“Sizlere zenginlik, sağlık ve mutluluk dolu bir hayat diliyorum; sabrın sonunda gelen muradın, aklın erdeminin, bilginin kutsallığının, yeteneğinize olan inancın ve uğruna savaşmaya değer ödüller kazanma hayallerinin sarsılmaz gücünü daima üzerinizde hissedeceğiniz bir hayat. ” – Jim Rohn
Zengin ve mutlu bir birey olmak istemez misiniz?
O halde şunu iyi kavramalısınız: Mutluluğun sırrı kendinizi geliştirmekten yani kişisel gelişimden geçer. Hem profesyonel yaşamınız hem de özel hayatınız için geçerli bir kuraldır bu.Yani, zenginlik ve mutluluğun birlikteliği ancak profesyonel başarınız uğruna yaptıklarınızın kat be kat fazlasını kendiniz için de yapmayı öğrendiğiniz müddetçe mümkün olabilir.Kişisel gelişim işte bu kadar önemlidir, ancak bu işi kotarmak sanıldığından daha zordur. Çünkü kişisel gelişim hayat boyu devam eden bir süreçtir.
Anlayacağınız, bugünlerde kim olduğunuz ne kazandığınızdan çok daha önemlidir. Ne oldum değil, ne olacağım diye düşünebilmek de öyle…Çünkü kim olduğunuz en nihayetinde ne olacağınızı da etkiler. Bu durumu şöyle ifade etmemiz de mümkündür: Bugünkü servetinizi “kim” olduğunuz belirler.
Gelir düzeyiniz, kişisel gelişim düzeyinizi nadiren yükseltebilir. Öyle ki kimi zaman geliriniz birden artar ve ciddi bir sıçrama şansı elde edersiniz, ancak bu sıçramanın beraberinde getireceği sorumlulukları ustalıkla ele almayı öğrenemezseniz, çok geçmeden başladığınız noktaya geri dönersiniz.
Kişisel gelişimin getirisi olmayan her şey bir gün kaybedilmeye mahkumdur. Bu nedenle sahip olduklarınızdan daha fazlasını elde etmek istiyorsanız, olduğunuzdan daha fazlası olmalısınız.Belki de hayatın denklemi budur, ne dersiniz?
Yazımızda kişisel gelişim kavramının ne demek olduğunu ve insan hayatı üzerindeki etkisini-profesyonel yaşam ve iş hayatı temelinde- enine boyuna inceleyecek, kişisel gelişimde başarıya ilişkin ipuçlarına ve sahip olmanızın elzem olduğu bir dizi kişisel gelişim becerisine yer vereceğiz. Son olarak da mutluluk ve başarıya kavuşmanızı sağlayacak kişisel gelişim hedefi örnekleri sunacağız.
Buyurun başlayalım.
Pazar Becerileri Kişisel Gelişimle Kazanılır.
Pazar mücadelesi de en az kişisel gelişim süreci kadar çetindir. Önünüzde sayısız fırsat vardır, ancak onları yakalayabilmek için her daim tetikte olmanız şarttır. İçinde bulunduğunuz yılın bir kısmını gelecek yıla, on yıllık zaman diliminin bir bölümü ise gelecek on yıla hazırlanmaya harcamanız gerekir.
Hayatımızın büyük çoğunluğunu hazırlık veya gelecek planları yapmakla geçiririz. Bu hazırlıkların kayda değer kısmını ise bizleri hayal ettiğimiz başarıya kavuşturacak olan pazar becerilerini geliştirmek oluşturur. Bu becerileri elde etmenin en etkili yolu ise kişisel gelişimdir. Bu sayede kendinizi geliştirebilir ve ölçülebilir bir ilerleme kaydedebilirsiniz.
Kişisel Gelişim Bir Mücadeledir.
Kişisel gelişim, olağanüstü bir çaba gerektirir. Bu bir mücadele, bir meydan okumadır. Mücadele etmeden herhangi bir kazanç sağlamanız mümkün değildir. Zaten hayat da mücadeleden ibaret değil midir? Profesyonel hayatlarımız ya da özel yaşamlarımızda ne tür bir değer yaratacağımızı bulmak için kendimizi ve becerilerimizi geliştirme mücadelesi içinde değil miyiz hepimiz? Becerilerimiz neticesinde bulduğumuz değeri pazara taşıyıp karşılığında ne kazanacağımızı görmekten ibarettir belki de hayat.Kim bilir?
Ne olursa olsun yeni alışkanlıklar geliştirme işi sanıldığı kadar kolay değildir, ancak imkansız da değildir. Bazen herhangi bir konuda belirgin bir ivme kaydettiğinizde dahi söz konusu durumu değiştirmek kolay olmaz, ancak yine de mümkündür.Unutmayın, başarının yüzde 10’unu ilham yüzde 90’ını ise alın teri oluşturur.O halde bizlere düşen kitap okumak, beceri edinmek, edindiğimiz becerilerimizi her fırsatta sınamak, zihin egzersizleri yapmak ve kendimizi olası tüm senaryolara en iyi şekilde hazırlamaktır.
Kişisel gelişim sürecinde “ilham”da kurtarıcınız olabilir, ancak bu ilham disiplinle harmanlanmalıdır. Motive olmak başka, bu motivasyonu yaptığınız okumalara yansıtmak ve her birini sizden bir parça oluncaya dek tekrarlamak bambaşka bir şeydir. Anlayacağınız, işiniz hiç de kolay değildir. Ancak, bu mücadeleden alnınızın akıyla çıkmayı başarırsanız hem kendinizi geliştirip ilerleme kaydeder hem de bu hayattaki yerinizi, gelir düzeyinizi, payınıza düşeni veya pazardan elde edeceğiniz değeri belirlemiş olursunuz.
Kişisel Gelişim Nedir?
Kişisel gelişim nedir? Herhangi bir tavsiyede bulunmadan önce kişisel gelişim kavramına açıklık getirelim.
Hepinizin bildiği gibi kişisel gelişim, kişinin bilinçli olarak yaptığı ve kendisini daha iyiye götürmek için gerçekleştirdiği pozitif çabaların bütününü ifade eder.
Yazımızın bu bölümünde kişisel gelişim kavramını şu üç açıdan irdeleyeceğiz.
1.Manevi Boyut
Bazılarımız hayvan türlerinin evrim geçirmiş bir versiyonu ya da gelişmiş bir formu olduğumuza inanır, ancak biz insanların benzersiz olduğuna inananlardanız. Ve bizleri diğer tüm canlılardan farklı kılan şeyin maneviyatımız olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle, hayati önem arz ettiğini düşündüğümüz bu alanda kendimizi nasıl geliştireceğimiz konusunda da etraflıca düşünmemiz gerektiğine inanıyoruz- üstelik bunu yetiştirilme tarzı veya sosyal çevre şartlarından tamamıyla bağımsız bir bakış açısı ile yapmalıyız Çünkü zenginlik ve mutluluk arayışını sağlam temellere oturtmanın yolu manevi ve etik değerlere bağlı kalmaktan geçer.
Peki, bunu nasıl yapacağız?
İnsan doğasının ruhani boyutuna odaklanın. Bu anlamda bir çalışma ya da pratik yaptığınızdan ve bildiklerinizi başkalarına da öğrettiğinizden emin olun. Bu mevzuyu sakın ola göz ardı etmeyin. Unutmayın bizi köpek, kedi, kuş veya farelerden farklı kılan tek şey maneviyatımızdır. Bu alanda kendinizi geliştirmek için daha çok okuma yapmanız mı gerekiyor? O halde bir an evvel işe koyulun.
2.Fiziksel Boyut
Beden ve zihin ortaklaşa bir çalışma içindedir. Zihninizin tüm zindeliği ile ayakta kalabilmesi vücudunuzun mümkün olan en iyi durumda olmasına bağlıdır.
O halde vücudunuzun kıymetini bilin. Ona paha biçilmez bir “mücevher” olarak görün. Ne denli değerli olduğunu, dolayısıyla da hassas ve özenli bir bakıma ihtiyaç duyacağını bilip ona göre davranın.
Bedenimiz aynı zamanda bizim evimizdir ve içinde yaşadığımız bu ev sektörel başarımızın temel yapı taşlarından birini oluşturur. Bizler bu duruma fiziksel refah adını veririz. Bu sayede kendinizi fiziksel olarak iyi hisseder, piyasalara işte tam da bu öz güven ve öz değer duygusu ile atılıp başarıya bir adım daha yaklaşmış olursunuz.
Peki, bu fiziksel refahı nasıl sağlayabilirsiniz?
Hemen söyleyelim. Öncelikle düzenli bir egzersiz programı oluşturun. Ayrıca, yediğiniz yiyeceklere dikkat edin. Kendinizi olduğu kadar zihninizi de doyurmak ve sizin için en uygun sağlıklı yaşam planını oluşturabilmek adına beslenmeye ilişkin kitaplar okuyun.
Sağlık kısmını hallettiniz mi? O zaman sırada dış görünüşünüze odaklanmak var. Biliyorsunuz, ilk intiba önemlidir, bu nedenle dış görünüşünüze de dikkat etmelisiniz. Çünkü bu, sektörde kabul görmenizin de anahtarıdır. “Tanrı içinize, insanlar dışınıza bakar” derler ve inanın bu söz biz insanlara hiç de yanlış bir tavsiyede bulunmuyor: Tanrı için içinizi, insanlar için ise dış görünüşünüzü güzelleştirmelisiniz. İnsanların dış görünüşlerine göre yargılanmamaları gerektiğine inanıyor olabilirsiniz, ama bilmelisiniz ki herkes tam da bunu yapıyor! Hayatınızı katı kurallarla sınırlandırmayın. Yalnızca hayatın gerçeklerine odaklanın. Elbette ki insanlar sizi tanımaya başladıklarında ilk intibalarını bir kenara bırakıp davranışlarınızı en ince ayrıntısına kadar irdeleyecekler. Ama başlangıçta hepsi de küçük bir göz gezdirme ile yetinecek.
