Uber, AirBnB gibi girişimler sayesinde son yıllarda oldukça popüler olan bir iş modeli var: Paylaşım ekonomisi.
Bazıları ona “esnek ekonomi”, bazıları “dayanışmacı tüketim” diyor, bazıları da “dayanışmacı ekonomi” adını veriyor.
Gerçi paylaşım ekonomisi hakkında uzlaşı sağlanmış net bir tanım henüz bulunmuş değil, ancak bu makalede biz yine de bu iş modelini farklı boyutlarıyla ele alacağız.
Paylaşım Ekonomisi Nedir?
Öncelikle paylaşım ekonomisi kavramının içerdiği unsurları incelememiz gerekiyor. Paylaşım ekonomisi her şeyden önce oldukça esnek bir ekonomik ağı ifade eder. İnsanların birbiriyle ürün ya da hizmet değiş tokuşu yapmasını son derece basit bir şekilde sağlayan paylaşım ekonomisin ayrıca ortak çalışma alanı, ortak personel kullanımı, kitle fonlaması gibi hususları da içerir.
Paylaşım ekonomisi sayesinde çekmek istediğiniz film projesi için insanlardan bağış toplayabilir, farklı şirketlerle aynı ofiste çalışabilir, otel yerine tanımadığınız bir insanın evinde kalabilirsiniz.
Yani talep gören kaynakların değiş tokuşunu kolay hale getiren paylaşım ekonomisi, verimliliği esas alır. Pek çok durumda A kişinin kullanmadığı bir ürün, B kişisinin tam da ihtiyaç duyduğu şey olabilir. Paylaşım ekonomisi de bu ürün ve hizmetlerin verimli kullanılması temeli üzerine kuruludur.
Tabii tüm bunların mümkün olmasında teknoloji olmazsa olmazdır. Karşı taraf ile iletişim kurmak, araştırma yapmak, Airbnb üzerinden ev bakmak, Uber çağırmak için internet ve akıllı cihazlar en temel araçlardır.
Ve her şeyden öte, paylaşım ekonomisine herkes katılım gösterebilir. Hatta belki de “paylaşım ekonomisi” kavramından habersiz olarak paylaşım ekonomisi alanında bir eylemde bulunmuş bile olabilirsiniz.
Paylaşım Ekonomisi Örnekleri Nelerdir?
Peki paylaşım ekonomisi ne tür hizmetleri kapsar? Gelin, onlara bakalım.
1. Ev Kiralama ve Kalacak Yer Arama
Airbnb, Couchsurfing, VRBO gibi platformlar ev sahipleri ile seyahat ederken kalacak yer arayan insanları birleştiriyor. Ev sahibi evine ya da odasına gecelik bir fiyat biçiyor ve evin uygun olduğu saatleri/günleri belirtiyor. Bu sayede iş ya da tatil için başka bir şehirde olan insanlar, diledikleri muhitte bütçelerine ve zevklerine uygun bir evde kalma imkanı yakalıyor.
Bazı platformlar, yabancı bir insanın evinde kalmanın taşıyabileceği potansiyel riskleri göz önüne alarak güvenlik protokolleri uyguluyor. Örneğin Airbnb üzerinden ev kiralamak istediğinizde hem ev sahibi hem de evde kalacak kişi kimlik bilgilerini Airbnb sistemine yüklemek durumunda.
VRBO da ev sahibinin, evde kalacak kişilerden belli bir depozito almasını destekliyor ve ev sahibinin “evde kalacak kişi sayısı, gürültü seviyesi” gibi konularda bir kira sözleşmesi yapmasını istiyor. Fakat yine de temel inisiyatifi ev sahibine bırakıyor.
Turizm ve otelcilik sektörü söz konusu olduğunda temel birim otel odasıdır. Ev paylaşım platformlarında ise daire, müstakil ev paylaşımı söz konusudur. Ev paylaşım platformları bilhassa uzun süre kalacak kişilere balkon, mutfak gibi konfor unsurları sağlamaktadır. Daha önce oteli sadece uyumak için kullanan insanlar, ev paylaşım siteleri aracılığı daha fazla konfor unsuruna otellerden genelde daha düşük bir fiyat politikasıyla erişebilmekedir.
Buna ek olarak seyahat ettiğiniz şehri gerçekten tanımak istiyorsanız ve turistik bölgelerden biraz uzaklaşıp şehrin içine karışmayı tercih edenlerdenseniz dilediğiniz semtte Airbnb üzerinden ev kiralama imkanına sahipsiniz.
2. Araç Paylaşımı (Ridesharing)
Araç ve yolculuk paylaşımı platformları ise hem araç sahibine hem de araca ihtiyaç duyan kişilere birçok fayda sağlıyor. Örneğin şehir içinde trafiğe girmek istemeyen ancak toplu taşımanın konforsuzluğuna katlanmak istemeyen insanlar, Uber gibi belli uygulamalar aracılığıyla birkaç tıkla kendilerini istedikleri yere götürecek taksiler çağırabiliyorlar. Böylece araç sahibi olmayan insanlar da rahat bir şekilde bir otomobilin nimetlerinden faydalanabiliyor; araç sahibi olmanın getirdiği benzin, trafik, sigorta, bakım gibi masraflarla uğraşmıyor.
