Öfkeden deliye döndüğünüz, tepenizin iyiden iyiye attığı hatta kendinizi tamamıyla kaybettiğiniz ya da bir şeyleri fena halde dert ettiğiniz oldu mu hiç? Cevabınız evet mi? O halde bu duygu patlamalarının nasıl sonuçlandığını da biliyorsunuz demektir.(Genellikle pek parlak olmuyor).
Daha önce bir öfke nöbeti yaşamışsanız, duygu patlamanızın akabinde belirgin bir mutluluk yaşamamış olduğunuzu da hatırlarsınız.
Hüzün veya öfkeye yol açan bir düşünceye sahipseniz ve bu düşünceyi sürdürmekte ısrarcıysanız, bu işin sonunun ışık hızıyla gelecek bir depresyon olacağının da pekala farkındasınızdır.
Duygular, hayatımızın varlığını en çok hissettiren, en baskıcı hatta bazen de en acı verici itici güçlerini oluştururlar.Aslında her anımız duygularımızın boyunduruğundadır. Risk alırız çünkü yeni müşteriler edinme konusunda büyük bir heyecan duyarız. Ağlarız çünkü incinmişizdir ya da biri için fedakarlık yaparız çünkü onu çok severiz. Duygular sarsılmaz otoritesi ile gelir, masaya yumruklarını vurur ve rasyonelliğin simgesi olan düşünce, niyet ve eylemlerimizi kontrol ederler. Fakat hiç düşünmeksizin aceleyle karar verip yalnızca duygularımıza göre hareket eder ya da yanlış duygulara bel bağlarsak sonrasında bir hayli pişman olacağımız kararlar alırız.
Anlayacağınız hata kimde olursa olsun ya da sonuç ne olursa olsun, duygusal patlamaların ardından bize kalan içimizdeki o nahoş histir.
Duygularımız her daim uçlarda gezinir. Bazen kendimizi bir öfke patlamasının içinde buluruz. Bazen de bir anda coşkuyla dolarız. Hayatın pek çok noktasında olduğu gibi duygular da ancak ölçülü ve mantıklı bir bakış açısıyla kontrol altına alınabilirler. Bu, harika bir haberin ardından sevinç çığlıkları atmayacağımız ya da asla aşık olmayacağımız anlamına gelmez. Bunlar gerçekten de yaşanması gereken hayattaki en ince şeylerdir. Ehemmiyet ile ele alınması gereken duygular ise olumsuz olanlardır.
Öfke, kıskançlık ya da acı gibi olumsuz duygular, özellikle de tetiklenmelerinin hemen ardından kontrolden çıkma eğilimindedirler. Bu tür duygular zaman içinde tıpkı yabani otlar gibi büyüyebilir ve her biri zihninizi zararlı hislere daha çok odaklanmaya iteceğinden günlük yaşamınıza adeta hükmeder, en nihayetinde de hayat akışınızı belirgin şekilde yavaşlatırlar. Hiç dünyaya gözlerini tam da bu şekilde açmış olabileceğini düşündüğünüz her daim kızgın veya düşmanca bir tavır içinde olan birileriyle tanıştınız mı? Evet, mi? Emin olun onlar da bu şekilde doğmadılar. Ancak, yaradılışlarından gelen bazı duyguların ortaya çıkmasına o kadar çok izin verdiler ki bu duygular onların gerçeğine dönüştü.
Çünkü denetlenmeyen düşünce veya duyguların içinde bulunduğunuz iyi ruh halini yok etmesi kaçınılmazdır. Zamanla bu olumsuz hisler artık size normal görünecek denli sıklaşacaktır.
Yeni boşanmış ya da çok sevdiği birini henüz kaybetmiş birine sorarsanız – bir süre sonra ağlama eyleminin adeta benliklerinin bir parçası haline geldiğini ve artık kaçacak yerlerinin kalmadığını söyleyeceklerdir.
İştahla kemiğine sarılmış bir köpek için ondan ayrılmak ne denli zor ise biz insanlar için de bir sorunu takıntı haline getirmemeye çalışmak o denli zordur.
Bu yüzden zihnimizin mevcut sorunlarımız ile bir arada işlemesine izin vermek çok daha kolay bir yöntem gibi görünebilir – ancak böylesi bir durum düşünce ya da duygularımızın bizleri iyiden iyiye tüketip kendilerini her geçen gün daha da güçlendirinceye kadar birbirlerini beslemeye devam etmelerine yol açar.
Duygulara ilişkin durum bu olduğuna göre olumsuz duygular sergilemekten nasıl kaçınabiliriz ve en zor koşullar altında dahi duygu yönetimini elden bırakmama konusunda nasıl ustalaşırız?