Bu noktada sizlere düşen bencilliğe kaçmadan öz farkındalığınızı geliştirmektir. Kendinizin bilincinde olmanız ve kendinize iyi bakmanız, dış görünüşünüze özen göstermeniz elbette ki önemlidir, ama hayatta belirli noktalarda bundan da vazgeçmeniz gerekebilir. Bazı insanlar tüm gün yalnızca dış görünüşleri ile ilgilenirler, inanın böylesi bir tavır bize bir şey katmayacağı gibi bizlerden pek çok şeyi götürecektir. Bu yüzden kişisel gelişimin fiziksel boyutunda esas olan elinizden gelenin en iyisini yapıp gerektiğinde çekilmeyi bilmektir. Bazen bir şeyleri akışına bırakmak en doğru tavırdır. Öz farkındalığı yüksek bir birey olun ama bunu yaparken aşırıya kaçmamaya özen gösterin.
3.Zihinsel Boyut
Kişisel gelişimin üçüncü boyutu ise zihindir, bu boyut zihin gevşetme, verimli düşünme, çalışma alışkanlığı geliştirme, yeni fikirler peşinde koşma ve bunları insan davranışlarına ya da pazara uyarlamak için yeni yollar bulmaya çalışma vb. aktiviteleri ifade eder. Tüm bunlar belirli ölçüde bir zihin egzersizi gerektirir ve bu egzersizlerin bütününe zihin gevşetme adı verilir.
Çoğu insanı canından bezdirecek denli zor işlerle başa çıkma konusundaki istekliliğiniz, pazar genelinde kayda değer bir avantaja sahip olmanızı sağlayacaktır. Peki, sizi piyasanın öncüsü isimlerden biri haline getirecek bu benzersiz ve yüksek kalite becerileri nasıl kazanacaksınız? Elbette ki zihninizi gevşeterek. Bazı insanlar şiir, edebiyat, kutsal kitaplar ya da tarihi olaylar gibi anlamakta az da olsa zorlandıkları şeyleri es geçmeyi tercih ederler. Ancak size ilk bakışta zor gelen bir şeyi denemekten her vazgeçtiğinizde öz güveninizi de yavaş yavaş yitirirsiniz. Üstelik piyasada sergileyeceğiniz bu güvensiz duruş, yeni durumlara karşı hazırlıksız olduğunuz izlenimini de yaratacaktır. Bu yüzden zor şeylerle uğraşmaktan korkmayın. Deneyin. Zor görünen bir işi bir kere de olsa deneyip gerekli beceriyi kaptığınız an, söz konusu işin sandığınızdan çok daha kolay olduğunu fark edeceksiniz.
Zihin gevşetme ile alakalı bir diğer nokta ise tartışma konusu olan iş ya da davranışı farklı bakış açılarından değerlendirebilmeyi öğrenmektir. Manevi, politik, fiziksel veya davranışsal alanlardan herhangi birine ilişkin bir konuyu mu tartışıyorsunuz? Lütfen perde arkasındaki farklı görüşleri duymaktan korkmayın.. Zihinsel olarak güçlüyseniz, her şeyin üstesinden gelebilirsiniz. Üstelik insanların aynı konuya ilişkin farklı görüşlerine de saygı duymanız gerekir. Onlarla aynı fikirde olmasanız dahi gerektiğinde son derece makul bir noktaya parmak bastıklarını kabul etmelisiniz.
Zihninizi gevşetme ve yeni olasılıklara açık olma vaadinde bulunduğunuzda neler olabileceğini tahmin edebiliyor musunuz? Hangi becerileri geliştireceğinizi, hangi bilgileri edeceğinizi hayal edebiliyor musunuz? Ne dersiniz? Büyüleyici bir deneyim olmaz mıydı?
Kişisel Gelişim Kütüphanesi
Kişisel gelişime yönelik tüm çabalarınızı bir araya getirdiğiniz o devasa bilgi birikimini kişisel gelişim kütüphanesi olarak adlandıralım. Hepimiz hayat boyu yararlanacağımız bir kütüphaneye sahip olarak dünyaya geliriz, ancak bu kütüphaneyi büyütmek bizim elimizdedir.
Eğitim hayat boyu devam eden bir süreçtir. Yani, üniversiteden ayrıldığınızda eğitim hayatınızı noktalamış olmazsınız. Öğrenmeye devam etmek adına kendinizi ve becerilerinizi sınamaya da devam etmeniz gerekir. Bu sayede gelir düzeyi çok daha yüksek olan sektörlere atılabilir; ailenize, topluma, ülkenize, iş dünyasına olumlu bir katkı sağlar, vatanına milletine faydalı, üretken ve değerli bir birey olursunuz. Lütfen hayat boyu öğrenme becerilerinizi geliştirmeye odaklanın ve kendi kendinizin öğretmeni olun.
Unutmayın, standart bir eğitim size aynı standart ekseninde sonuçlar sunacaktır. O halde neden standartlarınızı aşıp ortalamanın ve kabul edilebilirin ötesinde, avantajlı ve sıra dışı yeteneklere sahip bir birey haline gelmeyesiniz ki?18 ya da 19 yaşına geldiniz, belki de artık sağlam bir iş bulup sıkı çalışmanın zamanı geldi diye düşünüyorsunuz. Halbuki hayatta bundan çok daha fazlası var. Neden sıra dışı beceriler geliştirmeye odaklanmıyorsunuz ya da neden daha üst seviyelere çıkmayı hedeflemiyorsunuz?
Bazılarımız zihinsel kütüphanelerini geliştirme sürecinde yalnızca öz geliştirme, öz yardım vb. konulara odaklanıyor ya da ilham verici birkaç konuyla ilgilenmekle yetiniyorlar. Gayet güzel ama yeterli değil, zihninizi yalnızca bunlarla besleyemezsiniz. Bundan çok daha fazlasına ihtiyacınız olacak. Kişisel gelişim kütüphanenizin de tıpkı beslenme alışkanlığınız kadar dengeli olması gerek. Kolay şeyler üzerine odaklanarak güçlü olamazsınız. Sadece makarna ile beslenirseniz sağlıklı olamayacağınız gibi. Tarih, biyografiler ve otobiyografiler üzerine de çalışmalısınız. Takdire şayan işlere imza atmış ya da tam tersi tarihe adını kara harflerle yazdırmış insanların hayatını da incelemelisiniz. Hayatı iyisiyle kötüsüyle eşit şekilde kucaklamanız şart.
Bizi çok daha zengin, sağlıklı, mutlu, güçlü, sofistike ve başarılı bireyler haline getirecek kitapların çoğu zaten yazıldılar! Hayatın hemen her kesiminden pek çok insan- en inanılmaz yaşam deneyimlerine sahip olanlardan tutun da sıfırdan yükselmeyi başaranlar, başarısızlıklarını hayatlarının zaferine dönüştürenlere kadar- bilgi birikimlerini ve deneyimlerini bizlerle de paylaşmak adına kağıtlara döktüler bile!
Okuma alışkanlığı kişisel gelişime ilişkin sağlam bir felsefi temelin geliştirilmesi için de elzemdir. Başarı ve mutluluğa erişmenin yolu okumaktan da geçer.
Başarıya Nasıl Ulaşılır?
Kişisel gelişim arayışınızda, dolayısıyla da hayatınızın bütününde başarılı olmak istiyorsanız,listeleyeceğimiz şu dört adımı takip etmelisiniz.
1-İyi Fikirler
Fikirler, işletmenize hayat veren tohumlardır. İyi bir yaşam ancak iyi fikir arayışı ile mümkündür. Bu nedenle bilgiyi aramaktan asla vazgeçmeyin. Çünkü bazen iyi bir fikir hayatınızı değiştirebilir. İş fikirleri, sosyal fikirler, sağlık fikirleri, aile fikirleri, özel hayata ilişkin fikirler… Hiçbir şey açığa çıkmasının vakti gelmiş olan, yani olgunlaşmış bir fikir kadar güçlü olamaz. Bu nedenle her birimiz iyi fikirler arayışında olmalı ve bu fikirleri not etmeliyiz. Tabi fikirlerinizi kağıda dökmeniz ilerleyen günlerde okumaya dahi tenezzül etmeyeceğiniz koca bir kağıt yığınının altında kalmanıza da yol açabilir. Bu nedenle ipin ucunu iyiden iyiye kaçırmadan günlük tutma yöntemini deneyin. Böylelikle iyi fikirlerin kaydını tutmuş olursunuz.Böylesi bir defter, kişisel gelişim kütüphanenizin bir uzantısı olacaktır.
2 -Sağlam Planlar
Planlar önemlidir çünkü iyi fikirlerin gün yüzüne çıkmasını sağlarlar. Zamanı geldiğinde fikirleri pazara taşıyacak olan da onlardır. İyi yürütülen sağlam planlar,bizleri ideallerimizdeki hayata götürecek iyi fikirlerin yaratılmasına ön ayak olurlar. Plandan yoksun fikirler asla gerçeğe dönüşemez, somut hale getirilemezler. Bu nedenle plan yapmaktan kaçınmayın. Kaliteli ve disiplinli ve sağlam planlar geliştirin. Hayalini kurduğunuz zenginliklerin hiçbirine avuçlarınızı açıp Tanrıya yakararak ya da umut ederek ulaşamazsınız. Bunlar ancak ama ancak iyi bir planlama ile mümkündür.
