Hayatta başarılı olan insanların yaptıkları işlere yaklaşımları sıradan insanlara göre çok daha farklıdır. Siz de “Yahu bu tarz insanların sırrı ne?” sorusuna cevap arıyorsanız doğru adrestesiniz.
Bir yazar olarak hayatım boyunca çok sayıda başarılı insanı tanıma şerefine nail oldum. Zaman içerisinde de bu insanlar hakkında çok önemli bir şey fark ettim: Meslekleri veya faaliyet gösterdikleri sektör ne olursa olsun hepsinin bakış açıları ve prensipleri temelde aynı. Şimdi hep beraber bu prensipleri inceleyelim.
1. Zaman onları değil, onlar zamanı idare ederler.
İş bitiş ya da teslim tarihleri gibi kriterler bizleri genelde pek de hoş olmayan bir biçimde sınırlandırır. Örnek vermek gerekirse, bir insana “Bu işi bitirmek için iki haftan var.” derseniz o kişi ister istemez kendini o işi tam olarak iki haftada bitirecek şekilde ayarlar.
Eğer iş planınızı doğru ve verimli şekilde yapmak istiyorsanız teslim tarihlerine takılmayın. Bunun yerine mantıklı düşünün ve herhangi bir göreve ne gereğinden fazla ne de gereğinden az zaman ayırın. Her şeyi mümkün mertebe en kısa sürede ve en verimli biçimde yapmaya çalışın. Bundan sonra artakalan zamanınızda da başka ne işiniz varsa onlarla ilgilenin.
Sıradan insanlar zamanın baskısına boyun eğerler, başarılı insanlar ise zamana hükmederler.
2. Başarılı bireyler çevrelerindeki insanları itinayla seçerler.
Şirket sahibi olanların çok iyi bildiği üzere bazı çalışanlar insanı zıvanadan çıkarır. Bazı müşteriler ise insanı adeta deli eder. Aynı şekilde arkadaşlarınızın bir kısmı da bencil, sadece kendini düşünen, ukala tiplerdir.
Bu noktada hatırlamanız gereken çok önemli bir şey var: Bu insanların hepsini siz seçtiniz! Etrafınızdaki insanlar sizi mutsuz ediyorsa bu onların değil sizin suçunuz. Belli ki siz bir mıknatıs gibi bu insanları kendinize çektiniz ve hayatınızdan bir türlü çıkaramadınız. Sonuç olarak halinizden memnun değilseniz ne tarz insanlarla çalışmak istediğinizi düşünün. Sonra “Acaba ne tür müşterilerle çalışırsam işimden zevk alırım?” diye kendinize sorun. Ardından da gerçekten kimlerle arkadaş olmak istediğiniz konusunda kafa yorun.
En sonunda da bu kişileri hayatınıza sokmak için gerekli adımları atmaya başlayın. Çalışkan insanlar kendileri gibi çalışkan bireylerle iş yapmak isterler. Benzer şekilde kibar insanlar da yine kendileri gibi nazik bireylerle yakınlık kurmayı tercih ederler. Gerçekten işlerini hakkıyla yapan elemanlar da kendileri gibi başarılı ve özverili patronlarla çalışmak isterler.
Uzun lafın kısası başarılı insanlar kendilerine benzeyen kişilerle çalışmaktan zevk alırlar.
3. Asla geçmişteki başarılarıyla yetinmezler.
Başarılı insanlar geçmişten fazla bahsetmezler. Onlar için önemli olan bugün, hatta tam olarak şu anda neler yapabildikleridir. Aynı şekilde siz de günlük bazda ekibinize ve şirketinize yaptığınız katkıları göz önünde bulundurmalısınız.
Geçmişte neyi başarmış olursanız olun “Ben artık yapacağımı yaptım.” dememeli, zor işlerden kaçmadan çalışmaya devam etmelisiniz. Hiçbir işi aşağılamamalı, sıkıcı ya da basit olarak değerlendirmemelisiniz.
