10 yıldır havacılık sektöründe pilot olarak çalışıyorum. Tam 10 yıl önce uçuş eğitimine başladım. Bu yazıda 10 yıl boyunca yolcu uçağı pilotu olarak deneyimlerimi derli toplu bir şekilde anlatmak, bu mesleğin olumlu ve olumsuz yönlerini ayrıntılarıyla ele almak istiyorum.
Pilotluk sürekli rağbet gören bir meslek. Boeing’in araştırmasına göre 2040 yılına kadar piyasada 617.000 yeni pilota ihtiyaç olacak. Hele ki uçakla seyahatin artık daha ekonomik ve pratik olması da yine pilotluğa olan ihtiyacı ve ilgiyi artırıyor.
Öncelikle işin en keyifli kısmında başlayayım. Havaalanındaki güvenlik kontrolünden elimi kolumu sallayarak geçmek bana büyük keyif veriyor. Her halükarda güvenlik kontrolünden geçiyorum tabii ama üstüm başım en ince detayına kadar aranmıyor. Fakat Paris’te durum biraz değişik. Pilotlar da dahil olmak üzere herkes büyük bir hassasiyetle aranıyor. Hatta çantanızdaki bir baharatın patlayıcı tozu olmadığını kanıtlamak için tatmak zorunda kalabiliyorsunuz 🙂
1. Uçuş Eğitimi
Liseden mezun olduktan sonra makine mühendisliği okudum. Sonra ise hep hayalim olan uçuş eğitimi almak istedim ve Almanya’da Lufthansa’nın açtığı kursa kabul edildim. Bu süreçte acaba olacak mı olmayacak mı diye çok stres yaşadım, fakat sonuç olarak eğitime hak kazandım.
Bu süreçte çok sıkı bir şekilde çalışmanız gerekiyor. Eğitime ücret ödemiyorsunuz, ancak pilot olduğunuzda eğitim ücreti sizin maaşınızdan kesintiler halinde alınıyor. Ama pilot olma seviyesine ulaşamazsanız durum vahim bir hal alabilir. Yani uçuş eğitimi almak sizi direkt pilot yapmaya yetmiyor.
2. İş Garantisi
Havacılık gelgitlere çok açık bir sektör. Yani şirket kazanç elde etmediği zaman uçuşlarını iptal edebiliyor, bu da kabin ekibinin işten çıkarılmasıyla sonuçlanabiliyor. Yani sadece uçuş olduğu sürece pilotlara ve hosteslere ihtiyaç var. Buna karşın pilotluk kariyerinde her gün yeni şeyler deneyimliyorsunuz. Toplumun gözünde pilotluk mesleğinin prestiji ve insanların size bakışı da yine bu mesleğin en keyifli yanlarından.
3. Dolgun Maaş
Pilotların yüksek maaş aldığı bilinen bir gerçek ancak yapılan işe kıyasla bu maaşın hak edilmediğini düşünmek insafsızca olur. Örneğin 2010 yılında bir pilot ortalama 2800 euro maaş alıyordu. Bu ücretten yapılan eğitim kesintileri ve diğer farklı unsurlar, maaşı kuş kadar bir seviyeye getirebilir.
Tabii çalışılan şirkete göre de maaş değişim gösteriyor. Bir şirketteki co-pilot, diğer şirketteki ana pilot kadar maaş alabilir.
Ancak her halükarda bu işten kazandığınız gelir size şahane bir hayat standartı sunacaktır. Maaşınızın vergiden muaf olması da yine büyük bir avantaj.
Bazı şirketler de ise düzenli maaş yerine uçulan süre kadar ücret sistemi mevcut. Eğer ayda bir uçuş gerçekleştirirseniz bir uçuş ücreti alıyorsunuz. Bu noktada mesleğinizin hakkını vererek ve şirket içinde güvenilir bir imaj çizerek uçuş sürenizi artırmanız da mümkün.
4. Özel Hayat
Pilotların da kendilerine ayırabildikleri zamanları vardır. Ama bunun için planlamayı iyi yapmak gerekir. Örneğin ben hafta içinde serbest zaman yaratabiliyorum kendime. Bunu da esasında eve geldiğimde işi bir kenara bırakarak yapıyorum.
Ayda ortalama 10 gün boşluğum oluyor. Bazı zamanlar bu 15 güne çıkıyor. İki uçuş arasında da 4 günlük zamanım olabiliyor. Başka hangi meslek size böyle bir lüks sunabilir ki?
Tabii bu serbest zamanlarda evde olmanız her zaman mümkün olmuyor. Şöyle diyebilirim: Berlin’den Dubai’ye gidiyorum. Bir sonraki uçuşum 4 gün sonra Dubai’den Paris’e oluyor. Bu sürede Dubai’de takılıyorum. Bu da maalesef bazı ailevi etkinliklere, doğum günlerine, hasta ziyaretlerine gitmemi engelliyor.
Mutlaka okuyun: Pilotların Özel Hayatı Nasıldır?
5. Konaklama
Son 10 yılda gitmediğim ülke kalmadı desem yeridir. Avrupa, Kuzey Amerika, Doğu Asya, Kuzey Afrika, Orta Doğu olmak üzere birçok ülkeye gittim. Bu uçuşların sonrasında ekibimin ve benim kalacağım oteli ayarlamak da benim sorumluluğuma giriyor. Tabii ki ekibimin en iyi şartlarda konaklamasını sağlamak da benim ödevim.