3- Zaman ve Sabır
Hepimiz doğru zamanı beklemeyi öğrenmeliyiz. Sabretmeyi bilmek de hayatın zorluklarından biri değil midir? Çünkü başarılı olmada sabrın payı büyüktür– zamanın yeterince geçmesini daha doğrusu doğru zamanın gelmesini bekler, harekete geçer ve kazanırsınız. Kariyer yapmak da değişikliklere uyum sağlamak da zaman alır. Öğrenmek, büyümek, değiştirmek, geliştirmek ve üretmek de öyle. Felsefi bir anlayış geliştirmek ve etkinliklerinizi buna bağlı şekilde yönlendirebilmek de… Öyleyse kendinize tüm bunlarla başa çıkabilmenizi sağlayacak yeterlilikte zamanı tanıyın ve geçip giden zamana ayak uydurmayı öğrenin.
4-Problem Çözme
Başarı, problemleri çözmekten ibarettir. Bu, her türden problemi kapsar: iş problemleri, aile problemleri, kişisel problemler, finansal problemler, duygusal problemler… Herkesin problem alanları farklıdır. İşletme kurmanın temelinde dahi var olan bir probleme çözüm bulmak yatar. Bu sayede bir değer elde eder, bu değerden yola çıkarak ciddi bir servet yaratırsınız.
Aya adım atan ilk kişi olan Neil Armstrong bu meseleyi oldukça basit bir şekilde ortaya koymuştu. Nasıl mı? Aya gitmenin basit bir problem çözme meselesi olduğunu söyleyerek: “Problem 1: Oraya Nasıl Gidilir? Problem 2: Nasıl Geri Dönülür. ” Basit, değil mi? Sizler de belirlediğiniz problemleri çözene kadar bir işin peşini bırakmamayı öğrenmelisiniz. Haklısınız, bazı şeyler son derece karmaşıktır, ancak sorunlarla aşamalı bir şekilde ilgilenirseniz, ne denli mükemmel bir işletme ya da yaşam kurabileceğinize de edineceğiniz sıra dışı becerilere de inanamayacaksınız. Her seferinde tek bir sorunu ele alın, bu konuda ustalaşın ve sorunu kökten çözmek adına tüm parçaları bir araya getirin.
Biraz da problemlerin çözüm sürecine odaklanalım.
Problemleri Kağıda Dökün.
Problemleri kağıt üzerinde çözmeyi öğrenin. Bazı düşünceleri kağıda dökmek size de iyi gelecektir. Her şeyi aklınızda tutmaya çalışırsanız, hata yapmanız kaçınılmaz olur. Bu yüzden kağıt kaleminizi alın ve sorunu ana hatlarıyla özetlemeye çalışın.Sadece düşünmekle yetinmek yerine, kafanızdakileri kağıda dökün ve sorunlar üzerinde çalışın. Bu yöntem odaklanmanıza yardımcı olacaktır.
Artık problemi mümkün olan en iyi şekilde ifade ettiğinize göre çalışmalarınızı şu soru üzerinden ilerletebilirsiniz: Hepsi bu kadar mı? Problemlerim üzerinde bu denli ayrıntılı durmak istemiyorum diyebilirsiniz, ama onların ne olduğunu net bir biçimde üstelik tüm hatlarıyla ifade etmek zorundasınız. Çünkü problemin ne olduğunu bilmeden onu çözebilmeniz imkansızdır.
Problemi tanımlama aşamasının ardından yapacaklarınızı ise şu üç soruyla özetleyebiliriz.
1-Ne yapabilirim?
Sorunu çözmek için ne yapabilirim? Bu soru soruna ilişkin ön raporu hazırlamanıza yarayacak gerekli bilgileri ortaya çıkaracağınız aşamayı ifade ediyor. Potansiyel cevapları listeliyorsunuz. Bu şekilde olası çözümleri de ortaya koymuş olursunuz. Sonrasında ise iş yalnızca geri dönüp söz konusu çözümleri analiz etmeye kalıyor. Üç numara? Çok uzun süreceği sonucuna vardınız. Tamam, iki numara mı? Oraya da büyük bir soru işareti koyalım. Aradığınız galiba bir numaralı seçenek. Yani, ilk eğiliminiz doğruydu. Şimdi bu eğilime odaklanma zamanı, gerekli incelemeleri yapın ve bulduğunuz çözümün işe yarayıp yaramayacağını öğrenmeye çalışın.
2- Ne okuyabilirim?
Sorunları çözebilmenin ilk adımı onları kağıda dökmektir. İkinci adım ise olası çözümler üzerine çalışma kağıtları/ön raporlar hazırlamaktır. Sorun rapor aşamasında halledilemediğinde ise sorulacak ikinci soru şudur: Ne okuyabilirim? Belki de tam da uğraştığınız sorunla alakalı bir kitap vardır. Ya da birileri tüm hayatını bu sorunu çözmeye adamıştır. Bir literatür taraması yapmanız, farklı kişilerin görüşlerinden yararlanma imkanı bulmanızı sağlayacaktır. Belki de sorunuzun cevabı bir yerlerde net bir biçimde yazılmış sizin onu bulmanızı bekliyordur.Anlayacağınız, söz konusu problem çözme olduğunda her daim tekerleği yeniden icat etmeye çalışmanıza gerek yok. Ödevinizi düzgün yaparsanız, çözüme rahatlıkla ulaşabilirsiniz.
3- Kime danışabilirim?
Bu iki yöntem de işe yaramadı mı? O halde sorulacak üçüncü soru şudur: Kime danışabilirim? Birilerine soru sormaktan çekinmeyin, ancak bu işi yapmadan evvel size bir ipucu verelim: Soru sorma işini her daim sona bırakın. Soruları ilk başta sorar, her sıkıştığınızda birilerine danışma yoluna giderseniz, sorunları çözmek için ihtiyacınız olan becerileri de geliştiremezsiniz. Bir sorunun çözümünden daha değerli olan nedir? Tabi ki sizi çözüme götürecek becerileri geliştirebilmek! Sorulara vereceğiniz cevaplar geçicidir, kalıcı olan tek şey ise edindiğiniz problem çözme becerileridir. Yani, cevaplar kadar becerilere de ihtiyacımız var. Ancak, herhangi bir sorunu anlamaya uğraştığınız halde işin içinden tek başınıza çıkmayı başaramadıysanız, notlarınızı kaptığınız gibi birilerinden yardım isteyin. Kendinizi geliştirmeye ne denli açık olursanız, başkaları da size yardımcı olmak konusunda o denli istekli olacaktır.
Başarı Garantili 5 Kişisel Gelişim Becerisi
Kişisel gelişim arayışınız süresince listeleyeceğimiz şu beş yeteneğe odaklanın. Bu yetenekler piyasaları alt üst etmenizi sağlayacaktır.
1-Bilgiyi içselleştirin.
Öğrendiğiniz her türlü bilgiyi içselleştirme yeteneğinizi geliştirmeye odaklanın. Sınıfta ya da iş yerinde otururken hayal alemine dalıp aklınızı gereksiz şeylerle meşgul etmeniz ya da zihninizin başka diyarlarda gezinmesi an meseledir. Yani ne yapıp edip zihnen ve bedenen aynı yerde olmaya çalışmalısınız. Odaklanın. Yeni bir alışkanlık ya da beceri geliştirmede dikkat kesilmenin önemi büyüktür. Konsantre olun. Öğrenmeye çalıştığınız şeyleri derinlemesine kavramaya çalışın ve onları içselleştirip kendinizden bir parça haline getirin.
Çoğu insan öyle ya da böyle gününü geçirmeye odaklanır. Biz sizlere yaşadığınız günün size kazandırabileceklerine odaklanmanızı tavsiye ediyoruz. Her geçen gün hayat mozaiğinize yeni bir parça daha eklersiniz. Bu nedenle hiç bir anınızı boşa harcamamalı, aksine özenle ele almalısınız.Tek bir günde ne kadar farklı öneri, ne kadar bilgi, ne kadar farklı renk ya da ne denli farklı bakış açıları kazandığınıza odaklanın; tüm bunların değer veya zenginlik yaratmanıza ya da zihinsel altyapınıza sağlayacağı katkıya dikkat etmeyi unutmayın.
Mutlaka okuyun: Etkili Kitap Okuma Tekniği: Bir Ceo Gibi Okuyun!
2-Tepkinizi ortaya koyun.
Tepkinizi ortaya koyma becerinizi yani gördüğünüz veya duyduğunuz şeylere karşı tavrınızı ortaya koyma yeteneğinizi geliştirin. Başarı sadece bilgi edinmekten ibaret değildir. Asıl başarıyı bilgi karşısında sergileyeceğiniz tavır oluşturur. Başarı sadece deneyimden ibaret de değildir, deneyimin yarattığı duyguyu da temsil eder. Bu nedenle tepkinizi ortaya koyma ya da duygu yönetimi beceriniz yaşamınız, geleceğiniz ve başarınızda kritik bir rol oynar.
