Bir dahaki sefere uçarken emniyet kemeri ikaz ışıklarının kaç kez yanıp söndüğüne veya kemer uyarı sesini ne kadar duyduğunuza dikkat edin. Bu uyarıyı belki de defalarca duyup göreceksiniz, ancak ne anlama geldiğini asla bilemeyeceksiniz. Pilotların istediği işte tam da bu, çünkü kokpitten ayrılmadan önce bu sırrı uçuş ekipleri ile paylaşmak adına dahi emniyet kemeri ikaz işaretini kullanabiliyorlar. Bu sadece pilotları ve mürettebatı ilgilendiren bu nedenle de asla yolcularla paylaşılmayan bir sır.
Neden mi?
Tüm bu gizemin nedeni pilotların aslında çoğumuzun bildiği gibi pilotluğa ilişkin pek çok şeyin bilinmezliğini korumasını istemeleridir ki bu kokpitte yaptıklarını da içerir. Bu tavır yapılan işin bir parçasıdır, üstelik yolcuları uçuş boyunca sakin tutmanın tek yolu da budur. Örneğin, uçağa yıldırım çarpması durumunda pilot yolculara bunu söylemek için asla dahili telefonu kullanmaz. Bunun yerine, uçuşun normal seyrinde ilerlediğini söyleyerek onları yatıştırmayı tercih eder.
Pilotların kokpitte yaptığı bazı şeyler uçuş protokolü ihlali içerir, bu nedenle bunlar da asla paylaşılmayacak şeyler arasındadırlar. Örneğin, pilotlar kimi zaman yaklaşık 14-16 saat gibi oldukça uzun bir süre boyunca havada kalırlar ve bu durum onları fazlasıyla yorar. Uçuş sırasında kokpitte uyumak kesinlikle yasaktır, ancak onlar protokolü ihlal ederek az da olsa kestirirler, bu kısa süreli uyku yeniden kontrolü ele almalarını sağlayacak şekilde tazelenmelerini sağlar.
Anlayacağınız uçuşlar da pilotlar da sırlarla hatta beyaz yalanlarla doludur ve sadece bir pilotun destekleyebileceği, ancak asla ama asla paylaşmayacağı sayısız kokpit efsanesi vardır.
Telefonunuzu kullanmanız uçağı düşürür mü?
Kalkıştan önce elektronik eşyaları kullanmayı bırakmamızın asıl nedeni nedir?
Pilotlar uçağı kendileri mi uçuruyor yoksa otomatik pilot sistemini mi kullanıyorlar?
Bunlar sizin de merakınızı uyandıran sorular ise şanslısınız, çünkü yazımızda sizlerle kokpitte pilotların yaptığı ve yolcuların hakkında bilgi sahibi olmasını asla istemedikleri 25 gerçeği paylaşacağız. Ayrıca pilotların uçuş sırasında söyledikleri ve yaptıkları şeylerin perde arkasındaki gerçeklerden de bahsedeceğiz.
1-Pilotlar kokpitte uyurlar.
Pilotların yolcuların bilmesini istemediği şeylerden ilki uçuş sırasında kokpitte uyudukları gerçeğidir- ki bu yasaktır. Havacılık düzenlemeleri pilotların uçuş esnasında uyumasına izin vermez.
Ancak bu son derece mantıksız bir uygulamadır, özellikle de uçuş 11 saat veya daha fazla sürerse pilotların en azından kısa bir kestirmeye ihtiyaç duymaları kaçınılmazdır.
Aslında pilotların uçuş esnasında uyuyup uyuyamayacağına ilişkin net bir yazılı kural da yoktur, üstelik bu tarz kısa süreli dinlenmeler onları yenilemektedir. Uyku üzerine yapılan bilimsel çalışmalar bile bu kısa uykunun pilotlar için faydalı olduğuna inanmaktadır.
2-Üniformaları ile uyandırdıkları saygıdan yararlanırlar.
Üniforma, pilotlara hem hava alanında hem de uçuş esnasında saygı gösterilmesini sağlar. Üniformaları öylesine görkemlidir ki pilotlar bu kıyafetler içindeyken hava limanında hayranlarının ellerini sıkıp onlara gülümsemekten başını kaldıramayan ünlü film yıldızları misali dolanırlar.
Herkesle selamlaşırlar ve insanlar onlara “kaptan” diyerek seslenir.