Uber ve Lyft sayesinde her isteyen kendi aracıyla bir nevi taksicilik yapabiliyor ve ödemeyi de bu mobil uygulamalar üzerinden alıyor. BlaBlaCar, Car2Go ve Zipcar gibi uygulamalar da ortak araç kullanımını benimseyen şirketler. Bu şirketlere, aracı kullandığınız süre kadar ödeme yapıyorsunuz. GetAround gibi yeni şirketler de araç sahibine aracını kullanmadığı günler de saatlik ve günlük olarak kiralama imkanı sağlıyor.
Taksi ve kiralık oto sektörü bu tür yeni uygulamalar aracılığı ile özellikle ABD ve batı ülkelerinde demode olmaya başladı diyebiliriz. Araç paylaşım platformları, bu sektörlerin de teknolojiye ayak uydurmasını ve fiyat politikalarını yeniden gözden geçirmelerini sağlamakta. Gerçi taksi ve kiralık otomobil sektörü, otomobilin icadından beri faaliyet gösteriyor olsa da yeni platformlar onların geleceğini bir bakıma tehlikeye soktu diyebiliriz. Ülkemizde Uber sürücülerine yönelik taksici baskılarını ve hükümetin Uber’in Türkiye’deki çalışma iznini iptal ettiğini hatırlatalım.
Lokasyona ve mesafeye bağlı olarak Uber ve Lyft kullanmak, geleneksel taksi kullanımından neredeyse yarı yarıya daha ucuz olabiliyor. Car2Go ve Zipcar gibi platformlar ise sadece kullanılan süre kadar fatura kestiği için tüm gün araç kiralama anlayışı da zamanla ortadan kalkacaktır öngörüsünde bulunabiliriz. Keza GetAround da araç sahiplerinin atıl duran otomobillerini saati 5 dolardan kiralamalarına imkan vererek verimliliği teşvik etmekte.
3. Ortak Ofis Kullanımı (Coworking)
Ortak ofis kullanımı ya da çalışma alanı paylaşımı, insanlara bir ofisin kira ve diğer giderlerini başka insanlarla paylaşma imkanı sağlıyor. Yani 150 metrekarelik bir alanda 2 küçük şirket ve birçok freelance çalışan insanla birlikte çalışabilirsiniz. Böylece küçük bir şirket olarak ofis kiralama maliyetinin altına tek başınıza girmemiş olursunuz.
Bilhassa freelance çalışanlar ve küçük şirketler için ideal olan ortak çalışma alanları Workinton, COCO, Link Coworking ve daha pek çok şirket tarafından sağlanmaktadır. Ancak ülkemizde bu işi “franchise” haline getirmeden butik bir anlayışla yürüten birçok ortak çalışma alanı da bulunmaktadır. Office Istanbul, Plaza Cubes, Impact Hub Istanbul, Kolektif House gibi ortak ofisleri sayabiliriz.
Günlük ya da aylık bir bedelle; sınırsız kahve, çay ve internet bulunan; dilendiğinde konferans ve toplantı odası imkanı da bulunan ortak çalışma alanlarında farklı hizmetler için ekstra ücret de talep edilebilmektedir. Yani konferans odası, posta kutusu, kilitli dolap gibi şeyler için ekstra ücret ödemeniz gerekebilir. Ancak her halükarda, şehrin en işlek yerlerine konuşlanan ortak çalışma alanlarının maliyeti, kendi başınıza tutacağınız bir ofisin giderlerinden daha az olacaktır.
Alışık olduğumuz ofis ortamı söz konusu olunca ortak çalışma alanlarının özellikle freelance çalışanlara ve kendi işini tek başına yürüten insanlara dinamik bir ofis ortamında uygun bir ücret karşılığında hizmet verdiğini söylemek mümkün. Ayrıca ortak çalışma alanlarını yalnızca bir ofisin kirasını 10 farklı kişiyle bölüşmek olarak düşünmek biraz haksızlık olur. Ortak çalışma alanları ayrıca sosyal bir deneyimdir. Sizi, birlikte iş yapabileceğiniz insanlarla tanışmaya yöneltir. Yani bu tür ortak alanlarda ortak iş yapıp iş paslayabileceğiniz birçok kişiyi tanıyabilirsiniz.
Hatta ortak çalışma alanlarında faaliyet gösteren avukatlar bile bulunmaktadır. Ofisi olmayan bir avukat, kulağa oldukça garip gelse de müvekkilleriyle ortak çalışma alanında görüşen ve diğer günlerde evinden çalışan birçok avukat bulunmakta.