Hayata karşı tepkinizi ortaya koymanız, üzücü şeylerin sizi üzmesine, mutlu şeylerin sizi mutlu etmesine, şaşırtıcı şeylerin ise sizi şaşırtmasına izin vermeniz, yani duygularınızı rahatça yaşayabilmeniz anlamına gelir. Zor olan şeylerin sizi zorlamasına izin verin. Duygularınızı bastırmayın.Bir şeylerin sizi etkilemesine izin verin. Böylece duygu bankanızı oluşturabileceksiniz.
3-Yansıtıcı düşünme becerisi geliştirin.
Yansıtma, geriye dönük düşünme sürecini ifade eder ve deneyimlediğiniz şeylerden bilginin de ötesinde bir değer elde etmenizi sağlar.
Her günün sonunda yalnızca birkaç dakikanızı ayırın, mümkünse yalnız kalacağınız bir yer bulun ve şöyle bir durup o gün boyunca yaşadıklarınızı gözden geçirin. Neredeydiniz? Neler gördünüz? Neler duydunuz? Ne hissettiniz? Her şeyi yeni baştan yaşama girişiminin size katkı sağlayacağına eminiz. Henüz bitirdiğiniz bir günün ardından yaşadıklarınızı yeni baştan değerlendirdiğinizde gelecek günleriniz çok daha anlamlı olacaktır.
Hafta sonları birkaç saatinizi veya gün sonları bir kaç dakikanızı, ay sonları yarım gününüzü ve son olarak da yıl sonlarında hafta sonunuzu bu işe ayırın. Bunlara yansıtma zamanları adı veriliyor.
Peki, yansıtıcı düşünme becerisi neden bu kadar önemlidir? Size nedenini söyleyelim: geçmişi çok daha değerli kılmak için. Neler olup bittiğini gözden geçirmek için yeterli zamanı ayırırsanız, aldığınız kararları gözden geçirir, birlikte olduğunuz kişileri yeniden değerlendirir, yaptığınız işlemlere bir daha göz atar ve hayatınızı çok daha değerli kılarsınız.
Peki, neden hayatımızı değerli kılmaya çalışırız? Cevap basittir: geleceğe yatırım yapmak için. Yansıtıcı düşünme becerisi kıymetli bir mücevher gibidir, bu nedenle sizleri, geçmişinizden en iyi şekilde yararlanmaya yani günlerin günleri, haftaların haftaları kovaladığı şu hayatta olanlara seyirci kalmakla yetineceğiniz bir yaşam sürmek yerine geleceğe yatırım yapmak için daha fazla değere sahip olmaya çağırıyoruz.
4-Harekete Geçin.
Harekete geçme yeteneğinizi geliştirin. Duygularınızın veya bilgilerinizin kontrolünü ele geçirin. Fikir, girişim ve değerler disiplinli eylemlerden doğar. Harekete geçmediğiniz sürece ne bir düşünce ne de bir hayalin hayat bulması mümkün değildir.
Davranışlarınızı belirli bir disipline sokmanız, hedeflediğiniz nihai noktaya ulaşma sürecinin en zorlu kısmını oluşturur. Ancak, bugünlerde bu durum çok da büyük bir davranış değişikliği gerektirmiyor. Oluşturacağınız günlük veya haftalık disiplinler vb. ufak tefek birkaç davranış değişikliği çok daha iyi yerlere taşıyabilir. Şöyle örnekleyelim: Bundan on yıl sonra hedefinize ulaşacaksınız. Peki, hangi hedefe? İşte bu soru ile beraber gelecek on yıla ilişkin düzenlemeler yapmaya başlayacaksınız. Tercihimiz kendiniz için sağlam bir rota belirlemenizdir.
Tecrübesiz ya da donanımsız pek çok insan için gün boyu ne yaptıkları, nelere zaman harcadıkları hiç ama hiç önemli değildir. Ancak, sofistike insanlar ise zaman kullanımı unsurunu fark yaratacak bir şey olarak görürler. Okuduğunuz kitaplar, yaptığınız şeyler, günlük hayatınıza dahil ettiğiniz disiplinler, bunların her biri sizi bir yerlere götürür, bu nedenle her birey günlük aktivitelerinin hayat kaliteleri üzerindeki etkisini incelemelidir. Öğrenme etkinliği, zihinsel aktiviteler, sağlık disiplinleri, zenginliğe ilişkin disiplinler, kültürel disiplinler – aklınıza gelebilecek her tür değer disiplinlerden gelir. Disiplinli bir faaliyete dönüşmüş her fikir değer yaratır.
5- Paylaşın.
Paylaşmak insana özgü bir olgudur. Paylaştıkça büyür ve çoğalırız.
Size ait olan bir şeyleri paylaşıp başkalarına da sunduğunuz takdirde kendinize çok daha az şeyin kalacakmış gibi gelse de bu düşünce bir paradoks olmanın ötesine geçemez. Paradoks diyoruz çünkü paylaşmak kelime anlamının çağrıştırdığı şekilde sizden bir şey eksiltmez, aksine sizi zenginleştirir.
Diyelim ki bir çocuğunuz var ve onu çok seviyorsunuz, ikinci bir çocuğunuz olduğunda bu sevgiyi yarıya mı indireceksiniz? Elbette ki hayır! Neden ya da nasıl bilinmez ama bu tarz durumlarda sevgi kapasiteniz artar. İlk çocuğunuzla paylaştığınız sevgi bağı, bir yandan farkındalığınızı ve sevme kapasitenizi artırırken diğer taraftan da her iki evladın benzersizliğini vurgular. Bu nedenle kişisel gelişimde başarıya ulaşmanız için paylaşmayı öğrenmeniz gerekir.
Paylaşma yeteneğiniz kendisini farklı pek çok alanda gösterebilir. Bunlardan ilki dildir. Çünkü kişisel gelişim veya iş hayatındaki başarınız büyük ölçüde dilin etkili paylaşımına, yani iletişime bağlıdır. İnsanları sözcüklerinizle etkilemeyi öğrenmelisiniz.
Edecek bir çift lafınız olsun her daim. Tabi bilginiz de. Hakkında fikrinizin olmadığı bir şey hakkında konuşamazsınız da, öyle değil mi? Konuşmak tıpkı çek yazmaya benzer. Konuşmaya hazır olduğunuzda gerektiğinde paraya çevirebileceğiniz sözel bir çeke sahip olduğunuzdan emin olmak istersiniz. İşte iletişimin gerçek gücü budur: Söyledikleriniz buz dağının yalnızca görünen kısmını oluşturur. Eminim herkesin etrafında bildiklerinden çok daha fazlasını anlatan birileri olmuştur. O halde lütfen sizler de üzerinize düşeni yapın. Paylaşacak, başkalarına söyleyecek güzel şeyler biriktirin.
Nasıl mı?
İşte etkili iletişimin gücü ile paylaşmaya ilişkin birkaç tavsiye:
- Hitabetin gücünden yararlanın.
Dilin etkili kullanımının bize sunacağı bir diğer armağan ise hitabet becerisidir. Örneğin ünlü İngiliz politikacı Winston Churchill, savaş esnasında kitleleri belirli bir hedefe yönlendirmek adına dili öyle güzel kullanmıştır ki yazdığı sözler, yaptığı konuşmalar, dili ve üslubu ile halkına umut olup İngiltere’nin çok geçmeden savaşı kazanmasını sağlamıştır. Askeri gibi görünen bu başarının perde arkasında hitabet gücünün büyük payı vardır.
- Kitlenizi iyi okuyun.
Konuşurken sözlerinizin nereye gittiğini, nelere yol açacağını bilmeniz de önemlidir. Hedef kitlenizi iyi okumayı öğrenin. Kiminle iletişim kurduğunuzu bilin, konuşmalarınızın karşınızdaki kişiler üzerindeki yansımasını incelemeyi, okumayı, görmeyi öğrenin. Bunun bir sanat, bir yetenek olduğunu unutmayın.
- Yoğun bir anlatımı tercih edin.
Arkalarında güçlü hisler barındıran kelimeler anlamı da değiştirirler. Kelimeler, duygu ve inanç, cesaret, sevgi, anlayış, farkındalık, sempati, endişe vb. duygu durumları ile dolu olup tüm bunları içlerinde taşıdıkları vakit güçlüdürler. Eğer sözlerinizi bu duygulardan herhangi biri ile harmanlamayı başarabilirseniz, konuşmanızın ne denli inanılmaz bir etki yaratabildiğine siz de şaşarsınız.
O halde durmayın ve bildiklerinizi paylaşın. Basit bir kitap önerisiyle dahi neler başarabileceğinize inanamazsınız. Birilerine bir şiir önerin. Bir kelime veya özlü sözü paylaşın. Bu benim hayatımı değiştirdi, sizinkini de değiştirsin deyin. Övgülerin ardı arkasının kesilmediğine şahit olacaksınız.
İnsanların size “Söylediklerin hayatımı değiştirdi” vb. bir şey söylemesi ne denli harika bir duygudur! Sizler de bu tarz bir geri bildirim almayı istemez miydiniz? Panik yapmayın, bu cümleyi işitmek için için binlerce insanın önünde ders vermek zorunda falan da değilsiniz. Tek yapmanız gereken birilerine bir kitap tavsiye etmek veya herhangi bir fikri onlarla da paylaşmak. Düşünsenize, birisi geri dönüp size “Bu kitap benim miladım oldu” ya da “O sabah kahvaltıda söylediğin şeyler ne etkileyiciydi, sürekli onları düşünüyorum ve hayatımı o yönde değiştirmeye çalışıyorum” diyor. Fikirlerini paylaşmaktan gelen bu inanılmaz zevki siz de mutlaka yaşamalısınız.