Uçuş programı önceden bildirildiği için iki uçuş arasında ne yapacağımı, hangi şehirlerde hangi etkinliklere gitmek gerektiğini önceden araştırıyorum. Yani Dubai’de 4 gün kalacaksam o süre dahilinde şehirde yapılabilecek etkinliklere bakıyorum.
Bazı durumlarda ise sürekli aynı rotada uçarsınız. Örneğin sürekli İstanbul – Madrid ve Madrid – İstanbul uçuşlarını gerçekleştirirsiniz. Neyse ki Madrid şahane bir şehir. Fakat şartların daha sınırlı bir şehirde uzun süre kalmak sıkıcı olabilir.
Özel jet pilotu olduğunuzda ise hemen her uçuşta farklı bir ülkeye gidersiniz. Taşıdığınız kişilerin işi sözgelimi 4 gün sürecekse siz de 4 gün boyunca dilediğinizi yapmakta özgürsünüzdür. Yani yeni kültürler ve insanlar tanımak, farklı mutfaklardan lezzetler denemek, sevdiklerinize otantik hediyeler almak için şahane bir fırsattır bu.
6. Çalışma Saatleri
Pilotluk, düzensiz çalışma saatleri olan bir meslektir. Tatili, bayramı yoktur. Bazı günler tek uçuşunuz olur bazı günler 3 uçuş.. Neyse ki jetlag’e bir süre sonra alışırsınız. Eğer özel uçak pilotu olursanız da uçağa binecek VIP kişilerin saatlerine uymak zorunda kalırsınız ki bu kişiler “sabahın köründe” uçmayı sevmez! Gece uçuşları da ayrı bir stres kaynağı ve yorgunluk nedeni olabilir.
Ben yine de düzensiz çalışma saatlerini seviyorum, çünkü her gün erken kalkmak bana göre değil. Bazı günler uçuş 2 saat sürerken bazı günler 8 saat sürüyor. Uçaktan inince işim büyük oranda bitmiş oluyor.
Buna karşın düzensiz çalışma saatleri bedenin biyolojik saatine olumsuz etki edebiliyor. Bunun için de düzenli uyku, spor ve beslenmeye dikkat etmek gerekiyor.
7. Kabin Hayatı
Pilot olmak büyük bir ailenin parçası ve reisi olmak demektir. Kabindeki memurların hepsi işini seven ve işini büyük bir özenle yapmaya çalışan kişilerden oluştuğu için samimi ve huzurlu bir çalışma ortamı mevcut. İnsanlar birbirlerinin dertlerini dinleyip birbirleriyle sırlarını paylaşabiliyorlar.
Küçük bir sektör esasında havacılık. Dolayısıyla aynı şirket içindeki kişilerin hepsiyle en az bir kez oturup muhabbet edersiniz. Bu da kişiler arası iletişimin ve etkileşimin olumlu bir hal alması için iyi bir durumdur.
Birlikte çalıştığınız kişilerle aynı masada yemek yemek, aynı ortamlarda eğlenmek de yine oldukça keyifli.
Ancak yine de aileden, arkadaşlardan uzak olmak üzücü bir durum.
8. Sürekli Gelişim
Geçtiğimiz yaz 3000 saatlik uçuş limitine ulaştım. Bu meslekte sürekli yeni şeyler öğrenerek kendinizi geliştirirsiniz. Havacılık tıpkı tıp ve mühendislik gibi sürekli yeni şeylerin öğrenilmesi gereken bir sektördür. Bir uçakla binlerce saat uçsanız bile her gün uçağın yeni bir özelliğini öğrenebilirsiniz.
Bu mesleğin eğitimine başladığınız günden itibaren temel amacınız birinci pilot olmaktır. 1500 saatlik uçuştan sonra da birinci pilot olmanızın önünde bir engel kalmaz.
Uçmak sizi daha zeki yapar. Pilot olarak kazandığınız bilgiler ve deneyimler günlük hayatınıza da yansır. Planlama, organizasyon ve karar verme konularında daha başarılı olursunuz.
Çaylak bir pilotken yaşadığınız stres ve heyecan zamanla kendini özgüvene ve zevke bırakır.
9. Bitmeyen Heyecan
Kaldığınız otelden dışarı çıkıyorsunuz ve hava kapalı, yağmurlu… Endişelenmeyin. Bir saat sonra üniformanızı giyip güneş gözlüğünüzü takarak kokpite girdiğinizde güneşin içinizi ısıttığını hissedeceksiniz. Bu nedenle 365 gün boyunca yanınızda güneş gözlüğü olmasına dikkat edin.
Dünyayı kuş bakışı görmek, gün doğumu ve batımını herkesten farklı bir açıyla görmek bu mesleğin en büyük imtiyazlarından biri. Bazen havadayken yeryüzünde tek başınızaymış gibi hissedersiniz ve dünyanın aslında küçük bir yer olduğunu, problemleri de fazla büyütmemek gerektiğini anlarsınız. Doğrusu, bu bir insan için büyük bir aydınlanmadır.
Havacılık şahane bir sektördür. Küçükken uçaklara aşıktım. Çimenlerin üzerine yatar, gelip geçen uçakların nereden nereye gittiğini tahmin etmeye çalışırdım. Pilot olduktan sonra ise devasa bir makinenin direksiyonunda olmanın heyecanını hiçbir şeyle kıyaslayamaz oldum. Güvenli bir inişten sonra yaşadığım başarı ve güvenlik hissi ise bu mesleğe bir kez daha aşık olmak için yeter de artar.