Tüm bu tepkilerin perde arkasında üniformaya ilişkin bir şey vardır. Hem de Leonardo Dicaprio’nun oldukça başarılı hatta bir o kadar da popüler bir pilotu oynadığı “Sıkıysa Yakala” adlı filmden kalma nostaljik bir şey. Ancak pilotlar bu gerçeklerin hiçbirini bilmenizi istemezler, çünkü bu sayede yolcular bu durum hiç doğru olmasa dahi pilotların son derece cazip bir işe sahip olduklarına inanmaya devam edeceklerdir.
3- Pilotların özel menüleri vardır.
Pilotlar, uçuş esnasında yolcularla aynı yemekleri yemediklerini bilmenizi istemezler. Çünkü bu durum yolcular açısından bakıldığında hiç de adil değilmiş gibi görünebilir. Ancak bu, pilotların izlemesi gereken temel kurallardan biridir.
Neden mi?
Uçuş ekibi hava yolu gıda nakliyesinin bir şekilde sekteye uğraması-örneğin yemeklerin bozulması-durumunun yaratacağı problemleri önlemek adına pilotlara özel yemekler sunmaktadır.
Bu sayede pilotların gıda zehirlenmesi vb. hastalıklara yakalanmalarının önlenmesi amaçlanmaktadır. Üstelik pilotların yiyeceklerini paylaşmaları da yasaktır, çünkü uçuşun devam edebilmesi için şayet biri hastalanırsa diğeri sağlıklı kalmak zorundadır.
4-Pilotlar adeta dilleri damakları kuruyacak denli susuz kalırlar.
Pilotların çoğu sıvı alımı konusunda kendilerini sınırlar. Bunun nedeni, pilotların uçuş sırasında tuvaleti kullanmamalarına yönelik bir hayli katı protokollerin olmasıdır.
Ancak uçuş ekibinden birisi geçici bir süre için pilotun yerini tuttuğu sürece-yani kokpitte mürettebattan iki üyenin bulunması kuralı sağlanırsa- tuvaleti kullanabilmeleri mümkündür.
Fakat bunların her biri idrar yolu gerilimini artırır. Bu nedenle tuvalet ihtiyacını gidermek kaçınılmazdır. Zaten pilotlar da uçuş esnasında tuvalete gitmenin ender görülen bir durum olduğunu düşünmenizi istemezler, çünkü bu onların ciddi şekilde susuz kalacakları anlamına gelir ki bu da yolcuların pilotların sağlığından endişe duymalarına yol açabilecek kadar ciddi bir problemdir.
5-Pilotlar kokpit içinde konuşabilirler.
Pilotlar asla uçuş esnasında konuşup konuşamadıklarına ilişkin bilgi vermezler. Aksi takdirde yolcular uçuş boyunca sohbet ettiklerini ve uçağı kontrol etmeleri gereken bu kritik zaman dilimini yalnızca bununla geçirdiklerini düşünebilirler.
Ancak gerçek şu ki pilotlar yalnızca 10.000 feet’in altındaki uçuşlar esnasında konuşmalarını sürdürebilirler ve bu kural konuşulan konu ancak ama ancak uçuş süreci ile doğrudan ilgili olduğunda geçerlidir.
Ulusal Havacılık İdaresi bu kurula uyup uymadıklarını incelemek adına pilotları sıklıkla denetler, çünkü bir kaza veya aksilik anında pilotların bu kurallara uygun davranıp davranmadığını rahatlıkla tespit edebilirler.
6-Pilotlar yolcuların kokpit içindeki bilgisayar sistemini görmelerini istemezler.
Çoğu insan uçakları asıl uçuranın pilotlar olmadığına, bu işi onlar yerine bilgisayarların yani otomatik pilotların yaptığına pilotların ise sadece süreci takip ettiğine inanır.
Bu yüzden pilotlar kokpiti görmenizi istemezler, çünkü otomatik pilot sistemlerini açmış durumda olurlar.
Yine de pilot ve yardımcı pilotlar çoğu zaman meşgul olurlar, çünkü her daim yapmak zorunda oldukları veya gözetmeleri gereken bir şeyler vardır. Yönlendirme değişiklikleri, iletişim ve navigasyon sorunları ile başa çıkmaları ve yakıt ekranını takip etmeleri gerekir. Ellerinin her daim direksiyonda olmaması uçağı uçurmadıkları anlamına gelmez.
7-Oto pilot sistemi kullanırlar.