Duygusal bir patlama anında hislerinizi tüm yakıcılığıyla dışa vurmaktan kaçınmak, duygularınızı kontrol edip yönetmek ve herhangi bir zorlukta duygularınıza değil mantığınıza sığınmak konusunda kendinizi geliştirmek istiyorsanız şu adımları izlemelisiniz. Bu yöntemlerin kabaran ruhunuzu yatıştıracağından da allak bullak olmuş zihninizi toparlayacağından da şüphemiz yok.
1-Ani tepkiler vermekten kaçının.
Duygusal tetikleyicilere derhal tepki vermek büyük bir hata olabilir. Bu şekilde sonrasında pişman olacağınız bir şey söyleyeceğiniz ya da yapacağınız garantidir. Bir anda savunmaya geçip karşınızdaki insanın görüşlerini çürütmeye çalışmadan önce derin bir nefes alın ve içinizdeki bu baskın dürtüyü dengeleyin. Kaslarınızın gevşediğini ve kalp atış hızınızın normale döndüğünü hissedinceye kadar yaklaşık beş dakika boyunca derin nefesler almaya devam edin. Sakinleşmeye çalıştığınız esnada bu durumun geçici olduğu konusunda kendinizi telkin etmeyi ihmal etmeyin.
2-İlahi bir gücün varlığına, maneviyata sığının.
İnanç, bizlere bahşedilen en karanlık anlarımızı dahi aydınlatacak güçteki bir lütuftur. İnancınız ne olursa olsun, ilahi dünya ile sağlıklı bir ilişki kurmanız engelleri daha kolay aşmanızı sağlar. Bunun nedeni, sizden daha yüce bir kuvvetin varlığına inanmakla aynı zamanda size yapmanız gerekenleri gösterecek, herhangi bir şeyi neden yaşadığınıza dair fikir verecek hatta sizi istenmeyen bir durumdan kurtaracak ilahi bir müdahalenin gücüne de inanmış olacağınız gerçeğidir. Duygularınız ağır gelmeye başladığında gözlerinizi kapatın, sorununuz için olumlu bir çözüm hayal edin ve evrenden yolunuzu aydınlatmasını isteyin.
3-Makul bir çıkış yolu bulun.
Duygularınızı asla bastırmayın. Sevdiğiniz ve güvendiğiniz birini arayın ya da ziyaret edin ve kendisine neler yaşadığınızı anlatın. Kendi görüşünüz dışında bir bakış açısı edinmek farkındalığınızı arttıracaktır. Bir günlük tutun ve duygularınızı iç dünyanızdan çıkarıp kağıda aktarın. Pek çok insan, duygularını salıvermek için kickboks veya dövüş sanatları gibi agresif egzersizler yapmayı da yararlı bir yöntem olarak görüyor. Diğerleri ise meditasyon yaparak veya dua ederek kendilerini yeniden sakin bir konuma getirmeye çalışıyorlar. Benliğinizi bastırılmış duygulardan kurtarmak için size en uygun olan yöntem ne ise onu yapın.
4-Büyük resme odaklanın.
İyi ya da kötü ne olursa olsun hayatımızdaki her şey çok daha yüksek bir amaca hizmet eder. Asıl bilgelik o anı görebilmekte ve yaşanan herhangi bir durumun daha büyük bir anlamını olduğunu ayırt edebilmekte saklıdır. Başlangıçta anlamayabilirsiniz, ancak zaman geçtikçe büyük resmin mükemmel düzenini siz de görmeye başlayacaksınız. Duygusal anlamda yıkıcı bir anın ortasında dahi çok geçmeden fark edeceğiniz nihai bir amaç olduğuna inanın.
5.Düşünce yapınızı değiştirin.
Olumsuz duygular olumsuz düşünceler doğurur ve bu durum sizi olumsuz düşüncelerden asla kopamayacağınız bir kısır döngüye sürükler. Kendinizi kötü hissetmenize veya olumsuz düşünmenize sebep olan bir duygu ile karşı karşıya kaldığınızda onu zihninizden atmaya uğraşın ya da farklı bir düşünce ile değiştirin. Tüm çözümler tükenmiş gibi mi? O halde idealinizdeki sizi mutlu eden birini düşünün ya da sizi gülümseten bir olayı hatırlayın.
6.Duygusal tetikleyicilerinizi hoş görmeyi öğrenin.