4. Kitlesel Fonlama (Crowdfunding)
Kitlesel fonlamada temel mantık, projesi için paraya ihtiyaç duyan insanlar ile para ödemeye razı olan insanları buluşturmaktır. Kickstarter ve Indiegogo bu konuda en popüler kitlesel fonlama platformlarıdır. Bu siteler girişimciler, sanatçılar ve hayata geçirmek istediği bir projesi olan insanları ile onlara bu işler için maddi destek sağlayacak kişileri buluşturur.
Şöyle örnek verebiliriz: Örneğin bir kısa film çekmek istiyorsunuz. Oyuncular, ulaşım, kamera kiralama gibi konularda 5000 liraya ihtiyacınız var. Kickstarter’da kısa filminizle ilgili bir kampanya oluşturuyorsunuz. Kısa filminizi anlatıyor, neden paraya ihtiyacınız olduğunuz belirtiyorsunuz. İnsanlar projenizi beğenirlerse size diledikleri kadar karşılıksız ödeme yapıyorlar. Kitlesel fonlamada size verilen parayı geri ödemek zorunda değilsiniz. Ancak kısa film örneğine dönersek size destek olan kişilere filmin ilk kurgusunu izleme fırsatı, filmin posterini kargolamak, filmin sonunda onların ismini belirtme nezaketi gibi jestler yapabilirsiniz.
Yine küçük şirketlerin ve startup’ların şirketten hisse payı vererek yatırım almalarını sağlayan kitlesel fonlama platformları da mevcuttur. Buna da “kalabalığın sermayesi” gibi bir ad verilir.
Geleneksel finansman ve yatırım prosedürleri söz konusu olunca yatırım, fon ve hatta kredi almak bile oldukça zor olabilmektedir. Bankaların yüksek faizli kredi vermesi nedeniyle startup’ların ve küçük şirketlerin banka kredisi kullanması riskli olabilir. Ancak kitlesel fonlamada iş fikirlerine ve projelere finansman sağlamak daha kolay ve daha az risklidir. Kredi ve fonlara başvurmaktansa fikrinizi veya projenizi güzel bir şekilde anlatmak ve kitlesel fonlama kampanyanızın reklamını iyi yapmak, daha iyi bir çözüm olabilir.
Mutlaka okuyun: En İyi Kitle Fonlama Siteleri
5. Kişiler Arası Borç Alıp Verme
Kişiler arası borç alıp verme platformları da geleneksel bankacılık prosedürleriyle uğraşmayı önlemektedir. Borç alan kişinin kredi siciline bakılarak faiz oranı aracılık yapan platform tarafından belirlenir. Ancak bu platformlarda borç veren kişinin belli riskleri göze alması gerekir. Lending Club, Prosper, Sofi gibi siteler aracılığıyle borç alıp verme işlemleri yapılabilmektedir.
Bankadan kredi almak, günümüzde pek çok kişi için mümkün değildir. Zira bankalar, kredi vereceği kişilerin geçmiş aktivitelerine göre bu kişilere not vermektedir. Bankanın belirlediği kredi notunu alamayan kişilere ise kredi verilmesi mümkün değildir. Bu tür kişiler arası borç alıp verme (peer-to-peer lending) siteleriyle borç almak daha kolay hale gelmiş durumdadır. Böyle platformların yaygınlık kazanması da bankaların kredi verme politikalarını yumuşatabilir.
Otto Beisheim School of Business’ten akademisyen Alex Wieandt ve Sebastian Moenninghoff, kişiler arası borç alıp verme sisteminin, “internet, startup’ların sağladığı inovasyon ve bankacılık düzenlemelerinin” bir sonucu olarak ortaya çıktığı görüşünde. Zira teknoloji borç arayan insanları bulmayı daha kolay ve güvenli hale getirmiştir. Ancak bu platformların görevi aracılık olduğu için ödenmeyen borçlardan mesul değillerdir.
Bu da borç veren kişilerin bazı risklerle karşılaşmasına neden olabilir. Bu göz önüne alındığında parasını değerlendirmek isteyen ve acil paraya ihtiyacı olan kişiler arasında karşılıklı rıza etrafında değerlendirilebilecek bir paylaşım ekonomisi örneğidir.
6. Ürün Alım Satımı
Eğer Sahibinden, eBay, letgo gibi siteleri kullanarak bir şeyler alıp sattıysanız paylaşım ekonomisi kavramını biliyorsunuz demektir. Bu siteler aracılığı ile bazen sıfır bazen de ikinci el ürünleri alıp satabilirsiniz. Bu yaparken de alıcı ya da satıcıyla buluşmanız şart değildir.
Mağazalar, AVM’ler ve daha genel anlamda perakende sektörü söz konusu olunca kar payı da yüksek olur. Bu tür yerler sıfır ya da ikinci el bir ürün satarken ürünün üstüne bir de kar paylarını eklerler. Letgo, Sahibinden gibi siteleri kullandığınız zaman ise aracılardan ve aracı masraflarından kurtulursunuz.
