Herhangi bir dinleyici kitlesinin ilgisini devamlı canlı tutarak konuşabilmek uzun yıllar çalışmayı gerektiren bir beceri. Ancak konuşma ve sunum yapma becerilerinizi hızlıca geliştirecek birkaç teknik ve püf nokta da yok değil. İşte TED konuşmacılarından sunumlarınıza hazırlanmanızı ve konuşma becerilerinizi geliştirmenizi sağlayacak 20 teknik:
Seyirciye Her Zaman Somut Şeyler Verin
Onlara hemen uygulayabilecekleri bir şeyler verin. Konuşmanızın mesajı ne kadar ilham verici olursa olsun seyircinize bu mesajı kendi hayatlarında uygulayabilecekleri somut bir şey veremezseniz onları yeterince etkileyemezsiniz. Uygulama alanı sunmadan verdiğiniz ilham hiçbir işe yaramayabilir. Seyircinize uygulama tavsiyeleri vermekten çekinmeyin. Örneğin işyeri dayanışmasıyla ilgili konuşuyorsanız, onlara bir problemi olan bir iş arkadaşlarını tespit etmelerini söyleyebilir, yardım edebilecekleri çeşitli yollar önerebilirsiniz.
Soruları Geçiştirmeyin
Bir sunumda konuşmanızın sorularla kesilmesi kadar iyisi yoktur. Bu seyircinin dikkatle dinlediğini gösterir. O yüzden soru sorulduğunda fırsatı kaçırmayın. Eğer birazdan değineceğiniz bir konuysa bile sunumunuzu biraz ileri sararak soruyu cevaplayın. Soru cevaplar, konuşmaya bir diyalog havası katar ve sunumu güçlendirir. Bu nedenle seyircinizin soru sormaktan çekinmediğine emin olun ve sorulduğunda da mutlaka cevaplayın.
Cevabını Bilmediğiniz Sorular Sorun
Seyirciyi harekete geçirmek için basit sorular sormak yapmacık durabilir. Bunun yerine ne seyircinin ne de sizin cevabını bilmediğiniz bir soru sorun. Neden bilmediğinizi ve öğrenmek için ne yapılabileceğini açıklayın. Çoğu konuşmacı yalnızca cevabını bildiği sorular sorarak seyirciyi etkilemeye çalışır. Bu da genelde geri teper. Sizin soracağınız soruysa hem alçakgönüllü bir profil çizmenize hem de dinleyicinin ilgisini canlı tutmanıza yardımcı olacaktır.
Beyninizi Aç Bırakmayın
Sunumdan önce bedeninizi hazırlayın. Dopamin ve epinefrin hormonları dikkatinizi toplu tutmaya yardımcı olur. İkisi de protein ağırlıklı besinlerde bulunan tirozin adlı bir amino asitten üretilir. Bu yüzden önemli beyin aktivitelerinden önce protein açısından zengin diyetler uygulamak oldukça önemli. Ancak proteininizi almak için son ana kadar beklemeyin. Zira önemli bir konuşmadan önce iştahınız pek yerinde olmayabilir.
Biraz Kortizol Yakın
Kortizol stres veya baskı altındayken böbrek üstü bezlerinden salgılanan bir hormondur. Vücudunuzda yüksek seviyelerde kortizol bulunması yaratıcılığınızı ve kompleks düşünme becerinizi kısıtlar. Bu da konuşmanız sırasında yaşananların farkında olmanızı güçleştirir. Kortizol yakmanın en kolay yolu spor yapmaktır. İşe gitmeden sabah sporu yapın, öğle aranızda bir yürüyüşe çıkın veya önemli bir sunumdan önce spor salonuna uğrayın. Fiziksel aktiviteden sonra kendinizi daha ayık hissettiğinizi fark edeceksiniz.
İki Yedek Planınız Olsun
Topluluk önünde konuşma yapan birçok insanın ortak kaygısı “Ya bir şeyler ters giderse?” düşüncesi: Ya PowerPoint sunumu açılmazsa, ya biri sürekli lafımı keserse, ya konuşmaya girişim kimseyi etkileyemezse? Kaygılarınızı hafifletmek için en endişe duyduğunuz iki şeyi seçin ve bu durumlar için yedek planlar yapın. Projektör çalışmazsa ne yapacağınıza veya süreyi iyi kullanmadığınız takdirde sunumun sonunu nasıl bağlayacağınıza karar verin. Bunlar hiç gerçekleşmese bile yedek plan yapmak sunumunuz üzerine daha gayretli düşünmenizi sağlayacağından eğer hiç beklemediğiniz bir sorunla karşılaşırsanız dahi oracıkta bir çözüm üretmenizi de kolaylaştıracaktır.
