Su sümbülü, Amazon Nehri havzasına özgü, çiçekli bir su bitkisidir. Bundan yaklaşık bir asır önce bitki meraklıları uzun ve gösterişli lavanta çiçeklerine sahip bu bitki ile ilk kez karşılaştığında ona vurulup tohumunu dünyanın dört bir yanındaki çeşitli bahçelere taşıyarak yayılmasını sağladılar. Bilim kurgu filminden kopma uzaylı yaratıklar misali yok edilemez nitelikteki bu bitki giderek çoğaldı, öyle ki çoğu insan onu dünyanın en kötü su bitkisi olarak görür hale geldi.
Neden mi?
Ne yazık ki bu bitki göründüğü kadar masum değil. 50’den fazla ülkede bulunan su sümbülü doğal ekosistemleri ve insanların geçim kaynaklarını tehdit eden zararlı ve istilacı bir ottur. Hatta Nijerya halkı bu bitkiyi gizli yıkıcılığını gözler önüne serecek bazı isimlerle anar – su sümbülü Igala bölgesinde “anne ve çocuğun ölümü” anlamına gelen “A Kp’iye Kp’oma” olarak adlandırılırken bir Yuruba tabiri ise onu ghe’borun” yani “dedikodu” olarak isimlendirmiştir.
Peki, ne oldu da dünyanın en kötü su bitkisi addedilen sümbüller bir anda yeni bir iş kapısını aralayacak tarz ürünlerin ham maddesine dönüştü?
2009’da girişimci Achenyo Idachaba ABD’den Lagos’a taşındı ve bir gün yürüyüş esnasında Üçüncü Ana Köprü üzerinden geçerken şöyle bir manzarayla karşılaştı: Su sümbülleri ile başı dertte olan bir balıkçı teknesi vardı. Su sümbülleri tabakaları balıkçı teknesini tamamen sarmıştı. Bölge halkı için gayet sıradan olan bu manzara ona acı vermişti çünkü her gün bu kısıtlamalarla mücadele etmek zorunda olmak dahi başlı başına bir problemdi. Acaba bu sorunun önüne geçmek mümkün olabilir miydi? Girişimcimizin beyninde şimşekler çaktıran ve bu zararlı bitkinin bölge halkı için bir istihdam kaynağı haline gelmesine yardımcı olan sahne tam olarak buydu.
Gelin girişimcilerin yeni gözdesi su sümbüllerini biraz daha yakından tanıyalım:
Su Sümbülü Bitkisi
Su sümbülü iki haftadan az bir sürede kütle olarak iki katına çıkabilir. Tatlı su bitkileri büyüdükçe daha da kenetlenirler: mumsu yaprakları, su yüzeyinde yoğun bir örtü oluşturur ve kökleri kalın bir ağ şeklinde birbirine dolanır. Sonuç olarak, diğer bitkileri ve deniz yaşamını değiştirir, bitki planktonlarının büyümesini önler, sudaki çözünmüş oksijeni tüketir, su kalitesini düşürür, balıklara ve diğer organizmalara zarar verirler. Su sümbülü insan hayatında da tahribata yol açar. Idachaba su sümbülleri bir gölü veya nehri istila ettiğinde geçimlerini sudan sağlayan insanların da birer hedef haline geldiğini belirtiyor. Balıkçılar, okula tekneyle giden çocuklar, turizm, boş zaman etkinlikleri ve hidroelektrik santraller dahi bu işten zarar görebilirler. Dahası, sümbül fazlalığı akıntıları yavaşlatır ve durgun suyun hastalık taşıyan sivrisinekler için üreme alanı haline gelmesine neden olur. Bitkinin aynı zamanda kolera vak’alarındaki artış üzerinde de etkisi büyüktür. Peki, su sümbüllerinden nasıl kurtulabiliriz?