Paylaşım ekonomisi bazlı sitelerde senelerdir kullanmadığınız ürünlerin bile alıcısı çıkabileceğini unutmayın. Ayrıca bu tür sitelerde alışveriş yapmanın ve ikinci el ürün almanın manevi bir hazzı da bulunduğunu belirtelim. Yeni bir ürün almaktansa ihtiyacınızı görebilecek bir ürüne daha uygun fiyattan sahip olmak hemen herkesin isteyebileceği bir şeydir.
7. Bilgi ve Beceri Paylaşımı
Örneğin matematik öğretmenisiniz fakat matematikle alakalı olmayan bir işte çalışıyorsunuz. Matematik bilginiz aracılığıyla para kazanmak isterseniz paylaşım ekonomisi size bu konuda faydalı alternatifler sunuyor.
Bilgi ve beceri paylaşımı bazlı paylaşım ekonomisi platformlarını inceleyecek olursak şöyle bir durum ortaya çıkar.
Eğer el beceriniz kuvvetliyse Taskrabbit ya da Armut.com üzerinden mobilya üretimi, bahçe bakımı, boyacılık gibi işler alabilirsiniz.
Liveperson, psikolojik danışma ya da teknik bilgisayar desteği gibi konularda size yardımcı olabilecek kişilerle iletişime geçmenizi sağlar.
Freelance grafik tasarımcı, çevirmen, bilgisayar programcısı iseniz Fiverr, Upwork, BiOnluk gibi sitelerden iş alabilir ya da bu işler için kendinize uygun birini bulabilirsiniz. Özellikle freelance çalışan insanlar ve ek gelir elde etmek isteyenler için bunlar oldukça ideal platformlardır.
Mechanical Turk gibi platformlarda şirketlerin temel belge ve bilgi doldurma işlemlerini yapabilirsiniz. Bu tür sitelerden iyi bir ek gelir elde etmeniz mümkün.
Geleneksel iş marketi söz konusu olunca paylaşım ekonomisi platformlarının mevcut iş dünyasına yeni bir alternatif sunduğu söylenebilir. Yani mevcut işler daha uzun bir süre varlığını koruyacaktır. Ancak söz gelimi, bir şirket grafik tasarım için bir ajansla çalışmak yerine Upwork üzerinden freelance bir grafik tasarımcıyla çalışmayı daha çok tercih edecektir. Zira bir kurum olarak ajansla çalışmak ve birey olarak grafik tasarımcıyla çalışmak arasında fiyat, stres, sözleşme gibi pek çok konuda fark vardır. İkincisi ise her iki tarafa daha çok esneklik sağlar.
Özetle bilgi ve beceriye dayalı paylaşım ekonomisi platformları, hem işverenin hem de işi alan kişinin karşılıklı fayda sağlayabildiği, esnek ve akışkan bir mecra yaratmaktadır.
8. Spesifik Hizmetler
Bazı paylaşım ekonomisi siteleri oldukça spesifik hizmetler de sunabilmektedir. Örneğin Spinlister, seyahat ederken bisiklet kiralamanızı sağlıyor ya da bir yere giderken taksi-bisiklet kullanmanıza imkan tanıyor. DogVacay ise şehir dışına çıkacağınız zaman köpeğinizi emanet edebileceğiniz bir kişi bulmanızı sağlıyor. Bu hizmetin köpeğinizi bakım evine bırakmaktan daha ucuz olduğunu söylemeye gerek yok.
Bu tür spesifik hizmet odaklı paylaşım ekonomisi platformları aracıları ve diğer olası maliyetleri düşürür. Bisiklet severler ve köpek sahipleri de kendi tutkuları üzerinden gelir elde edebilirler. Tabii bu da ortak hobi ve ilgi alanlarına sahip kişilerin daha çok etkileşime girmesine de ön ayak olabilir.
Paylaşım Ekonomisinin Sağladığı Avantajlar Nelerdir?
Bu unsurları tanıdıktan sonra gelin paylaşım ekonomisinin faydalarına bakalım.
1. Daha Ucuz Ürün ve Hizmet
Paylaşım ekonomisi bazı ürün, hizmet ve becerileri paylaşmanın daha verimli ve etkili olduğu temeline dayanır. Bu da insanların ürün ve hizmetlere daha ucuz sahip olmasını sağlar ve insanlara vakit kazandırır.
Örneğin, evinizde testere var. Yılda sadece birkaç saat bahçenizdeki ağaçları budamak için kullanıyorsunuz ve yılın geri kalan 364 günü bu testereyle işiniz olmuyor. Bu testereyi günlüğü 10 liradan kiralasanız ve bunu birçok kez yapsanız söz gelimi yıllık 350 lira kazanabilirsiniz. Temel felsefe bu şekildedir. Bunu ürünlerin yanı sıra hizmet ve beceri paylaşımı için de uygulamak mümkündür.
Bir ürünü ikinci el almak ya da sadece ihtiyaç duyulduğunda kiralamak sizi pek çok masraf ve angaryadan kurtarır. Örneğin araba satın alsanız onun birçok masrafı, vergisi ve sigortası olacaktır. Ancak Uber gibi bir sistemi kullanarak kendi arabanız varmış gibi dilediğiniz yere ulaşırsınız ve bu tür masrafların altına girmek zorunda kalmazsınız.
