Mona Lisa neden tüm zamanların en ünlü tablosudur? Bu soruyu çoğu kişi geçmişte kendisine sormuştur. Olası cevaplardan biri ise şudur: özgün gülümsemesinden dolayı.
Bilim insanı Andrew Newberg gülümseme ‘en yüksek pozitif duygusal içeriğe sahip sembol’ kabul edilmiştir, diyor. Kişisel olarak pek fazla gülümsemeyen biriydim. Birkaç yıl önce öğretmenlerimden biri bana şöyle demişti: ‘Neden daha fazla gülümsemiyorsun? Git ve nasıl yapılacağını öğren.’ Bunun üzerine gülümsemenin gücünü araştırmaya başladım. Herkesin gülümsemeyi öğrenebileceğine dair pek de umutlu değildim. Yine de, yıllar boyu ayna karşısında gülümsemem üzerinde çalıştım. Bu, itiraf etmekten birazcık utandığım gerçeklerden biri, ancak araştırmalar birazcık bile gülümsemeniz üzerinde çalışmanın ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Hadi başlayalım:
Gülümsemenin bilimi: Gülümsediğimiz zaman beynimize ne olur?
Diyelim ki olumlu bir ruh hali içerisindesiniz ve uzun zamandır görmediğiniz bir arkadaşınızı gördünüz. Bu sinirsel sinyallerin beyninizin korteksinden beyin sapına (beyninizin en eski parçası) ulaştığı anlamına gelir. Buradan da kafatası kasları, sinyalleri yüzünüzdeki gülümseme kaslarına taşır.
Kulağa oldukça basit geliyor değil mi?
Ancak daha yeni başladık. Yüzünüzdeki gülümseme kasları kasıldığında pozitif geri dönüş döngüsüyle sinyaller tekrar beyninize gider ve beynimiz mutlu hissetmemizi sağlar.
Daha kısa ve öz bir şekilde söylemek gerekirse:
‘Gülümsemek beynimizin ödül mekanizmalarını çalıştırır. Zevk veren en güçlü uyarıcılardan biri olan çikolata bile bununla yarışamaz.’
O zaman gülümseme beynimizin verdiği tepkilere göre spor yapmakla aynı etkileri uyandırmaktadır. Kısacası beynimiz iyi hissettiğinde bize gülümsememizi söyler, gülümsediğimizde biz de beynimize iyi hissettiğimizi söyleriz ve bu döngü böyle devam eder.
Bu yüzden yakın tarihli araştırmalardaki bilim insanları ’gülümsemek nakit 16 bin Sterlin almak kadar uyarıcıdır’ diyor. Kafatası kaslarımızın yüzümüzde aktivite ettiği diğer kaslar ise şöyle:
Gerçek ve Sahte Gülümsemeler — farkı anlayabilir miyiz?
Her gülümsediğimizde potansiyel olarak aktive ettiğimiz 2 kas vardır. Birincisi zygomaticus major’dır ve ağzınızın kenarlarını kontrol eder. Sadece bu kas aktive edildiğinde ortaya gerçek bir gülümseme çıkmaz. Bilim insanları buna ‘sosyal’ gülümseme diyor. İkinci kas ise samimiyeti gösteren obicularis occuli’dır ve göz çukurunuzun etrafındadır.
Gerçek bir gülümsemeye duchenne gülümsemesi denir ve adını ‘ağız kenarı’ gülümseleri ile ‘göz boşluğu’ gülümsemelerini birbirinden ilk kez ayırmış olan bir bilim insanından alır. İşte karşılaştırması:
Beynimiz aslında neyin gerçek neyin sahte olduğunu kolayca ayırabilir. Araştırmacı Dr. Niedenthal bunu yapabilmemizin 3 yolu olduğunu söylüyor:
- Beynimiz kişinin yüzünün geometrisi ile standart bir gülümsemeyi karşılaştırır
- Durumu düşünür ve gülümsemenin beklenen bir şey olup olmadığına karar veririz.
- En önemlisi: Gülümsemeyi otomatik olarak taklit ederiz. Böylece gerçek mi yoksa sahte mi olduğunu anlarız. Eğer gerçekse beynimiz gülümseyen kişiyle aynı bölgelerdeki kasları aktive eder ve bunun gerçek bir gülümseme olduğunu anlarız.
Niedenthal gülümsemeyi taklit etmenin ne kadar önemli olduğuna ve gerçek ile sahte gülümsemeleri ayırıp ayıramayacağımıza dair bir deney yapmış:
Dr. Niedenthal ve iş arkadaşları öğrencilerden dudaklarının arasına bir kalem koymasını istemiş. Bu basit önlem sayesinde gülümseme sırasında aktive olacak kasların harekete geçmesi engellenmiş. Gördükleri yüzleri taklit edemeyen öğrenciler hangi gülümsemelerin gerçek hangilerinin sahte olduğunu anlamakta zorlanmış.