Unutmayın, ortaya döktüğünüz her şey sandığınızdan çok daha fazlasını doğuracaktır. Öyleyse bildiklerinizi paylaşmaktan çekinmeyin. Hislerinizi de ortaya dökün. Yolunuza çıkan iyi şeyleri paylaşın. Bu, pazar başarınız, elde edeceğiniz zenginlik veya değer geliştirme becerisi açısından kritik bir eylem olacaktır.
İşte tam da saydığımız bu nedenlerden ötürü sizi pazarınızda tercih edilebilir hatta çekici kılacak beceriler geliştirmelisiniz. Kendinizi iş dünyasında çekici kılacak mizaç ya da becerileri, sizi ideal bir koca, eş, baba, anne, oğul, kız, arkadaş, iş arkadaşı, iş ortağı yapacak tutum ve becerilerle harmanlayın. de Unutmayın, önemli olan sizi değerli kılan şeylerden kazandıklarınız değil, kendinizi ne ölçüde geliştirebildiğinizdir.
Bu bölümü sonlandırmadan evvel kişisel gelişim arayışındakilerin dikkate alması gereken son bir cümle daha söyleyelim: Her şeyin bir bedeli vardır. Eğer sizler de başarının, benzersiz bir aile hayatının veya zirvedeki bir işletmenin sahibi olmanın tadına varmak istiyorsanız, bedelini ödemeniz gerekir. Beceri geliştirme disiplini de bu bedelin bir parçasıdır. Zaten başarının tadını bir aldınız mı bir daha vazgeçemez, tüm bu becerileri edinmeye çalışıp onlara ayak uydurmaktan bir an olsun gocunmazsınız.
İş ve Yaşama İlişkin Kişisel Gelişim Hedefi Örnekleri
Sizler de çoğu insan gibi kendinizi geliştirmek adına her yılın başında en az bir iki yeni karar alanlardan mısınız? Ve tıpkı onlar gibi aldığınız tüm kararlar henüz 10 gün dahi geçmeden tarih oluyor, öyle değil mi?
Kendimizi geliştirmeye yönelik bu ortak tavır kaynağını insanların hayatta başarılı olma arzusundan alır. Sürekli artış eğilimde olan bir kişisel gelişim grafiğinin hem özel hem de profesyonel yaşamınıza başarı getireceği bir gerçektir, ancak kişisel gelişim hedefleri hayatınızı onlara göre şekillendiremediğiniz müddetçe işlevsiz olmaya mahkumdur.
Açıkça tanımlanmış kişisel gelişim hedeflerine sahip olmanız, hayatınızın herhangi bir alanına ilişkin performansınızı artırabilir, ancak karşılığında alacağınız fayda, söz konusu hedeflere ulaşmak konusunda göstereceğiniz çabaya bağlıdır.
Öncelikle genel geçer hedefler belirlemeyi bırakmalısınız(kilo vermek para biriktirmek, ailenizle daha fazla zaman geçirmek vb.). Daha net hedefler belirlemeli ve söz konusu hedefleri hayata geçirilebilir kılmaya odaklanmalısınız. Bu sayede kişisel gelişim hedeflerinize ulaşabilir ya da kaydettiğiniz gelişme ve ilerlemeyi- yani başarınızı- rahatlıkla takip edebilirsiniz.
Yazımızın bu bölümünde sizlere başarıya götüreceğine inandığımız, iş dünyası ve özel yaşama ilişkin kişisel gelişim hedeflerinden tam 25 örneğe yer vereceğiz.
Hemen başlayalım.
Profesyonel Hedefler:
1-Mesleki İlişkilerinizi Sağlamlaştırın.
Zamanınızın çoğunu meslektaşlarınızla geçiriyorsunuz, bu yüzden onlarla iyi ilişkiler kurmanız son derece önemlidir. Nihayetinde, ekip çalışması uyum içinde çalışma becerisi kazanmış kişilerin oturmuş ilişkilerine dayanır, çünkü insanlar ilişkilerine kişisel unsurlar katmayı başardıklarında birlikte çok daha verimli ve iyi çalışırlar.
Olumlu mesleki ilişkilere sahip olmanız nihai başarınızın temelini oluşturabilir. Her bir çalışanın işletmeniz içindeki rolü performansınızı doğrudan veya dolaylı olarak etkiler. Bu nedenle, çalışmalarınızı başkalarıyla uyum içinde yürütmek istiyorsanız ilk olarak kurum içi ilişkileri güçlendirmeye gitmelisiniz.
Amacınız mesleki ilişkilerinizi geliştirmek ise iş hayatınızı mümkün olduğunca fazla insana yardımcı olarak geçirmelisiniz. İşletme çalışanları ile net ve dürüst bir iletişim kurarsanız- ekip üyeleri tarafından kabul edilmeniz çok daha kolay olacaktır.
Böylece güven inşa eder ve iş arkadaşlarınızla olan ilişkilerinizi daha da sağlamlaştırabilirsiniz. Farklı sektörlerde çalışmakta olan kişilerle olumlu ilişkiler geliştirmeniz de önemlidir, ancak bunu yaparken kendi sektörünüzdekileri ihmal etmemelisiniz.
Mutlaka okuyun: En Etkili İletişim Teknikleri
2- Zaman Yönetimi Becerisi Kazanın.
Kariyer hayatınız boyunca hemen her gün yetiştirmeniz gereken son teslim tarihli onca işle karşılaşır,zamanla yarışır durursunuz. Öyle ki iş yükünüz arttıkça bir şeyleri tamamlamak imkansızmış gibi gelir.
Paniğe kapılmanıza gerek yok. Bu tarz durumlarda zaman yönetimi yeteneğiniz devreye girecektir. Etkili zaman yönetimi becerilerine sahip olursanız, üretkenliğiniz ve verimliliğiniz artacak iş stresiniz ise azalacaktır. -bu da başka hedeflere ayıracak zaman dilimleri yaratabileceğiniz anlamına gelir.
Zaman yönetiminin sizin için ciddi bir sorun olduğunu düşünüyorsanız, zamanınızı nasıl geçirdiğinizin takibini yapın. İş günü programınızın her bir öğesi için harcayacağınız süreyi önceden planlayın ve bu görevlere odaklanmayı planladığınız zaman dilimlerinde başka hiçbir şeyin sizi bölmesine izin vermeyin. Böylesi bir tavır, zamanınızı çok daha iyi kullanmanıza yardımcı olacaktır, öyle ki bir zaman sonra bu düzene iyiden iyiye alışacak,ne yaptığınızın farkında dahi olmadan kendiliğinizden halledeceksiniz.
Mutlaka okuyun: “Her Şey Önemli” Gözüktüğünde Önceliklendirme Nasıl Yapılır?
3- Duygusal Zekanızı Geliştirin.
Duygusal zeka (EQ) kavramı ile ilk kez şu sorunun cevabını ararken karşılaştık: Orta düzey IQ’ya sahip insanlar nasıl olup da kendilerinden çok daha yüksek IQ’lu insanlardan çok daha iyi performans gösterebiliyordu?
Önceleri insanlar bir kişinin IQ puanının doğrudan bir başarı göstergesi olduğunu düşünüyorlardı. Ancak, yıllar boyu süren araştırmalar gösterdi ki insanları zirveye taşıyan şeylerden biri de EQ puanlarıydı!
Yani, EQ düzeyiniz profesyonel başarınız üzerinde kayda değer bir etkiye sahiptir. Yüksek bir EQ seviyesi, hem kendi duygularınızı hem de başkalarının duygularını anlama konusunda çok daha yetenekli olduğunuzu gösterir ki bu durum insanlarla kuracağınız ilişkileri olumlu anlamda etkileyecektir. Bu sayede yalnızca iletişim becerinizi geliştirmekle kalmaz, aynı zamanda başkalarının duygu, davranış ve motivasyonlarını anlamlandırmanız için gereken sosyal yetkinliğe de sahip olmuş olursunuz. Bu, etkileşimlerinizi çok daha makul ve başarılı bir şekilde yönetebileceğiniz anlamına gelir.
Yüksek EQ seviyesine sahip insanlar hakkındaki ilginç bir diğer gerçek de kendilerinin muazzam bir-duygusal-kelime dağarcığına sahip olmalarıdır. Duyguları herkes deneyimler, ancak çok az insan onları oldukları gibi, üstelik doğru bir şekilde tanımlayabilir. Üstelik bu ciddi bir sorundur, çünkü tanımlanamayan duyguların yanlış yorumlanması çok daha kolaydır ve nihayetinde mantıksız kararlara ya da etkisellikten uzak, boş eylemlere yol açarlar.
Bununla birlikte, yüksek EQ’lu kişiler duygularını anlayabilirler, üstelik onları ifade etmede kullanacakları geniş bir kelime dağarcıkları da vardır. Yani, bazılarımız yalnızca kendilerini kötü hissettiklerini söylemekle yetinse de yüksek EQ’ya sahip bir kişi bu kötü hissi “sinirli, incinmiş, bunalmış vb.” şekillerde tanımlayabilir. Duygularınızı ne denli güçlü ifade edebilirseniz, bu duygunun kaynağına ve ona nasıl yaklaşmanız gerekeceğine ilişkin o denli güçlü bir kavrayış geliştirirsiniz.
Mutlaka okuyun: Duygusal Zeka Nedir?
4-Başarı Algınızı Net Bir Biçimde Tanımlayın.