Sizi duygusal olarak tetikleyen şey en iyi arkadaşınız, aile üyeleriniz, kendiniz veya saydıklarımızın tamamı olabilir. Arkadaşınız “her daim yaptığı şeyi yine yaptığında” aniden parlayabilir veya aslında çok daha farklı şekilde yapabileceğinizi bildiğiniz bir şeyi hatırlayıp kendinizden nefret etme noktasına dahi gelebilirsiniz. Ancak kendinizi bağışlarsanız tüm bu duygulardan arınmanız mümkün olabilir. Bu sayede içinizdeki bitmek tükenmek bilmez kızgınlığı, kıskançlığı veya öfkeyi geride bırakabilirsiniz.
Gereksiz duygu patlamaları yaşamadan çevrenizdeki insanların kendileri olmalarına izin verin. Affetmeyi öğrendiğinizde aynı zamanda içinize işlemiş tüm yıkıcı duygulardan da uzaklaştığınızı göreceksiniz.
7-Gülümseyin.
Gülümsemek kesinlikle büyülü bir şeydir. İnanmıyorsanız siz de deneyin- kendinizi mutsuz, üzgün veya öfkeli hissettiğinizde şöyle bir durup gülümseyin.
İşte bu kadar!
Yalnızca yüzünüze zoraki de olsa bir gülümsemeye yerleştirmeniz yeterli. Biliyor muydunuz: Gülümsediğiniz zamanlarda olumsuz duygulara sahip olmanız fizyolojik olarak da imkansızdır.
Kulağa saçma geldiğini biliyoruz; ama lütfen bir deneyin. İşe yaradığını göreceksiniz.
Üzgün, stresli ya da öfkeli uyanırsanız, sabah ilk iş aynadaki yansımanıza gülümseyin.
Öylece durun ve gülümseyin.
Bunu yapmak istemeseniz dahi kendinizi zorlayın. Tebessümünüz gerçek, içten bir gülüşe dönüşünceye kadar da devam edin. Böyle yaparsanız ne olacağını biliyor musunuz? İsteseniz de istemeseniz de bir kahkaha patlatacaksınız!
Kendinizi kötü hissettiğiniz zamanlarda sadece gülümseyin. Samimi bir gülümseme içinizi aydınlatır. Gülümseme fiziksel bir eylemdir ve beraberindeki sevginin de yardımıyla kendinizi çok daha iyi hissetmenize yardımcı olur.
8-Meditasyon yapın.
Meditasyon, duygularınızı yönetmenize yardımcı olur çünkü odak noktanızı onlardan uzaklaştırır.
Yanlış anlaşılma olmasın bu bir inkar değil – yalnızca bir odak noktası değişimidir.
Eğer aksi, hırçınlığı üstünde bir tavır takınmakta ısrar ediyorsanız, meditasyon yaptığınız zamanlarda da böyle bir karakter olmaya devam edersiniz.
Peki, böyle bir şeyi neden isteyesiniz ki? İyi hissetmek çok daha güzel değil midir?
Bazen bir şeyi başarmanın en iyi yolu hiçbir şey yapmamaktır. Bu durumda, sadece ‘varlık’ hissi dahi ruh halinizi değiştirmeye yeterlidir. Kendinizi sakinleştirmeye ya da duygularınızı kontrol altına almaya ihtiyaç duyduğunuz her an hızlı bir meditasyon yapabilirsiniz.
Nasıl mı?
Gözlerinizi kapatın ve sakinleşmenize yetecek bir süre boyunca nefesinize odaklanın. Nefes alıp verişinizi hissedin; İsterseniz nefeslerinizi sayın. Odaklanmanızı olabildiğince bu sürece yönlendirmeye çalışarak kendinizi diğer tüm unsurlardan uzak tutun.
Hepsi bu kadar! Bu küçük mola size düşüncelerinizi toparlamanız ve belki de durumu daha farklı bir açıdan değerlendirmeniz için yeterli zamanı verebilir. Duygularınızı nasıl yönetebileceğinizi öğrenmek için harika bir adım değil mi?
Mutlaka okuyun: Meditasyon Nasıl Yapılır?
9-Bir buçuk dakika kuralını aklınızdan çıkarmayın.
Negatif bir duygu kapınızı çaldığında bu duygunun sisteminizden geçmesinin sadece 90 saniye sürdüğünü unutmayın.
Beynimizin duygu ve hafıza ile ilgilenen kısmı yani Limbik sistemimizin bir duyguyu oluşturup söz konusu bu duyguyu kimyasal reaksiyonlar ile her bir zerrenize yayılıncaya kadar geçen süre bir buçuk dakikadır.
Eğer bir olumsuz duyguyu ve beraberinde getirdiği düşünceyi hissettiyseniz bir an önce“Öfkeli/üzgün/endişeli hissediyorum vb.” cümleler kurmaya başlayıp bunları sürekli tekrarlayın. Bu olumsuz duygu geçecek ve dengenizi geri kazanacaksınız. Asla yalnızca“Ben kızgınım/ kederliyim, vb.” cümleler kurmayın.