Yani paylaşım ekonomisi, bir ürün veya hizmete ulaşmak için “aracı” unsurunu ortdan kaldırır. Bu da tabii ki ürün ve hizmete daha uygun bir fiyattan sahip olmanızı sağlar.
2. Ek Gelir
Paylaşım ekonomisi kapsamında ürün, hizmet ya da beceri sağlayan kişiler bu davranışlardan ek gelir elde edebilirler. Yani yukarıda verdiğimiz örnekten hareketle testereyi yılda bir gün kullanıp yılın tamamında boşa durmasını mı tercih edersiniz? Yoksa testerinizi ücret karşılığı kiralayıp ek gelir elde etmeyi mi?
Kullanmadığınız aracınızı, evinizi, eşyalarınızı paylaşım ekonomisi platformları aracılığı ile kiraya verirseniz ek gelir elde edebilirsiniz. Bir anlamda pasif gelir diyebileceğimiz bu geliri de dilediğiniz gibi harcayabilirsiniz tabii… Hemen hemen hiçbir şey yapmadan, testerinizi kiralayarak o çok istediğiniz parfümü satın alabilirsiniz mesela.
3. Taze ve İyi Fırsatlar
Paylaşım ekonomisi, insanlara sahip olmadıkları şeylere erişim imkanı sağlar. Örneğin otomobil almaya paranız yok ya da bankalardan kredi alamıyorsunuz. Kişiler arası borç alıp verme platformları sayesinde kredi alıp bankaların size koyduğu “ambargo”yu delebilir, Uber araçları sayesinde son model bir Mercedes’te seyahat edebilirsiniz.
4. Dayanışma Ruhu
Uber, Airbnb gibi paylaşım ekonomisi platformları, kullanıcıların oylamalarına ve görüşlerine büyük önem vererek bu platformların sağlıklı faaliyet göstermesini sağlar. Ortak çalışma alanları ve bilgi-beceri paylaşımı platformları da kaynakların ortaklaşa ve dayanışmacı bir biçimde kullanılmasını teşvik eder. Kitlesel fonlama siteleri de insanların projelerini gerçekleştirebilmeleri için onlara destek veren kişiler sayesinde ayakta durur.
Diğer bir deyişle paylaşım ekonomisi, adında da anlaşılacağı üzere “paylaşma ve dayanışma” unsurları felsefesine sahiptir.
Örneğin Airbnb, doğal afetler nedeniyle evsiz kalan kişilere ücretsiz konaklama imkanı sağlıyor. TaskRabbit ise kriz durumlarında gönüllüleri organize ve seferber ediyor. Bu tür güven ilişkisine dayalı çabalar, paylaşım ekonomisini benimseyen kişilere eşit olduklarını hissettiriyor. Bu tür saygı bazlı ilişkiler de doğal olarak sadakat ve bağlılık oluşturuyor.
Paylaşım Ekonomisinin Neden Olduğu Dezavantajlar Nelerdir?
Peki, paylaşım ekonomisi ne tür riskler taşıyor? Onlara bakalım şimdi de.
1. Güvenlik Sorunları
Paylaşım ekonomisi, alışverişin iki ucundaki kişinin mahremiyetlerinden bir miktar ödün vermesini gerektirir. Örneğin Airbnb ile bir evinizi ya da odanızı kiraladınız diyelim. Böyle bir durumda evinize tanımadığınız insan ya da insanları davet etmiş olursunuz. Prensipte bu kişilerin kurallara riayet edeceğini bilseniz bile buna %100 emin olamazsınız. Büyük ihtimalle böyle bir şey olmaz ama yine de hırsızlık potansiyeli mevcuttur diyebiliriz. Airbnb kullanan biri kendi sicilini tehlikeye atmak için böyle bir şey yapmayacaktır, ama dediğimiz gibi böyle bir risk az da olsa vardır.
Aynı şey araç paylaşımı, ürün alım satımı, bilgi ve beceri paylaşımı gibi diğer paylaşım ekonomisi alışverişlerinde de söz konusu olabilir.
Buna karşın geleneksel taksicilik, perakende mağazacılığı gibi yerler resmi olarak faaliyet gösterirler ve müşterinin hakkını koruma mevzuatına riayet etmek zorundadırlar. Bu da onların yasal olarak sorumlu tutulabilmesine imkan sağlar. Yasal sorumluluk ise paylaşım ekonomisinin temel taşlarından biri değildir.
2. Garanti Yokluğu
Kaynaklarınızı başkalarıyla paylaştığınız zaman, yani evinizi, aracınızı kiraya verdiğinizde, birine borç verdiğinizde karşı tarafın malınızı ve paranızı “iade etmeyebileceği” ya da malınıza zarar verebileceği riskini de göze almışsınız demektir. Örneğin Upwork üzerinden bir şirkete logo tasarladınız ve logoyu gönderdiniz. Karşı tarafın size ödeme yapacağından %100 emin olamazsınız ve bu şirket söz gelimi Japonya’da olabileceği için kendinize reel bir muhatap bulamazsınız.