Herkesçe kabul görmüş başarı tanımlamalarına ayak uydurmaya çalışmanıza gerek yok. Kalıpların dışına çıkabilirsiniz. Başarılı ve mutlu olmanın sizin için ne anlama geldiğini ancak siz tanımlayabilirsiniz. “Başarı” nın sizin için ne anlama geldiğini bilmeniz, başarmak için neler yapacağınızı netleştirmenize de yardımcı olacaktır.
Değer yargılarınızı ve hedeflerinizi ortaya çıkarma konusuna yeterince kafa yorduğunuzda başkalarının başarı tanımını kabullenip onu yakalamaya çalışmanın sizi başarıya götüremeyeceğini fark edeceksiniz. Burada dikkat edeceğiniz temel nokta kendinizi diğer insanlarla kıyaslamaktan kaçınmak olmalıdır. Başkalarında gözlemleyip başarı emaresi saydığınız bu şeyler söz konusu kişi siz olduğunuzda işlevsiz olabilir. Unutmayın, hedeflerinize ulaşıp ulaşmadığınıza karar verebilecek tek kişi sizsiniz.
5- Yeni Mücadele Alanları Yaratın.
Kendinize yeni zorluklar, yeni mücadele alanları bulmanız yaptığınız işin ilginçliğinden ve tatmin ediciliğinden hiçbir şey kaybetmemesini sağlayacaktır. Anlayacağınız, bu kişisel gelişim hedefi yenilikçi tavrınızın azminiz ve tutkunuz üzerindeki etkisini gözler önüne serer.
Eğer her daim yeni fikirler üretmeyi hedefleyen bir işletmede çalışıyorsanız, ancak bu fikirler hayata geçirilmiyor ya da takip edilemiyorsa yeni mücadele olanları yaratmanız bilhassa yararlıdır.
Üstelik mücadele edeceğiniz bu yeni alan, yıllardan beri kimsenin elini dahi sürmediği bir çalışan el kitabını gözden geçirmek kadar kolay ya da yeni bir ürün için bir prototip önermek kadar karmaşık bir şey hakkında olabilir. Kendiniz için yeni mücadele alanları belirlemeniz liderlik yeteneklerinizi göstermenize de yardımcı olur-ki bu durum aynı zamanda işletmenizin daha fazla ilerleme kaydetmesine yol açacaktır.
Mutlaka okuyun: Rahatınızı Kaçırmasına Rağmen Sizi Daha Başarılı Yapacak 10 Şey
6-Her Daim Çekimser Bir Tavır Sergilemekten Kaçının.
Çekimser bir tavır sergilemek yani pasif bir tutum, başkalarının tercihlerini veya ihtiyaçlarını kendi ihtiyaç ya da tercihlerinizin önüne koyduğunuz durumları ifade eder. Bazen ilişkilerinizi geliştirmek adına bu şekilde davranmanız da gerekebilir, ancak pasifliği alışkanlık haline getirdiğinizde başarınıza ket vurmanız kaçınılmazdır.
Olası çatışmaları önlemek istiyorsanız, pasif olma eğiliminde olmanız muhtemeldir. Bunu yaparken de kimi zaman performansınızı, hatta işletmenizin geleceğini etkileyecek konularda farklı kişilerce asla kabul görmeyecek standarttaki bir teklifi dahi kabul edebilirsiniz. Yalnızca kendi çıkarlarınızı savunmadan veya karşılığında mantıklı bir argüman sunmadan bir şeylerin olmasına izin verirseniz, bunu fark eden kimi kişiler etrafınızdaki insanları memnun etme konusundaki istekliliğinizi kötüye kullanabilirler.
Pasiflik kısa vadede kendinizi iyi hissetmenizi sağlayabilir, çünkü başkalarının onayını alırsınız. Ancak, bu tavır uzun vadede zararlıdır, çünkü söz konusu ilişkileri sürdürmek adına her geçen gün daha büyük fedakarlıklar yapmanız gerekecektir.
7-Büyüme Zihniyeti Geliştirin.
Büyüme zihniyetine sahip insanlar, kendilerini ve yeteneklerini hayat boyu geliştirebileceklerine inanırlar. Bu insanlar genellikle, önceden belirlenmiş yetenekler ile doğduklarına inanan ve sırf bu yüzden yeni beceriler öğrenmek için zaman ya da enerji harcamayı reddeden sabit fikirli insanlara kıyasla çok daha başarılıdırlar. Büyüme zihniyeti geliştirmiş insanlar,sürekli olarak kendilerini iyileştirmeyi hedeflediklerinden rehavete kapılmaktan ya da kendini beğenmişlikten sıyrılıp yalnızca hedeflerine odaklanabilirler.
Büyüme zihniyetinin profesyonel hayata yansıması ise şöyledir: Bu zihniyete sahip insanlar, genellikle bilgilerini paylaşmaktan çekinmez, başkalarıyla sağlam işbirlikleri kurabilir, geri bildirim arayışında olur, yenilik için çaba gösterir ve hatalarını kabul edebilirler. Öte yandan, sabit zihniyete sahip olanlar başarısızlık korkusu veya utançtan olsa gerek risk almaktan kaçınırlar. Yeni şeyler denemenin beraberinde getireceği öğrenme fırsatlarını kovalamazlar, çünkü sahip olacakları maksimum yetenekle doğduklarına inanırlar.
Sabit fikirli insanların da hatalarına kucak açmayı öğrenerek veya zorluklara yönelik bakış açılarını değiştirerek sağlam bir büyüme zihniyeti geliştirmeleri mümkündür.İş dünyası söz konusu olduğunda ise bu durum ciddi bir avantaja dönüşür, çünkü sunacağı başarı fırsatları sonsuzdur.
8-Profesyonel Bağlantılarınızı Genişletin.
İnsanlar tanıdıkları ve güvendikleri kişiler ile çalışmayı tercih ederler. Ve işe ilişkin hayati kararları alanlar “şirketler” değil insanlardır. Bu nedenle, geniş bir profesyonel ağa sahip olmanız kariyer yolunda yalnız başınıza asla kat edemeyeceğiniz bir ilerlemeyi bir çırpıda kaydetmenize yardımcı olabilir.
Kuracağınız profesyonel ağ yalnızca uzmanlığınızı ve bilginizi geliştirmenize yardımcı olacak kişilerle bağlantı kurmanızı sağlamakla kalmaz, aynı zamanda kariyer basamaklarını hızla tırmanmanızı sağlayacak olası fırsatları takip etmenizde de etkilidir.
Mutlaka okuyun: Warren Buffett: Başarıya Giden Yolda İletişim Becerilerinin Önemi
9- İş Yaşam Dengenizi Sağlayın.
Sağlıklı bir iş yaşam dengesine sahip olmanız mutlu bir yaşam sürmenizi sağlar. İş hayatından belirli süre uzak kalmanız, hem sağlığınızı hem de performans ve verimliliğinizi olumlu etkileyecektir.
Profesyonel ve kişisel yaşamınız arasında güçlü ancak bir o kadar da gerçekçi sınırlar oluşturun. Söz konusu sınırlar kişiye göre değişebilir. Örneğin, söz konusu sınır birileri için 8 saatlik bir iş gününe bağlı kalmayı ifade ederken diğerleri için ise işi işte evi evde bırakmak anlamına gelebilir. (yani ailenizle akşam yemeği yerken e-postanızı kontrol etmemek gibi). Sağlıklı bir iş yaşam dengesi tutturabilmeniz motivasyonunuzu korumanıza da yardımcı olur ve kendinizi hırpalamadan, bedensel çaba ile değil zihinsel çaba ile sürdüreceğiniz bir çalışma stil geliştirmenizi sağlar.
Mutlaka okuyun: İş ve Özel Hayat Dengesi Nasıl Sağlanır?
10- Zayıf Noktalarınızı Geliştirmeye Odaklanın.
En büyük zaaflarınızın en güçlü yanınıza dönüşmesini istemez misiniz? Hem bu denli bir öz-farkındalık karakterinizin sağlamlığını da göstermez mi?
Haklısınız, zayıf noktalarınızı fark edebilmeniz öz farkındalığınızın ve karakterinizin ne denli güçlü olduğunun göstergesidir. Peki, potansiyel işverenlere zayıf yönlerinizi ne şekilde anlatırdınız? Bu zayıf noktaları geliştirmek adına attığınız emin adımlardan bahseder miydiniz?
Her konuda yetenekli olamayacağınız gerçeğini kabullenmenizin ardından kendinizi geliştirmek adına stratejik bir plan oluşturmalısınız. Zayıf noktalarınızı geliştirmek adına somut adımlar atabilirseniz, diğer profesyonellerin gözünde güçlü bir rol model olmakla kalmaz, aynı zamanda kendinizi geliştirmeye iyiden iyiye odaklanmış olursunuz.
Bu her daim en büyük zayıflığınızdan en büyük gücünüzü yaratmanız gerektiği anlamına gelmez, ancak kendinizi geliştirmeniz gereken alanların farkında olmanız ve bu açıkları kapamaya çalışmanız sizler için bir hayli yapıcı bir kişisel gelişim hedefi olacaktır.
11-Mesleki Gelişimde Sürekliliği Hedefleyin.
Sizleri iş hayatının zirvesinde tutacak bir diğer kişisel gelişim hedefi de mesleki gelişim fırsatlarını kovalamaktır. İşverenler genellikle çalışanlarını seminer veya konferans gibi eğitici etkinliklere göndermek adına para harcamak konusunda isteksiz davranırlar, ancak profesyonel gelişiminize katkı sağlayacak aktivitelere katılmanız alanınızdaki yeterliliğinizi korumanıza ve gerektiğinde rakiplerinizi cebinizden çıkaracak donanıma sahip olmanıza yardımcı olacaktır.