Pilotlar kalkıştan yalnızca birkaç saniye sonra uçağı otomatik pilota aldıklarını bilmenizi istemezler.Bu gizliliğin amacı yolcuların uçuş korkusunu azaltmaktır. Bunun bir diğer nedeni de kokpitteki modern bilgisayar teknolojisinin pilotların kendilerini gereksiz hissetmelerine sebep olmasıdır.
Bilgisayar, uçuşun insan müdahalesine ihtiyaç duymayan, ayrılmaz bir parçası olmuştur ve uçuş için elzemdir.
Fakat yine de bu durum pilotların asla uçak uçurmadığı anlamına gelmez. Onlar uçuş süresince bir önceki maddede bahsettiğimiz işlerle meşgul olurlar ve kalkış veya iniş gibi bilgisayarların dahi yapamayacağı şeyleri yaparlar.
8-Pilotlar kokpitte kitap okuyabilirler.
Pilotlar uçuş sırasında gazete okuyabilirler. Çünkü gazeteler oldukça kısa makaleler içerir ve pilotların dikkatini uzun süreler boyunca dağıtmazlar.
Ancak pilotların yolcuların asla bilmesini istemediği bir diğer şey de uçak otomatik pilot modundayken kitap veya roman okuyabildikleri gerçeğidir.
Bu bir sırdır çünkü uçuş esnasında kitap okumak yasaklanmıştır. Ancak özellikle uzun uçuşlarda pilotlar bu kuralı da ihlal ederler. Kitaplara izin verilmemesinin nedeni, pilotların kendilerini okudukları hikayeye fazlaca kaptırıp uçuş monitörünü düzenli aralıklarla takip edememeleri ihtimalini ortadan kaldırmaktır. Pilotlar ayrıca iPad’lerini kişisel zevkleri için –oyun oynamak gibi- kullandıklarında da uçuş protokollerinin dışına çıkmış olurlar.
9-Uçağın yakıtı azalmış olabilir.
Bu, pilotların kokpitte bulundukları süre boyunca gizli tutmaları gereken bir diğer noktadır. Aksi takdirde bu gerçek büyük bir kargaşaya sebep olabilir. Hava yollarının yaygın maliyet düşürme uygulamaları nedeniyle uçakların yalnızca varış noktasına ulaşmalarına yetecek miktarda yakıta sahip olmaları muhtemeldir.
Ancak pilotlar bu tasarruf önleminin yolculara zorlu hava koşulları gibi anlık olayları atlatmak için çok az miktarlarda yakıt bulunduğunu düşündürmesini istemezler.
Tuhaf değil mi? Yine de bu açıklama bazı uçakların neden yakıt almak adına beklenenden daha önce iniş yapmalarının gerekebileceği gerçeğine ışık tutuyor.
10-Uçaklar her daim yıldırım çarpması durumu ile karşı karşıya kalırlar.
Pilotlar, uçaklara yıldırım çarpması durumunun tamamen normal olduğunu bilmenizi istemezler. Büyük bir patlama sesi duyup uçak pencerelerinde yanıp sönen ışıkların ardından yere çakılacağınızı düşündüğünüz bu anlarda pilotlar uçuşun normal seyrinde ilerlemesini kolaylaştırmak adına dahili telefon üzerinden yolculara seslenip onları sakinleştirme yoluna giderler.
Pilotların uçağa yıldırım düştüğünü söylediklerini düşünsenize! Bu durum yolcuları panik moduna geçirmez miydi?
Bu yüzden şimşek göstergelerinin yandığı pek nadir görülmüştür. Ayrıca, uçaklar şimşek ve fırtınaları kaldırabilecek donanıma sahip şekilde üretilirler.
11-Ödeme yaptığınız hava yollarına ait bir uçakla seyahat etmiyor olabilirsiniz.
Biletinizi Türk Hava Yolları, Delta, KLM vb. bir hava yolu şirketinden satın almış olabilirsiniz ancak zaman zaman bu şirkete ait uçaklarda seyahat etmiyor olma durumu ile karşı karşıya kalırsınız ve pilotlar yolcuların bu gerçeği bilmelerini istemezler. Buradaki olay şudur: Bazen büyük bir hava yolu şirketinin desteklediği bölgesel bir hava yolu ile uçmanız gerekir.