Yani kendimiz deneyemiyorsak gerçek ile sahte bir gülümsemeyi ayırt edemiyoruz. Peki bunları bilmenin ne önemi var ve gülümsemeleri anlayabilmemiz için bizi neler tetikler? İşte bazı görüşler:
Gülümsemenin sağlığımıza, başarımıza ve mutluluğumuza etkisi
Gülümsemek yukarıda bahsettiğimiz pozitif geri dönüş döngüsü sayesinde beyninizi değiştirebilir. Ve beynininiz gülümsemelerinizin bir kaydını tutar. Ne kadar sıklıkla gülümsediğinizi ve hangi duygu hali içerisinde olduğunuzu bilir.
Yapılan son araştırmalara göre gülümsemek bedeninizin ve zihninizin hissettiği stresi azaltır, iyi bir uyku çekmek gibidir. Ayrıca gülümsemek içinizde pozitif duygular uyandırır. Bu yüzden çocukların yanında kendimizi daha mutlu hissederiz, çünkü daha fazla gülümserler. Ortalama olarak günde 400 kez. Mutlu yetişkinlerde bu sayı günde 40-50 iken, ortalama bir yetişkin günde sadece 20 kere gülümser.
Peki bunların ne önemi var? Gülümsemek fiziksel ve zihinsel sağlığınızı olumsuz etkileyen stresle tetiklenen hormonların azalmasını sağlar:
- Ünlü okul yıllığı araştırmasında diğerlerine göre en güzel gülümsemeye sahip kadınların hayatları takip edilmiş. En fazla gülen kadınlar en mutlu hayata, daha mutlu evliliklere sahip, hayatında en az terslik yaşayan kadınlar olmuş.
- Benzer diğer bir araştırma da futbol takım listeleri üzerinde yapılmış. Listedeki fotoğraflarda en büyük gülümsemeye sahip olanların daha uzun yaşadığını göstermiş. En çok gülümseyen kişiler gülümsemeyenlere göre 7 yıl daha uzun yaşamış.
Elbette yukarıdakiler sadece korelasyon gösteriyor, neden sonuç ilişkisini değil. Yine de gülümsemenin güven yarattığını, sizi daha mutlu ettiğini ve ömrünüzü uzattığını düşünmeden edemiyorum. Ve en önemlisi gülümseme öğrenebilen bir şey. Birçoğumuz zamanla gerçekten gülümsemeyi unutur, sosyal gülümsemeleri giderek daha fazla kullanmaya başlarız. İşte gerçek, samimi, duchenne gülümsemenizi geri kazanmanız için bir rehber:
Daha iyi gülümsemenin 3 yolu:
1- Bir etkinlikten önce sizi mutlu eden bir durumu hayal edin.
Gülümsemenizi daha samimi ve gerçek yapmanın yolu araştırmacı Andrew Newberg’den geliyor:
‘Herhangi biriyle sohbete başlamadan önce çok sevdiğiniz birini ya da sizi aşırı mutlu eden bir anıyı hatırlamaya çalışabilirsiniz. Bu çok kolay bir egzersiz ve herkese bunu yapmayı öğrenebilir.’
Bunu bir telefon konuşmasından hatta e-posta yazmadan önce bile yapabilirsiniz. Çünkü insanlar her zaman sizi görmeseler bile gerçekten samimi olmadığınızı anlayabiliyorlar.
2- Ayna karşısında gülümsemeniz üzerine çalışın.
Aynanın önünde durun ve gülümseyin. Hem ağız kenarlarınızdaki hem de göz çukurunuzun etrafındaki kasları harekete geçirmeyi deneyin. Gülümsemenizin ne zaman samimi olduğunu anlamaya çalışın. Gülümsemeniz samimiyse kendinizi mutlu ve rahatlamış hissedersiniz. Gülümsemenin gücü, ayna karşısında yapılsa bile anında pozitif duygular uyandırmasından geliyor.
3- Gülümsemekle ilgili rahat olun.
Birçok kişi gülümsemenin kişiyi zayıf gösterdiğine inanır. Ancak daha iyi gülümsemeye bol bol gülümsemekle ilgili ulaşabilirsiniz. Eğer kafanızda kendinizi gün içinde herkese bol bol gülümserken hayal edebilirseniz, mutlu bir hayata adım atmış olacaksınız. Bu, düşününce küçük bir değişiklik gibi görünebilir. Yine de bu her gün daha fazla gülümsemenizi sağlayan çok önemli bir ayrıntı.
Son bir bilgi: Kadınlar erkeklerden daha fazla gülümsüyor, işte sebebi
Size ilginç bir bilgi daha verelim. Araştırmacı LaFrance ortalama olarak kadınların erkeklerden daha fazla gülümsemediği sonucuna varmış. Bu sadece kadınların erkeklerden daha mutlu olduğu anlamına gelmiyor, aynı zamanda sosyal olarak kadınların gülümsemesinin daha fazla kabul gördüğünü söylüyor. İş burada da bitmiyor:
‘Genel olarak kadınlar insanların yüzüne bakıp seslerini dinleyerek erkeklere oranla daha kesin yargılara varabiliyor. Kadınlar sahici ve sahte bir gülümseme arasındaki farkı daha kolay anlayabiliyor.’
Gülümsemek gerçekten de yüzünüzdeki kasların kasılmasından fazlası anlamına geliyor. Bu yüzden, basit bir gülümsemenin yaratacağı iyiliklerin hepimiz farkında olmalıyız.
Peki siz gülümsemek hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorumlarınızı bekliyoruz.