Şirketlerin sektörlerde karşı karşıya kaldığı rekabet hacmi düşünüldüğünde, stratejik marka yönetimi üzerinden pazarda benzersiz bir kimlik yaratmak ve değer sunmak hiçbir zaman bu kadar önemli olmamıştı. Kaliteli bir ürün ya da hizmet sunmanın önemini bugün kimse yadsıyamazken etkili marka yönetimi de büyüyen şirketlerin en temel gereksinimlerinden birine dönüştü.
“Marka herhangi birinin size, bir ürüne, hizmete, kuruluşa, bir olaya ya da bir fikre dair kafasında oluşturduğu algıdır. Marka yaratma ise bir kişinin kafasında istenilen algıyı oluşturabilmek için yürütülen bir dizi planlı ve ustalık gerektiren faaliyettir.”
Gelin, başarılı markaların ortak özelliklerini inceleyelim. Böylelikle siz de kendi markanızı yaratma sürecinde bu özelliklerden faydalanma şansı bulabilirsiniz.
1. Müşteriyi İyi Tanıma
En iyi markalar aynı zamanda hedef müşteri kitlesinin demografik özelliklerini, ilgi alanlarını ve iletişim kurma biçimlerini yakından tanıyan markalardır. Hedef kitlenizi tanımak, marka kimliğinin yanında pazarlama kampanyanızda kullanacağınız iletişim tonu hakkında size ipucu verir ve yön sağlar. Aynı zamanda, şirket ve müşteri kitlesi arasında daha organik bir bağın yaratılmasına yardımcı olur.
Herkese seslenmeye çalışmak (diğer bir deyişle, hedef kitle konseptini yok saymak) marka etkisinin zayıflamasına yol açan birtakım verimsiz sonuçlar doğurabilir. Doğru marka yönetimi yaklaşımını bulmanız için öncelikle hedef kitlenizi bilmeniz gerekiyor.
Mutlaka okuyun: Niş Pazarınızı Belirlemede Atılacak 7 Adım
2. Benzersizlik
Marka kimliği yaratmak, sizi diğerlerinden ayıran birtakım unsurlar gerektirir. Örneğin, Apple tüm dünyada yenilikçi ürünleri, minimalist ve estetik görünüşüyle tanınıyor. Hizmet sektörüne gelecek olursak, Domino’s Pizza pizza teslimatını 30 dakika içerisinde yapacaklarının, yapamadıkları takdirde pizzadan ücret almayacaklarının garantisini vermişti ve pazarda bu konsept ile kendilerini konumlandırdılar. Ayakkabı markası TOMS ise satın alınan her ayakkabısı için ihtiyacı olan bir çocuğa bir çift ayakkabı bağışlıyor.
Niş pazarlarda marka kimliği yaratmak için devrim niteliğinde bir fikre ihtiyacınız yok. Hedef kitlenize, kendinizi rekabet ortamında diğerlerinden farklılaştıracak özel bir şey önermeniz yeterli. Aslında, bunun çok basit şekilde kurgulanması bile mümkün olabilir, yeter ki bu basitlik yeterince iyi sonuçlar doğuracak güçte olsun. Şirket bunun nasıl bir şey olabileceğini bulduğunda, bu fikrin üzerine yoğunlaşmalı ve zamanla içselleştirilmesini sağlamalı.
Mutlaka okuyun: Kar etmenizi sağlayacak iyi iş fikirleri bulma yolları
3. Tutku
Tutku faktörü olmadan kısa vadede markanızı yaratmak için önünüzde hiçbir engel bulunmuyor fakat markanızı yaratsanız bile bu markaya ilişkin müşteri algısını uzun soluklu sürdürebilmeniz neredeyse imkânsız. Steve Jobs gibi son derece başarılı insanları incelediğinizde, bu kişilerin daha çok çalışmalarını ve kendi pazarları için sürekli değer yaratmalarını sağlayan güçlü tutkulara sahip olduğunu görebilirsiniz. Böylesi bir tutku başkalarına da kolayca geçirebileceğiniz büyük bir coşkuya ve gerçek bir keyfe dönüşebilir.
Müşteriler sık sık bir ürün ya da hizmet karşısında heyecan duyarlar ve başka kişilerle heyecanlarını paylaşarak farkında olmadan bu ürünün ya da hizmetin reklamını yaparlar. Tutku aynı zamanda şirketlerin kaçınılmaz sorunlar karşısındaki direnme gücünü de arttıran bir faktör.
