Her gün yüz milyonlarca internet kullanıcısı, tarayıcılarının adres çubuklarına aramak istedikleri sözcükleri yazıyor ve ilgili bilgilere ulaşıyor. Her gün gerçekleştirilen bu görev her ne kadar basit ve önemli de görünse, Google adlı internet şirketinin yenilikçi ve yaratıcı uygulamaları olmasaydı bu hala imkansız olabilirdi. Google tüm dünya çapında çevrimiçi aramalarda lider olarak biliniyor ve internet üzerindeki en büyük şirketlerden bir konumunda.
Birçok ülkede %90 gibi büyük bir pazar payına sahip olan dev arama şirketi, internetin kalbi olarak gösteriliyor.
Günümüzdeki Google’ın aramalar üzerindeki egemenliğine rağmen şirket her zaman bir numaralı arama motoru değildi. 1990’lı yıllarda Stanford Üniversitesi’nde bilgisayar ve veri araştırma projesi olarak geliştirilen Google, kurucularının (Sergey Brin ve Larry Page), Page Rank (Sayfa Değeri) olarak bilinen, çevrimçi verilerin ne kadar yararlı olduğunu tespit edebilen benzersiz bir haritalama yöntemi geliştirdi.
Sistem, sayfaya gelen bağlantıları ve bağlantı metinlerini de “oylama” sistemi olarak kullanarak bir websitesinin değerini ölçmektedir. Bir sayfa ne kadar çok bağlantıya sahip olursa, sistem için o kadar değerli kabul edilmektedir ve yüksek değere sahip olan sayfalar Google’ın arama sonuçları sayfasında üst sıralarda yer almaktadır.
Şirket, internet üzerindeki içeriği organize etmek için kullanılan bu yeni sistem ile Yahoo ve HotBot gibi rakip arama motorlarına kıyasla çok daha kullanıcı dostu sonuçlar sağlayarak büyük bir başarı elde etti. Projenin hayata geçirildiği 1997 senesinden henüz daha 4 yıl gibi kısa bir zaman geçmesine rağmen Google, dünyanın en popüler arama motoru oldu.
2000’li yılların başlarında Google, çevrimiçi reklamcılığı arama sonuçlarına dahil eden yenilikçi bir reklam ağı olan Adwords’ü tanıttı. Sistem daha ilk yılı dolmadan yüzbinlerce işletmenin dikkatini çekerek anında başarıya ulaştı ve arama reklamcılığı olarak da bilinen yeni bir reklamcılık türünün öncüsü oldu.
Görüntülü reklam ağından çevrimiçi e-posta servisine, haritalama uygulamasından bunu takip eden ve Google+ olarak bilinen sosyal ağa kadar, Google hem arama araçları hem de çevrimiçi araçlarda hakimiyetini kurmaya devam etti. Şirket yeni uygulamaları ve çevrimiçi depolama araçları ile 2000’li yıllarda yeniliklerine devam etti. Facebook ile sosyal, Yahoo ve Microsoft ile arama reklamcılığı, Hotmail ile e-posta imparatorluğu alanındaki rekabetlerine rağmen, Google açıkça günümüze kadar olan sürede internetteki en etkileyici başarı öyküsüne sahip olan firmadır. Şirket çok karlı bir biçimde birçok pazarda yüzde doksanlık payın tadını çıkartıyor.
Çevrimiçi haritalama programlarından uzay uydularına, basit e-posta çözümlerinden fiber internet kablolarının küresel ağlarına kadar Google, kendi ana hizmetlerinin de ötesinde yeniliklerine devam ediyor. “Art niyetli olmama” gibi basit bir fikir etrafında hizmet verdiği büyük çeşitliliğe sahip ürün ve hizmetleri ile Google, kesinlikle internetin en büyük şirketlerinden biridir. İster bilgiye erişmek için arama yapıyor olun, ister arkadaşlarınızla iletişim kuruyor olun, isterseniz de internet üzerinden bir reklam kampanyası yönetiyor olun, Kaliforniya merkezli bu internet devi kuşkusuz çevrimiçi hayatınızın önemli bir parçasıdır.
Google’ın Başarı Sırları
10 yıldan daha uzun bir süredir Google tüm rakiplerini alt etmeyi başarmış bir şirket olarak faaliyetlerine devam ediyor.
