Chobani markasıyla Amerikalılara yoğurt yeme alışkanlığı kazandıran girişimci Hamdi Ulukaya, şirket yönetiminde çalışanlarına verdiği haklar neticesinde ABD’de ve dünya genelinde en çok sevilen CEO’lardan biri.
Peki Hamdi Ulukaya girişimcilik ve liderlik konularında bizlere ne öğretebilir?
1. Fırsat Kapıyı Çalınca O Kapıyı Açın
Ocak 2005’te Handi Ulukaya, New York’ta kapanmak üzere olan bir yoğurt fabrikasının satışa çıktığını belirten bir el ilanı gördü.
Tabii ki çoğumuzun yaptığı gibi bu broşürü çöpe attı. Ancak 20 dakika sonra bunun şahane bir fikir olabileceğini anladı ve broşürde yer alan numarayı aradı.
Ertesi gün fabrikaya gitti. Kapanmak üzere olan fabrikanın kötü bir durumda olduğunu gördü. Lakin fabrikada çalışan 55 kişi vardı ve bu kişilerin gayet çalışkan ve iyi insanlar olduğunu da gördü. Fabrikada üretim müdürü olan ve 20 senedir o fabrikada çalışan Rich adlı bir kişiyle sohbet etti ve bu fabrika kapandığında 55 kişinin işsiz kalacağını anladı.
Daha sonra Hamdi Ulukaya avukatını aradı ve fabrikayı satın alacağını söyledi. Problem şuydu: Hamdi Ulukaya’nın parası yoktu. Bir şekilde ABD’nin KOSGEB’i düzeyinde bir kurumdan 700.000 dolar kedi aldı ve Chobani imparatorluğuna start verdi.
2. Sadece Rakamlara Bakarak Karar Verilmez
“Rakamlar, istatistikler size tüm resmi göstermez. Rakamlar size çalışanların, insanların hikayesini anlatmaz. Ama maalesef bugün pek çok şirket bu mantıkla idare ediliyor.”
İş dünyasında üst düzey yöneticiler şahane paralar kazanır. Bu kişilerin kararları ise binlerce kişinin hayatını direkt olarak etkiler. Yöneticiler belki iyi niyetli olabilir ancak verdikleri kararlar insan faktöründen uzaktır. Diğer bir deyişle pek çok şirketin üst düzey yöneticisi sahada çalışan insanlarla direkt temas kurmaz.
Hamdi Ulukaya ise fakrlı düşünüyor. Fabrikasında üretim yapan, paketleme yapan, yoğurt kutularını kamyonlara yükleyen çalışanlarla gün içinde bir araya geliyor. Onlarla sohbet ediyor. Çünkü o iş hayatının tamamen insan üzerine kurulu bir düzen olduğunu biliyor.
3. Çalışanlarınıza Fırsatlar Tanıyın
2010 yılında Chobani müthiş bir büyüme ivmesi yakaladı. Bu da şirketin yeni personel kadrosuna ihtiyaç duymasına neden oldu. Hamdi Ulukaya, MVRCR adlı göçmen ve mülteci merkezine telefon ederek buradan istihdam yapabileceğini söyledi.
MVRCR mülteci merkezi ise bundan büyük memnuniyet duydu. Hamdi Ulukaya bir zamanlar ABD’ye geldiğinde kendi gibi stresli ve belirsiz bir hayat süren insanlara iş imkanı sundu.
Daha sonra Chobani markası ikinci ve en büyük fabrikasını İdaho eyaletine açtı. Burada da ciddi bir mülteci nüfusu vardı ve yine o kişilere istihdam sağladı.
2017 verilerine göre şirketin 2000 çalışanı vardı ve bu kişilerin %30’u göçmenlerden, %20’si ise mültecilerden oluşuyordu.
“Bu politikamız beklediğimizden daha iyi sonuç verdi. Çalışanlara ciddi bir moral ve motivasyon oldu. Personelimiz şirketimize daha büyük bir sadakat duymaya başladı.”
4. Paylaşmak Güzeldir
Hamdi Ulukaya, New York’taki fabrikayı ilk ziyaret ettiğinde 55 çalışan, fabrikadaki aletleri ve cihazları topluyordu. Zira fabrikanın kapanmasına kesin gözüyle bakılıyordu.
Hamdi Ulukaya fabrikayı satın aldıktan sonra kendisi ve 55 kişilik kadro ile fabrikayı baştan aşağı yeniledi.
“Ben orada çok özel bir enerji hissettim. Çalışanların özverisi, yüksek karakter özellikleri ve ruhları… İşte bu ruhu tüm dünyaya taşımamız gerek.”
Bugün Chobani’de çalışan her insanın şirkette belli bir hissesi var. Hamdi Ulukaya kurduğu yoğurt imparatorluğundan ciddi bir servet elde etmiş biri ve bu refahı kendi çalışanlarıyla da paylaşarak sıradan bir patron olmadığını ispat etmekte.
5. Kar Her Şey Değildir
Hamdi Ulukaya, CEO’ların tek amacının hisse senedi sahiplerinin kazançlarını maksimize etmek olduğu düşüncesini reddediyor.
O farklı bir liderlik modeli uyguluyor; çalışanları kar oranından daha üst bir noktada görüyor. Her Chobani çalışanı şirketten belli bir oranda hisse senedine sahip. Onun bu stratejisi pek çok kişi tarafından “tribünlere oynamak” olarak da görülüyor.
Lakin Hamdi Kaya, şirketlerin kalkınmakta güçlük çeken insanlara yardım eli uzatmasını ve kolektif kalkınmayı daha çok önemsiyor. Ancak bu şekilde sadakat ve gerçek bir değer üretilebileceğini düşünüyor.
İdaho’daki yoğurt fabrikasını kurarken de oradaki insanların Chobani markası için büyük bir değer olduğunu gördü zira. Danışmanların raporlarından ziyade yöre halkıyla temas kurdu, onların Chobani’ye, Chobani’nin de onlara fayda sağlayabileceğini gördü. Bugün İdaho’da dünyanın en büyük yoğurt fabrikalarından biri faaliyet gösteriyor ve eyaletin ekonomisinde Chobani fabrikası ciddi bir değer olarak görülüyor.
Anti-CEO Olarak Hamdi Ulukaya
Hamdi Ulukaya, 21. yüzyılın gereklerine uygun bir şekilde hareket eden bir CEO. Kapitalizmin karanlık ve pis yüzünün istendiğinde nasıl da topluma yararlı olabileceğini gösteriyor o.
Tabii Hamdi Ulukaya’nın Amerikan kapitalizminin en iyi örneklerinden birini sergilediğini söyleyebiliriz, fakat onun Chobani markası ile göstermiş olduğu vizyon, ekonomik kalkınmanın kolektif bir biçimde olduğunda daha insani ve anlamlı olduğunu gözler önüne seriyor.