Bu bitkiyi elle ya da bir makine yardımıyla çekebilir, zararlı ot öldürücü kimyasallar kullanabilir ya da yırtıcı hayvanlardan yararlanabilirsiniz, ancak su sümbüllerini yok etmek üzere harcayacağınız tüm bu emek, zaman ve para bitkinin büyüme hızı düşünüldüğünde boş bir çabadan öteye gidemeyecektir. Hem zaten bitki tohumları da yok edilemeyecek denli güçlü ve serttir. Sonuç olarak, birçok insan bitkinin kendiliğinden azalmasını bekler. Nijerya’da su sümbülleri açısından nispeten rahat olunan iki zaman dilimi mevcuttur; bunlardan ilki kurak mevsimdir. İkincisi ise Atlantik’ten gelen tuzlu suyun mevcut suyla karıştığı ve bitkileri öldürdüğü zaman dilimidir. Ancak yine de yorulmak nedir bilmez bu yabani ot genellikle birkaç aya kalmadan yeniden yüzeye çıkar.
Girişim Süreci Nasıl Başladı?
Böylesine nefret edilir bir bitki insanların arzuladığı bir şeye dönüştürülebilir miydi? Idachaba, bu bitkilerle bir şey yapılıp yapılamayacağını merak ediyordu. Bir dizi araştırma yaptı ve sonunda Kenya ve Güneydoğu Asya’nın bazı bölgelerinde yaşayan insanların bu bitkinin sapı ile sepet, çanta ve mobilya ürettiklerini keşfetti. Bu işi yapmayı öğrenip kazandığı bu yeni beceriyi başkalarına da öğreterek insanların söz konusu ürünleri satmalarına yardımcı olabilir miydi? Hep birlikte çalışırlarsa belki de bu vebayı büyük bir kar kapısı haline dahi getirebilirlerdi. Tam da bu amaçla Nijerya’nın güneybatısındaki bir şehir olan Ibadan’da bulunan Sabo topluluğuna katılmak üzere yola çıktı. Burada bitki saplarını örmeyi öğrenmesine yardım edebilecek insanları bulabileceğini umuyordu. Ancak bir engel vardı. Ne yerli halk İngilizce biliyor ne de Idachaba onların dilini konuşabiliyordu. Bu engeli bölgedeki çocukların tercüme yardımlarıyla aştı ve ona istediği beceriyi öğretecek Malam Yahaya ile tanışma fırsatı buldu.
Idachaba ilk olarak ip elde etme yeteneğini geliştirdi. Daha sonra Ibadan ve Lagos’lu hintkamışı zanaatkarlarıyla çalışarak burada öğrendiklerini sepet vb. eşyalar örmede kullandı. Bu aynı zamanda bir girişimin de başlangıcı oldu ve Idachaba 2010 yılında sümbül bazlı ürünler satan bir şirket olan MitiMeth’i kurdu (Şirket bugün bardak altından tutun da lamba, halı hatta iPad kılıflarına kadar her türlü el örgüsü ürünü satışa sunuyor).
Idachaba’nın bir sonraki adımı su sümbülü bitkisi tarafından zarar görmüş olan Nijerya halkına bu el sanatını öğretmek olmuştu. Kendisi meslektaşları ile birlikte herhangi bir köyün şefine gider, kendilerini tanıtır, neler yaptıklarını ve bu işin ne gibi avantajları olacağını açıklar ve öğrenmeye hevesli kişilerin bir listesini isterlerdi. Eğitim yaklaşık bir hafta sürer, katılımcılara öncelikle nasıl ip yapılacağı öğretilir, ardından birkaç örnek ürün yapılırdı.
Eğitim Süreci
Idachaba, bugüne kadar 250’den fazla zanaatkarın eğitimine yardım etmiştir.