Hızla değişen günümüz dünyasında mesleki becerilerinizin güncelliğini korumanız, uzun vadeli başarınız için kritik bir öneme sahiptir. Eğitim süreci diplomanızı almakla bitmez, hayat boyu devam etmelidir. Sektörünüze ilişkin değişen trendlerden haberdar olmanız işverenlerin rağbet göstereceği nitelikte bir çalışan adayı olmanızı sağlayacaktır.
Mutlaka okuyun: Hayat Boyu Öğrenmeyi Benimseyerek Başarılı Olmak
12-Başkalarını Motive Etmeyi Öğrenin.
Sektörünüzün lideri mi olmak istiyorsunuz? O halde ekip üyelerinizi nasıl motive edeceğinizi bilmeniz şarttır. Aksi takdirde işletmenizin verimlilik ve moral açısından ciddi bir dar boğazın eşiğine gelmesi kaçınılmazdır.
Liderlik pozisyonlarından birinde çalışmıyor olsanız dahi motivasyon düzeyinizin çalışma hayatınızı sekteye uğrattığını hissettiğiniz an liderlerinizin dikkatini motivasyon artırıcı kimi aktivitelere çekmeye çalışmalısınız. Ekibinizin motivasyonunu artırabiliyorsanız veya çalışanların iş ahlakı üzerinde olumlu bir etkiye sahipseniz, işletmenizin verimliliğini en üst düzeye çıkarmayı da başarabilirsiniz.
Mutlaka okuyun: Motivasyon Nedir? Nasıl Motive Olunur?
Kişisel Hedefler:
13- Hayatı Gereğinden Fazla Ciddiye Almayın.
Çoğu insan büyük resmi görmekte zorlanır. Aslında her birimiz sağlıklı şekilde, üstelik temel ihtiyaçlarımızı karşılayabilecek nitelikte ailelerin yanında dünyaya geldiğimiz için şanslı sayılırız. Ancak kimi zaman sahip olduğumuz tüm bu güzellikleri göz ardı eder, hayatımızdaki ufak tefek aksiliklere odaklanırız.
Şöyle bir düşünün. Kayda değer miktarda bir maaşa sahip olup da hayatındaki ufak tefek aksiliklere takılan birileri olmadı mı hiç etrafınızda? Hayatı daha az ciddiye almanız, daha mutlu olmanıza, stres ve kaygınızı azaltmanıza ve etrafınızdakileri mutlu edecek denli keyifli bir insan olmanıza yardımcı olacaktır.
Başınıza gelen küçük ve önemsiz şeyleri es geçebildiğinizde hayattan çok daha büyük bir keyif alırsınız. Beklenmedik, ufak aksiliklere gülüp geçin. Hatalarınızla dalga geçin. Gülün, çünkü böylesi bir tavır vücudunuza yüklediğiniz stresi azaltacaktır.
14- Öz Bakımınıza Özen Gösterin.
Kendinize iyi bakmazsanız hiç kimseye faydanız olmaz. Ne etkili ve verimli bir ortak, ne mükemmel bir anne, ne de candan bir arkadaş olamazsınız. İnsanlar çoğu zaman başlarını kaşıyacak vakitleri olmadığını bahane ettikleri ya da kendilerine dikkat etmeyi öncelik listelerine dahi almadıklarından temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanırlar.
Öz bakımınızı nasıl yapacağınızı öğrenmek veya bunu günlük bir alışkanlık haline getirmek hem sizin hem de etkileşimde bulunduğunuz insanların hayatını büyük ölçüde değiştirecektir. Unutmayın, kendinize bakmayı öğreninceye dek hayatınızdaki herhangi bir şeyle mümkün olan en iyi şekilde ilgilenmeniz imkansızdır.
Mutlaka okuyun: Giydiklerimiz Kariyerimizi Nasıl Etkiliyor?
15- Proaktif Olun.
Hayat bu, elbette ki bir şeyler ters gidecek. Üstelik bu tarz olumsuz durumlar hayatınızı büyük ölçüde etkileyebileceği gibi kimi zaman bir miktar rahatsız edici de olabilir. Bu rahatsızlığın derecesi ise proaktif veya reaktif bir insan olmanıza bağlı olarak değişecektir.
Peki, reaktif ya da proaktif insan kimdir? Nasıl davranırlar?
Proaktif insan, risk almaya hazır, yaptığı işi daha iyi yapabilmek için değişimin sınırlarını zorlayan, problemleri öngörüp çözüm üretebilen neticesinde de kriz durumlarını başarılı şekilde yönetebilen kişileri ifade eder. Proaktif kişiler her daim değer üretirler. Reaktif insanlar ise proaktif insanların aksine sorunlara tepkisel yaklaşır, karşılaştıkları sıkıntı ve olumsuzluklardan kurtulmanın yoluna bakarlar. Çoğunlukla edilgen olup çözüm bulma zahmetine ancak olaylar vuku bulduktan sonra girerler. Bu durum kimi zaman krizleri yönetmede başarısız olmalarına sebep olur.
Çünkü sorunlarla başa çıkmak için gün yüzüne çıkmalarını beklerseniz, söz konusu soruna bağlı zorlukları ve stresi daha da arttırdığınızla kalırsınız.
Öte yandan, proaktif biri iseniz, sorunları en aza indirecek ve istikrarınızı her daim koruyabileceksiniz. Çünkü baş etmeye zaten hazır olduğunuz zorluklar ile karşı karşıya kalacaksınız. Proaktif biri olmanız sorunlar karşısında nispeten daha güçlü bir şekilde ayakta kalmanızı sağlayacaktır. Bu şekilde iplerin her daim elinizde olduğunu hissedersiniz.
16-Sabırlı olun.
Özellikle de çabuk parlayan bir mizaca sahipseniz sabırlı davranmanız zor olabilir. Ancak, bu az bir pratik ile değişip yönetilebilecek bir durumdur. Çaresiz kaldığınız zamanlarda dahi sabrınızı korumalısınız, çünkü sabır zihninizi dinginleştirir-ki bu da öfkenize yenik düşmeden sorunları çözebilmenizi sağlar.
Üstelik sabırlı olmanız size uzun vadede avantaj sağlayacak bir dizi karar almanızı sağlar. Nasıl mı? Sabırlı olursanız sağduyulu kararlar alır, karar vermek için acele etmemiş olursunuz. Sabırlı bir tutum içinde olduğunuzun ilk kanıtı, karar vermeden önce konuyu etraflıca düşünmek adına bir müddet durup beklemenizdir. Bu sayede herhangi bir işi yeniden yapmak zorunda kalma, düzeltmelere gitme veya sonrasında pişman olacağınız bir karar almış olma gibi istenmeyen durumlardan kaçınmış olursunuz.
Mutlaka okuyun: Başarının gizli anahtarını bulan deney: Marşmelov Deneyi
17- Zehrini Saçan İnsanları Hayatınızdan Çıkarın.
Hayatınızda enerjinizi adeta emen ve öz güveninizi son damlasına kadar tüketen negatif insanlar mı var? Ya da durmaksızın birileri veya bir şeyler hakkında şikayet mi ediyorlar? Bu insanlar “zehir saçan” kimseler olarak adlandırılırlar ve sizlere düşen onları olabildiğince çabuk şekilde hayatınızdan çıkarmaktır.
Bu tarz insanlar hedeflerinize ulaşmanızı engeller. Ancak hepimizin bildiği gibi herhangi bir ilişkiyi bıçak misali kesmek çok da kolay değildir, hele ki bu çocukluktan beri birbirinizi tanıdığınız bir arkadaş ise durum iyiden iyiye zorlaşacaktır. Dolayısıyla yılların bağını bir anda koparmaya çalışmaktansa söz konusu kişilerle minimum düzeyde zaman geçirmek adına çaba harcamanız çok daha yerinde bir tavır olacaktır.
Etrafınızı zehrini saçıp motivasyonunuzu düşürecek insanlarla doldurmak yerine size ilham verecek ve olabilecek en iyi versiyonunuza dönüşmeniz konusunda sizi destekleyecek hayat dolu insanlarla kendinizi kuşatın. Zamanınızı sizinle benzer düşüncelere sahip insanlarla geçirmeniz nihai hedeflerinize ulaşmanızı kolaylaştıracaktır.
Mutlaka okuyun: Kötü Bir Çevreniz Olduğunun 9 Belirtisi
18-Kendinizi Olduğunuz Gibi Kabullenin.
Kendinizi tanıdığınızı düşünebilirsiniz, peki size veya hayatınıza dair her şeyi tüm gerçekliği ile kabullenebildiniz mi? Umduğunuzun daha azını elde etmeye razı olduğunuz oldu mu hiç? Gerçeklerle bağlantı kuramamanız, sonu hiç de olumlu bitmeyecek iş, ilişki ve yaşam durumlarına saplanıp kalmanıza yol açabilir.
Biz insanlar süregelen bir öğrenme sürecinde olup gelişimimizi her daim devam ettireceğimize göre bu süreçte hata yapmanız son derece kabul edilebilir bir durumdur. Ancak, somut bir ilerleme bekliyorsanız, hayal aleminden uzaklaşıp gerçekleri tüm çıplaklığı ile kabullenmekle işe başlamalısınız.
Kendinizi olduğunuz gibi kabullenmeniz güzel bir geleceğin ilk adımıdır. Mevcut durumunuz ne denli ürkütücü olursa olsun, olumlu değişikliklere gitmek için ilk önce durumunuzu kabullenmeli, ardından da onu iyileştirmek adına neler yapabileceğinizi tanımlamalısınız. Aksi takdirde her daim şikayette bulunan kişi olmaya mahkum olursunuz.