Peki, söz konusu hava yolunun uçaklarını gerekli eğitimi tamamlamamış ya da mesleğinde yeni pilotlar tarafından uçurduğuna ya da ulusal havacılık standartlarına uygun olmadığına veya daha büyük hava yollarıyla aynı güvenlik önlemlerini almadığına dair bir bilgi almış olsanız ne yapardınız? Paranızı geri istemek, hayatınız için endişelenmek, hatta pilotları azarlamak adına kokpite zorla girmeye çalışmak vb. davranışlarda bulunmaya çalışmaz mıydınız? (Son kısmı muhtemelen yapamazdınız, ama bu bambaşka bir hikaye).
12-Uçakların su kaynakları berbattır.
Amerika Birleşik Devletleri Çevre Koruma Ajansı (EPA)yaptığı çalışmaların ardından uçak sularının hiç temiz olmadığını hatta su tanklarının eski olup aşırı miktarda bakteri içerdiğini tespit etmiş ve 2009 yılında “Uçaklarda Sıvı Tüketimi Yasası” oluşturmuştur. Bu nedenle artık uçuş görevlileri yolculara yalnızca şişelenmiş su sunmaktadır.
Pilotlar ise hiçbir zaman uçak suyundan içmeye cesaret edememişlerdir ki çalışmaların sonucu ne denli haklı olduklarını göstermiştir.
Bu yüzden siz siz olun uçak içinde asla buzlu içecek siparişi vermeyin. Uçaklarda kullanılan buz, uçağa ait bu berbat su kaynaklarından elde edilir ve sizi hasta edebilir.
13-Uçak içinde telefon kullanmanın herhangi bir sakıncası yoktur.
Telefonlarınız herhangi bir sinyal vermedikleri sürece uçuş süresince kullanılabilirler. Bu da yolcular tarafından bilinmesi pek de tercih edilmeyen bir diğer gerçektir. Ancak elektronik cihazları devre dışı bırakmanızın gerekeceği, çünkü bu araçlardan yayılan sinyallerin uçak navigasyon cihazlarına müdahale ederek çarpışmalara neden olabileceği gerçeği ise son derece hayati bir durumdur.
Telefon kullanan yalnızca birkaç kişi ise bu doğru bir tespit sayılmayabilir ancak çok sayıda kişi telefonunu kullandığında bu durum gösterge panelinde yanlış bir okumaya dolayısıyla kazalara yol açabilir.
Uçuş görevlilerinin telefonunuzu devre dışı bırakmanızı istemeleri tam da bundandır. Ancak çoğumuz elektronik araçları devre dışı bırakmamızdaki asıl sebebinin herhangi bir türbülans veya ters iniş esnasında kullandığınız dizüstü bilgisayarın havaya savrulup birilerinin kafasına çarpmasını önlemek olduğunu bilmeyiz.
14-Havacılığa dair tüm kurallar mantıklı değildir.
Sivil Havacılığa ilişkin kuralların öncelikli misyonu “hava güvenliğini sağlamak” tır. Ancak pilotların çoğuna göre bu kuralların bazıları hiçbir anlam ifade etmez.
Örneğin “Her an türbülansa girebilecek bir uçağın içinde saatte 400 mil hızla ilerlerken uçuş görevlilerinin etrafta dolaşıp sıcak kahve veya şarap ikramında bulunmalarında bir sakınca görülmez. Ancak, saatte beş ila on mil hızla düz bir asfalt zeminde durduğumuzda ise aynı görevlilerin köşelerine çekilmiş olmaları beklenir ”.
15-Bazı pilotların özel sağlık durumları vardır.
Sivil havacılık kanunlarına göre pilotlar her altı ayda bir tıbbi muayenelerden geçmek ve birinci sınıf bir tıbbi sertifikaya sahip olmak zorundadırlar. Pilotların fiziki ve ruhsal sağlık durumlarına yönelik katı bir kurallar sistemi vardır, üstelik yapılan güvenlik incelemeleri düşünüldüğünde uçuş sırasında kendinizi güvende hissetmemeniz için hiçbir sebep yoktur. Ancak sivil havacılık kurallarına göre pilot olmaya aday kişilerin(yardımcı pilotlar) psikoz, bipolar bozukluk veya ağır kişilik bozukluğu gibi zihinsel sağlık sorunları olduğunda pilotun yetkisini elinden alabilme veya uçmalarına mani olabilme ihtimalleri vardır ki bu durum bir hayli tehlikeli sonuçlar doğurabilir.
