Pek çok insan, şansın hiç beklenmeyen bir anda geldiğine inanır. Diğer bir deyişle şans faktörü üzerinde insanın kontrolü olmadığı düşünülür.
Ancak Stanford Üniversitesi profesörlerinden Tina Seelig, bu düşüncenin pek de doğru olmadığını ifade ediyor. 20 yıl boyunca sürdürdüğü çalışmaları neticesinde bazı insanların neden diğer insanlardan daha şanslı olduğunu inceleyen Seelig şöyle diyor:
“En şanslı insanlar, kendi şansını yaratan insanlardır.”
Seelig, şans faktörünü betimlemek için rüzgar örneğini veriyor. Rüzgar bazen esinti şeklinde, bazense fırtına şeklindedir. Rüzgarın ne zaman ve ne yönden eseceğini kestirmek çok güçtür. Ancak yine de yelken açarak rüzgar yönüne bakmaksızın ondan istifade edebilirsiniz.
Diğer bir ifadeyle, hayata doğru bir perspektifle bakmak, entelektüel merakı devamlı beslemek ve iyimser bir tutum sergilemek, şans faktörünün oluşmasına zemin hazırlıyor.
Şans Türleri
Esasında üç tür şans vardır.
- Çevresel
- Yapısal
- Tesadüfen
Çevresel şans şöyle bir şeydir: Bir arkadaşınızla yemek yerken, arkadaşınızın arkadaşına rastlarsınız. Bu kişi daha sonra sizin en önemli müşterilerinizden biri olur. Eğer arkadaşınızla o saatte, o restoranda yemek yemeseydiniz, böyle bir insanla tanışmayacaktınız.
Yapısal şans ise yaş, kültürel geçmiş, milliyet, yetişilen ortam, gidilen okul gibi faktörlerle alakalıdır. Örneğin ünlü insanlarla aynı okula gitmek veya size network (çevre) sağlayan unsurlar yapısal şansı doğurur. Yaş da yine önemli bir husustur. Örneğin teknolojiye meraklı insanların, kariyerlerine bundan 20 yıl önce internetin doğuşu esnasında başlamış olmaları, bu kişilere büyük fırsatlar sağlamıştır. Yani bu kişiler, doğru zamanda doğru adımlar atmışlardır.
Son olarak bir de “tesadüf” diyebileceğimiz bir şans unsuru var. Piyangodan büyük ikramiye kazanmak tam olarak böyle bir şeydir. Siz durumun farkına sonradan varırsınız. Ya da futbol bahisi yaparken 443 kodlu maça değil de 433 kodlu maça yanlışlıkla oynarsınız ve sağlam bir para kazanırsınız. Burada ne yaptığınızın farkında olmadan büyük bir kazanç elde edersiniz…
1- Hazırlıklı ve İyimser Olun
Öncelikle ne kadar güçlü, zengin ya da başarılı olursanız olun; tevazuyu elden bırakmayın. Hayatın binbir şeye gebe olduğunu bilen insanlar, kendi güçsüzlüklerinin farkında olan kişiler bazı durumlarda kendilerine yardım edebilecek kişilere müracaat etmeyi bilirler.
Şanslı olduğunu düşündüğümüz kişiler, zaman zaman “doğru zamanda doğru kişilerle” karşılaştıklarını ifade ederler. Zira hayat bu tür büyük fırsatları ikinci kez sunmayabilir. Yani özetle, kontrol edebileceğiniz unsurları gözetmeli, kontrol edemeyeceğiniz konularda ise durumu akışa bırakmalısınız.
Tabii sahici bir merak duygusu da yine kişinin kendi şansını yaratması bakımından çok önemlidir. Başka insanların hayatlarını incelemeli, onların hatalarından ve başarılarından ders çıkarmalısınız. Sürekli kendinizi geliştirmeye çalışmalı, bol bol okumalı ve statükoyu sorgulamalısınız.
Şansı yaver giden insanlar okumayı, gezmeyi, keşfetmeyi, tartışmayı, soru sormayı, sorgulamayı seven insanlardır. Bu sayede kendilerini geliştirmek, daha iyi fırsatlar elde etmek için bakış açılarını optimize edebilirler. Çevresini sorgulayan, çevresindeki problemlerin farkına varan insanlar karşılarına bir fırsat çıktığında bunu değerlendirmek için büyük bir koz sahibi olurlar.
İyimserlik de yine fırsat ve şans yaratmak için çok mühim bir kavramdır. İnsanların enerjisini sömürmek yerine onlara enerji verin. Yapılan araştırmalarda kendini daha şanslı olarak gören insanların fırsatları fark etme bakımından daha başarılı oldukları ortaya konmuş durumda.
Yani hayatta kendi şansınızı yaratmak için sorgulayıcı olmalı, her türlü duruma hazırlıklı olmalı ve kendinizi geliştirmelisiniz. Bu sayede “şans” adını verdiğimiz durumu yakalama ihtimaliniz çok daha artacaktır.
Mutlaka okuyun: Girişimcilikte Merak Duygusu Neden Çok Önemlidir?