19-Geçmişinizin Geleceğinizi Şekillendirmesine İzin Vermeyin.
Çoğunuzun parlak bir geçmişi olmayabilir, bu kötü geçmiş yüzünden hedeflerinize asla ulaşamayacağınıza inanıyor dahi olabilirsiniz. Belki de geçmişinizden utanıyor ve sırf bu yüzden kendinizi değersiz hissediyorsunuzdur, olamaz mı? İşte tüm bunlar kendinizden utanmanıza da sebep olur.
Halbuki bu yolculukta yalnız olmadığınızı bilmeniz gerekir. Zaten geçmişleri ile sürdürdükleri savaştan galip ayrılan insanların birbiri ardına gelen başarı hikayelerine rastlamanız için öyle büyük çaplı bir araştırma yapmanıza da gerek yoktur. Bu hikayeleri es geçmeyin ve bir an evvel geçmişin boyunduruğundan kurtulmaya bakın. Geçmişinizin hayalini kurduğunuz geleceğe ulaşmada bir engel teşkil etmesine asla müsaade etmeyin. Bunun yerine hedeflerinize sadık kalın ve daha da geç olmadan değişimin herhangi bir noktada gerçekleşebileceğini ve dönüşüm fırsatlarınızın sonsuz olduğunu fark edin.
20- Kısıtlayıcı İnançlarınızı Bir Kenara Bırakın.
Sizi sınırlayacak inançlara sahip olmanız kaydedeceğiniz ilerlemeyi de sekteye uğratacaktır, çünkü konfor bölgenizde sıkışıp kalacak, yeni şeyler denemeyi veya en ufak bir risk almayı dahi istemeyeceksiniz. Başarısızlıktan korkuyor olabilirsiniz ya da hedeflerinize yönelik çalışma sürecinde iken yara alabileceğinize ilişkin endişeleriniz olabilir, bunlar her ne kadar ürkütücü olsa da her daim kötü şeylerin habercisi olmazlar.
Finansmandan tutun da ilişkilere hatta yeteneklerinize kadar farklı pek çok konuda sizi kısıtlayan inançlara sahip olabilirsiniz. İşin sırrı sizi sektörün /rakiplerinizin gerisinde bırakacak türden inançlarınızı tanımlamanız, onların üstesinden gelmeniz ve başarı rotanızı olumlu düşüncelere bağlı kalarak çizmeye çalışmaktır.
Sizi kısıtlayan ne varsa geride bırakmanız ilerlemeye ilişkin tüm engelleri aşmanıza yardımcı olacaktır.
21-Kişisel Sınırlarınızı Belirleyin.
İnsanlara hayır demekte zorlanıyor musunuz? Size yardımınız için başvuranları hallerinden memnun şekilde uğurlama derdinde misiniz? Yardımlaşmak elbette güzeldir. Ancak bu süreçte başkaları tarafından kullanılacak sonsuz bir kaynak olmadığınızı hatırlamanız ve bu gerçeği sıklıkla kendinize de hatırlatmanız gerekir.
Yapmanız gereken şeyler için yeterli zamana ya da enerjiye sahip olup olmadığınızı anlamak için sınırlarınızı belirlemelisiniz. Sınırlarınızın nerede başlayıp bittiğini öğrendikten sonra, etrafınızdakilere yönelik katı sınırlar belirleyip hiç kimsenin bu sınırı aşmasına izin vermemek esastır.
Bu katı sınırlar ikili ilişkileriniz, aile üyeleriniz, arkadaşlarınız ya da iş ortamınızda kuracağınız tüm ilişki türlerini kapsar. Kişisel sınırlarınızı net bir biçimde belirlemeniz, ilişkilerinizin karşılıklı destek ve saygı temelinde kurulmasını sağlayacaktır.
Sınırlarınız zayıf ise veya net bir biçimde tanımlanmamışsa savunmasız kalır, zamanla başkalarının gözünde de değersiz olursunuz. Bununla birlikte, güçlü bir sınırlandırma ile ilişkide bulunduğunuz hemen herkesin uyacağı kabul edilebilir davranışları önceden belirmiş olursunuz.
22- Aktif Bir Dinleyici Olun.
İletişimde usta olmanın temelinde mükemmel bir dinleyici olmak yatar. Başkalarının söylediklerine kulak kesildiğiniz vakit onlar üzerinde iyi bir intiba bırakmış da olursunuz, yani etkin/aktif dinleme başkalarının güvenini kazanmanıza da yardımcı olur. Aktif dinleme esnasında yalnızca karşınızdaki kişinin söylediklerini gerçekten anlamak istediğinizi göstermekle kalmaz, aynı zamanda çok daha sağlam bir ilişki kurmanıza yarayacak empati ve desteği de sağlamış olursunuz.
Aktif dinleme becerilerinizi geliştirmek için konuşmacının beden dilini taklit edin ve söylediklerini anladığınızdan emin olmak adına kendisine sorular yöneltin. Konuşan kişinin lafını kesmeyin, ancak konuşmacı ile aynı fikirde olduğunuzu göstermek adına başınızı sallayabilir veya duyduklarınızı tekrarlayarak konuşmayı takip ettiğinizi gösterebilirsiniz.
Mutlaka okuyun: İyi Bir Dinleyici Nasıl Olunur?
23-Boş Vermeyi Öğrenin.
Geçmişinizden gelen olumsuz şeyleri her daim içinizde taşırsanız, size yük olur ve nihayetinde sonunuzu hazırlarlar. Karşılaştığınız zorluklardan çıkardığınız dersleri asla unutmayın, ancak kalbinizde yarattıkları ağırlıktan bir an evvel kurtulun.
Boş vermek büyük ölçüde affetmeyi de gerektirir. Bu, başkalarının size zarar vermek adına yaptıklarını bir çırpıda silip atmanız gerektiği anlamına gelmez, sadece söz konusu davranışların geleceğinizi etkilemesine izin vermemenizi öğütler. Affetmek bir şeyleri kabullenip yola devam etme sürecinde terapi etkisi yaratır. Üstelik bu süreci “suçlu kişi” ile paylaştığınızda, onu ahlaki gelişim süreci konusunda kendisini geliştirmeye motive etmiş olursunuz.
24- Güçlü Olun.
Dayanıklılık seviyeniz beklenmedik şekilde gelişen durumlar karşısında yaşayacağınız sıkıntıyla başa çıkmanızı sağlar ve sorunlara uyum sürecinizi kolaylaştırır. Güçlü ve dayanıklı bir yapıya sahip olmanız, güçsüz hissetmek ile sorunlarla güven ve cesaret içinde yüzleşebilmek arasındaki farkı belirler. budur.
Güçlü olmakla yolunuza çıkacak her sorunla başa çıkabilir ve deneyimlerinizden ders çıkarıp yolunuza devam etmeyi öğrenebilirsiniz. Bu kişisel gelişim hedefi, hayatınızın her alanında size destek sağlayacaktır. Bu sayede kendinizi baskı altında hissetmenizi önlemiş ve zorluklardan kurtulmak için içinizdeki sarsılmaz güçten yararlanmış olursunuz.
25- Normalden 30 Dakika Önce Uyanın.
Alarmınızı erken saate veya en azından rutin kalkış saatinizin bir yarım saat öncesine ayarlayın. Mümkünse alarm kurmadan uyanmayı alışkanlık hala getirin. Erken kalkmanın faydaları saymakla bitmez. Bir kere kahvaltı eder, egzersiz yapar veya henüz diğer insanlar ayaklanmadan yani günün koşuşturması başlamadan önce birkaç işi halleder, güne zinde ve üretken biçimde başlarsınız. İhtiyacınız olandan daha erken bir saatte uyanmanız sizin için önemli olan birkaç şeye odaklanmanız için gerekli sessizliği de sunar.
Çalışmalar, erken uyanan kişilerin “erteleme” yöntemine geç uyanan kimselere kıyasla çok daha az başvurduklarını, bu sayede her daim rakiplerinin bir adım önünde olduklarını göstermiştir.
Mutlaka okuyun: Sabah 5’te Kalkmak Hayatımı Nasıl Değiştirdi?
Son Söz
Düşünme biçiminiz yani beyninizi kullanış biçiminiz hayatınızın her alanını etkiler. Yazımızda yer verdiğimiz tüm bu kişisel gelişim hedeflerinin gerçeğe dönüşebilmesi de beyninizi yeni şekillerde düşünme ve bu düşüncelere uyumlu davranma konusunda eğitme yeteneğinize bağlıdır.
Beyin esnek bir yapıya sahiptir, yani doğru yaklaşımı kullandığınızda yeni hedeflerinize hızla uyum sağlayabilirsiniz. Artık durup kendi kişisel gelişim hedeflerinizi ya da bahsettiğimiz hedeflerden hangilerinin sizin için önemli olduğunu düşünme zamanı.
Unutmayın, hedeflerden birine ulaşmanız diğeri için kapıların açılacağı anlamına gelir.. Üstelik bu sayede hayatınıza ilişkin üzerinde çalışabileceğiniz farklı gelişim alanlarını da tanımlamış olursunuz.
Kişisel gelişim hedeflerinize ulaşmanıza yardımcı olmanın bir diğer yolu da her gün yeni bir şeyler okumak ve öğrenmektir.
Artık sıra sizde. Kendinizi geliştirmeye var mısınız?