The Aviator (Göklerin Hakimi) filmiyle hayatı beyaz perdeye uyarlanan Howard Hughes, zamanının en önemli girişimcilerinden biri…
1905-1976 yılları arasında yaşayan ve ailesinin mirasını kullanarak Hollywood’da ünlü bir film yapımcısı olan, havacılık alanında hız rekorları kırıp dünyanın en büyük uçağını üreten Howard Hughes’un ilginç hayat hikayesine gelin birlikte bakalım…
Howard Hughes Kimdir ?
Howard Robard Hughes 24 Aralık 1905’te Teksas’ta doğdu. Ailesinin tek çocuğu olan Howard, petrol sanayinde kullanılan özel bir makine geliştirdiği için oldukça zengin bir insandı. California ve Massachusetts eyaletlerinde özel okullara giden Howard Hughes, daha çocuk yaşta oldukça girişken ve meraklı bir insandı. 12 yaşında kapı zilinden radyo vericisi ve kendi kendine çalışan bisiklet motoru yapan Howard, 14 yaşında ilk kez uçağa bindi. İleri yaşlarındaki havacılık merakında bu uçuşun payı büyük oldu.
Üniversite olarak California Institute of Technology’e giden girişimci, iki yıl arayla hem annesini hem de babasını kaybetti. Ailesinden ona 817.000 dolar ve petrol çıkarma işleminde kullanılan bir sondaj aletinin telif hakları kaldı. Howard Hughes, bu telif haklarından oldukça iyi paralar kazandı.
18 Yaşında Milyoner Oldu
Teksas’ta 1901 yılında petrol bulunması eyalette petrol sanayinin doğmasına neden oldu. Hughes’ın babası Howard Sr. ise Harvard’dan atılan bir insandı. Teksas’ta petrol işinde çalışan Howard Sr. petrol çıkarım sürecinin kökünden değiştiren bir sondaj sistemi geliştirdi ve bu sistemin patentini aldı. Kendisi 1912 yılında ölünce Howard Hughes de milyon dolarlık bir şirketin sahibi oldu.
Sinema Sektörü
Babasından kalan Hughes Tool şirketinin başına geçmek için okulu bırakan Howard, kendi projelerini gerçekleştirip şöhret sahibi olmak için şirketin kazançlarından yararlandı. 1925 yılında, 20 yaşındayken Ella Rice ile evlendi ve Los Angeles’a taşındı.
1927 yılında sinema sektörüne girerek Hell’s Angels (1930), Scarface (1932), The Outlaw (1941) gibi filmlerin yapımcısı oldu. Jean Harlow, Paul Muni gibi aktörleri keşfetti ve Jane Russell’i Hollywood en önemli aktörlerinden biri haline getirdi.
Los Angeles’ta multimilyoner bir film yapımcısı olarak yaşamasına rağmen oldukça mütevazı bir hayat sürdü. Küçük dairelerde kirada oturuyor ve Hollywood sosyetesine mümkün olduğunca katılmamayı tercih ediyordu.
İlk Filmi Hell’s Angels Çok Pahalı Bir Filmdi
1927 sinema sektörüne giren Howard Hughes’in ilk filmi Swell Hogan (1926) o kadar kötüydü ki asla sinema salonlarında gösterilmedi. Ancak bir yıl sonraki Two Arabian Knights adlı filmi en iyi komedi filmi dalında Oscar kazandı.
Daha sonra Hell’s Angels adlı filmin hazırlıklarına başlayan Howard, filmdeki uçak sahneleri için büyük paralar harcadı, vintage uçaklar satın aldı. Tam filmin çekimi esnasında sinemada sesli film dönemi başlayınca Howard, filmi sesli olarak tekrar çekti.
Toplamda 4 milyon harcanan film, o dönemin en çok para harcanan filmlerinden biri oldu.
Havacılık Sektörü
1928 yılında pilotluk lisansı alan Hughes, havacılığa olan ilgisi nedeniyle California’da bir havacılık şirketi kurdu. Burada uçak tasarlayıp üretiyor ve hız rekoru denemeleri yapıyordu. 1935’te şirketin ürettiği bir uçakla hız rekorunu kıran Howard Hughes, devam eden 3 yıl boyunca rekorlarını sürekli geliştirdi. Bu başarıları nedeniyle 1939-1941 arası New York eyalet madalyası, Collier Kupası, Chanute Kupası ve ABD Kongre madalyası kazandı.
Dünyanın En Büyük Uçağını Üretti
1939 yılında askeri bir uçak üzerinden çalışmaya başladı ve dünyanın en büyük uçağı Spruce Goose’u geliştirmek üzere işe koyuldu. Bu uçağın 2. Dünya Savaşı esnasında kargo uçağı olarak kullanılması planlanıyordu.
Ancak Hughes, 1944 yılında büyük bir psikolojik sorun yaşadı ve geliştirmeye çalıştığı bu uçağın düşmesi nedeniyle ölümcül şekilde yaralandı. Ancak 2 yıl sonra iyileşerek bu uçağı tamamladı ve özellikle Amerika’da büyük ve önemli bir kişi olarak görülmeye başlandı. 1973’te ABD Havacılık Onur Listesi’ne adı eklendi.