2- Risk Almayı Öğrenin
Risk almak, konfor çemberinden çıkmak…
Bu tavsiyeleri daha önce de defalarca duymuş olabilirsiniz. Stanford Üniversitesi profesörlerinden Tina Seelig, öğrencilerine şans faktörünü artırmak için stratejik riskler almalarını söylüyor. Tabii bu riskler kişiden kişiye göre değişiklik gösterebilir.
Çocukluğunuzu düşünün: Yardımcı ek tekerlekleri olan bisikletten, iki tekerlekli bisiklete terfi ettiğiniz günü hatırlayın. Burada konfor çemberinden çıkmak vardır. Yardımcı tekerlekler çıkınca bisiklette dengeyi kurmak daha zorlaşır. Ancak birkaç deneme sonrası iki tekerlek üstünde durmak da öğrenilebilir bir şeydir. Her denemede biraz daha iyi bir performans elde edilir.
Seelig, sınıfındaki öğrencilerle “riskmetre” egzersizi yapıyor örneğin. Alınan bir risk sonrası öğrencilerin konfor seviyesi ölçülüyor.
- Entelektüel risk
- Fiziksel risk
- Finansal risk
- Duygusal risk
- Sosyal risk
- Politik risk
- Etik risk
Seelig, öğrencilerini en çok rahatsız eden konularda risk alma konusunda cesaretlendiriyor. Örneğin, içine kapanık ve çekingen biriyseniz tanımadığınız biriyle sohbet etmeyi deneyebilirsiniz.
Bu tür ufak riskler, size başarıyı garanti etmez. Ancak bu tür riskler sayesinde bakış açınız, olayları ele alış biçiminiz zaman içinde değişim gösterebilir.
Seelig, uçakta sohbet ettiği bir kişi sayesinde ilk kitabını bastırabilmiş örneğin. Bu kişi ise bir yayınevi sahibiymiş. Seelig, uçakta kulaklığını takıp yanındaki kişiyle konuşmaya girmese bunların hiçbiri olmazdı…
Mutlaka okuyun: Rahatınızı Kaçırmasına Rağmen Sizi Daha Başarılı Yapacak 10 Şey
3- Takdir Etmeyi Bilin
Mutluluk konusunda yapılan araştırmalar; takdir, teşekkür ve şükür kavramlarının hayal kırıklığı ile sonuçlanan durumlarda kalkan görevi gördüğünü söylüyor.
Belki istediğiniz işe kabul edilmediniz.
Belki istediğiniz okulu kazanamadınız.
Belki sevdiğiniz kişi tarafından reddedildiniz.
Bu tür durumlarda gurur yapmanın faydası yoktur. Bu deneyimlerden neler öğrendiğinizi idrak etmek, her şeye rağmen yine de durumu kabullenmek ruhsal olarak hırpalanmanızı engelleyecektir.
Zor zamanlarda şükretmek kolay değildir. Ancak şansınızı artırmak için böyle bir tutum sergilemek oldukça önemlidir.
Tina Seelig, Stanford Üniversitesi’nde oldukça rekabetçi bir ortam bulunan burs programının da direktörü. İnsanlar okuldan burs alamadıkları zaman Seelig, serzeniş, üzüntü, hayal kırıklığı kokan e-mailler alıyor. Bazıları ise bir sonraki denemede nelere dikkat etmeleri gerektiğini soruyor.
Bir seferinde öğrencilerden biri programa kabul edilmediği için üzüldüğünü, ancak başvuru sürecinde pek çok faydalı şey öğrendiğine dair bir e-mail attı. Bu öğrenciyle görüşen Seelig, öğrencinin bağımsız bir araştırma programı geliştirmesine yardımcı oldu. Belki bu öğrenci burs kazanamadı, ancak yine de hayatında oldukça önemli bir gelişme kaydetti. Her şey bir “teşekkür” e-maili neticesine oldu.
Mutlaka okuyun: Başarısızlığı Başarıya Dönüştürmek İçin İzlemeniz Gereken 7 Yol
4- Kötü Fikirlerde Bile İyi Yanlar Bulmaya Çalışın
Aklınıza bir fikir geldi, ancak 10 dakika sonra bunun kötü bir fikir olduğuna ikna oldunuz. Belki de gerçekten kötü bir fikirdir. Ancak yine de bu kötü fikirden öğrenebileceğiniz faydalı şeyler vardır.
Düşünceler iyi ya da kötü değildir esasında. En berbat fikirlerin temelinde bile gerçekten önemli şeyler vardır. Bu nedenle kötü olduğunuz düşüncelere “ihtimal” perspektifinden bakmayı öğrenmelisiniz.
Zira insanlar olarak mükemmel bir fikri pat diye bulamayız. Fikirler arasında bir eleme, seçme, düzeltme yapmak gerekir. Milyar dolarlık şirketlerin yaptığı da budur aslında. Binlerce kötü fikir içinden eleme ve düzeltme yaparak sonunda şahane bir fikir bulurlar.
Özetle bu adımların her biri kendi şansınızı yaratmanız için size fayda sağlayacaktır. Küçük riskler alarak başlamalı, teşekkür etmeyi öğrenmeli, fikirlerinizi bir süzgeçten geçirmelisiniz. Başta da söylediğimiz gibi denize açılmalısınız. Şans rüzgarı estiğinde yelkeniniz açık olmalı.
Mutlaka okuyun: İyi İş Fikirleri Nasıl Üretilir?