Bir Rutin Oluşturun
İnsanlar gergin durumlarda batıl inançlara yönelmeye, kendilerine totemler bulmaya meyilli olurlar. Kendinize güveninizi korumak için şanslı bir eşya belirleyip totem yapmak yerine kendinize bir çalışma rutini oluşturun. Konuşma yapacağınız mekânı ve ekipmanı önceden kontrol edin. Mümkünse sunumu yapacağınız yerde son bir kez tekrar yapın. Bu gibi maddelerden oluşan basit bir yapılacaklar listeniz olsun ve her sunumunuzdan önce tekrarlayın. Her konuşmadan önce belirlediğiniz rutini gerçekleştirmek sizi rahatlatıp kendinize güveninizi inşa ederken bir batıl inanca yönelmenin aksine yaptıklarınız konuşmanıza doğrudan fayda da sağlayacaktır.
Yedekte Küçük Bir Hedefiniz Daha Olsun
Diyelim ki bir sosyal sorumluluk projesi için sponsor bulmaya çalışıyorsunuz ancak konuşmanız seyirciyi ikna edecek gibi görünmüyor. Böyle durumlarda çoğu insan ya seyirciyi farklı yönlerden zorlamaya yönelir ya da doğrudan pes eder. Onun yerine hedefinizi küçültmeyi deneyin. Eğer sponsorluğu koparabilecek gibi durmuyorsanız hiç değilse küçük bir miktar bağış toplamaya veya projenin bilinirliğini artırmaya çalışmaya yönelebilirsiniz.
Samimi Duygularınızı Paylaşın
Şimdi de sunumunuzu güzelleştirecek ama biraz da alışılmamış yollara göz atalım. Konuşmacılar geçmişteki hatalarından bahseden alçak gönüllü örnekler vermeye bayılırlar. Ancak sadece konuşmacının ne kadar yol kat ettiğini göstermeye yarayan bu öyküler çoğunlukla işlevsizdir. Eğer konuya ilişkin bir hikayenizi paylaşacaksanız duygularınız konusunda açık olun. Durumu nasıl atlattığınızdan bahsetmek yerine o sıradaki hislerinizi paylaşın. Seyircinin empatisini kazandığınızda daha kuvvetli bir bağ kurduğunuzu ve sunumunuzun güçlendiğini hissedeceksiniz.
10 Saniyeliğine Susun
Birkaç saniyeliğine durakladığınızda seyirci lafınızı unuttuğunuzu düşünür. 5 saniyelik bir ara verirseniz duraklamanın kasıtlı olduğunu fark ederler. Eğer 10 saniye ara verirseniz telefonuyla meşgul olanlar bile kafalarını kaldırıp bakma ihtiyacı duyarlar. Tekrar konuşmaya başladığınızdaysa arayı isteyerek verdiğiniz mutlaka hissedilir ve tüm dikkatleri yeniden toplamış olursunuz. Yalnızca kötü konuşmacılar sessizlikten korkar. İyi bir konuşmacı içinse sessizlik kendine güvenini ortaya koyup dikkatleri yeniden toplamaya yarayan bir araçtır. Düşüncelerinizi toparlamak için uzunca bir boşluk bıraktığınızda seyircinin ilgisini çektiğinizi ve konuşmanızın daha çok güven verdiğini göreceksiniz.
Kimsenin Bilmediği Bir Şey Söyleyin
Hiç kimse birilerinin bir sunumdan çıkıp da ertesi gün “verilen tablolar olağanüstüydü” ya da “çubuk grafikler bir harikaydı” dediğini duymamıştır. Ancak şöyle bir şey duymak çok daha olası: “Kızardığımızda midemizin iç duvarının da kızardığını biliyor muydun?”. Seyirciniz üzerinde bu ikinci etkiyi bırakabilmek için şaşırtıcı bir gerçek bulun veya konuyla ilişkin ilgi çeken bir analoji kurun. Seyircinize mutlaka en az bir kez “Gerçekten mi?” dedirtin.
Satmaya Değil Seyircinin Faydasına Odaklanın
Eğer bir ürün veya hizmet satmaya çalışıyorsanız ilk aklınıza gelen hedefler satışı garantiye almak, yeni müşteriler kazanmak ve daha büyük bir markete sahip olmaktır. Fakat sadece kendi çıkarınızı düşünerek yapacağınız konuşma üzerinizdeki baskıyı daha da artıracaktır. Bunun yerine sadece dinleyicinizin söylediklerinizden faydalanmasını amaçlayın. İnsanların profesyonel veya gündelik hayatını kolaylaştıran bir içerik sunabildikten sonra başta bahsedilen hedefler kendiliğinden gelecektir.
Bahane Üretmeyin
Biraz da yapmayı bırakmanız gereken şeylerden bahsedelim. Birçok konuşmacı söze bir bahaneyle başlar. “Hazırlanmaya vaktim olmadı” yahut “Bu işte pek iyi değilim” gibi bahaneler size seyircinin sempatisini kazandırmaz. Aksine kendine güvensiz bir tablo çizmenize neden olur. Bahanelere muhtaç olmamanın yolu elbette ki iyi çalışmak. Eğer her şeye rağmen kendinizi kötü bir durumda bulursanız da bahanelere başvurmak yerine elinizden gelenin en iyisini yapmaya bakın.