Buna ek olarak ev ve araba paylaşım ve kiralama yönteminde de karşı tarafın evinize ve arabanıza zarar vermeyeceğinden emin olamazsınız. Gerçi bu tür durumlar için depozito ve geçici sigorta gibi uygulamalar kullanılmaya başlansa da paylaşım ekonomisi içinde “tam garanti ve tam sigorta” gibi unsurlardan henüz söz edemiyoruz. Bu konuların aşılması paylaşım ekonomisine olan güveni de artıracaktır.
3. Karşı Tarafa Bağımlılık
Paylaşım ekonomisi platformlarını kullanan insanlar birbirleriyle dayanışma halinde olsalar bile paylaşım ekonomisi karşı tarafla işbirliği yapmayı mecbur kılar. Bu da bağımsızlığınızı bir miktar gölgeleyebilir.
Örneğin ortak çalışma alanındaki bir konferans odasını kullanmak için konferans odasının müsaitlik durumunu kontrol etmek zorundasınız. Yani sizin istediğiniz saatte konferans odasını başka birileri kullanıyor olabilir. Ancak kendi şirketinizin ofisinde böyle bir durum yoktur, istediğiniz saatte dilediğiniz gibi kullanabilirsiniz.
Yine ev paylaşım sisteminde de kalacağınız evde, ev sahibinin kurallarına uymak zorundasınız. Ancak otele kaldığınızda istediğiniz gibi hareket etmekte özgürsünüz.
4. Piyasaya Müdahale
Paylaşım ekonomisi, bildiğimiz serbest ekonomiye zaman zaman olumsuz etki yapabilir. Örneğin paylaşım ekonomisinin emlak sektörüne olumsuz bazı etkileri mevcuttur.
2017 yılında Kaliforniya Üniversitesi Ekonomik Araştırmalar Merkezi tarafında yapılan bir araştırmada “bir şehirde Airbnb ile sunulan evlerin sayısındaki %10’luk bir artış, o şehirdeki ev kiralarının %0.42, ev fiyatlarının ise %0.76 artmasına neden oluyor. Bu artış fazla değil gibi görünse de Airbnb ile sunulan evlerin sayısı son 10 yılda büyük bir artış gösterdi. Özellikle San Francisco, New York, Londra, Berlin gibi şehirlerde kira ve ev fiyatlarının artışı daha ciddi hissediliyor.
Zillow’un araştırmasına göre ABD’deki pek çok şehirde 2012 ve 2018 kıyaslandığında ev fiyatlarının ikiye katlandığı anlaşılıyor.
Başarılı 10 “Paylaşım Ekonomisi” Şirketi
Paylaşım ekonomisi denince akla hep Uber ve Airbnb geliyor. Bu şirketlerin büyük başarı yakalaması etkili tabii ki bunda.
Ancak farklı konularda şahane işler sunan birçok paylaşım ekonomisi şirketi de mevcut.
Şimdi bu şirketlerden 10 tanesini inceleyelim.
1. TechBuddy
TechBuddy insanların talebi üzerine evde, telefonda ya da mesaj üzerinden teknik destek sağlayan bir şirket. Teknolojiyi eğlenceli bir hale getirmeyi amaçlayan şirket, örneğin bilgisayarına virüs girdiğinde size nasıl bir yöntem izlemeniz ya da televizyonun rengi siyah beyaz olduğunda bunu nasıl düzelteceğiniz konusunda teknik yardım sağlıyor. Ayrıca teknolojik bir ürün alırken size tavsiyelerde de bulunuyor.
Şirketin uzun vadeli planı ise tüketici elektroniği sektörüne şeffaflık getirmek… TechBuddy uzun vadede elektronik alanında bir şirket kurup üretimden ve sürdürülebilirliğe kadar adil bir yöntem izlemeyi planlıyor.
Paylaşım ekonomisi konusuna kafa yoran her teknoloji meraklısı da TechBuddy platformuna üye olabilir, insanlara sağladığınız teknik destek aracılığı ile ek gelir kazanabilirsiniz.
2. Universal Avenue
Paylaşım ekonomisi alanında en ilginç şirketlerde biri olan Universal Avenue, markalara satış gücü sağlıyor. Bunu da bir grup eğitimli marka elçisinin yardımıyla yapıyor. Bu elçiler de sizin ürünlerinizi satıp tanıtarak ek gelir elde ediyorlar.
Universal Avenue sayesinde bir marka daha önce ulaşamadığı müşteri kitlelerine ve yeni pazarlara ulaşabiliyor. Marka elçileri de istedikleri ürünü istedikleri zaman tanıtarak yeni kazanç fırsatları kazanıyorlar.
Universal Avenue’da yer alan şirketlerden bazıları ise Shopify, Bambora ve Soundtrack Your Brand.