Spruce Goose Sadece Bir Kez Uçtu
Ancak bu uçak sadece bir kez uçabildi. Zira uçağın yapımı bitince 2. Dünya Savaşı bitmişti. Bu nedenle ABD Senatosu onu “devletin paralarını boş yere kullanma” iddiasıyla ifadeye çağırdı. Hughes, senatoya şöyle dedi:
“Ben bu projeye hayatımı verdim. Benim şerefim bu projeye bağlı. Eğer başarısız olursa bu ülkeyi terk ederim ve bir daha da geri dönmem.”
Bu soruşturma çok fazla kurcalanmadan kapandı. Ancak milyonlarca dolarlık bir bütçeyle üretilen bu uçak senelerce Howard’ın Kaliforniya’daki deposunda muhafaza edildi. Uçak şu anda Oregon eyaletindeki havacılık müzesinde sergileniyor.
2. Dünya Savaşı boyunca ABD ordusunun en önemli uçak tedarikçilerinden olan Hughes Aircraft Company, şirketin kazancı arttıkça vergilerden kaçmak için yöntemler aramaya başladı. Bunun için bir hastane kuran Hughes, bu vesileyle vergiden muaf oldu ve buradan kazandığı paraları yine havacılık şirketine aktardı.
Richard Nixon’a Sponsor Oldu
1970 yılında Richard Nixon’un başkanlık kampanyasına örtülü bir şekilde100.000 dolar bağışlayan Hughes, bu sayede hastanelere yönelik vergi yasasının kongrede kabul edilmesini önledi. Babasından kalan makine şirketinden gelen paraları ise çeşitli girişimlere yatırarak parasını işletmeyi başardı.
İnzivaya Çekilişi
1950 yılından itibaren Hughes yavaş yavaş izole bir hayat yaşamaya başladı. Gerçi 1957’de oyuncu Jean Peters ile evlendi ve 1971 yılında boşandı. Büyük yatırımcılarından biri olduğu Trans World Airlines, anti-tröst davası sonucu tazminata mahkum olunca Hughes %78’lik hissesini sattı. Buradan gelen 566 milyon dolarla da oteller, kumarhaneler, golf sahaları, televizyon kanalı, havalimanı kuruldu. 1972 yılında da ailesinden miras kalan Hughes Tool Company satıldı.
Bu noktadan sonra Hughes’in kariyerinde bir ilerleme olmadı. Çevresindeki her şeyi ve herkesi kontrol etme takıntısı nedeniyle inzivaya çekilmek zorunda kaldı. Sadece birkaç yakın iş arkadaşı dışında kimse onunla görüşemiyordu. 1970’de ABD’den ayrılarak Bahama Adaları, Kanada, Nikaragua ve İngiltere gibi çeşitli ülkelerde yaşamaya başladı. Daima lüks otellerde kalıyor ve gazetecilerin görüntü almasını engellemek için özel güvenlik önlemleri aldırıyordu.
Otelden Atılınca Gidip Oteli Satın Aldı
1966 yılında Las Vegas’ta bir otelde kalmaya çalışan Howard Hughes, kumar oynamadığı ve dolayısıyla otele yeterince kazanç sağlamadığı için otel sahibi tarafından kabul edilmedi. Bu duruma sinirlenen Howard ise oteli 13 milyon dolara satın aldı. Las Vegas’ta kaldığı dört sene boyunca eyaletin en zengin insanı olan Howard, şehri 1970 yılında terk etti ve hayatının son 6 yılını farklı ülkelerde kalarak geçirdi.
CIA ile İşbirliği Yaptı
Hughes’in holdingi, 1975 yılında batık bir Sovyet denizaltısını suların altından çıkarmak üzere CIA ile işbirliği yaptı ve denizaltında kazı yapabilen bir gemi üretti. Bu süreçte Hughes’in holdingi, Washington merkezli bir PR şirketiyle anlaşarak bu durumun yol açabileceği tepkileri yumuşatmaya çalıştı. Ancak Hughes’in holdinginin Watergate skandalına bulaşmış olduğu skandalı patlak verdi ve bu durum sonuç olarak ABD Başkanı Nixon’un 1973 yılında istifa etmesine yol açtı.
Ölümü
Hughes, 5 Nisan 1976’da kendisini Meksika’dan Houston’a tedavi olması için götüren bir uçakta hayatını kaybetti. Sonraları bu ölümün sahte olduğu, etrafta Hughes’in Utah’ta bir Mormon kilisesinde görüldüğü iddiaları dolaşsa da bunların asılsız olduğu anlaşıldı.
Yani dünyanın en büyük uçağını üreten bir insanın ölümü yine gökyüzünde, kendi uçağının içinde oldu diyebiliriz…
Hayat, bazen bizlere bir şeyler anlatmaya çalışıyor gibi, siz ne düşünürsünüz bu konuda?