Son Dakikayı Beklemeyin
Mikrofonu, ışıkları veya kumandanızı kontrol etmek için sahneye çıkana kadar beklemeyin. Tüm hazırlıklarınızı ve kontrollerinizi önceden yapın. Eğer bunlardan sorumlu kişiler varsa onlarla önceden konuşup acil durumlar için ortak bir yol belirleyin. En önemlisiyse bir şeyler ters gittiğinde gülümseyin ve sorun çözülene kadar pozitif havanızı bozmayın. Bir sorun çıktığında seyirciyi etkileyen şey sorunun kendisinden ziyade sizin tepki verme biçiminizdir.
Slaytları Yazıyla Doldurup Taşırmayın
Bunun için basit bir kural: Yazı boyutunuzu hedef kitlenizin yaşının iki katı olarak belirleyin. Bu sayı genellikle 60 ila 80 arasında olacaktır. Eğer anlatmak istediğiniz nokta bu yazı boyutlarıyla bir slayta sığmıyorsa mesajınız yeterince az ve öz değil demektir.
Seyirciye Slaytlarınızı Okumayın
Sunumunuzun görsel kısmı seyircinin her sayfaya şöyle bir göz atarak anlayabileceği kıvamda ve miktarda olmalıdır. Eğer dinleyicilerinizin uzun yazılar okumaları gerekirse ilgiyi hızla kaybedebilirsiniz. Hele ki slaytlarınızda yazanları siz seyirciye okursanız ilgiyi kaybedeceğiniz kesindir. Görsel sunum anlatmak istediklerinizin çevresinde şekillenmeli ancak anlatımı her daim siz yapmalısınız. Dolayısıyla seyircinin gözleri slaytlarda değil çoğunlukla sizin üzerinizde olmalı.
İlgiyi Kazanmaya Odaklanın
Son olarak da acilen yapmaya başlamanız gerekenlere değinelim. Seyirciden telefonlarını kapatmalarını istemek yerine ilgilerini telefonlarına değil size yönlendirmeleri için onlara bir sebep verin. Sunumunuz seyircinin yüzde yüz ilgisini kazanacak kadar ilginç, eğlendirici ve ilham verici olmalıdır. Seyirciye kendinizi hiçbir zaman zorla dinletemezsiniz, öncelikle ilgilerini hak ettiğinizi kanıtlamanız gerekir.
Gelen Soruları Tekrar Edin
Eğer seyirciye mikrofon sağlanamıyorsa bir izleyicinin sorduğu soruyu tüm salonun duyması genelde imkansızdır. Bu nedenle cevap vermeden önce gelen soruyu mutlaka tekrar edin. Soruları tekrar etmek yalnızca seyirciye yardımcı olmakla kalmaz verilecek en iyi cevabı bulmanız için size zaman da kazandırır.
Önemli Noktaları Tekrar Edin
Seyirci genellikle söylediklerinizin yalnızca bir kısmını duyar ve bunun da daha ufak bir kısmına ilgi gösterir. O yüzden fikrinizin herkese ulaştığından emin olmak için önemli noktaları tekrar edebileceğiniz bir sunum yapısı oluşturun. Önce anahtar bir noktayı açıklayın, ardından örnekler verip seyirciyi uygulamaya geçmek için teşvik edin. Seyirci tüm bu söylediklerinizi hatırlamayacaktır. Bu nedenle önemli noktalar için bu süreci tekrar tekrar hatırlatın. Bir şeyi ne kadar tekrar ederseniz o kadar akılda kalıcı ve etkili olur.
Her Zaman Verilenden Kısa Süre Kullanın
Eğer 30 dakikanız varsa 25, bir saatiniz varsa 50 dakikalık sunum yapın. Konuşmanızı bitirebileceğinizden biraz daha erken bitirmek her zaman seyircinin zamanına saygı duyduğunuzu gösterir. Süreyi kısa tutmak aynı zamanda sunumunuzdaki sıkıcı veya gereksiz yerleri törpülemenize veya beklenmedik bir durumda süre sıkıntısı yaşamadan sunumun temposunu değiştirmenize de olanak sağlar. Konuşmanızı süre bitmeden bitirdiğinizde daha soru alma imkanınız da olur. Hatta bu sayede seyirciyi sunumdan sonra size bireysel sorular sormaya dahi teşvik edebilirsiniz. Asla ama asla süre sınırını aşmayın. Gereğinden uzun konuşmak hem seyirciyi sıkar hem de zamanlarını çaldığınız izlenimi yaratarak iyi niyetinizden şüphe etmelerine neden olur.