Sürekli olarak dünyanın en iyi işvereni olarak adlandırılmalarının yanı sıra, genç çalışanların çalışmak istediği bir numaralı şirket olmuş ve adı neredeyse “arama” sözcüğü ile eşanlamlı hale gelmiştir.
Peki, Google’ın kurucuları Sergey Brin ve Larry Page bu teknoloji titanını nasıl yarattı? Benimsedikleri her stratejinin pek de alıştığımız türden olduğunu söylemek mümkün değil. İşte sizlere Google’ın başarı sırları:
Başlarda birbirini sevmeyen iki iş ortağından başka bir şey değildiler
İnsanlar hakkındaki ilk izlenimler genelde yanlış olur.
Larry Page ve Sergey Brin ilk karşılaşmalarında birbiri ile epey bir sürtüşmüştü ki bu Google’ın asla var olmamasına neden olabilirdi.
1995 yılında Stanford Üniversitesi’nin doktora öğrencileri için düzenlenen bir kampüs turunda Brin, Page’in rehberiydi ve tüm tur boyunca birbiriyle didişip durdular.
Günümüzde ikili hala aynı araştırma projesi üzerinde çalışıyorlar. “Büyük Ölçekli Hiper-Metinsel Web Arama Motoru Anatomisi” adlı makaleleri, Google için bir temel oluşturmuştu.
Bir şirket kurmayı amaçlamadılar
Bir şirket kurmaya çalışmaktansa bir sorunu ele alın ve onu çözün.
Page, Stanford Üniversitesindeyken web sayfalarından rahatsız olmaya başladı.
Bright Hub’da yazılanlara göre, “Birçok web sitesinin kolayca takip edilebilecek bağlantıları bulunuyor ancak her bir sayfanın geri bağlantılarını bilmenin imkanı yok. Larry bu mühendisliği tersine çevirmek ve backlinklere bakmak istedi.”
Bu program BackRub olarak bilinmeye başladı ve Google için kağıda atılan ilk çizik denebilir.
Page ve Brin bu ek projede beraber çalıştılar ancak bunu bir şirkete dönüştürme fikirleri hiç olmamıştı. Sadece doktora tezlerini tamamlamak istiyorlardı.
Ancak bu ek proje yabani ot gibi büyüdü ve sonunda günlük 10.000 aramaya ulaştı. Sahip oldukları üç kredi kartı da tamamen dolunca Brin ve Page, Google’a bir şans vermeye karar verdi.
Pazarlama kampanyaları kendi kullanıcılarıydı
Eğer iyi bir ürün sunarsanız, kullanıcılar severek onun hakkında konuşurlar.
Brin, 2000 yılında Linux Gazetesine verdiği bir röportajda şunu demişti, “Aslında Google pazarlama için kendi kullanıcılarına güveniyordu. Arama motorumuz hakkında diğer insanlara bilgi veren yüksek oranda bir kullanıcıya sahiptik. Bu, Google’a son derece yardımcı oldu ve şirketimizi 1998 yılında kurduğumuzdan beri websitemizin trafiği her ay %20 oranında arttı.”
2009 yılında ilk televizyon reklamımızı yayınlayana kadar Google’ın ana reklam formu ağızdan ağıza gezen söylentilerdi.
Araştırma ve geliştirme için harcama yapmaktan çekinmediler
Google her şeyi izliyor; karar vermenin en iyi yolu verileri ve sezgileri birleştirmektir.
2000 yılında Google’ın sadece 150 çalışanı vardı ancak bunların yarısından fazlası mühendisler ve AR-GE çalışanlarıydı. Brin: “Ağırlıklı olarak AR-GE için yatırım yapmayı seviyoruz. Mühendislik ve AR-GE birbiriyle son derece iç içedir; geliştiriciler araştırma yapar ve mühendisler onları herkesin çok konuşacağı somut şeylere döker” diyor.
AR-GE yatırımları Google’a başarısının büyük bir kısmını sağladı ve kendi arama motoru kökeninin ötesine de giderek yeni alanlarda var olmasına neden oldu. Şimdi yer uygulamalarından sürücüsüz araçlara kadar hemen hemen her şeyin içindeler.
Kötü niyetli değillerdi
Büyük güç beraberinde büyük sorumlulukları getirir.
Google insanlar hakkında önemli bilgileri kontrol ediyor ve sonuç olarak da sosyal sorumluluk bilinciyle hareket etmeye çalışıyor.
