2008 yılında, bir haber sitesinde yayımlanan bir habere göre, “Sanat tutkunu, yapımcı ve bir süpermarketler zincirinin sahibi milyoner iş adamı Ahmet Bey, Bahamalar’da yer alan evinde bir pazartesi sabahı hayata gözlerini yumdu ve öldüğünde 70 milyon dolarlık servetinin 80 milyon dolarını kaybetmişti.”
Kaba taslak hesaba göre Ahmet Bey’in ailesi, kalan 10 milyon dolarla çok da kötü bir duruma düşmüyorlar. Ölüm haberi gazetelerde şu şekilde yayımlanmıştı.
“97 yaşında hayata gözlerini yuman milyoner iş adamı, Bahamalar’da hayallerinin peşinde koşmak uğruna, servetinin büyük kısmını tüketti.”
Kültürümüzde birileri hakkında bilgi edinmek istediğimizde meslek ve kazançlarını araştırırız, karakterlerini değil. Başarının anlamı, yolun sonunda başına oranla daha fazla şeye sahip olmaktır ve bunlara sahip olabilmek için de hak etmeniz gerekir. Ahmet Bey, bir miktar şansın da yardımıyla istediği gibi harcayabileceği kadar paraya sahip oldu. Sizce 80 milyon dolarlık bir serveti kaybetmesi bir başarısızlık örneği midir? Peki, medya servetini hayalleri uğrunda harcadığı için niçin onu yüceltmedi?
Bir zamanlar sevmediğim bir işte çalışmaktaydım. Kötü bir iş değildi aslında ayrıca sağlam ve yararlı bir işti. İşimde başarılıydım fakat hayalimdeki iş değildi ve beni tatmin etmiyordu. Boş vakitlerimde halen yapmaktan hoşlandığım simülasyonlarla ve araştırmalarla geçiriyordum. Bunlarla daha fazla zaman geçirdikçe işimden daha da soğudum. Bir gün bir yakınıma bu yakınmamı anlatınca bana şu soruyu yöneltti: “O halde neden işinden istifa edip, istediğin işi yapmıyorsun?” İşimden ayrılma seçeneği her zaman vardı. Pek çok kez de ayrılmak istemiştim fakat ilk defa ayrılacak cesareti kendimde bulmuştum.
Peki, neden daha önce istifa etmemiştim? Çünkü kendimi hep zorunluluklara hapsetmiştim. Sabit bir gelire sahip olmak zorundaydım. Lider bir şirkette iyi bir pozisyona sahip olmanın sağladığı saygınlığa ihtiyacım vardı ama buna zorunluydum yoksa böyle bir isteğim yoktu. Sorumluluklar, inançlar ve alışkanlıklar yürüyeceğim yolu belirliyordu. Beni kıskaca sokan sebepleri bir bir düşününce, içinde bulunduğum yolu sorgulamaya başladım ve ertesi gün işi bıraktım. Hayallerimin peşinden gitmek istiyordum.
O günün üzerinden 25 yıl geçti. İyi günlerim de oldu, kötü günlerim de. Doğru kararı verip vermediğime dair kendimi sorguladığımda, her seferinde çabucak ve içtenlikle “Evet!” diyorum. Biliyorum yaptığım işi sevmek adına güvenliğimden vazgeçtim ve bazen oradaki güvenliğimi arıyorum. Bazıları güvenliği yapılan işi sevmeye tercih eder fakat benim için tam tersidir. Bir gün gelir de artık yaptığım işi sevmeyecek olursam başka bir iş yapabilirim. Aslında bunu yapmak o kadar da basit değil. Yapmak istediğiniz işi seçmenin belirli riskleri ve sonuçları olacaktır.
90 milyon dolar Ahmet Bey’e aklımızın alamaycağı kadar büyük bir özgürlük ve güvenlik sağlamıştı. İstese parasını koruyabilir hayallerinin peşinden gitmeyebilirdi. Parasızlık hayallerimizi yaşamamızın önündeki engeldir. Bu nedenle hayallerimizi öteler ve nasılsa bir gün gerçekleştiririm deriz. Bu durum özelikle zor kararlar alma aşamasında yaşanır. Bir keresinde bir karar alma aşamasında aylarca düşündüğüm olmuştu. İki şey beni rahatsız ediyordu. Bunlardan biri özellikle zor bir karardı. Ne kadar uğraşsam da bir türlü cevap veremiyordum. “Hayalime ulaşmak için nasıl bir yol seçmeliyim?” Sonra soruyu şöyle genişlettim. “Seçtiğim yolun sonunda beni bekleyen olası iyi ve kötü şeyler nelerdir?” Bu sorunun cevabını hemen verdim. Cevabı beğenmesem de verdiğim karardan kesinlikle emindim. Beni kafa karışıklığından kurtaran asıl kişi ise neredeyse 40 yıldır tanıdığım dostumun verdiği bir tavsiyeydi. Bana, “Hayatını karar vermeyi bekleyerek ziyan etme.” dedi ve ne söylediğini kesinlikle biliyordu. Bu onu son görüşümdü çünkü 3 gün sonra lösemiden öldü.
Hayatınız sayısız kararlar almakla geçer fakat dünya değişmekte, siz değişmektesiniz ve hayalleriniz de değişmekte. 4 yaşında ilgilendiğiniz şeylerle, 40’ınızda ilgilenmez ya da 17 yaşında yaşadığınız kalp kırıklıklarını, 40’ınızda yaşamazsınız.
Bir gün gelir hayallerinize ulaşmak için elinizdeki her şeyi verecek cesarete sahip olursunuz.