Unutmayın, büyük başarılara imza atan insanlar asla hiçbir işi küçümsemezler, çalışmaktan yılmazlar ve eninde sonunda da emeklerinin meyvelerini toplarlar.
4. Bu insanlar için her şey tecrübeden ibaret değildir. İş hayatında en mühim kıstas başarıdır.
“Web tasarım işinde 10 senelik tecrübem var ve bence bu beni ön plana çıkarmalı.” mı diyorsunuz? Orada durun bir dakika. Bir işi kaç yıldır icra ettiğiniz başarılı insanların umrunda bile değildir. 10 sene web tasarımı yaptığınızı söylüyorsunuz ama ya işinizde gerçekten kötüyseniz ve ortaya koyduğunuz her ürün cidden kusurluysa?
Az önce belirttiğimiz gibi bir işi ne kadar süreyle değil ne şekilde yaptığınız önemli. Mesela sorarım size: Kaç web sitesi tasarladınız? Kaç tane arka uç sistemi kurdunuz? Peki kaç adet müşteri odaklı uygulama geliştirdiniz? Mühim olan o 10 sene içerisinde elde ettiğiniz başarıların sayısı ve niteliğidir.
İşte başarılı insanlar da kendilerini “yenilikçi, motivasyonu yüksek, tutkulu” gibi abartılı sıfatlarla tanımlamazlar. Sadece kibar ve alçak gönüllü bir şekilde neler başardıklarını anlatırlar.
5. Başarısızlığı bile başarı olarak görürler.
İnsalara gidip “Nasıl başarıya ulaştınız?” diye sorun. Göreceksiniz ki, bu soruya genellikle “ben” ve bazen de “biz” ile başlayan cevaplar verirler. “Neden başarısız oldunuz?” diye sorduğunuzda ise “Oyuncağımı kırdım.” demek yerine “Oyuncağım kırıldı.” diyerek sorumluluğu üstlenmeyen çocuklar gibi “Ekonomi kötüye gitti, piyasa henüz hazır değildi, tedarikçiler mal yetiştiremedi, rakiplerimiz bizim kötülüğümüzü istedi.” şeklinde cevaplar verip gerçeği bir türlü kabullenmezler. Bu da maalesef böyle insanların hatalarından ders almalarına engel olur.
Elbette arada sırada kontrolünüz dışındaki etkenler işlerinizin rast gitmemesine sebep olabilir ancak çoğu zaman başarısızlığınızın en büyük nedeni bizzat sizsinizdir. Ama üzülmeyin, bu gayet normal bir şey çünkü başarısızlığı tatmadan başarıya ulaşmak pek mümkün değildir. Dünyanın en başarılı insanları sıradan insanlara göre kat ve kat daha fazla başarısızlık yaşamışlardır. Ama hepsi de bunları yeniden ve daha iyi bir şekilde başlama fırsatı olarak görmüş ve bugün bulundukları konumlara gelebilmişlerdir. Bu yüzden siz de her başarısızlığı bir fırsat olarak görün, hatalarınızdan ders çıkarın ve bir dahaki sefere istediğiniz sonucu elde etmek için elinizden geleni yapacağınıza dair kendinize söz verin.
6. Girişken davranıp daha fazla çabalarlar.
Sivrilik yapıp toplantıda elinizi kaldırarak bir şeyler söylerseniz birtakım sorumluluklar almanız, farklı görevler üstlenmeniz gerekebilir. Böyle bir durum başta can sıkıcı görünse de aslında sizin için harika bir fırsattır. Mevcut görevlerinizin dışına çıkarak daha fazla sorumluluk alırsanız yeni bilgiler edinir, insanlarda iyi bir intiba bırakır, değişik beceriler kazanır ve çok sayıda ilişki kurarsınız.
Ne de olsa başarı durarak ya da yan gelip yatarak değil harekete geçerek kazanılır. Dolayısıyla ne kadar girişken olursanız o kadar fazla eylemde bulunursunuz ve bunun da meyvelerini yersiniz. Şunu hiç unutmayın: Başarılı insanlar, fırsat yaratmak için çeşitli adımlar atarlar. Çok başarılı insanlar ise ‘adım’ değil ‘depar’ atarlar.