Siz duygularınızdan ibaret değilsiniz!
Bir dahaki sefere sizi mutsuzluğa ya da kedere sürükleyecek bir düşünceye sahip olduğunuzda bu yöntemi uygulamayı deneyin. Nasıl hissettiğinizi kendinize yineleyin, ancak düşüncelerinizin bu odak noktasından başka bir yöne kaymasına asla izin vermeyin. Sizi üzen şeyi düşünmeyi bırakın. Bu hissi yaşayın ve bırakın hissiniz akıp gitsin; gerisi öz denetim becerinizin problemi olacaktır.
Ne kadar etkileyici değil mi?
Mutlu düşünceler otobüsüne atlamayı kim istemez ki – kendinizi iyi hissetmekten asla alıkoyamadığınızı düşünsenize!
O halde bugünden itibaren sizi kötü hissettirecek insanlardan kaçının. Olumsuz duyguların geçip gitmesine izin verin ve düşüncelerinizi daha hoş şeylere yönlendirin.
10-Sevdiğiniz şeyler ile ilgilenin.
Tutkulu olduğunuz bir faaliyetle ilgilendiğinizde hele bir de yaptığınız işe gerçekten odaklandıysanız kendinizi kötü hissedemezsiniz.
İsteseniz de yapamazsınız bunu.
Sevdiğiniz bir şeyi yapıyor olmanız sizi pek çok yönden etkiler. Bu nedenle lütfen ama lütfen mümkün olduğunca sık ilgilenin sevdiğiniz şeylerle.
Hayatınız anlamlı olduğunda yani sevdiğiniz şeyleri yaptığınızda çok daha mutlu olabilir ve hayatın önünüze çıkardığı engellerle rahatlıkla başa çıkabilirsiniz.
Duygularımızı Yönetemediğimizde Ne Olur?
İlk bakışta yönetilemez gibi görünen bu anlar aslında geçicidir. Ancak sıklıkla ortaya çıktıklarında ya da uzun süreler boyunca devam ettiklerinde sorun teşkil ederler. Bu nedenle işler bu noktaya geldiğinde yardım arayışına girmek mümkün olan en iyi çözüm olacaktır.
Sonuç olarak zor durumlarda mantığınıza sarılmanın ya da düşüncelerinizin sizi umutsuzluğa ve depresyona sürüklemesine izin vermemenin yaşatacağı onca gerileme rağmen duygu yönetimi öğrenilmeye değer bir beceridir. Üstelik öz denetim becerisi ve duygu yönetiminin hayatınız üzerindeki olumlu etkisi hayal dahi edemeyeceğiz boyutlardadır.
Unutmayın, kontrolünüzü kaybettiğiniz, depresyonun dibine vurduğunuz veya her daim yoğun bir endişe içinde olduğunuz her an mutsuz bir hayata katkıda bulunuyorsunuz demektir. Bu tarz bir tutum hem daha fazla strese neden olur, hem de sağlığınızı mahveder. Düşünsenize duygularınızdan sıyrılabildiğiniz tek bir saniye dahi yok! Bu öyle bir şeydir ki tüm hayatınızı cehenneme çevirebilir.
Ayrıca, olumsuz duyguların çevrenize yayacağınız enerji üzerinde de çok güçlü bir etkisi olduğunu unutmamalısınız. İnsanlar bilinçaltından dahi olsa bu düşük yaşam enerjisini hisseder ve bu durum arkadaş edinme, karşınızdakilerle herhangi bir konuda anlaşmaya varma da ya da toplumun işleyişine uygun normal bir insan olarak algılanma konularında ciddi sıkıntılara sebebiyet verir.
Duygularına yenilmiş kişileri eski haline getirmek çaba ve zaman gerektirir.
Ancak yine de sandığımız kadar zor bir durum değildir.
Duygularınızı yönetmek için harcadığınız tüm çaba hayata umutla bakmanızı sağlayacak ve içinizi tatlı bir iyimserlik ile dolduracaktır. Üstelik bu sayede iyi veya kötü hissetmenin sizin seçiminiz olduğu gerçeğini de öğrenmiş olacaksınız. İpler sizin elinizde olduğunda hayatınız çok daha çekilir hale gelecektir.
O halde seçiminizi yapın: Hayatınızı duygularınız mı yönetecek yoksa siz mi onlara hükmedeceksiniz?
Bizler “bizim” olan her şeyin efendisiyiz.
Bunu asla aklınızdan çıkarmayın.