Page, 1999 yılındaki bir röportajda şunu söylemişti, “Arama motorları insanların hayatlarında önemli bir yere sahip olup hangi bilgiye bakmaları gerektiğini sunuyor. Bunu sizin için yapan insanlara gerçekten de güven duymak istersiniz.”
Brin daha sonrasında Playboy dergisine şunları söylemişti, “Bilginin tüm çeşitleri ile ilgileniyoruz. Ne yaparsak, yapalım elbette birileri her zaman üzgün oluyor. Bir karar vermemiz gerekiyor; aksi durumda hiç bitmeyen bir tartışma yaşıyoruz. Bazı konular çok açık ve net. Daha az belirgin olduklarında ve fikirler farklılaşmaya başladığında ise işler karmaşıklaşıyor. İyi olma, her zaman doğru şeyi ve etik olanı yapma ne anlama gelebilir, öncelikle bunu tam anlamıyla tanımlamaya çalıştık. Sonunda “kötü niyetli olma” sözünün her şeyi özetlemek için en kolay yol olduğunu fark ettik.”
Onları para değil, en iyi olmak motive etti
Gözlerinizde dolar işaretleri varken harika bir ürün geliştirmek çok zor olur. En başından beri Brin ve Page en iyi olmayı hedefledi, parayı değil.
1999 yılında Almanya’nın Stern dergisine verdiği bir röportajda Brin, AltaVista veya Excite ile rekabet etmeyi istemediklerini söylemişti. Google’ın hedefleri çok daha agresifti.
“Yahoo, Amazon veya AOL ile eşit olmak istiyoruz. Aramalar açısından pazar payında bir numara olmayı istediğimiz konusunda hiç şüphe yok. Ve sanıyorum ki bunu yakın sürede de başarabiliriz. Hedeflerimizi küçük belirlemek için mantıklı bir sebep yok. Eğer doğru şeyleri yaparsanız, herkesten daha iyi bir hale gelebilirsiniz.”
Page, Time dergisiyle 2006 yılında yaptığı bir röportajda da ayrıca şunları söyledi: “Eğer para ile motive olsaydık, şirketi çok uzun zaman önce satmış ve şimdi egzotik bir kumsalda güneşleniyor olurduk.”
Endişe verici kararlar aldılar
İnsanlar, Google’ın hedeflenmiş reklamlar sunmak için Gmail mesajlarını taradığını ilk farkettiklerinde çıldırdılar. Şimdi ise hedeflenmiş reklamlar tercih ediliyor ve Facebook insanların profillerini tarayarak yüzlerce milyon dolar kazandı.
Brin ve Page kamuoyuna karşı verilen bu savaştan hiç korkmadı. Brin, Playboy dergisine e-posta tarama fiyaskosu hakkında bir röportaj verirken şunları söyledi. “İnsanlar bu özellik hakkında birşeyler okuduklarında çok endişelendiler ama aslında öyle olmasına gerek yoktu. Reklamlar herhangi bir zamanda okuduğunuz mesajlar ile yakından ilgili. E-postalarınızı saklamıyor ve onların içerisinde birşeyler aramıyoruz. Ve içindeki özel bir bilgiye de bakmıyoruz. E-postalar ve insanların gizliliği hakkında koruyucu olmamız gerekiyor. Eğer insanların e-postalarına sahipseniz onlara özenli bir şekilde davranmanız gerekmektedir. Biz de bunu yapıyoruz. E-postalar ile ilginenen herkes de aynı sorumluluğa sahiptir.”
Şimdi ise Gmail en iyi e-posta sağlayıcısı olarak kabul ediliyor.
“Yapışkan” bir ürün yaratmadılar
Birçok işletme sizi mümkün olduğunca fazla süre kendi sitelerinde tutmak veya ürünlerini kullanmanız için can atıyor.
Brin ve Page, Google ile bunun tam tersi bir yaklaşım benimsediler. Kullanıcıların hızlı arama yapmalarını, aradıklarını bulmalarını ve ayrılmalarını istediler.