7. Bir işten iyi kazanıyorlarsa canlarını hiç sıkmazlar.
Bir konuda uzmanlaşmak, belli bir alana odaklanmak ya da fazla bilinmeyen bir iş kolu keşfetmek güzeldir ama mühim olan gelir elde etmektir. Eğer müşteriniz size sağlam miktarda para kazandırıyorsa ve yaptığınız iş kanunlara ya da etik değerlere aykırı değilse ne mutlu size! Peki müşterileriniz sizden bilmediğiniz işler yapmanızı talep ederse ne olacak? Eğer emeğinizin hakkını vereceklerse hiç sorun yok! Normalde sunmadığınız hizmetler mi istiyorlar? Emeğinizin karşılığını alacaksanız yine hiç sorun yok! Peki diyelim ki siz teknolojinin nimetlerinden yararlanarak uzaktan işlem yapan bir firmasınız ama müşteriniz sizden el ile yapılan ağır bir iş mi talep etti? Kapayın çenenizi, canınızı dişinize takın, işinizi yapın ve parayı kapın!
Sadece istediğiniz ve sevdiğiniz işleri yaparsanız ortalama bir şirketiniz olur. Ancak müşterilerin isteklerini yerine getirir ve ekstra sorumluluk alırsanız şirketiniz başarıya ulaşarak büyüme kaydeder. Hatta bununla da yetinmeyip kendinizi ve ekibinizi sürekli geliştirirseniz çok daha büyük başarılar elde edersiniz.
8. Müşteriyi velinimet olarak görürler.
Lütfen artık şu “Ben özgür ruhluyum, kimseden emir alamam!” tavırlarından vazgeçin ve kendinizi dev aynasında görmeyi bırakın. Elbette boş zamanınızda dilediğiniz gibi düşünebilir, istediğinizi yapabilirsiniz. Lakin iş müşterilere geldiğinde durum değişir; size para kazandıran her kimse onun beklentilerini karşılamalı ve görevinizi itinayla yerine getirmelisiniz. Sızlanıp dert yanmak yerine size para ödeyen insanların sizden talep ettikleri şeyleri yapmak için çaba göstermelisiniz. Eğer bunu yaparsanız ortada sorun kalmaz, siz de hakkınızı alırsınız.
9. Sıradan insanlardan çok daha fazla çalışırlar.
Herkes “Çok çalışıyorum, yan gelip yatmıyorum.” der. Ama aslına bakarsanız neredeyse kimse bu konuda doğruyu söylemez. Hatta bazı insanlar günün birinde çok çalışırlar ve sonra “Çok çaba sarf ettim, elimden gelenin en iyisini yaptım fakat benim haricimde bu kadar çalışan kimse yok!” derler, sonra da bir daha aynı şeyi yapmazlar. İşte bu yüzden sadece belli bir kesim insan “Çok çalıştım.” deme hakkına sahiptir. Yine aynı sebepten ötürü “çok çalışmak” insana bir sürü fırsat sunar.
Uzun lafın kısası, erken kalkın, çok çalışın, müşterilere telefon edin, e-posta gönderin, fazladan araştırma yapmaktan hiç vazgeçmeyin. Müşterinizin gönderdiğiniz malı teslim almasına, ürününüzü kullanmasına yardımcı olun. Sizden bir şeyler istenmesini beklemeyin, harekete geçerek teklifinizi yapın. Elemanlarınıza ne yapmaları gerektiğini söylemeyin, onlara yol gösterin ve beraber çalışın. Elinizdeki işi bitirdiğinizde kendinize “Acaba şimdi başka ne yapabilirim?” diye sorun. Evet, durmadan çalışmak elbette kolay değil ama sizi farklı kılacak şey de bu.
Eğer bu dediklerimizi uygularsanız emin olun zaman içerisinde inanılmaz derecede başarılı olacaksınız. Hepinize başarılar!-