Bununla birlikte, birçok pilot tedavi edilebilir hastalıklara sahiptir ve rahatsızlıkları olanlar titiz bir değerlendirmenin ardından uçuşlarına devam edebilirler.
Bu nedenle pilotlar yolcularının, yardımcı pilotun psikolojik bir bozukluktan muzdarip olabileceği ihtimalini bilmesini istemezler. Bilselerdi neler olabileceğini tahmin edersiniz.
16-Sorunları önemsiz gibi lanse ederler.
Pilotların yolculara belli etmekten kaçındıkları şeylerden biri de uçuş esnasında yaşanan herhangi bir problemi aktif olarak küçümsemeleridir. Örneğin, asla şöyle bir uyarı duymazsınız: “Sayın yolcularımız, şu anda görünürlük durumumuz sıfır.” Bunun yerine, “İstanbul semalarında yoğun bir sis hakim” demeyi tercih ederler.
Eğer motorlardan biri arızalandıysa, pilotlar size bu durumu “Motor göstergelerimizden biri düzgün çalışmıyor” diyerek açıklayacak veya bazı durumlarda bu olaydan hiç bahsetmemeyi tercih edeceklerdir ( zaten uçaklar tek bir motor bozulsa dahi uçmaya devam edebilecek durumdadırlar) . “Teknik nedenlerden” dolayı bir gecikme olmuşsa, sadece bir şeylerin bozulduğunu kabul etmekle yetinirler. Pilotların görevlerinden biri de uçuş boyunca yolcuları sakin tutmaktır. Bu nedenle bazen beyaz yalanlar söylemek durumunda kalırlar.
17-Yukarı yönlü hava akımına kapılmaktan endişe duyarlar.
Bir uçak türbülansa girdiğinde hava basıncındaki ani değişikliklerden dolayı sarsıntılar yaşanır. Bu anlar yolcuların hayatları için endişe etmeye başladıkları zaman dilimleridir, çünkü tam da o an uçaklarının alevler içinde kalıp düşeceği hissine kapılırlar. Ancak bu kesinlikle doğru değildir. Türbülanslar uçağa zarar vermez. Bu nedenle pilotlar türbülanslardan çok sıcak havalardaki T-fırtınası sırasında havanın yukarı yönlü bir akım yaratmasından endişe duyarlar.
Bu tarz bir hava akımı bir uçağı yukarı iterek tehlikeli yüksekliklere ulaşmasına sebep olur.
Havayolları, uçuşları iptal ederek bu tehlikeyi en aza indirger ve pilotlar yolcuları korkutmamak adına bu konuda çenelerini sıkı tutmayı tercih ederler.
18-Varış noktasına ulaşmanız gerçekte ne kadar sürer?
Bugünlerde uçuşlarda çok daha az gecikme yaşandığını fark ettiniz mi? Bu durum uçuşların zamanında yapılıp yapılmadığını kontrol eden Ulaştırma Bakanlığı’ndan kaynaklanıyor. Artık bir uçuşu geciktirmek bir hayli zor.
Pilotların yolculardan sakladıkları bir diğer şey de uçuşunuzun iki buçuk saat süreceğini söylemeleri ancak gerçekte bu sürenin yalnızca iki saat olmasıdır.
Bu durumun perde arkasında ise pilotların zamanlama ve daha az gecikmeye ilişkin çok daha etkileyici bir sicile sahip olmaları vardır.
19-Pilotlar inişleri severler.
Pilotlar uçuş süresince sınırlı bir rol oynadıkları gerçeğinin yolcular tarafından öğrenilmesini asla istemezler.
Ayrıca kokpitte ne yaptıklarının bilinmesini de istemezler, buna uçakları indirmekten keyif almaları da dahildir.
Bunun için yaşarlar çünkü bilgisayar destekli olmadan becerilerini sergileyebilecekleri, zor ve bir o kadar da kapsamlı eğitimlerini kullanabilecekleri yegane zaman dilimi budur. Eğer bu gerçek keşfedilirse yolcular kolaylıkla pilotların gerçekten yaptıkları tek şeyin bu olduğuna karar verebilirler ki bu hiç de doğru değildir.
20-Gizli kodlar ile konuşurlar.
Pilotlar, kokpit dışında bulunan mürettebatın geri kalanı ile gizli bir kod aracılığıyla konuştuklarını bilmenizi istemezler. Buradaki amaç yolcuların panik moduna geçmelerini önlemektir. Onları bekleyen bir türbülans olduğunu söyleyip yolcuları paniğe sürüklemektense “Hava cebi” ifadesini kullandıklarında uçuş ortamının sakinliğini de muhafaza etmiş olurlar.