Page, Playboy dergisine verdiği bir röportajda şunları söyledi, “Google’ı ziyaret etmenizi ve aradığınız şeyi hızlıca bulmanızı istiyoruz. Ardından sizi diğer sitelere göndermek için gayet mutlu oluyoruz. Aslında asıl amacımız bu. Portal stratejisi ise tüm bilgiye sahip olmaya çalışır. Biz, bunun çıkar çatışması olduğunu düşünüyoruz. Onların arama motorları gerekli olan en iyi sonuçları sağlamıyor; portal sonuçlarını sağlıyor. Google vicdanen bundan uzak durmaya çalışıyor.”
Google’ı diş fırçalamak gibi insanların günlük rutininin bir parçası yaptılar
İnsanlar ürünlere ihtiyaç duyduklarında duygusal olarak bağlı hale gelirler ve onlara son derece de sadık olurlar.
Bu, Google’ın Çin hükümeti tarafından sayısızca engellenmesinde Google’a çok yardımcı olmuştur. İnsanlar Google’ı korudu ve tekrar erişim için hükümete baskı yaptılar. Brin: “Google’ın engelinin kaldırılması için Çin hükümeti ile müzakere yapmadık. Hizmetlerimiz için Çin’de yeterince popüler talep vardı, bu sayede hükümet bizim erişimimize yeniden onay verdi.” diyor.
Page ise, “Aynı dişlerini fırçalamaları gibi insanların hayatlarının bir parçasıyız. Gün içerisinde çalışırken, birşeyler satın alırken, işten sonra ne yapmayı düşünürken ve daha fazlası için kullandıkları bir aracız. Google, insanların hayatlarının bir parçası olarak kabul edildi” diyor.
Kontrolden çıkmış gibi görünmek istediler
Google her şeyi ölçmesiyle bilinir ancak kimi zamanlar rakiplerinden öne çıkamayacak kadar darmadağınık da görünebiliyor.
Page kendi yönetim tarzlarını “her tarafa dönen bir ofis koltuğu” olarak betimliyor ancak Eric Schmidt, Time dergisine verdiği bir röportajda şunları söyledi: “Kontrolden çıkmış gibi görünmek için çok çalışıyoruz. Ancak aslında şirket tamamen kontrollü ve bu bizim sırrımızın küçük bir parçası.”
Page bunu ayrıntılandırmak için şunları söyledi: “Genel olarak stratejimiz hakkında konuşmuyoruz… Çünkü bunlar tamamen stratejik. Rakiplerimizin ne yaptığımızı bilmesinden ziyade kafamızın karışık olduğunu düşünmelerini tercih ederiz. Bu çok basit bir mantık.”
Kaydıraklar, LEGOlar ve masözlerle eğlenceli bir kültür yarattılar
Google çalışanları için fırsatlar hayallerin de ötesine gidiyor. Kaydıraklar, skooterler, bisikletler ve oyuncaklar ana binada bir hayli fazlalar. Time dergisinden röportaj yapmak için gelen bir muhabir, Google merkez ofisine gittiğinde Brin’i terli bir biçimde voleybol oynarken buldu ve Brin onu “ayakkabı kullanılmayan bir salonda” ağırladı.
Page röportajında, “Kültürümüzü ve eğlence anlayışımızı nasıl koruyabileceğimiz üzerine çok düşünüyoruz. Diğer şirketlerin bunları bizim kadar umursayıp umursamadığını bilmiyorum. Ofislerimizi doğru bir şekle sokmak için çok fazla zaman harcıyoruz. Biz bu bina kümesini seviyoruz çünkü tipik bir banliyo ofisinden ziyade eğlenceli bir üniversite kampüsüne benziyor” dedi.
Ve Cuma gününü kutluyorlar
Google özellikle ilk birkaç yılında olağanüstü bir büyüme yaşadı. Sergey ve Page, bu tip bir büyümenin sürekli olarak izlenmesi gerektiğini düşündüler. Çalışanların da takımın bir parçası olduklarının hissettirilmesi için sürekli olarak bilgilendirilmeliydiler.
Büyüme atağını yönetmek için Brin ve Page, şirket genelinde Cuma günü kutlamaları yapmaya başladılar. Page şöyle diyor: “50 kişi olduğumuzda Cuma öğleden sonra haftalık kutlama toplantıları düzenlemeye başladık. Bu sayede herkes tüm hafta boyunca ne olduğu hakkında bilgi sahibi olabiliyordu.”
Google 1.000 çalışana ulaştığında ise bu toplantılar sonlandı ancak hala haftalık notlar gönderiliyor.