3. Triple
Triple, turistlere rehberlik ederek para kazanmayı sağlayan bir platform. Turizm ve rehberlik sektörü yeniliğe oldukça açık bir sektör. Triple da kendini bu yeniliğe adapte eden bir firma. Örneğin Ürgüp’te yaşıyorsunuz diyelim. Triple üzerinden kendi Ürgüp turunuzu tasarlıyorsunuz ve bu turu Triple’da yayınlıyorsunuz. Böylece hem insanlara rehberlik ediyor hem de bu işten para kazanıyorsunuz.
Triple’da yer alan aktivitelerden bazıları şöyle: Stockholm’ün mimarlık tarihi, Rus bir mühendisle Stockholm metro turu vs.
4. Beleco
Beleco, mobilya kiralama ve paylaşma hizmeti sunan bir şirket. Bu alanda dünyada ilk olan Beleco’da mobilya kiralayabilir ve satın alabilirsiniz. “White glove logistics” olarak da bilinen ve taşıma işlemlerinde azami özen gösterme anlamına gelen bir felsefeyle iş yapan Beleco, şu an İsveç’te faaliyet gösteriyor ve global arenaya da açılacak gibi duruyor.
5. Yepstr
Çocuk bakımı, çim biçme, matematik dersi gibi şeylere ihtiyaç duyulduğunda genelde mahallenizdeki gençlere yönelirsiniz. Yepstr ise bu tür işler üzerine kurulu bir site. İnternet üzerinden size yakın bir mevkide bulunan ve ihtiyaç duyduğunuz işi yerine getirecek kişileri bulduğunuz Yepstr’da şu an 17 bin kişi kayıtlı.
6. Corso
Ehliyet almak ve araba sürmeyi öğrenmek zahmetli bir süreç olabilmektedir. Bu nedenle ailenizden ve arkadaşlarınızdan birinin size araba sürmeyi öğretmesi şarttır. Ancak babanız ya da kankanız müsait olmadığında size sürüş dersi verebilecek kişileri bulmak için Corso adlı şahane bir platform mevcut. Sürücülerle eğitmenlerin iletişime geçmesini sağlayan Corso gelecek vadeden bir paylaşım ekonomisi platformu örneği. Yakında otomobil harici başka araç ve gereçlerin kullanımını da mümkün kılabilecek bir potansiyele sahip.
7. Fliffr
Fliffr, meslek sahibi profesyoneller ile vatandaşların video üzerinden iletişime geçip tavsiye alışverişi yapabilecekleri bir platform. Örneğin final sınavına hazırlanıyorsunuz ve akışkanlar mekaniği dersinde anlamadığınız yerler var. Fliffr üzerinden bir makine mühendisi ile iletişime geçip size bu konuyu anlatmasını sağlayabilirsiniz.
Ya da evinize mobilya aldınız ancak nasıl yerleştirmek gerektiği konusunda kafanız karışık. Fliffr üzerinden bir iç mimara bağlanıp onun tavsiyelerine göre yerleşim yapabilirsiniz.
Fliffr’da ödemeler de anında olduğu için iki taraf adına da oldukça pratik bir süreç gerçekleşiyor denebilir.
8. Workaround
Workaround ofis kiralamaya ve ofisinizi paylaşmaya yarayan bir platform. Eğer ofisinizde boş bir oda varsa, bu odayı ihtiyaç duyan bir girişimciye kiralayabilir ve ekstra kira geliri elde edebilir ya da kirayı bölüşebilirsiniz. Klasik bir ortak çalışma alanı platformu diyebiliriz Workaround için.
9. Urbit
Urbit, yeni nesil bir alışveriş yöntemi sunuyor. E-ticaret ve perakende mağazaları birleştirerek sipariş ettiğiniz ürünleri süratle kapınıza kadar teslim ediyor. Örneğin bir mağazadan internet aracılığı ile ürün satın aldınız. Eğer bu mağaza sizin şehrinizdeyse Urbit elemanları (Urber) ürünü mağazadan alıp evinize aynı gün içinde teslim ediyor.
10. QuestionMe
QuestionMe, adından da anlaşılacağı üzere soru-cevap platformu. İsveçli bir startup olan QuestionMe sayesinde ünlü kişilere ve işinde uzman insanlara direkt olarak soru sorabiliyorsunuz.
Paylaşım Ekonomisinin Geleceği Nasıl Olacak?
Paylaşım ekonomisi konusunda çeşitli teoriler ortaya atılsa bile paylaşım ekonomisinin aracılığıyla kurulan kişiler arası ağların ekonomiyi ve toplumsal yapıları nasıl etkileyeceğini henüz tam olarak bilmiyor.
Ancak bir şey söyleyebiliriz: O da paylaşım ekonomisinin sağladığı avantajlar arttıkça ve bazı pürüzler ortadan kalktıkça paylaşım ekonomisini ilerleyen yıllarda daha çok konuşacağız.
1. İş Hayatında ve Sosyal Hayatta Daha Çok Esneklik
Ürün ve hizmetlerin kişiler arasında paylaşılması, özellikle iş hayatında ve toplumsal hayatta süreçlerin daha seri ve daha esnek işlemesini sağlayacaktır.