“Kod Bravo” ise pilotların ortada gerçek bir tehlike olduğunda ve bu durumu yolcuların bilmesini istemediklerinde kullandıkları bir ifadedir.
Ama asla duymak istemeyeceğiniz en ürpertici gizli kod ise “7500”dür ki bu uçağın kaçırıldığı anlamına gelir.
21-“Kemerinizi Bağlayın” ikazı ile gizli bir mesaj iletirler.
Pilotlar gizli bir kod ile konuşmanın yanı sıra kokpitten çıkmadan mürettebata gizli mesajlar göndermek adına “Emniyet Kemeri Bağlama” ikaz işaretini de kullanırlar. Elbette pilotlar bunu da bilmenizi istemezler çünkü bazı işaretler birer felaket habercisi olabilir.
Bu işaret yanıp söndüğünde veya “dong” sesi duyulduğunda pilotlar uçuş ekibine onları bekleyen türbülansı, düşük yakıt durumunu veya kalkışın eli kulağında olduğunu haber verirler. Hatta bir şey içmek istediklerini işaret etmek için dahi bu işareti kullanabilirler. Anlatılmak istenen şeyin ne olduğu kemer ikaz ışıklarının kaç kez yanıp söndüğüne ya da uyarı sesinin kaç kez duyulduğuna bağlı olarak değişir.
22-Oksijen maskelerinin ömrü yalnızca 15 dakikadır.
Kabin basıncında ani bir değişiklik yaşandığında hepinizin çok iyi bildiği gibi başınızın üstünde yer alan oksijen maskeleri devreye girecektir. Onları kullanabilirsiniz, çünkü gerçek anlamda işlevsel olup sizlerin güvenliği için oradadırlar. Bu durum bir sır değildir, ancak pilotların oksijen maskelerine ilişkin yolcuların bilmesini istemeyecekleri asıl şey bu harici hava kaynağının sadece 15 dakikalık bir ömrünün olduğu gerçeğidir.
Bunun sebebi, pilotların uçağı yolcularının “ oksijen maskesine ihtiyaç duymayacakları” güvenli bir rakıma indirmesi için yeterli zamanın 15 dakika olmasıdır.
23-Pilotlar da yorulur.
İç hat uçuşlarında pilotların her 24 saat için 8 saat ile sınırlandırılmış uçuş süreleri vardır. Fakat gerçekte bundan da fazlası söz konusudur. Pilotların kokpitte geçirdikleri bu süre, yerdeki gecikmeler, sert hava koşulları veya diğer problemler nedeniyle artabilir. Ayrıca, örneğin yakıt doldurma ve bagaj yükleme sırasında kokpitte olmaları da bir pilotun aslında 14 saat veya daha fazla süre görev başında olabileceği anlamına gelir. Ayrıca her pilotun 8 saat dinlenmesi de zorunludur.
Ancak sorun şu ki bu süre oldukça kısadır, çünkü pilotların hava alanına gidiş geliş, yemek ve bir sonraki uçuşa hazırlanma sürelerini de içerir. Pilotlar neredeyse göz kapaklarını açık tutamayacak denli yorulurlar ve bunu yasaklayan onca düzenlemeye rağmen kokpit içinde dahi olsa uykuya yenik düşerler.
24-Pilotların az da olsa kestirebilecekleri gizli odaları vardır.
Daha önce de pilotların yorgun olabildiklerinden ve kokpitte uyumalarına izin verilmediği halde uyumak zorunda kaldıklarından bahsetmiştik. Çünkü pilot olmak yaklaşık 14 veya 16 saatlik bir iş gününe katlanmayı gerektirir – Boeing 777 ve 787 gibi bazı uçaklar pilotların ve mürettebatın uyumasına izin veren gizli odalar yardımıyla tüm ekibin süreci rahat geçirmelerine yardımcı olurlar. Bu odaların giden geçitler yolcuların görüş alanında olmaz.
Bazı uçaklarda uçağın önüne yakın kilitli bir kapının arkasındadır. Diğerlerinde ise baş üstü dolabı gibi görünen şey aslında bir kapıdır. Bu tarz odalar oda içindeki yatağı gizleyen kalın perdelere sahiptir.