Mutlaka okuyun: Steve Jobs’un dediği gibi: “Tutkusu Olan İnsanlar Dünyayı Değiştirebilir”
4. Tutarlılık
Bir müşteri herhangi bir ürünü ya da hizmeti yeniden satın almak istediğinde her zaman ilk seferkiyle aynı düzeyde kaliteye sahip ürünler ya da hizmetlerle karşılaşmayı bekler. Restoranlar ve buralardaki yemek ve servis kalitesi bu konuyla ilgili çok iyi bir örnek.
Hiç kimse tutarlılığına güvenmediği bir şirketin müşterisi olmayı istemez. Tutarlılık müşteriler nezdinde rekabet açısından doygunluğa erişmiş sektörlerdeki şirketlere alternatif bir rekabet avantajı sunmak için yeterli bir neden olabilir.
Tam da bu yüzden, ürün ya da hizmetleriniz için istikrarlı bir kalite standardı yaratmanız ve buna bağlı kalmanız çok önemli. Örneğin, tutarlılık anlamında harika bir performans sergileyen şirketlerden biri McDonald’s. “Fast food” dünyasının güç merkezi konumunda olan şirketin müşterilerine sunduğu ürün gamı dünyanın her yerinde aynı. Şöyle düşünün, Türkiye’de ya da Çin’de olmanızın bir önemi yok çünkü sipariş ettiğiniz Big Mac’in her iki yerde de aynı tada sahip olduğunu bilirsiniz.
5. Rekabet yeteneği
Günümüz iş dünyasında üstünlük sağlamak kolay bir iş değil. Adından söz ettirmek isteyen herhangi bir marka için takım üyeleri rekabeti doğru okuyabilmeli ve sürekli şekilde gelişim göstermek için istekli olmalıdır.
Herhangi bir sektörde faaliyet gösteren ana oyunculara bakıldığında, birinin bile yerinde oturduğunu ve müşterilerin kendiliğinden gelmesini beklediğini göremezsiniz. Bunun yerine, bu şirketler ipleri eline alarak müşteri beklentisinin ötesine geçip marka algısı yaratmak ve bunu en iyi şekilde sürdürmek için yorulmak nedir bilmeden var güçleriyle çalışıyorlar. Sonuç olarak sektörün en önde gelen markalarından birine dönüşüyorlar.
Mutlaka okuyun: Küçük işletmelerin DEV şirketlerle rekabet etme yolları
6. Ulaşılabilirlik
Farklı ve başarılı bir marka algısı oluşturabilmenin en önemli parçalarından biri de müşterilere çok çeşitli kanallardan ulaşabilme yetkinliği. Kesin olan bir şey var ki o da büyük şirketlerin her zaman daha fazla pazarlama bütçelerine ve daha ilgi çekici müşteri bağlantılarına sahip oldukları için ulaşılabilirlik konusunda daha avantajlı bir noktada olmaları. Bu şirketler televizyon reklamları için bütçe ayırabiliyor, uluslararası tanınırlığı olan dergilerde boy gösterebiliyor ve internetteki arama sonuçlarında ilk sıralarda yer alabiliyorlar.
Fakat internet ve sosyal medya küçük şirketler ile büyük şirketler arasındaki farkı gittikçe kapatıyor. Herhangi bir şirketin markasını yaratabilmek adına kullanabileceği araçlar her zamankinden daha fazla. Facebook, Twitter, LinkedIn ve İnstagram gibi ağlarda faaliyet göstererek neredeyse bütün müşterilere ulaşmak mümkün. Sadece bunu nasıl yapacağınızı bilmeniz gerekiyor.
Mutlaka okuyun: Girişimciler İçin Sosyal Medyayı Kullanma Rehberi
7. Liderlik
Birçok başarılı topluluk ya da spor takımında olduğu gibi, her başarılı markanın arkasında da genellikle etkili bir lider bulunur. Büyük şirketler için bu kişi CEO olabilir, küçük şirketler için ise çoğu zaman şirket sahibidir.
Takım üyelerinin çalışmalarının koordine edilebilmesi ve marka için stratejik vizyonun oluşturulabilmesi için birilerinin bir adım öne çıkması ve dümeni eline alması gerek. Lider biri aynı zamanda karşılaşılan karmaşık durumlarla başa çıkabilen ve farklı iş birimleri arasında denge oluşturabilmek için köprü görevi gören kişidir. Ayrıca, bu kişiler etrafındaki kişilerin motivasyonunu artırmak konusunda uzmandır ve farklı takım üyelerinin güçlü yanlarını en etkili şekilde nasıl destekleyeceklerini bilirler.
Mutlaka okuyun: Bill Gates’ten girişimcilere liderlik dersleri
Sonuç
Başarılı markaların neredeyse tamamı yukarıda bahsettiğimiz bu yedi özelliği paylaşıyor. Peki sizce sizin markanız bu özelliklerden hangilerini taşıyor?