Örneğin işinizi büyütmek istiyorsunuz diyelim. Ortak çalışma alanları sayesinde ofis kiralama zahmetine girmeden kendinize ait bir ofisiniz oluyor. Ev paylaşım hizmetleri de makul fiyatlara başka şehirlerde de ev konforunu bulmanızı sağlıyor. Kitlesel fonlama platformları da kapı kapı yatırımcı aramak yerine fikrinizi sunarak insanlardan destek toplamanıza imkan sağlamakta. Araç paylaşım platformları da aracınızı boş duracağı yere çalıştırarak ek kazanç elde etmenize, benzin masrafını paylaşmanıza; diğer yandan da otomobile sahip olmasanız bile otomobil konforunu yakalamanıza imkan sağlamakta.
2. Gelir Kaynaklarının Artması
Dayanışmacı tüketim, paylaşım ekonomisinin iki tarafına da çeşitli faydalar sağlar. Örneğin aracınızı başka insanlarla paylaşarak, evinizin bir odasını kiralayarak ya da Kickstarter üzerinden destek verdiğiniz bir projeden hisse alarak halihazırda atıl haldeki kaynağınızın değerini ortaya çıkarmış oluyor; bir anlamda kendi malınızla yatırım yapmış oluyorsunuz.
Kiracı açısından bakarsak da otomobil ve onun diğer masraflarına katlanmadan başka insanların otomobilini dilediğiniz gibi kullanabiliyorsunuz.
Bu iki durum da hem ürün-hizmet sahibine hem de bu ürün-hizmetten faydalanan kişiye para biriktirme ve ek gelir imkanı tanır.
Otomobil almak yerine saatlik otomobil kiraladığınızda sadece kullandığınız kadar para ödersiniz. Eğer otomobilin sahibiyseniz de otomobilin kapının önünde boş boş duracağına onu çalıştırarak hiçbir şey yapmadan ek gelir elde edebilirsiniz.
3. Angarya ile Uğraşmamak
Eğer paylaşım ekonomisi aracılığıyla ihtiyacınız olan şeylere erişebiliyorsanız büyük harcamalar yapmak zorunda kalmazsınız. Örneğin şehirde yaşıyorsanız ve otomobili ayda birkaç kez kullanıyorsanız; gidip 50-60 bin liraya otomobil satın almanız gereksiz olur. Araç paylaşım platformları sayesinde otomobille erişim sağlayabilirsiniz çünkü. Buna ek olarak otomobilin vergisi, muayenesi, bakımı, hırsızlık tehlikesi gibi şeyler için de uğraşmazsınız ve kafanız rahat olur.
Aynı şekilde ihtiyacınız olan şeyleri başka insanlarla paylaştığınız zaman ya da bu şeyleri ödünç aldığınız zaman da hırsızlıktan daha az korkar olursunuz.
4. Geleneksel İş Hayatında Yenilikler
Paylaşım ekonomisi giderek artmasına ve önem kazanmasına rağmen en azından kısa ve orta vadede geleneksel iş dünyanın yerini alamaz. Ancak mevcut iş hayatını daha dayanışmacı, daha esnek olmaya yöneltebilir.
Örneğin Uber ve Lyft gibi araç paylaşım şirketleri nedeniyle taksi sektörü de amiyane tabirle “kendine çeki düzen” vermeye başladı. Taksiler için de mobil uygulamalar geliştiriliyor, taksilerin kalitesi artıyor ve taksicilerin davranışları daha saygılı bir hale geliyor.
Yine oto kiralama şirketleri de artık müşterilerini bulundukları yerden alıp aracı teslim ettikten sonra da istedikleri yere bırakıyor. Hatta müşterinin kiraladığı otomobili dilediği yere bırakmasına imkan sağlıyor.
Yani mevcut iş dünyası da paylaşım ekonomisinin getirdiği olumlu yeniliklere uyum sağlamaya başlıyor ki bu herkes için pozitif bir gelişme.
Özetle
Değişmeyen tek şey değişimdir…
Bir 15-20 yıldaki teknolojik gelişmeler, bugün hayatımızı her yönden etkilemektedir. Bu gelişmeler de toplumsal değişmelere ve gelişmelere neden olmuş durumda. Yani artık demokrasi adına yapılan büyük gösteriler ve mitingler için akıllı cep telefonları ve Twitter kullanılır hale geldi.
Paylaşım ekonomisi de bu ve buna benzer binlerce konuda hayatımızda çeşitli değişimler vadediyor. Ancak henüz paylaşım ekonomisinin emekleme günlerinde olduğunu söylemek de mümkün.
Bu nedenle er ya da geç kendinize şu soruları sormak durumunda kalabilirsiniz: Giderek artan ve daha dayanışmacı bir hal alan dünyanın bir parçası, değişimin bir üyesi olmak istiyor muyum? Yoksa bu devranın böyle gitmesinden yana herhangi bir rahatsızlığım var mı?