorsanız, yarattığınız sanal avatar sizin birincil hayatınıza dönüşebilir.” diyor.