Su sümbüllerinden üretilen ürünler gösterildiğinde Nijeryalıların ilk tepkisi her daim hayrete düşmek olmuştur. Idachaba, ülkenin güney kesiminde yer alan bir topluluk olan Bayeku sakinlerinin “yabani otlardan iyi bir şey çıkabileceğine asla inanmadıklarını” belirtmiştir. Ama eğitim sonunda onlara da ne denli yanıldıkları ispatlanmıştır. Bu işi öğrenmeye hevesli çok fazla insan olduğu için 60 kişiye ders vermek durumunda kalan Idachaba pencerelere tırmanıp dersi izleyen çocuklara dahi rastladığını söylemektedir. Çocuklar eğitimden kalan malzemeleri toplar ve onlarla yeni bir şeyler üretirlermiş! Idachaba kursiyerlerinin becerilerini arkadaşları ve komşuları ile cömertçe paylaşmalarından özellikle memnun olduğunu belirtiyor. Hatta 2015 yılında meslektaşları ile birlikte Nijerya’nın kuzeyinde bir kasaba olan Idah’da 33 kadını daha eğiten Idachaba, sonraları onlardan ip almaya başladığında eğitimde olmayan kişilerin de çanta dokunduğunu fark etmiştir. Gerçekleştirdiği ilk eğitimden çıkma iki öğrencinin başkalarına da ders verdiğini anlayan girişimcimiz bu sevinci şu sözlerle ifade etmiştir: “Öğrendiklerini kendilerine saklayabilirlerdi, üstelik hiç zorlanmadan, ama onlar olaya bu şekilde bakmadılar”.
Eğitime katılan kursiyerler zamanla ürün siparişleri için temas kurabilecek resmi işçiler haline geliyordu. Hepsi de MitiMeth girişim şirketinin çatısı altında toplanıyordu. Şirket bugün farklı pek çok kanal üzerinden mal satmaktadır: Gümrüksüz satış mağazaları ve diğer perakende mağazalarında; yerel ve uluslararası sergilerin yanı sıra Konga ve etsy gibi e-ticaret siteleri aracılığıyla. Geçen yıl satış gelirlerini 7.5 milyon Nijerya Nairasına kadar yükselten şirkette bu miktarın yüzde 44’ü ürünlerini satmak için kendince yöntemler bulmaları için de teşvik edilen işçilere ait.
Idachaba, ihtiyacı olan farklı insan gruplarına ulaşmak adına verdiği eğitimin kapsamını her geçen gün genişletiyor. 2016 yılında, Lagos’taki insanlara ücretsiz protez sağlayan ve kar amacı gütmeyen ISHK Limb Center’ın yönetiminden sorumlu Tolaram Vakfı ile temasa geçen Idachaba vakfın protez verdikleri kadın ve erkeklerin yerli ve işsiz kimselerden oluştuğunu söylüyor. Nijerya’nın bazı bölgelerinde sağlıklı kişilerin gezinmesinin dahi güç olabileceği zorlu araziler mevcut, hele hele engeli olanlar için uzak bölgelerde bulunan işlerine ulaşmak dahi bir hayli zor. Ancak, su sümbülü saplarını nasıl örebileceğini bilen insanlar, evden çalışarak dahi para kazanabiliyorlar.
Temmuz ayı sonlarında Idachaba Limb Center’daki insanlarla ilk eğitim oturumunu gerçekleştirdi. Katılımcıları öğrenmeye öyle hevesliydi ki işi olabildiğince hızlı bir şekilde kaptılar.
Şirketi büyüse de Idachaba asıl amacına bağlı kalmaya devam ediyor: Su sümbülü bitkisini insanlara zarar vermek yerine onlara yardım edebilecek bir şeye dönüştürmek. Bu değişimin yavaş da olsa gerçekleştiği görülüyor –üstelik bu değişim bitkiye verilen isimlere dahi yansımış durumda. “Eskinin “dedikoducusu” şimdi “hikaye anlatıcısı” oldu ve zamanında “anne ve çocuk katili” adıyla anılan bitki artık “anne ve çocuklar için bir geçim kaynağı”na dönüştü.
Son olarak hikayenin tamamını izlemek isteyenleriniz için Achenyo Idachaba’nın TED konuşmasını buraya bırakalım.Türkçe alt yazı seçeneğiyle izleyebilirsiniz.